TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz

haberingundemi.com.tr - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

CUMHURBAŞKANLIĞI YILI BÜTÇESİ KABUL EDİLDİ Haber

CUMHURBAŞKANLIĞI YILI BÜTÇESİ KABUL EDİLDİ

Genel Kurulda, bütçe üzerindeki konuşmaların ardından soru-cevap bölümüne geçildi.  "Ahmet Türk ile barış yemeğine katıldığınıza pişman mısınız?" sorusunun yöneltildiği Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Bugün olsa yine giderim, barış yemeğine katılırım, o ailelerin barışması için elimden gelen gayreti sarf ederim. O bir insani görevdir. Bunu siyasi tartışmalara konu etmeyi de doğru bulmuyorum. Bir annenin yüreğine su serpebildiysek ne mutlu bize" diye konuştu.  Tasarruf tedbirleri  Soru önergelerinin cevaplanmadığına ilişkin eleştiri üzerine Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığıyla, bağlı ve ilişkili kuruluşlarla ilgili soru geldiğinde kendisinin soru önergelerini cevapladığını söyledi.  Bir bakanlıkla ilgili müstakil soru önergesi geldiğinde, bakanlığın bunu cevaplamasını istediğini ifade eden Yılmaz, "Aynı soru hem bana hem bakanlığa gelebilir. Bir karmaşa oluşturmamak, tek elden açıklayıcı bilginin ulaşması şeklinde usulümüzü hayata geçiriyoruz" dedi.  Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili tasarruf tedbirlerine ilişkin sorular yöneltildiğini anımsatan Yılmaz, şunları kaydetti: Tasarruf tedbirlerini bu yıl olabildiğince kapsamlı hazırlamaya gayret ettik. Hiçbir kuruluşumuz istisna olmadı. Bir tane kurumumuz istisna. O da Türkiye Büyük Millet Meclisi. Bunu niye istisna tuttuk? Çünkü farklı bir yapısı var. Yürütmenin bir parçası olarak görmedik. 'Halkın seçtiği temsilciler kendi kararlarını kendileri verirler' diye o saygıyla genelgeye dahil etmedik. Meclis Başkanımız kendisi bir açıklama yaptı. Bu sürece Meclisin kendi iradesiyle dahil olduğunu, tasarruf tedbirlerini kendi uhdelerinde alacaklarını ifade ettiler.  Cevdet Yılmaz, Suriye'deki Kürtlere yönelik yaklaşımlarının sorulduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: Suriyeli Kürtlerle PKK'yı birbirinden net bir şekilde ayrı görüyoruz. Terör örgütlerinin baskısıyla, dayatmasıyla karşı karşıya olan kim olursa olsun buna karşıyız. Suriye'deki Kürtler o coğrafyanın, ülkenin asli vatandaşlarıdır, unsurlarıdır. Yeni oluşacak Suriye'de, Kürtlerin, terör örgütlerinin baskısından kurtulmuş olarak, hak ettikleri şekilde o yapılar içinde temsil edilmelerini, temel hak ve özgürlüklerini en güzel şekilde yaşamalarını, refahlarını artırmalarını istiyoruz. Onlar da bizim kardeşlerimiz, ülkemizdeki Kürt vatandaşlarımızın, yakınları, akrabaları. Dolayısıyla onlara farklı bir bakış açımız söz konusu olamaz ama Türkiye içinde de Türkiye dışında da kim olursa olsun terör örgütleriyle mücadelemizi en yoğun şekilde sürdüreceğiz.   Cevdet Yılmaz, milli eğitime ayrılan bütçeye ilişkin soru geldiğini ifade ederek, bütçeden en büyük payı bu sene de Milli Eğitim Bakanlığının aldığını dile getirdi.  Eğitime gelecek dönemde de destek olacaklarını vurgulayan Yılmaz, "Yaptığımız bu yatırımlar sayesindedir ki Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) 2023 sonuçlarına göre 4. sınıf fen bilimleri alanında OECD ülkeleri arasında ikinci, bu alandaki ortalama puanla tüm Avrupa ülkeleri arasında da birinci sıraya yerleşmiş durumdayız. TIMSS 2023 ortalama 8. sınıf fen bilimleri puanımız da 2019'a göre 15 puan artmıştır" diye konuştu.  Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığı tasarruf tedbirlerine uyuyor mu?" sorusu üzerine, Cumhurbaşkanlığı da dahil bütün kurumların tasarruf tedbirleri kapsamında olduğunu söyledi.  Tasarruf konusunda diğer kurumlardan ne bekliyorlarsa Cumhurbaşkanlığından da aynı yaklaşımı beklediklerini anlatan Yılmaz, şöyle devam etti: Cumhurbaşkanlığımız, bu ülkenin yönetim yapısının kalbidir. Birçok ulusal, uluslararası hizmetin yürütüldüğü, yönetim hizmetlerinin yapıldığı bir alandır. Elbette ihtiyaç duyulan alanlarda harcamalar da yapılmaktadır.  Genel Kurulda bütçe üzerinde şahsı adına söz alan MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy, Kayseri'nin uzun yıllardır beklediği hızlı tren projesinin başladığına işaret ederek, bu projenin en geç 3 yıl içerisinde bitirilmesini istedi.  Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Fatih Erbakan ise Türkiye'nin 2025 yılı bütçesinin vatandaşların bütçesi olmadığını söyledi. Erbakan, "Bu bütçede paylaşımda adalet yoktur. Borç, faiz, vergide adaletsizlik vardır. Bu bütçe borç, faiz, zam ve vergi bütçesidir" değerlendirmesinde bulundu.  Konuşmaların tamamlanmasının ardından Cumhurbaşkanlığı ile bağlı kurumların 2025 yılı bütçeleri Genel Kurulda kabul edildi.

