Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir kez daha terörle mücadelede kararlılık mesajı verdi. Erdoğan, "Türkiye, Kandil'deki terör baronlarının körüklediği kanlı ve kalleş ölüm tezgahını darmadağın etmekte kararlıdır, bundan da geri adım atmayacaktır" açıklamasını yaptı.
Haber Giriş Tarihi: 10.11.2024 22:24
Haber Güncellenme Tarihi: 10.11.2024 22:27
Kaynak:
AA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına 86. vefat yılında Milli Mücadele'nin Başkomutanı, Cumhuriyet'in kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha rahmetle yad ederek başladı.
‘Hizmete devam edeceğiz’
Erdoğan, Türkiye'nin, gelişen ekonomisi, artan itibarı, güçlenen askeri ve savunma yetenekleri, tarihinin ve kadim değerlerinin rehberliğinde takip ettiği ilkeli dış politikasıyla bölgesinin güven kaynağı olarak bir yıldız gibi parladığını dile getirerek, "Türkiye Yüzyılı ülkümüzün sadece milletimizin fertleri arasında değil gönül coğrafyamızda da beklentilerin çıtasını yükselttiğini görüyoruz. Ülkemize ve milletimize yönelik umutları Allah'ın izni ve yardımıyla boşa çıkarmayacağız" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, milletin takdiriyle 3 Kasım 2002'de başladıkları Türkiye'ye hizmet yolculuğunda 3 Kasım 2024 itibarıyla 22 seneyi geride bıraktıklarını anımsatarak, hükümeti devraldıkları günden bu yana her seneyi bir önceki yıldan daha ileri bir seviyede tamamladıklarını söyledi. Erdoğan, iktidardaki her yeni yaşa daha büyük umutlarla, daha büyük hedeflerle girdiklerini belirterek, şöyle devam etti: Son 22 yılda saymakla bitiremeyeceğimiz sayısız projeyi, tesisi, hizmeti, yatırımı ve icraatı Türkiye'ye kazandırmanın bahtiyarlığını yaşadık. Vesayetle malul bir demokrasi yerine milli iradenin üstünde hiçbir gücün, hiçbir odağın olmadığı gerçek demokrasiyi ülkemizde egemen kıldık. Yönetime istikrar getirmek suretiyle Türkiye'ye güç ve enerji kaybettiren, oligarşik yapıların vesayet heveslerini kamçılayan, özellikle ömrü 1-2 seneyi bulmayan yamalı koalisyonlar dönemine biz son verdik.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçerek yönetimde istikrarın kurumsallaşmasını, kalıcı ve sürekli hale gelmesini sağladıklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: Şunu bugün bir kez daha büyük bir gururla söylemek istiyorum. Türkiye, hükümetlerimiz döneminde tartışmasız bütün alanlarda rekordan rekora koşmuş, tarihe altın harflerle yazılacak başarılara imza atmıştır. 2002-2024 arasındaki 22 yıl, Cumhuriyet tarihimizin en parlak, en görkemli hizmet, eser, yatırım ve refah noktasında en velut yılları olarak hafızalara kazınmıştır.
Siz bakmayın birilerinin eski Türkiye güzellemesi yaptığına, onların derdi milletin eski Türkiye'de yaşadığı mahrumiyetler ve zulümler değil kendi şahsi ve zümrevi çıkarlarıdır. Ülkemizin son 22 yılının önemli bir kazanımı da milletin ortak değerlerini bu süfli gayeleri için kullananların yüzlerindeki maskeleri indirmemizdir. Tam 22 yıldır milletin emanetine layıkıyla sahip çıkmanın, milletin teveccühüne ve güvenine mazhar olmanın, Türkiye'ye hizmet sancağını şanla şerefle iftiharla taşımanın yani insanımıza olan şükran borcumuzu en güzel şekilde ödemenin derdindeyiz. Bunun hasbi mücadelesini veriyoruz.
