Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Orta Vadeli Programın amacı enflasyonun tek haneye düşürülmesi, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, gelirin toplumun tüm kesimlerine adil dağıtılmasıdır" dedi.
Haber Giriş Tarihi: 05.09.2024 11:32
Haber Güncellenme Tarihi: 05.09.2024 11:36
Kaynak:
AA
2025-2027 dönemini içeren Orta Vadeli Program'ı (OVP) açıklayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, şöyle konuştu: 2025-2027 dönemi Programının temel amacı, enflasyonun kademeli olarak tek haneli seviyelere düşürülmesi, büyüme potansiyelimizin dezenflasyon süreciyle uyumlu şekilde yükseltilmesi, yapısal reformlarla verimliliğe dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, sağlanacak refah artışıyla gelirin toplumumuzun tüm kesimlerine daha adil bir şekilde dağıtılmasıdır. Bu hedefler doğrultusunda, para, maliye ve gelirler politikalarının güçlü bir şekilde eşgüdümü sağlanacak ve enflasyonla mücadele öncelikli bir alan olarak ele alınacaktır.
‘Üst gelir grubuna çıkılması öngörülmektedir’
Bu yeni OVP dönemiyle birlikte, ekonomimizin sürdürülebilir büyüme ve istikrar hedeflerini gerçekleştirmek üzere atılacak adımları ve öncelikleri belirliyoruz. Bu bağlamda, büyümenin kaynaklarında, beşeri sermayenin güçlendirilmesi, sabit sermaye yatırımlarının artırılması ve toplam faktör verimliliğinin yükseltilmesi öncelikli olacaktır. Böylece, ekonomimizin rekabet gücünü artıracak ve uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme patikasına oturacaktır. Yapısal reformlarla verimliliğe dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, bir diğer kritik stratejimizdir. Bu reformlar, ekonomimizin temel yapısını güçlendirerek daha verimli bir üretim ve ticaret ortamı yaratmayı hedeflemektedir. Orta ve uzun vadede, bu reformların katkısıyla, orta-üst gelir grubundan üst gelir grubuna çıkılması öngörülmektedir.
Depremin yaralarının sarılması ve daha dirençli şehirler oluşturulmasının yanı sıra, gelirin tüm kesimlere adil bir şekilde dağılımı sağlanarak toplumsal refahın artırılması amaçlanmaktadır. Ekonomik büyümenin herkes için eşit fırsatlar sunmasını ve toplumun tüm kesimlerine yayılmasını sağlamak ana amaçlarımızdandır. Son olarak, demografik fırsat penceresinden azami düzeyde faydalanılması, kadınların ve genç nüfusun ekonomiye kazandırılması hedeflenmektedir. Bu, uzun vadeli ekonomik büyüme için büyük bir potansiyel taşımaktadır. Bu yeni OVP dönemi, Türkiye'nin ekonomik yapısını güçlendirmek ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için atılacak önemli adımları kapsamaktadır. Programın tüm bu strateji ve hedefleri, ülkemizin refah seviyesini yükseltecek ve küresel arenada rekabet gücümüzü artıracaktır.
Yeni OVP döneminde, ekonomimizin sürdürülebilir büyüme ve gelişme hedeflerine ulaşabilmesi için çeşitli alanlarda reformlar yapılması öngörülmektedir. İlk olarak, Makroekonomik ve Finansal İstikrarın Kalıcı Hale Getirilmesi hedefimiz bulunmaktadır. Bu reform alanı, enflasyonun kalıcı olarak tek haneye düşürülmesi, kamu maliyesinin disiplin altına alınması ve finansal istikrarın sağlanması gibi unsurları kapsamaktadır. Ekonomimizin dış şoklara karşı daha dirençli olabilmesi için güçlü bir makroekonomik temel oluşturmak önemlidir. Kamu Mali Reformlarının Hayata Geçirilmesi ise, kamu harcamalarında etkinliğin artırılması, bütçe disiplininin sağlanması ve kamu borcunun yönetilebilir seviyelere çekilmesi gibi adımları içermektedir. Bu reformlar, kamu maliyesinin sürdürülebilirliğini artırarak uzun vadeli ekonomik istikrarı destekleyecektir.