Suriyeli kardeşlerimizin güvenli ve gönüllü dönüşü sağlanacaktır Haber

Suriyeli kardeşlerimizin güvenli ve gönüllü dönüşü sağlanacaktır

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Suriye'de Baas rejiminin devrilmesine ilişkin "Suriye'de güvenli ve ekonomik olarak elverişli ortamın tesisi ile yıllardır vatanlarından uzak yaşayan Suriyeli kardeşlerimizin onurlu, güvenli ve gönüllü dönüşü de sağlanmış olacaktır." ifadelerini kullandı. Yılmaz, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Suriye'nin, Suriyelilerin olduğunu, yaşadıkları büyük acılar ve verdikleri tarihi mücadele sonunda Suriye halkının yeni bir dönem başlattığını belirtti. Suriye halkının iradesini yansıtan yeni bir rejim için geçiş sürecinin sağlıklı işlemesinin son derece önemli olduğuna işaret eden Yılmaz, dar ve çatışmacı değil, kapsayıcı ve inşa edici bir yaklaşımın esas alınması gerektiğini vurguladı. Yılmaz, bölge dışı güçlerin, zaten yeterince acı yaşamış Suriye'nin istikrarına zarar verici eylemlerden kaçınması, uluslararası toplum ve kurumların yeniden inşa sürecine destek vermesi gerekliliğine dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti: "Tüm unsurlarıyla Suriye halkının birliği, istikrarı ve huzuru için siyasi ve ekonomik olarak yeniden yapılanma sürecinin başarılı olmasını diliyorum. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliği korunarak, tüm dinlerden, mezheplerden ve etnik kimliklerden Suriye vatandaşlarının barış içinde bir arada yaşaması için gerekli şartlar hızla oluşturulmalıdır. Suriye'de güvenli ve ekonomik olarak elverişli ortamın tesisiyle yıllardır vatanlarından uzak yaşayan Suriyeli kardeşlerimizin onurlu, güvenli ve gönüllü dönüşü de sağlanmış olacaktır. Yeni dönemde terör örgütlerinin ülkemize yönelik oluşturdukları tehditlerinin ortadan kaldırılması en önemli önceliklerimizdendir. İnanıyorum ki Suriyeli Kürt kardeşlerimiz terör örgütünün vesayetinden ve baskılarından kurtularak, Suriye'nin bütünlüğü içinde huzurlu bir ortama kavuşacaklardır." "Suriye halkıyla dayanışma içinde olacağız" Türkiye Cumhuriyeti'nin gelişmeleri yakından izleyip, bölgenin barış, istikrar ve refahı için çalışmaya devam edeceğinin altını çizen Yılmaz, "En zor zamanlarında olduğu gibi, bugün ve yarın da kardeş Suriye halkının tamamıyla dayanışma içinde olacağız." ifadelerini kullandı. Yılmaz, açıklamasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Huzurun hakim olduğu, barışın hakim olduğu, Arap, Türkmen, Kürt, Alevi, Sünni, Nusayri, Hristiyan ayırt etmeksizin hiç kimsenin dışlanmadığı, kimsenin hak ve özgürlüklerinin çiğnenmediği, zulme uğramadığı, farklı kimliklerin yan yana sulh içinde yaşadığı bir Suriye görmek istiyoruz. İnşallah çok yakın gelecekte böyle bir Suriye'yi göreceğimizi ümit ve temenni ediyoruz." sözlerini anımsattı.