Erdoğan, bugünlere kolay gelinmediğini vurgulayarak, "Vesayetin tuzaklarından darbe girişimlerine, teröre kadar nice ihanetlere maruz kaldık. Nice sinsi saldırıyı püskürttük. Tek başına 15 Temmuz gecesinde istiklalimize ve istikbalimize kasteden bir alçak saldırıyı, bir alçak planı, içerideki ve dışarıdaki planlayıcıların başlarına geçirmiş olmamız bile tarihi bir başarıdır. İktidar ve ittifak olarak milletin emanetine sıkı sıkıya sahip çıkmaya devam edeceğiz. Rabb'im ömür, milletimiz de onay verdikçe Türkiye'ye ve Türk milletine hizmete devam edeceğiz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 Kasım 2002'den bugüne kadar AK Parti hükümetlerinde görev almış, büyük ve güçlü Türkiye davasına omuz vermiş, ülkenin kalkınması için "taş üstüne taş koymuş" her bir isme de teşekkür etti.
Beraber mücadele ettikleri isimlerden vefat edenler için rahmet dileyen Erdoğan, "Aynı şekilde 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurduğumuz ittifakımızdaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı'na ve mensuplarına da teşekkürlerimi iletiyorum. Şüphesiz en büyük şükranımız aziz milletimizedir. Hizmetkarı olmaktan daima şeref duyduğumuz necip milletimize bize olan güvenlerinden, bize olan teveccühlerinden dolayı özellikle şükranlarımı sunuyor, Allah razı olsun, Mevla dayanışmamızı ve muhabbetimizi daim eylesin diyorum." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, son kabine toplantısından bugüne dek yurt içinde ve yurt dışında katıldığı programlara değindi.
Cumhuriyet'in ilanının 101. yıl dönümünün 81 ilde, KKTC'de ve yurt dışı temsilciliklerde coşkuyla kutlandığını belirten Erdoğan, TUSAŞ'ın Kahramankazan'daki tesislerini ziyaret ederek TUSAŞ çalışanlarına terör saldırısından dolayı geçmiş olsun dileklerini ilettiklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasi ile şiddetin, sivil siyaset ile terörün aynı kapta bir arada bulunamayacağının altını çizerek, şöyle devam etti: Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde, sırtını terör örgütüne dayayarak siyaset yapılmasına müsaade edilmez. Avrupa dahil, dünyanın her yerinde böyle bir tavır; siyasi partiler için kapatma, bu siyaseti yapanlar için cezai takip sebebidir. Çünkü demokrasinin ilk ve öncelikli şartı şiddeti reddetmek, terörle araya kalın duvarlar örmektir. Ülkemizde sivil siyasetin meşru kapıları ardına kadar açıkken hileli yöntemlerle bölücü örgüte kuklalık yapanlara müsemma gösterilmesi asla beklenemez.
Şu tutarsızlık bizim gibi milletimizin de gözünden kaçmıyor, yargının ve idarenin bazı belediyelerle ilgili aldığı hukuki ve idari tedbirler konusunda iki haftadır ortalığı ayağa kaldıranlar, maalesef Kandil'den yerel yönetimlere uzanan kirli ve kanlı elleri ısrarla görmezden gelmektedir. Seçilmiş başkanlar değil, örgütün atadığı ne idiği belirsiz tipler tarafından yönetilen belediyelerin, şehirleri yerine terör örgütüne hizmet edeceği izahtan varestedir. Milletin boğazından kısarak ödediği vergilerden belediyelere tahsis edilen helal kaynağın bölücü haramzadelere aktarılmasına asla izin veremeyiz. Terör örgütünün belediye gücüyle haraç mekanizmaları kurmasına göz yumamayız. Bölücü örgüt komiserlerinin belediye binalarının mahzenlerinde başkan tokatladığı, belediye araç gereçlerinin hizmet için değil çukur kazmak için kullanıldığı bir manzarayı bu ülkeye ve şehirlerimize kesinlikle yaşatmayacağız.