‘İşgücümüzü geleceğin ihtiyaçlarına hazırlayacağız’
Bir diğer öncelikli alan, Ar-Ge ve Yenilikçilik Kapasitesinin Geliştirilmesidir. Bu, ekonomimizin yenilikçilik kapasitesini artırarak yüksek katma değerli üretimi teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Ar-Ge yatırımlarının ve yenilikçi projelerin desteklenmesi, Türkiye'nin rekabet gücünü artıracak ve teknoloji odaklı bir büyüme modeline geçişini hızlandıracaktır. Yeşil ve Dijital Ekonomiye Geçişe Yönelik Teknolojik Dönüşümün Sağlanması da önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bu alan, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda çevre dostu üretim yöntemlerinin ve dijitalleşmenin yaygınlaştırılmasını kapsamaktadır. Bu adımlar, hem çevresel sürdürülebilirliği hem de ekonomik verimliliği artıracaktır. Ayrıca, Beşeri Sermayenin Güçlendirilmesi ve İşgücü Piyasasının Etkinleştirilmesi reformlarıyla, iş gücünün niteliğini artırmayı ve istihdam oranlarını yükseltmeyi hedefliyoruz. Eğitim ve beceri geliştirme programlarına yatırım yaparak, işgücümüzü geleceğin ihtiyaçlarına hazırlamayı amaçlıyoruz.
‘Kamu gelirlerini artırmayı amaçlıyoruz’
İş ve Yatırım Ortamının İyileştirilmesine Devam Edilmesi de bir diğer önemli alan olarak karşımıza çıkmaktadır. İş yapma kolaylığının artırılması, yatırımcı dostu politikaların sürdürülmesi ve bürokrasinin azaltılması ile ekonomimizin rekabet gücü artırılacaktır. Son olarak, Ekonomide Kayıt Dışılığın Azaltılması da kritik bir reform alanıdır. Kayıt dışı ekonomiyle mücadele ederek, haksız rekabeti engellemeyi, vergi tabanını genişletmeyi, vergi adaletini sağlamayı ve kamu gelirlerini artırmayı amaçlıyoruz. Bu temel politika alanları, Türkiye'nin sürdürülebilir büyüme ve kalkınma hedeflerine ulaşması için gerekli olan yapısal değişiklikleri hayata geçirecek ve ekonomimizin uzun vadeli istikrarını sağlayacaktır.
‘Büyümenin tekrar hız kazanması öngörülmektedir’
2023 yılında Gayri Safi Yurt İçi Hasıla büyümesi yüzde 5,1 olarak gerçekleşmiştir. Bu büyüme oranı, pandemi sonrası toparlanmanın etkilerini ve Türkiye ekonomisinin direncini yansıtmaktadır. Ancak, yüksek enflasyon riskinin bertaraf edilmesi ve dengelenme süreci, daha ılımlı ve sürdürülebilir bir büyüme sürecini gerektirmektedir. Bu çerçevede, 2024 yılında bölgemizde artan jeopolitik gerilimlerin de etkisiyle, büyüme oranının yüzde 3,5 oranında gerçekleşmesi beklenmektedir. Önceki OVP’ye göre yüzde 0,5’lik bir aşağı yönlü revizyon söz konusudur. 2025 yılına geldiğimizde, büyüme oranının toparlanarak yüzde 4,0 seviyesine ulaşması hedeflenmektedir. Bu dönemde, ekonomik reformlar ve yapısal düzenlemelerin etkisiyle, büyümenin tekrar hız kazanması öngörülmektedir. 2026 ve 2027 yıllarında ise büyüme oranlarının sırasıyla yüzde 4,5 ve yüzde 5,0 seviyelerine çıkması planlanmaktadır. Bu hedefler, ekonominin potansiyel büyüme kapasitesine ulaşmasını ve uzun vadede istikrarlı bir büyüme eğilimi yakalamasını amaçlamaktadır.
‘2,3 milyon ilave istihdam hedeflenmektedir’
OVP dönemi boyunca toplamda 2,3 milyon ilave istihdam oluşturulması hedeflenmektedir. Bu hedef, ekonominin büyüme potansiyelini artırırken, işsizliğin kademeli olarak azaltılmasını sağlayacaktır. İşgücü piyasasındaki bu olumlu gelişmeler, Türkiye'nin sosyal ve ekonomik kalkınmasına önemli katkılarda bulunacaktır. Sonuç olarak, Programdaki işsizlik projeksiyonları, Türkiye'nin istihdam piyasasında yapısal dönüşümler gerçekleştirmeye ve işsizlik oranlarını düşürmeye yönelik kararlılığını ortaya koymaktadır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ENFLASYONDA HEDEF TEK HANE
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Orta Vadeli Programın amacı enflasyonun tek haneye düşürülmesi, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, gelirin toplumun tüm kesimlerine adil dağıtılmasıdır" dedi.