En düşük emekli aylığıyla ilgili bir değerlendirme yapılacaktır Haber

En düşük emekli aylığıyla ilgili bir değerlendirme yapılacaktır

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, NTV canlı yayınında soruları yanıtladı, gündemi değerlendirdi. "Konum gönderenden bedel alınacak, harita vergisi gibi yansıyan haberler oldu. Bu konuda durum nedir?" sorusunu Yılmaz, "Bu, tamamıyla gerçek dışı. Böyle bir şey söz konusu değil. Bir düzenleme var biliyorsunuz. Coğrafi bilgi matrisinden veri alarak bunları gelir amaçlı, ticari amaçlı kullananlarla ilgili bir düzenleme. Esnafla veya işte konum bilgisi paylaşan vatandaşla hiçbir bağlantısı olmayan bir düzenleme. Eminim detayları ilgili kurum açıklayacaktır. Tamamen gerçek dışı, tamamen temeli olmayan bir iddia olduğunu ifade etmek isterim." şeklinde yanıtladı. "Suriye'de, bölgede yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendirirsiniz? Yeniden şekillenen haritayla siyasi çözüm fırsatı ötelendi mi yoksa bu kriz Esad rejimini yeni dinamiklerle masaya yönlendirir mi?" sorusuna karşılık Yılmaz, Suriye'de yaklaşık 13 yıldır süren bir istikrarsızlığın olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti: "Bizim buradaki duruşumuz açık ve net. Biz, Suriye'nin toprak bütünlüğünden yana bir ülkeyiz. Suriye'nin istikrarını, huzurunu isteyen bir ülkeyiz. Şu anda gördüğümüz hadise, Suriye'deki rejimle muhalifler arasında yaşanan bir çatışma durumu ve Türkiye olarak bizim buradaki hassasiyetlerimiz şunlar, birincisi biz Suriye'de uzun zamandır istikrar ve huzur istiyoruz. Bunun için Birleşmiş Milletler süreçleri, Astana süreçleri gibi birçok platformda Türkiye, çok yapıcı bir şekilde burada bir konum almış durumda. Yine aylardır biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı'mız Suriye rejimine çağrılar yapıyor, 'Gelin konuşalım, siyasi bir çözüm üretelim, bu istikrarsızlık bitsin.' diye ama maalesef bu karşılık görmedi. Bunu da hepimiz biliyoruz. Bugün geldiğimiz noktada da yine Türkiye'nin hassasiyetleri değişmiş değil. Biz Suriye'de tüm unsurları kapsayan, kapsayıcı bir siyasi çözümden yanayız. Bütün mezheplerden, etnik gruplardan, siyasi görüşlerden insanların bir ortak şemsiye altında bir araya geldiği ve huzuru, güveni, birlikte yaşama koşullarını sağladığı bir Suriye istiyoruz." Yılmaz, bölgedeki istikrarsızlıktan faydalanan terör yapılarına karşı Türkiye'nin hiçbir şekilde müsamaha göstermesinin mümkün olmadığını belirterek, terörle mücadeleyi öncelikli mesele olarak gördüklerini ifade etti. Bu 13 yıllık süreçte Türkiye'ye yönelik göç konusunda yaşananlara işaret eden Yılmaz, "Bizim tabii arzumuz bir siyasi çözümün oluşması, Suriye'ye huzurun, güvenin gelmesi, Türkiye'ye yönelik tehditlerin ortadan kalkması, bir taraftan da uzun süredir Türkiye'de bulunan Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü, güvenli, onurlu bir şekilde ülkelerine, topraklarına geri dönmeleri." ifadelerini kullandı. Yılmaz, Tel Rıfat'ın terör unsurlarından temizlenme sürecinin önemli olduğunu ve bunu memnuniyetle karşıladıklarını dile getirerek, Tel Rıfat'ın bölgedeki insanların güven ve huzur içinde yaşaması, Türkiye’ye yönelik saldırıların, risklerin düşmesi bakımından çok önemli ve stratejik bir bölge olduğunu vurguladı. "Bu, böyle rastgele bir hadise değil gerçekten gelişmelerle bağlantılı" "MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin, kısaca özetlersek Öcalan çıkışı diye başlayan süreç çok önemli bir gündem oluşturdu. Hem o açıklamalar hem de o açıklamalardan bugüne geldiğimiz süreci, yaşananları nasıl değerlendirirsiniz ve bu süreç nereye evrilecek bundan sonraki dönemde?" sorusu üzerine Yılmaz, şu yanıtı verdi: "Sayın Bahçeli, çok önemli bir siyaset ve devlet adamı, gerçekten ve bölgemizde yaşanan gelişmeleri, tarihi gelişmeleri analiz ederek, bakarak ülkemizin, milletimizin geleceği açısından bir tutum geliştiriyor. Bunu iyi anlamamız lazım gerçekten. Bu, böyle rastgele bir hadise değil gerçekten gelişmelerle bağlantılı. Bir taraftan bölgemiz üzerinde emperyalist birtakım oyunların, tehditlerin geliştiğini görüyoruz. Aslında 100 yıl öncesine gittiğimizde de nitelik olarak benzer tabloların bugün de yaşandığını görüyoruz. Yine İsrail'in bölgede oluşturduğu tehditleri, bölgemizin genelinde yaşanan çatışmaları, jeopolitik gerilimleri hep birlikte görüyoruz. Sayın Bahçeli, bu ortam içinde şöyle bir tutum sergiliyor bence, hep söyler bunu doğrusu, 'Önce ülkem, milletim, sonra partim ve ben.' der. Bu tutumun bir yansıması olarak görüyorum. Burada detaylara takılmadan büyük resmi görmek gerektiğine inanıyorum ben. Büyük resim de terörsüz Türkiye'dir, Türkiye Yüzyılı'nda terörsüz bir Türkiye. Milletimizin bekasının güçlendirilmesi, ülkemize yönelik tehditlerin ortadan kaldırılması. Burada şunun da altını çizmemiz lazım. Bu, kesinlikle terörle mücadele anlamında farklı yorumlanmamalıdır. Kararlı, güçlü bir şekilde terörle mücadele elbette devam edecektir ama bir taraftan da terörsüz bir Türkiye oluşturma hedefiyle mutlaka çaba sarf edilecektir." "Sivil siyaset ve terör aynı anda bir araya gelebilecek kavramlar değil" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bazı belediyelere yapılan görevlendirmelere ilişkin, temel ilkelerle bakılmasının gerektiğini söyledi. "Demokrasi ve terör, sivil siyaset ve terör aynı anda bir araya gelebilecek kavramlar değil." diyen Yılmaz, şunları ifade etti: "Bu, Türkiye'ye özgü bir mesele de değil. Hiçbir demokraside sivil siyasetle terörün, demokratik kurumlarla terör yapılanmalarının iç içe geçmesi söz konusu olamaz. Burada kayyumlarla ilgili yapılan geçici bir tedbirdir. Nihai karar yargıdan çıktığı zaman elbette kişisel bazda yargılarda bulunmak mümkündür. Nihai karar çıkıncaya kadar burada geçici bir tedbir uygulanmaktadır. İşin özü şudur: Terörün olmadığı bir ortamda böyle bir sorun zaten kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Terörün gölgesi demokrasiden çekildiği zaman, terörün sivil siyaset üzerindeki gölgesi kalktığı zaman böyle bir tartışmanın zaten zemini kalmayacaktır. Böyle bir ihtiyaç kalmayacaktır. Dolayısıyla esas olan terörün sivil siyaset üzerindeki gölgesinin kalkması, demokrasinin, sivil siyasetin kendi kuralları içinde