Erdoğan, böyle bir tabloya kendileri gibi akıl ve vicdan sahibi hiç kimsenin de rıza göstermeyeceğine, kayıtsız kalamayacağına ve bunu tasvip edemeyeceğine inandığını da belirtti.
Görevden alınan tüm belediyelerde olanın bu olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu: Esenyurt Belediye Başkanı'nın kağıt üzerinde bir başka partinin mensubu gözükmesi bu hakikati değiştirmiyor. Asıl üzüntü verici olan ise devletin bu çerçevede hayata geçirdiği meşru tasarrufları karşısında, adeta aslan kesilenlerin polisimize, jandarmamıza atılan taşlar, bombalar karşısında süt dökmüş kediye dönmeleridir. Kürsüden savcıları, kaymakamları, valileri pervasızca tehdit edenlerin, bölücü örgütün şehirdeki uzantılarının estirdikleri terör karşısında tek bir cümle dahi kurmadıklarını, daha doğrusu kuramadıklarını ibretle takip ediyoruz. Bunu adı korkaklıktır, iki yüzlülüktür. Teröre teslim olmak, kendi çıkarları için koskoca bir milletin geleceğini tehlikeye atmaktır.
Erdoğan, meselenin daha vahim tarafının ise "ülkenin ikinci büyük partisinin dümeni kırılmış gemi misali sürekli sağa-sola savrulması" olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: Bakıyorsunuz, bir gün bu partinin Sayın Genel Başkanı Ankara'da vatan, millet, bayrak, Cumhuriyet edebiyatı yapıyor, aynı kişi ertesi gün bakıyorsunuz ülkenin bir başka köşesinde Türkiye'yi açıkça tehdit edenlerle, alçak terör eylemlerini övenlerle ve şehir eşkıyalarıyla aynı otobüsün üzerinde korsan miting düzenliyor. Esasında tüm bu yaşananlar bize şunu gösteriyor, ülkenin en eski partisinin, birilerinin kişisel kariyeri uğruna kurduğu ittifakın müttefiklerini özellikle Türkiyelileştirmek yerine, ana muhalefetin kendisini enfekte etmekte, zehirlemekte, kurucu değerlerinden saptırmaktadır.
Görüyoruz ki artık ana muhalefet yok tabii, muhalefet var, bu parti giderek ittifak ortaklarının rengini alıyor. Nitekim bu benzerlik siyaset diline ve üslubuna da yansımıştır. Yani ataların deyimiyle 'Üzüm üzüme bakarak kararıyor'. Bu dejenerasyona söz konusu partinin kendi bünyesinden de haklı itirazların yükseldiğini duyuyoruz, okuyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, milletten sandıkta aldığı yetkiyi millet için kullananlarla hiç kimsenin bir sorunu olamayacağını söyleyerek şöyle devam etti: Teröre, teröristlere ve Kandil'in komiserlerine iradesini teslim etmeyenlere devlet olarak gereken desteği sağlamaktan imtina etmeyiz. Nitekim bu doğrultuda irade gösteren belediye başkanlarına seçildiği yere bakmaksızın devletimiz, tüm imkanlarıyla sahip çıkmakta, destek vermektedir. Ama milletin emanetinin, ülkenin ve milletin imkanlarının terör baronlarına peşkeş çekilmesine de yine partisine bakmaksızın kusura bakmasınlar eyvallah edemeyiz.
Bugüne kadar tüm adımları hukuk, demokrasi, yargı ve mahkeme kararları çerçevesinde attıklarını ifade eden Erdoğan, bundan sonra da "hukukun üstünlüğü ve milli iradenin hakimiyeti" ilkesine göre hareket edeceklerini vurguladı.