2025-2027 dönemini içeren Orta Vadeli Program'ı (OVP) açıklayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, şöyle konuştu: 2025-2027 dönemi Programının temel amacı, enflasyonun kademeli olarak tek haneli seviyelere düşürülmesi, büyüme potansiyelimizin dezenflasyon süreciyle uyumlu şekilde yükseltilmesi, yapısal reformlarla verimliliğe dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, sağlanacak refah artışıyla gelirin toplumumuzun tüm kesimlerine daha adil bir şekilde dağıtılmasıdır. Bu hedefler doğrultusunda, para, maliye ve gelirler politikalarının güçlü bir şekilde eşgüdümü sağlanacak ve enflasyonla mücadele öncelikli bir alan olarak ele alınacaktır.
‘Üst gelir grubuna çıkılması öngörülmektedir’
Bu yeni OVP dönemiyle birlikte, ekonomimizin sürdürülebilir büyüme ve istikrar hedeflerini gerçekleştirmek üzere atılacak adımları ve öncelikleri belirliyoruz. Bu bağlamda, büyümenin kaynaklarında, beşeri sermayenin güçlendirilmesi, sabit sermaye yatırımlarının artırılması ve toplam faktör verimliliğinin yükseltilmesi öncelikli olacaktır. Böylece, ekonomimizin rekabet gücünü artıracak ve uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme patikasına oturacaktır. Yapısal reformlarla verimliliğe dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, bir diğer kritik stratejimizdir. Bu reformlar, ekonomimizin temel yapısını güçlendirerek daha verimli bir üretim ve ticaret ortamı yaratmayı hedeflemektedir. Orta ve uzun vadede, bu reformların katkısıyla, orta-üst gelir grubundan üst gelir grubuna çıkılması öngörülmektedir.
Depremin yaralarının sarılması ve daha dirençli şehirler oluşturulmasının yanı sıra, gelirin tüm kesimlere adil bir şekilde dağılımı sağlanarak toplumsal refahın artırılması amaçlanmaktadır. Ekonomik büyümenin herkes için eşit fırsatlar sunmasını ve toplumun tüm kesimlerine yayılmasını sağlamak ana amaçlarımızdandır. Son olarak, demografik fırsat penceresinden azami düzeyde faydalanılması, kadınların ve genç nüfusun ekonomiye kazandırılması hedeflenmektedir. Bu, uzun vadeli ekonomik büyüme için büyük bir potansiyel taşımaktadır. Bu yeni OVP dönemi, Türkiye'nin ekonomik yapısını güçlendirmek ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için atılacak önemli adımları kapsamaktadır. Programın tüm bu strateji ve hedefleri, ülkemizin refah seviyesini yükseltecek ve küresel arenada rekabet gücümüzü artıracaktır.
Yeni OVP döneminde, ekonomimizin sürdürülebilir büyüme ve gelişme hedeflerine ulaşabilmesi için çeşitli alanlarda reformlar yapılması öngörülmektedir. İlk olarak, Makroekonomik ve Finansal İstikrarın Kalıcı Hale Getirilmesi hedefimiz bulunmaktadır. Bu reform alanı, enflasyonun kalıcı olarak tek haneye düşürülmesi, kamu maliyesinin disiplin altına alınması ve finansal istikrarın sağlanması gibi unsurları kapsamaktadır. Ekonomimizin dış şoklara karşı daha dirençli olabilmesi için güçlü bir makroekonomik temel oluşturmak önemlidir. Kamu Mali Reformlarının Hayata Geçirilmesi ise, kamu harcamalarında etkinliğin artırılması, bütçe disiplininin sağlanması ve kamu borcunun yönetilebilir seviyelere çekilmesi gibi adımları içermektedir. Bu reformlar, kamu maliyesinin sürdürülebilirliğini artırarak uzun vadeli ekonomik istikrarı destekleyecektir.