işlemesidir. Türkiye, bunu başarmak durumundadır." "Değişim süreci, ihtiyaç olan her alanı kapsayacaktır" "Bir kabine revizyonu bekleniyor mu?" sorusu üzerine Yılmaz, "Değişim süreci, ihtiyaç olan her alanı kapsayacaktır diye düşünüyorum. Halkımızdaki beklenti, talep neyse AK Parti her zaman buna duyarlılık gösteren bir parti olmuştur. Cumhurbaşkanı'mızın bütün siyasi hayatı en temel aldığı hadise, milletin beklentileridir. Dolayısıyla bu neyi gerektiriyorsa yapılacaktır." yanıtını verdi. "TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri bitti. Zaman zaman gerginlikler de yaşandı. Sizin açınızdan nasıl geçti?" sorusu üzerine Yılmaz, komisyon görüşmelerine çok önem verdiğini, buradaki tartışmaları çok değerli bulduğunu söyledi. Usulü uygun ve üslubu doğru olduğu sürece her türlü fikrin tartışılmasının gerektiğine işaret eden Yılmaz, "Birçok milletvekili çok değerli katkılarda bulunuyor ama maalesef Gazi Meclisimize yakışmayan hadiseler de gördük. Özellikle İçişleri Bakanı'mıza yönelik hadiseyi tasvip etmek kesinlikle mümkün değil. Antidemokratik bir tavır. Kaba kuvvetle engelleme çalışması, Meclise hiçbir şekilde uygun olmayan bir yaklaşım." dedi. "Türkiye, eksilerde değil büyüme sürecini devam ettiriyor" "Kasım ayı enflasyon verisi açıklandı. Bu çerçevede yıl sonu tahmininiz nasıl? İşler, enflasyonla mücadelede arzu edilen seviyede mi gidiyor?" sorusu üzerine Yılmaz, rakamlara bakıldığında Türkiye'nin doğru bir yolda, istikamette ilerlediğinin görüldüğünü söyledi. Gelecek dönemde de dezenflasyon sürecinin devam edeceğini belirten Yılmaz, "Türkiye, belli bir vade içinde yeniden tek haneli rakamlara ulaşacaktır. Bu tek haneli rakamlara ulaşıncaya kadar kararlı, koordineli bir şekilde ve çok boyutlu politikalarla mücadelemizi sürdüreceğiz. Sadece para politikası değil maliye politikasıyla, kamuda ve özel sektörde verimliliği, rekabet gücünü artırıcı politikalarla, dönüşümlerle bu programımızı hayata geçirmeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı. Yılmaz, "Özellikle üçüncü çeyrek büyüme verisinin açıklanmasının ardından 'Türkiye, bir teknik resesyona girdi.' yorumları yapanlar var. Bu görüşe katılmayanlar da var. Bu konuda siz ne söylersiniz?" sorusuna karşılık, "Üçüncü çeyrek verilerinde yüzde 2,1 büyüme sağlandı. 17 çeyrektir kesintisiz büyümemiz devam ediyor. Ana tablomuz budur bizim. Türkiye, eksilerde değil aksine büyüme sürecini devam ettiriyor. İkinci çeyrekte biraz beklentilerin altında oldu ama dördüncü çeyrekle ilgili gördüğümüz öncü göstergelere baktığımızda bir miktar daha toparlanma görüyoruz." cevabını verdi. Ekonominin büyüme sürecinin dördüncü çeyrekte de devam etmesini beklediklerini anlatan Yılmaz, dünyadaki gelişmelere rağmen Türkiye'nin bu yılın 9 ayında yüzde 3,2 büyüdüğünü, dinamizmini koruduğunu kaydetti. Geriye dönük yıllıklandırılmış 12 aylık büyümenin ise yüzde 3,6 olduğunu belirten Yılmaz, "Bizim yıl sonu tahminimiz OVP'de yüzde 3,5. Bir miktar aşağı yönlü riskler oluşturdu bu üçüncü çeyrek verisi ama dördüncü çeyrekle bunun belli bir oranda telafi edileceğine inanıyoruz." dedi. "Asgari aylık alan emeklimizle ilgili de mutlaka bir çalışma yapılacaktır diye düşünüyorum" "Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına başlayacak. Çok değişik görüşler var. Nasıl bir zam politikası olacak?" sorusu üzerine Yılmaz, "10 Aralık'ta ilk toplantı yapılacak, en geç aralık sonuna kadar da bu konu netleştirilmiş olacak. Asgari ücret, minimum ücrettir. 'Bundan daha aşağısı olmaz.' denen bir ücrettir. Bundan daha fazla ücret verenlerin elini kimse tutmuyor. Keşke özel sektörde, başka alanlarda imkanı olan herkes daha fazla verse." ifadelerini kullandı. Asgari ücrete 2023'te yüzde 100'den fazla, 2024'te ise yüzde 50'ye yakın artış yapıldığını, tarihi bir kararla asgari ücretin vergi dışı tutulduğunu anımsatan Yılmaz, "Sadece asgari ücreti vergi dışı tuttuğumuz için bu yıl yaptığımız vergi harcaması 677 milyar Türk lirası. Gelecek yıl 850 milyar liradan bahsediyoruz. Kişi başına bunun ne anlam ifade ettiğine baktığımızda vazgeçilen gelir vergisi 35 bin 505 lira, damga vergisi 1822 lira. Bu, sadece asgari ücretli değil asgari ücrete kadar tüm gelirlerden kamunun vazgeçtiği vergiler." dedi. Yılmaz, asgari ücretle ilgili çalışanların ve özel sektörün talepleri doğrultusunda bir rakamın şekilleneceğini söyledi. "Yılbaşı memur ve emekli için de zam dönemi. En düşük maaşı alan 3,8 milyon emekli için ilave bir düzenleme olacak mı?" sorusu üzerine Yılmaz, AK Parti'nin asgari emekli ücreti düzenlemesini getirdiğini, şu anda bunun 12 bin 500 lira seviyesinde olduğunu hatırlattı. En temel kurallarının vatandaşları enflasyona ezdirmemek olduğunu dile getiren Yılmaz, "O kurallar mutlaka çalışacaktır. Bu 12 bin 500 lira asgari tutarla ilgili mutlaka bir değerlendirme yapılacaktır. Genel artışlarla birlikte asgari aylık alan emeklimizle ilgili de mutlaka bir çalışma yapılacaktır diye düşünüyorum ama burada bir kanuni düzenleme gerekiyor." şeklinde konuştu. "Dezenflasyon sürecini destekleyici bir yaklaşım" "Yeniden değerleme oranı yüzde 43,93 olarak Resmi Gazete'de yayımlandı. Özellikle motorlu taşıtlar vergisi konusunda Sayın Cumhurbaşkanı'ndan indirim konusunda bir beklenti var. Bu yönde bir adım atılır mı?" sorusuna karşılık Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığının bir indirim yetkisi var. İki denge içinde buna bakılacaktır. Bir taraftan kamunun gelir ihtiyacı var, diğer taraftan da dezenflasyon politikasına maliye politikasıyla destek ve sosyal talepleri karşılama boyutu var. Bunların arasında bir değerlendirme yapılacaktır. Belli kararlar alınacaktır. Dezenflasyon sürecini destekleyici bir yaklaşım sergileneceğini düşünüyorum." yanıtını verdi. "ABD'de ikinci Donald Trump dönemi başlayacak. Bu döneme ilişkin beklentiler nasıl şekilleniyor?" sorusu üzerine Yılmaz, "Çeşitli analizler yapılıyor kabineye alınanların söylemleri, geçmiş birtakım değerlendirmeleri üzerinden. Biz de güzel bir söz var: 'Taç giyen baş akıllanır.' diye. Sorumluluk üstlendikten sonra bu yönetimin somut icraatlarını, politikalarını görmek lazım." dedi. Yılmaz, ABD ile ilişkilerde Türkiye'nin olumlu bir dönem, pozitif bir gündem istediğini dile getirdi.