Türk dünyasının birlik ve bütünlüğüne büyük önem verdiklerine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: Nitekim, Türk Devletleri Teşkilatının kurulmasıyla bu yönde tarihi bir adım attık. Teşkilat'ın, 11. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ni, Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te Sayın Caparov'un ev sahipliğinde başarıyla icra ettik. Zirve vesilesiyle 8 yeni anlaşma imzalandı. Kırgızistan'la, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 6. Toplantısı'nı da zirvenin bir gün öncesinde gerçekleştirdik. Bu toplantıda, Kırgızistan'la ilişkilerimizi kapsamlı stratejik ortaklık seviyesine yükselterek 19 belgeye imza attık. Manas Üniversitemizde tamamlanan projelerin toplu açılışıyla 150 yataklı Türk-Kırgız Dostluk Hastanesinin resmi açılışını da bu ziyaret vesilesiyle yaptık.
Erdoğan, Kırgızistan'dan sonra, Macaristan'ın başkenti Budapeşte'ye geçerek Avrupa Siyasi Topluluğunun 5. Zirvesi'ne katıldıklarını belirterek, şunları söyledi: Budapeşte'de aralarında Fransa, Hollanda, Danimarka'nın da olduğu çok sayıda devlet ve hükümet başkanıyla ikili görüşmelerimiz oldu. Görüşmelerimizin tamamında Gazze ve Lübnan'da devam eden katliama dikkat çektik. Avrupalı dostlarımızın, güncel siyasi gelişmelerin de baskısıyla Türkiye ile ilişkileri ilerletme noktasında çok istekli olduklarını gördüm. Biz de kazan kazan ve karşılıklı saygı temelinde Avrupa Birliği ve ülkeleriyle işbirliğimizi güçlendirmeye hazır olduğumuzu ifade ettik. Önümüzdeki dönemde bunun yansımalarını göreceğimize inanıyorum.
Erdoğan, bu sabah Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun yeni binasını hizmete açtıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti: Kabine Toplantımız öncesinde de Gazi Paşa'nın 1921-1932 yılları arasında Ankara'da ikamet ettiği Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk resmi konutu da olan Atatürk Müze Köşkü'nün restorasyon sonrası açılışını gerçekleştirdik. Burada bir üzüntümü de ifade etmek isterim, ülkemizde bir kesim, Cumhuriyet'in özüne ve asli kimliğine dönmesinden ciddi manada rahatsızlık duymaktadır. Bizim gardırop Atatürkçüleri ve son dönemde de sosyal medya Atatürkçüleri olarak tarif ettiğimiz bu malum çevreler, imtiyazlarını kaybetmemek uğruna ellerine geçirdikleri her fırsatı istismar ediyorlar. Rahatsızlıklarının sebebini açıkça söylemek yerine saçma sapan ikilikler ihdas ederek Türkiye'nin sembolleri arasında zıtlık çıkarmaya, daha doğru bir ifadeyle, fitne çıkarmaya gayret ediyorlar. Bunun en son örneği, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile Çankaya Köşkü'dür. 15 Temmuz gecesi FETÖ'cü alçaklar tarafından hedef alınan, etrafında 29 insanımızın şehit olduğu gazi bir mekanla, Gazi'nin emaneti olan Çankaya Köşkü'nü karşı karşıya getirmek, nifak tüccarlığından başka bir şey değildir. Külliye, milletin evidir. Köşk ise Gazi Mustafa Kemal'in ve bizden önce görev yapan cumhurbaşkanlarının hatırasının olduğu Cumhuriyet'in anıt yapılarından birisidir. Biz, birini diğeriyle tokuşturmak, birini diğerinin karşısına konumlandırmak yerine her ikisine de hak ettiği değeri veriyoruz, vereceğiz. İşte bugün tüm bu senaryoları yırtıp attığımız bir toplantıyı, Kabine'mizin 28. Toplantısı'nı burada gerçekleştirdik. Çankaya Köşkü'nü de milletin evi ve kıvanç kaynağı olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni de en verimli şekilde kullanmaya devam edeceğiz.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
TERÖR DESTEKLİ SİYASETE YER YOK
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir kez daha terörle mücadelede kararlılık mesajı verdi. Erdoğan, "Türkiye, Kandil'deki terör baronlarının körüklediği kanlı ve kalleş ölüm tezgahını darmadağın etmekte kararlıdır, bundan da geri adım atmayacaktır" açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına 86. vefat yılında Milli Mücadele'nin Başkomutanı, Cumhuriyet'in kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha rahmetle yad ederek başladı.