‘İşgücümüzü geleceğin ihtiyaçlarına hazırlayacağız’
Bir diğer öncelikli alan, Ar-Ge ve Yenilikçilik Kapasitesinin Geliştirilmesidir. Bu, ekonomimizin yenilikçilik kapasitesini artırarak yüksek katma değerli üretimi teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Ar-Ge yatırımlarının ve yenilikçi projelerin desteklenmesi, Türkiye'nin rekabet gücünü artıracak ve teknoloji odaklı bir büyüme modeline geçişini hızlandıracaktır. Yeşil ve Dijital Ekonomiye Geçişe Yönelik Teknolojik Dönüşümün Sağlanması da önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bu alan, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda çevre dostu üretim yöntemlerinin ve dijitalleşmenin yaygınlaştırılmasını kapsamaktadır. Bu adımlar, hem çevresel sürdürülebilirliği hem de ekonomik verimliliği artıracaktır. Ayrıca, Beşeri Sermayenin Güçlendirilmesi ve İşgücü Piyasasının Etkinleştirilmesi reformlarıyla, iş gücünün niteliğini artırmayı ve istihdam oranlarını yükseltmeyi hedefliyoruz. Eğitim ve beceri geliştirme programlarına yatırım yaparak, işgücümüzü geleceğin ihtiyaçlarına hazırlamayı amaçlıyoruz.
‘Kamu gelirlerini artırmayı amaçlıyoruz’
İş ve Yatırım Ortamının İyileştirilmesine Devam Edilmesi de bir diğer önemli alan olarak karşımıza çıkmaktadır. İş yapma kolaylığının artırılması, yatırımcı dostu politikaların sürdürülmesi ve bürokrasinin azaltılması ile ekonomimizin rekabet gücü artırılacaktır. Son olarak, Ekonomide Kayıt Dışılığın Azaltılması da kritik bir reform alanıdır. Kayıt dışı ekonomiyle mücadele ederek, haksız rekabeti engellemeyi, vergi tabanını genişletmeyi, vergi adaletini sağlamayı ve kamu gelirlerini artırmayı amaçlıyoruz. Bu temel politika alanları, Türkiye'nin sürdürülebilir büyüme ve kalkınma hedeflerine ulaşması için gerekli olan yapısal değişiklikleri hayata geçirecek ve ekonomimizin uzun vadeli istikrarını sağlayacaktır.
‘Büyümenin tekrar hız kazanması öngörülmektedir’
2023 yılında Gayri Safi Yurt İçi Hasıla büyümesi yüzde 5,1 olarak gerçekleşmiştir. Bu büyüme oranı, pandemi sonrası toparlanmanın etkilerini ve Türkiye ekonomisinin direncini yansıtmaktadır. Ancak, yüksek enflasyon riskinin bertaraf edilmesi ve dengelenme süreci, daha ılımlı ve sürdürülebilir bir büyüme sürecini gerektirmektedir. Bu çerçevede, 2024 yılında bölgemizde artan jeopolitik gerilimlerin de etkisiyle, büyüme oranının yüzde 3,5 oranında gerçekleşmesi beklenmektedir. Önceki OVP’ye göre yüzde 0,5’lik bir aşağı yönlü revizyon söz konusudur. 2025 yılına geldiğimizde, büyüme oranının toparlanarak yüzde 4,0 seviyesine ulaşması hedeflenmektedir. Bu dönemde, ekonomik reformlar ve yapısal düzenlemelerin etkisiyle, büyümenin tekrar hız kazanması öngörülmektedir. 2026 ve 2027 yıllarında ise büyüme oranlarının sırasıyla yüzde 4,5 ve yüzde 5,0 seviyelerine çıkması planlanmaktadır. Bu hedefler, ekonominin potansiyel büyüme kapasitesine ulaşmasını ve uzun vadede istikrarlı bir büyüme eğilimi yakalamasını amaçlamaktadır.
‘2,3 milyon ilave istihdam hedeflenmektedir’
OVP dönemi boyunca toplamda 2,3 milyon ilave istihdam oluşturulması hedeflenmektedir. Bu hedef, ekonominin büyüme potansiyelini artırırken, işsizliğin kademeli olarak azaltılmasını sağlayacaktır. İşgücü piyasasındaki bu olumlu gelişmeler, Türkiye'nin sosyal ve ekonomik kalkınmasına önemli katkılarda bulunacaktır. Sonuç olarak, Programdaki işsizlik projeksiyonları, Türkiye'nin istihdam piyasasında yapısal dönüşümler gerçekleştirmeye ve işsizlik oranlarını düşürmeye yönelik kararlılığını ortaya koymaktadır.
Kaynak: AA
En Çok Okunan Haberler