2025 yılı bütçesinin büyüklüğü belli oldu Haber

2025 yılı bütçesinin büyüklüğü belli oldu

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 22 Ekimde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna sunum ile başlayacak olan bütçe görüşmeleri öncesi yapılan "bütçe bağlama" töreninde konuştu. Yılmaz, 2025 yılı bütçesine ilişkin detayları açıkladı. Yılmaz açıklamasında şunları kaydetti: *2025 yılı merkezi yönetim bütçesinde bütçe giderlerinin 14,73 trilyon lira, gelirlerin ise 12,8 trilyon lira olacağını öngörmekteyiz *Bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının ise yüzde 3,1 olarak gerçekleşeceğini tahmin etmekteyiz *Yüksek Öğretimi de dahil ettiğimizde eğitim bütçemizi 2025'te 2,18 trilyon liraya yükseltiyoruz; böylece merkezi yönetim bütçesinden yüzde 14,8 oranı ile en büyük payı yine eğitime ayırıyoruz *2002 yılında 8 milyar lira olarak devraldığımız Milli Eğitim Bakanlığı bütçesini 2025 yılında 1,45 trilyon liraya yükselttik *Savunma ve güvenlik için 2025'te 1,61 trilyon TL ödenek tahsis ediyoruz *Bütçeden 2025'te sağlık alanına toplam 2,44 trilyon TL, sosyal yardım ve destekler için ise 651 milyar TL kaynak ayırdık *2025 yılında bütçemizden tarıma 706 milyar lira kaynak ayırdık *Yatırımlara ayırdığımız kaynağı 1,57 trilyon liraya yükseltiyoruz, bu tutar 2025 yılı bütçemizin yüzde 10,7'sine denk gelmekte *Reel kesim destekleri için bütçemizden 561 milyar lira ödenek öngörüyoruz *Doğalgaz ve elektrik sübvansiyon destekleri ve asgari ücretin vergi dışı tutulmasını da dikkate aldığımızda sosyal harcamalara ayrılan kaynaklar 1,93 trilyon liraya ulaşmaktadır *Büyükşehir ve diğer belediyelerimiz ile il özel idarelerimize ayırdığımız toplam kaynağı 1,344 milyar liraya çıkarıyoruz, 2002 yılında bu kaynağın bütçe içerisindeki payı yüzde 4 iken bu oranı 2025 yılında yüzde 9,1'e yükseltiyoruz.

Cevdet Yılmaz, İzmir İş Dünyası Buluşması'nda konuştu: Haber

Cevdet Yılmaz, İzmir İş Dünyası Buluşması'nda konuştu:

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Gelecek yılın ortalarında enflasyondan artık bugünkü kadar bahsetmeyeceğiz, bu çok açık ve net. Bu politikamızın sonucunda gelecek yıl bu zamanlar artık 20 ila 30 arası bir enflasyon olacak ülkemizde." dedi. Yılmaz, İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası ve İzmir Ticaret Borsası işbirliğiyle İzmir Ticaret Odasında düzenlenen toplantıda, iş insanlarıyla bir araya geldi. Dünya ekonomisinin pandemi sonrasında büyüme ve ticaret konusunda halen önceki performansından uzak olduğunu anlatan Yılmaz, Türkiye'nin çevresindeki gelişmelerin daha zorlu bir ortam oluşturduğunu ancak zorlu dönemlerin ülkelerin pozitif ayrışması için de bir fırsat olarak görülmesi gerektiğini belirtti. Türkiye'nin bu dönemlerden istifade etmesi ve farklı bir performans ortaya koyması için çalışma yaptıklarını dile getiren Yılmaz, güncellenen Orta Vadeli Program (OVP) hakkında bilgiler verdi. OVP'deki temel çerçevenin dış talebin verdiği katkının yükseldiği dengeli bir büyüme kompozisyonu olduğunu kaydeden Yılmaz, "Bunu da yakalamış durumdayız, bu anlamda hedefimize ulaşmış durumdayız. Özellikle 2024'ün ikinci çeyreğinde dış talebin büyümeye katkısı, iç talebi aştı. Dolayısıyla bu programımız çerçevesinde bir gelişme olduğunu gösteriyor. Yıl sonu itibarıyla da beklentimiz yüzde 3,5'lük bir büyümeyle bu yılı kapatmak. 0,5 civarında bir aşağı yönlü revizyon yaptık bu açıdan. İşte yaşadığımız şartları dikkate alırsanız bunun büyük bir revizyon olmadığını ifade etmek isterim." dedi. - "Dengeli, enflasyonist olmayan, dış talep ağırlıklı bir büyüme" Türkiye'nin ana pazarlarında gelecek yıl daha yüksek büyüme beklentileri bulunduğunu, emtia fiyatlarının ılımlı seyrettiğini dile getiren Yılmaz, FED ve Avrupa Merkez Bankası başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde faizleri düşürme sürecinin de başladığına dikkati çekti. Bu sürecin gelişmekte olan ülkelere fon akışını hızlandıracağını, ihraç pazarlarına olumlu etkilerde bulunacağını söyleyen Yılmaz, "Dolayısıyla bütün bu şartlara da baktığımızda gelecek yıl yüzde 4 gibi bir büyüme hedefi koyduk. 'Enflasyonla mücadele ederken bu kadar büyüme olur mu?' diye sorular soruluyor. Onu izah etmek için söylüyorum, bütün bu şartları dikkate alarak bu hesaplamaları yaptık. Dengeli, enflasyonist olmayan, dış talep ağırlıklı bir büyüme kompozisyonuyla bunu başaracağımıza inanıyorum." ifadelerini kullandı. Yılmaz, büyümeyle enflasyon arasında kısa vadede zorluklar yaşanabileceğini ancak düşen enflasyonun orta vadede büyümeyi destekleyeceğine işaret ederek, şöyle konuştu: "Enflasyonda hazirandan bugüne 23,5 puanlık bir düşüş var. Ağustosta yüzde 52'yi gördü enflasyonumuz, eylül geldiğinde göreceksiniz 50'nin altına inecek enflasyon. Yani 40'lı rakamları göreceğiz. Yıl sonunda Orta Vadeli Program hedefimiz yüzde 41,5. Bir defa gelecek yılın ortalarında enflasyondan artık bugünkü kadar bahsetmeyeceğiz, bu çok açık ve net. Bu politikamızın sonucunda gelecek yıl bu zamanlar artık 20 ila 30 arası bir enflasyon olacak ülkemizde. Dolayısıyla bugünkü kadar enflasyon bir gündem oluşturmayacak ama enflasyonla mücadelemiz devam edecek elbette. 2025 sonu itibarıyla 20'nin altında bir enflasyonla kapatmayı planlıyoruz. 2026'da ise tek haneli rakamlara ülkemizi tekrar kavuşturmak istiyoruz. Bütün gayretimiz, planımız, politikamız bu çerçevede şekillendirilmiş durumda ve onu da geçmişte nasıl başardıysak yine başaracağımıza inanıyoruz." - Kredi derecelendirme kuruluşlarının not artırma kararları Yılmaz, OVP hedeflerinde istihdam ve cari açıkta beklediklerinin ötesinde gerçekleşmelerin yakalandığını, cari açığın temmuz rakamları itibarıyla Ticaret Bakanlığı verilerine göre yüzde 2'nin altına indiğini belirterek, yıl sonunda 1,7'ye inmeyi öngördüklerini anlattı. İhracat ve turizm gelirlerinde de artışların devam ettiğini, Merkez Bankası rezervlerinde ciddi iyileşmeler görüldüğünü anımsatan Yılmaz, bütçe açığının da depremin getirdiği ağır yüke rağmen yıl sonunda yüzde 5'in altına çekilmesinin hedeflendiğini bildirdi. Cari açık ve bütçe açığını kontrol ederek rezervleri güçlendirdiğinizde risk primlerinin de gerilediğini dile getiren Yılmaz, "Geçen yıl 703 baz puandan çıkmıştı ülke risk primi. Bugün geldiğimiz noktada 19 Eylül itibarıyla rakam 260. Yani 703'den 260'a düşen bir risk pirimi. Bu niye önemli? Özel sektör veya kamu sektörü dış dünyadan daha düşük maliyetlerle borçlanma imkanına kavuşmuş oluyor." dedi. Yılmaz, kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'ye ciddi anlamda not artırımları yaptığını, üçünün de not arttırdığı dünyadaki tek ülkenin Türkiye olduğunu söyledi. Programlarının sadece para programı olmadığını maliye politikası ve yapısal reformlarla tamamlanan bütüncül bir çerçeve olduğunu vurgulayan Yılmaz, Türkiye'nin yeni bir sanayi politikasına ihtiyaç duyduğunu, tarımı da stratejik öneme sahip bir sektör olarak gördüklerini dile getirdi. Tarımsal verimliliği ve gıda üretimini artırmak durumunda olduklarını ifade eden Yılmaz, bu konuda planlı bir tarım, havza bazlı önceliklere dayalı, su miktarını kıstas olarak kabul eden bir destekleme sistemi üzerinde çalıştıklarını bildirdi. Yılmaz, çalışma hayatının da önemli reform alanlarından olacağını, istihdam konusunda yeni nesil çalışma biçimlerini ülkeye kazandırmak durumunda olduklarını da sözlerine ekledi. - Diğer konuşmacılar Programda İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener ve İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli de birer konuşma yaptı. Toplantıya, TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı ve AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, AK Parti Gençlik Kolları Başkanı ve İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan, AK Parti İzmir milletvekilleri Mahmut Atilla Kaya, Şebnem Bursalı ve Yaşar Kırkpınar, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, AK Parti İl Başkanı Bilal Saygılı, MHP İl Başkanı Veysel Şahin, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve iş insanları katıldı. Toplantı, açılış bölümünün ardından basına kapatıldı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Gazimağusa Maraş Buluşması"nda