‘Hizmete devam edeceğiz’
Erdoğan, Türkiye'nin, gelişen ekonomisi, artan itibarı, güçlenen askeri ve savunma yetenekleri, tarihinin ve kadim değerlerinin rehberliğinde takip ettiği ilkeli dış politikasıyla bölgesinin güven kaynağı olarak bir yıldız gibi parladığını dile getirerek, "Türkiye Yüzyılı ülkümüzün sadece milletimizin fertleri arasında değil gönül coğrafyamızda da beklentilerin çıtasını yükselttiğini görüyoruz. Ülkemize ve milletimize yönelik umutları Allah'ın izni ve yardımıyla boşa çıkarmayacağız" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, milletin takdiriyle 3 Kasım 2002'de başladıkları Türkiye'ye hizmet yolculuğunda 3 Kasım 2024 itibarıyla 22 seneyi geride bıraktıklarını anımsatarak, hükümeti devraldıkları günden bu yana her seneyi bir önceki yıldan daha ileri bir seviyede tamamladıklarını söyledi. Erdoğan, iktidardaki her yeni yaşa daha büyük umutlarla, daha büyük hedeflerle girdiklerini belirterek, şöyle devam etti: Son 22 yılda saymakla bitiremeyeceğimiz sayısız projeyi, tesisi, hizmeti, yatırımı ve icraatı Türkiye'ye kazandırmanın bahtiyarlığını yaşadık. Vesayetle malul bir demokrasi yerine milli iradenin üstünde hiçbir gücün, hiçbir odağın olmadığı gerçek demokrasiyi ülkemizde egemen kıldık. Yönetime istikrar getirmek suretiyle Türkiye'ye güç ve enerji kaybettiren, oligarşik yapıların vesayet heveslerini kamçılayan, özellikle ömrü 1-2 seneyi bulmayan yamalı koalisyonlar dönemine biz son verdik.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçerek yönetimde istikrarın kurumsallaşmasını, kalıcı ve sürekli hale gelmesini sağladıklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: Şunu bugün bir kez daha büyük bir gururla söylemek istiyorum. Türkiye, hükümetlerimiz döneminde tartışmasız bütün alanlarda rekordan rekora koşmuş, tarihe altın harflerle yazılacak başarılara imza atmıştır. 2002-2024 arasındaki 22 yıl, Cumhuriyet tarihimizin en parlak, en görkemli hizmet, eser, yatırım ve refah noktasında en velut yılları olarak hafızalara kazınmıştır.
Siz bakmayın birilerinin eski Türkiye güzellemesi yaptığına, onların derdi milletin eski Türkiye'de yaşadığı mahrumiyetler ve zulümler değil kendi şahsi ve zümrevi çıkarlarıdır. Ülkemizin son 22 yılının önemli bir kazanımı da milletin ortak değerlerini bu süfli gayeleri için kullananların yüzlerindeki maskeleri indirmemizdir. Tam 22 yıldır milletin emanetine layıkıyla sahip çıkmanın, milletin teveccühüne ve güvenine mazhar olmanın, Türkiye'ye hizmet sancağını şanla şerefle iftiharla taşımanın yani insanımıza olan şükran borcumuzu en güzel şekilde ödemenin derdindeyiz. Bunun hasbi mücadelesini veriyoruz.
Erdoğan, bugünlere kolay gelinmediğini vurgulayarak, "Vesayetin tuzaklarından darbe girişimlerine, teröre kadar nice ihanetlere maruz kaldık. Nice sinsi saldırıyı püskürttük. Tek başına 15 Temmuz gecesinde istiklalimize ve istikbalimize kasteden bir alçak saldırıyı, bir alçak planı, içerideki ve dışarıdaki planlayıcıların başlarına geçirmiş olmamız bile tarihi bir başarıdır. İktidar ve ittifak olarak milletin emanetine sıkı sıkıya sahip çıkmaya devam edeceğiz. Rabb'im ömür, milletimiz de onay verdikçe Türkiye'ye ve Türk milletine hizmete devam edeceğiz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 Kasım 2002'den bugüne kadar AK Parti hükümetlerinde görev almış, büyük ve güçlü Türkiye davasına omuz vermiş, ülkenin kalkınması için "taş üstüne taş koymuş" her bir isme de teşekkür etti.
Beraber mücadele ettikleri isimlerden vefat edenler için rahmet dileyen Erdoğan, "Aynı şekilde 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurduğumuz ittifakımızdaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı'na ve mensuplarına da teşekkürlerimi iletiyorum. Şüphesiz en büyük şükranımız aziz milletimizedir. Hizmetkarı olmaktan daima şeref duyduğumuz necip milletimize bize olan güvenlerinden, bize olan teveccühlerinden dolayı özellikle şükranlarımı sunuyor, Allah razı olsun, Mevla dayanışmamızı ve muhabbetimizi daim eylesin diyorum." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, son kabine toplantısından bugüne dek yurt içinde ve yurt dışında katıldığı programlara değindi.
Cumhuriyet'in ilanının 101. yıl dönümünün 81 ilde, KKTC'de ve yurt dışı temsilciliklerde coşkuyla kutlandığını belirten Erdoğan, TUSAŞ'ın Kahramankazan'daki tesislerini ziyaret ederek TUSAŞ çalışanlarına terör saldırısından dolayı geçmiş olsun dileklerini ilettiklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasi ile şiddetin, sivil siyaset ile terörün aynı kapta bir arada bulunamayacağının altını çizerek, şöyle devam etti: Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde, sırtını terör örgütüne dayayarak siyaset yapılmasına müsaade edilmez. Avrupa dahil, dünyanın her yerinde böyle bir tavır; siyasi partiler için kapatma, bu siyaseti yapanlar için cezai takip sebebidir. Çünkü demokrasinin ilk ve öncelikli şartı şiddeti reddetmek, terörle araya kalın duvarlar örmektir. Ülkemizde sivil siyasetin meşru kapıları ardına kadar açıkken hileli yöntemlerle bölücü örgüte kuklalık yapanlara müsemma gösterilmesi asla beklenemez.
Şu tutarsızlık bizim gibi milletimizin de gözünden kaçmıyor, yargının ve idarenin bazı belediyelerle ilgili aldığı hukuki ve idari tedbirler konusunda iki haftadır ortalığı ayağa kaldıranlar, maalesef Kandil'den yerel yönetimlere uzanan kirli ve kanlı elleri ısrarla görmezden gelmektedir. Seçilmiş başkanlar değil, örgütün atadığı ne idiği belirsiz tipler tarafından yönetilen belediyelerin, şehirleri yerine terör örgütüne hizmet edeceği izahtan varestedir. Milletin boğazından kısarak ödediği vergilerden belediyelere tahsis edilen helal kaynağın bölücü haramzadelere aktarılmasına asla izin veremeyiz. Terör örgütünün belediye gücüyle haraç mekanizmaları kurmasına göz yumamayız. Bölücü örgüt komiserlerinin belediye binalarının mahzenlerinde başkan tokatladığı, belediye araç gereçlerinin hizmet için değil çukur kazmak için kullanıldığı bir manzarayı bu ülkeye ve şehirlerimize kesinlikle yaşatmayacağız.
Erdoğan, böyle bir tabloya kendileri gibi akıl ve vicdan sahibi hiç kimsenin de rıza göstermeyeceğine, kayıtsız kalamayacağına ve bunu tasvip edemeyeceğine inandığını da belirtti.
Görevden alınan tüm belediyelerde olanın bu olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu: Esenyurt Belediye Başkanı'nın kağıt üzerinde bir başka partinin mensubu gözükmesi bu hakikati değiştirmiyor. Asıl üzüntü verici olan ise devletin bu çerçevede hayata geçirdiği meşru tasarrufları karşısında, adeta aslan kesilenlerin polisimize, jandarmamıza atılan taşlar, bombalar karşısında süt dökmüş kediye dönmeleridir. Kürsüden savcıları, kaymakamları, valileri pervasızca tehdit edenlerin, bölücü örgütün şehirdeki uzantılarının estirdikleri terör karşısında tek bir cümle dahi kurmadıklarını, daha doğrusu kuramadıklarını ibretle takip ediyoruz. Bunu adı korkaklıktır, iki yüzlülüktür. Teröre teslim olmak, kendi çıkarları için koskoca bir milletin geleceğini tehlikeye atmaktır.
Erdoğan, meselenin daha vahim tarafının ise "ülkenin ikinci büyük partisinin dümeni kırılmış gemi misali sürekli sağa-sola savrulması" olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: Bakıyorsunuz, bir gün bu partinin Sayın Genel Başkanı Ankara'da vatan, millet, bayrak, Cumhuriyet edebiyatı yapıyor, aynı kişi ertesi gün bakıyorsunuz ülkenin bir başka köşesinde Türkiye'yi açıkça tehdit edenlerle, alçak terör eylemlerini övenlerle ve şehir eşkıyalarıyla aynı otobüsün üzerinde korsan miting düzenliyor. Esasında tüm bu yaşananlar bize şunu gösteriyor, ülkenin en eski partisinin, birilerinin kişisel kariyeri uğruna kurduğu ittifakın müttefiklerini özellikle Türkiyelileştirmek yerine, ana muhalefetin kendisini enfekte etmekte, zehirlemekte, kurucu değerlerinden saptırmaktadır.
Görüyoruz ki artık ana muhalefet yok tabii, muhalefet var, bu parti giderek ittifak ortaklarının rengini alıyor. Nitekim bu benzerlik siyaset diline ve üslubuna da yansımıştır. Yani ataların deyimiyle 'Üzüm üzüme bakarak kararıyor'. Bu dejenerasyona söz konusu partinin kendi bünyesinden de haklı itirazların yükseldiğini duyuyoruz, okuyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, milletten sandıkta aldığı yetkiyi millet için kullananlarla hiç kimsenin bir sorunu olamayacağını söyleyerek şöyle devam etti: Teröre, teröristlere ve Kandil'in komiserlerine iradesini teslim etmeyenlere devlet olarak gereken desteği sağlamaktan imtina etmeyiz. Nitekim bu doğrultuda irade gösteren belediye başkanlarına seçildiği yere bakmaksızın devletimiz, tüm imkanlarıyla sahip çıkmakta, destek vermektedir. Ama milletin emanetinin, ülkenin ve milletin imkanlarının terör baronlarına peşkeş çekilmesine de yine partisine bakmaksızın kusura bakmasınlar eyvallah edemeyiz.
Bugüne kadar tüm adımları hukuk, demokrasi, yargı ve mahkeme kararları çerçevesinde attıklarını ifade eden Erdoğan, bundan sonra da "hukukun üstünlüğü ve milli iradenin hakimiyeti" ilkesine göre hareket edeceklerini vurguladı.
Türk dünyasının birlik ve bütünlüğüne büyük önem verdiklerine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: Nitekim, Türk Devletleri Teşkilatının kurulmasıyla bu yönde tarihi bir adım attık. Teşkilat'ın, 11. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ni, Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te Sayın Caparov'un ev sahipliğinde başarıyla icra ettik. Zirve vesilesiyle 8 yeni anlaşma imzalandı. Kırgızistan'la, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 6. Toplantısı'nı da zirvenin bir gün öncesinde gerçekleştirdik. Bu toplantıda, Kırgızistan'la ilişkilerimizi kapsamlı stratejik ortaklık seviyesine yükselterek 19 belgeye imza attık. Manas Üniversitemizde tamamlanan projelerin toplu açılışıyla 150 yataklı Türk-Kırgız Dostluk Hastanesinin resmi açılışını da bu ziyaret vesilesiyle yaptık.
Erdoğan, Kırgızistan'dan sonra, Macaristan'ın başkenti Budapeşte'ye geçerek Avrupa Siyasi Topluluğunun 5. Zirvesi'ne katıldıklarını belirterek, şunları söyledi: Budapeşte'de aralarında Fransa, Hollanda, Danimarka'nın da olduğu çok sayıda devlet ve hükümet başkanıyla ikili görüşmelerimiz oldu. Görüşmelerimizin tamamında Gazze ve Lübnan'da devam eden katliama dikkat çektik. Avrupalı dostlarımızın, güncel siyasi gelişmelerin de baskısıyla Türkiye ile ilişkileri ilerletme noktasında çok istekli olduklarını gördüm. Biz de kazan kazan ve karşılıklı saygı temelinde Avrupa Birliği ve ülkeleriyle işbirliğimizi güçlendirmeye hazır olduğumuzu ifade ettik. Önümüzdeki dönemde bunun yansımalarını göreceğimize inanıyorum.
Erdoğan, bu sabah Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun yeni binasını hizmete açtıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti: Kabine Toplantımız öncesinde de Gazi Paşa'nın 1921-1932 yılları arasında Ankara'da ikamet ettiği Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk resmi konutu da olan Atatürk Müze Köşkü'nün restorasyon sonrası açılışını gerçekleştirdik. Burada bir üzüntümü de ifade etmek isterim, ülkemizde bir kesim, Cumhuriyet'in özüne ve asli kimliğine dönmesinden ciddi manada rahatsızlık duymaktadır. Bizim gardırop Atatürkçüleri ve son dönemde de sosyal medya Atatürkçüleri olarak tarif ettiğimiz bu malum çevreler, imtiyazlarını kaybetmemek uğruna ellerine geçirdikleri her fırsatı istismar ediyorlar. Rahatsızlıklarının sebebini açıkça söylemek yerine saçma sapan ikilikler ihdas ederek Türkiye'nin sembolleri arasında zıtlık çıkarmaya, daha doğru bir ifadeyle, fitne çıkarmaya gayret ediyorlar. Bunun en son örneği, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile Çankaya Köşkü'dür. 15 Temmuz gecesi FETÖ'cü alçaklar tarafından hedef alınan, etrafında 29 insanımızın şehit olduğu gazi bir mekanla, Gazi'nin emaneti olan Çankaya Köşkü'nü karşı karşıya getirmek, nifak tüccarlığından başka bir şey değildir. Külliye, milletin evidir. Köşk ise Gazi Mustafa Kemal'in ve bizden önce görev yapan cumhurbaşkanlarının hatırasının olduğu Cumhuriyet'in anıt yapılarından birisidir. Biz, birini diğeriyle tokuşturmak, birini diğerinin karşısına konumlandırmak yerine her ikisine de hak ettiği değeri veriyoruz, vereceğiz. İşte bugün tüm bu senaryoları yırtıp attığımız bir toplantıyı, Kabine'mizin 28. Toplantısı'nı burada gerçekleştirdik. Çankaya Köşkü'nü de milletin evi ve kıvanç kaynağı olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni de en verimli şekilde kullanmaya devam edeceğiz.
Kaynak: AA
En Çok Okunan Haberler