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Geçmişte nasıl ki denizin altından suyu getirdiysek elektriği de getireceğiz ve anavatanla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti böylece çok daha güçlü bağlarla birbirine bağlanmış olacak. Bundan hiç kuşkunuz olmasın." dedi. Yılmaz, KKTC ziyareti kapsamında Gazimağusa ilçesine bağlı Maraş bölgesinde KKTC'li vatandaşlarla bir araya geldi. Programa, KKTC Başbakanı Ünal Üstel, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim ve KKTC'li bazı bakanlar da katıldı. Burada konuşan Yılmaz, Kıbrıs Türklerinin sorunlarını çözmeyi, daha müreffeh ve iyi bir ortamda yaşamalarını sağlamayı hedeflediklerini belirterek, bu kapsamda dün önemli bazı toplantılar yaptıklarını söyledi. KKTC'nin enerji arzına ilişkin toplantıda, kısa, orta ve uzun vadede nelerin yapılması gerektiğine ilişkin değerlendirmelerde bulunduklarını ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti: "Elektrik çünkü çok önemli bir mesele. Hem sosyal açıdan hem ekonomik açıdan. Olmayınca hayat durur. Dolayısıyla enerji konusunda çok güzel bir çalışma yürüttüğümüzü söyleyebilirim. Kısa vadede tedbirler alıyoruz ama asıl kalıcı, köklü çözüm de tabii uzun vadede inşallah bu kabloyla gerçekleşecek. O konuda da çalışmalarımızı belli bir yere getirmiş durumdayız. Çok büyük bir proje. Geçmişte nasıl ki denizin altından suyu getirdiysek elektriği de getireceğiz ve anavatanla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti böylece çok daha güçlü bağlarla birbirine bağlanmış olacak. Bundan hiç kuşkunuz olmasın."

ENFLASYONDA HEDEF TEK HANE Haber

ENFLASYONDA HEDEF TEK HANE

2025-2027 dönemini içeren Orta Vadeli Program'ı (OVP) açıklayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, şöyle konuştu: 2025-2027 dönemi Programının temel amacı, enflasyonun kademeli olarak tek haneli seviyelere düşürülmesi, büyüme potansiyelimizin dezenflasyon süreciyle uyumlu şekilde yükseltilmesi, yapısal reformlarla verimliliğe dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, sağlanacak refah artışıyla gelirin toplumumuzun tüm kesimlerine daha adil bir şekilde dağıtılmasıdır. Bu hedefler doğrultusunda, para, maliye ve gelirler politikalarının güçlü bir şekilde eşgüdümü sağlanacak ve enflasyonla mücadele öncelikli bir alan olarak ele alınacaktır.  ‘Üst gelir grubuna çıkılması öngörülmektedir’  Bu yeni OVP dönemiyle birlikte, ekonomimizin sürdürülebilir büyüme ve istikrar hedeflerini gerçekleştirmek üzere atılacak adımları ve öncelikleri belirliyoruz. Bu bağlamda, büyümenin kaynaklarında, beşeri sermayenin güçlendirilmesi, sabit sermaye yatırımlarının artırılması ve toplam faktör verimliliğinin yükseltilmesi öncelikli olacaktır. Böylece, ekonomimizin rekabet gücünü artıracak ve uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme patikasına oturacaktır. Yapısal reformlarla verimliliğe dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, bir diğer kritik stratejimizdir. Bu reformlar, ekonomimizin temel yapısını güçlendirerek daha verimli bir üretim ve ticaret ortamı yaratmayı hedeflemektedir. Orta ve uzun vadede, bu reformların katkısıyla, orta-üst gelir grubundan üst gelir grubuna çıkılması öngörülmektedir.  Depremin yaralarının sarılması ve daha dirençli şehirler oluşturulmasının yanı sıra, gelirin tüm kesimlere adil bir şekilde dağılımı sağlanarak toplumsal refahın artırılması amaçlanmaktadır. Ekonomik büyümenin herkes için eşit fırsatlar sunmasını ve toplumun tüm kesimlerine yayılmasını sağlamak ana amaçlarımızdandır. Son olarak, demografik fırsat penceresinden azami düzeyde faydalanılması, kadınların ve genç nüfusun ekonomiye kazandırılması hedeflenmektedir. Bu, uzun vadeli ekonomik büyüme için büyük bir potansiyel taşımaktadır. Bu yeni OVP dönemi, Türkiye'nin ekonomik yapısını güçlendirmek ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için atılacak önemli adımları kapsamaktadır. Programın tüm bu strateji ve hedefleri, ülkemizin refah seviyesini yükseltecek ve küresel arenada rekabet gücümüzü artıracaktır.  Yeni OVP döneminde, ekonomimizin sürdürülebilir büyüme ve gelişme hedeflerine ulaşabilmesi için çeşitli alanlarda reformlar yapılması öngörülmektedir. İlk olarak, Makroekonomik ve Finansal İstikrarın Kalıcı Hale Getirilmesi hedefimiz bulunmaktadır. Bu reform alanı, enflasyonun kalıcı olarak tek haneye düşürülmesi, kamu maliyesinin disiplin altına alınması ve finansal istikrarın sağlanması gibi unsurları kapsamaktadır. Ekonomimizin dış şoklara karşı daha dirençli olabilmesi için güçlü bir makroekonomik temel oluşturmak önemlidir. Kamu Mali Reformlarının Hayata Geçirilmesi ise, kamu harcamalarında etkinliğin artırılması, bütçe disiplininin sağlanması ve kamu borcunun yönetilebilir seviyelere çekilmesi gibi adımları içermektedir. Bu reformlar, kamu maliyesinin sürdürülebilirliğini artırarak uzun vadeli ekonomik istikrarı destekleyecektir.  ‘İşgücümüzü geleceğin ihtiyaçlarına hazırlayacağız’  Bir diğer öncelikli alan, Ar-Ge ve Yenilikçilik Kapasitesinin Geliştirilmesidir. Bu, ekonomimizin yenilikçilik kapasitesini artırarak yüksek katma değerli üretimi teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Ar-Ge yatırımlarının ve yenilikçi projelerin desteklenmesi, Türkiye'nin rekabet gücünü artıracak ve teknoloji odaklı bir büyüme modeline geçişini hızlandıracaktır. Yeşil ve Dijital Ekonomiye Geçişe Yönelik Teknolojik Dönüşümün Sağlanması da önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bu alan, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda çevre dostu üretim yöntemlerinin ve dijitalleşmenin yaygınlaştırılmasını kapsamaktadır. Bu adımlar, hem çevresel sürdürülebilirliği hem de ekonomik verimliliği artıracaktır. Ayrıca, Beşeri Sermayenin Güçlendirilmesi ve İşgücü Piyasasının Etkinleştirilmesi reformlarıyla, iş gücünün niteliğini artırmayı ve istihdam oranlarını yükseltmeyi hedefliyoruz. Eğitim ve beceri geliştirme programlarına yatırım yaparak, işgücümüzü geleceğin ihtiyaçlarına hazırlamayı amaçlıyoruz.  ‘Kamu gelirlerini artırmayı amaçlıyoruz’  İş ve Yatırım Ortamının İyileştirilmesine Devam Edilmesi de bir diğer önemli alan olarak karşımıza çıkmaktadır. İş yapma kolaylığının artırılması, yatırımcı dostu politikaların sürdürülmesi ve bürokrasinin azaltılması ile ekonomimizin rekabet gücü artırılacaktır. Son olarak, Ekonomide Kayıt Dışılığın Azaltılması da kritik bir reform alanıdır. Kayıt dışı ekonomiyle mücadele ederek, haksız rekabeti engellemeyi, vergi tabanını genişletmeyi, vergi adaletini sağlamayı ve kamu gelirlerini artırmayı amaçlıyoruz. Bu temel politika alanları, Türkiye'nin sürdürülebilir büyüme ve kalkınma hedeflerine ulaşması için gerekli olan yapısal değişiklikleri hayata geçirecek ve ekonomimizin uzun vadeli istikrarını sağlayacaktır.  ‘Büyümenin tekrar hız kazanması öngörülmektedir’  2023 yılında Gayri Safi Yurt İçi Hasıla büyümesi yüzde 5,1 olarak gerçekleşmiştir. Bu büyüme oranı, pandemi sonrası toparlanmanın etkilerini ve Türkiye ekonomisinin direncini yansıtmaktadır. Ancak, yüksek enflasyon riskinin bertaraf edilmesi ve dengelenme süreci, daha ılımlı ve sürdürülebilir bir büyüme sürecini gerektirmektedir. Bu çerçevede, 2024 yılında bölgemizde artan jeopolitik gerilimlerin de etkisiyle, büyüme oranının yüzde 3,5 oranında gerçekleşmesi beklenmektedir. Önceki OVP’ye göre yüzde 0,5’lik bir aşağı yönlü revizyon söz konusudur. 2025 yılına geldiğimizde, büyüme oranının toparlanarak yüzde 4,0 seviyesine ulaşması hedeflenmektedir. Bu dönemde, ekonomik reformlar ve yapısal düzenlemelerin etkisiyle, büyümenin tekrar hız kazanması öngörülmektedir. 2026 ve 2027 yıllarında ise büyüme oranlarının sırasıyla yüzde 4,5 ve yüzde 5,0 seviyelerine çıkması planlanmaktadır. Bu hedefler, ekonominin potansiyel büyüme kapasitesine ulaşmasını ve uzun vadede istikrarlı bir büyüme eğilimi yakalamasını amaçlamaktadır.  ‘2,3 milyon ilave istihdam hedeflenmektedir’  OVP dönemi boyunca toplamda 2,3 milyon ilave istihdam oluşturulması hedeflenmektedir. Bu hedef, ekonominin büyüme potansiyelini artırırken, işsizliğin kademeli olarak azaltılmasını sağlayacaktır. İşgücü piyasasındaki bu olumlu gelişmeler, Türkiye'nin sosyal ve ekonomik kalkınmasına önemli katkılarda bulunacaktır. Sonuç olarak, Programdaki işsizlik projeksiyonları, Türkiye'nin istihdam piyasasında yapısal dönüşümler gerçekleştirmeye ve işsizlik oranlarını düşürmeye yönelik kararlılığını ortaya koymaktadır.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'dan ekonomi programına ilişkin açıklama: Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'dan ekonomi programına ilişkin açıklama:

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'dan ekonomi programına ilişkin açıklama: Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Ağustos ayında yüzde 50’ye yaklaşan, eylül ayında ise yüzde 50’nin altına inen enflasyon oranları görmeyi bekliyoruz." ifadesini kullandı. Yılmaz, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, güçlü siyasi sahiplenme ve koordinasyon içinde politikalarını uyguladıklarını ve sonuç aldıklarını belirterek son gelişmelere bakıldığında, bu yıl için bütçe açığı ve cari açığın geçen yıl açıklanan Orta Vadeli Program (OVP) tahminlerinden çok daha iyi oranlarda gerçekleşeceğini bildirdi. Büyüme daha dengeli bir yapıda devam ederken enflasyon ile mücadelenin çok daha güçlü bir zeminde sürdürüleceğini vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti: "Harcama, verimlilik ve gelir yönlü mali tedbirler ile dinamik ticaret politikaları risklerimizi azaltırken dezenflasyon politikalarımızı da destekliyor. Ağustos ayında yüzde 50’ye yaklaşan, eylül ayında ise yüzde 50’nin altına inen enflasyon oranları görmeyi bekliyoruz. Eylül ayında kamuoyu ile paylaşacağımız güncellenmiş OVP’de bu oranlarla ilgili son tahminlerimiz ve hedeflerimiz yer alacak." - "Sosyal refahımızı kalıcı bir şekilde artırmaya kararlıyız" Yılmaz, 2025-2027 dönemini kapsayacak OVP için Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı başta olmak üzere, kurumların teknik çalışmalara devam ettiğini, diğer yandan ilgili kesimlerle istişare içinde katılımcı bir yaklaşımı hayata geçirdiklerini belirtti. Ülke için tarihi bir fırsat penceresi olarak değerlendirdikleri dört yıllık seçimsiz dönemde yapısal dönüşümler ile bu resmi tamamlamayı planladıklarına işaret eden Yılmaz, şöyle devam etti: "Sanayiden tarıma, turizmden hizmetlere, enerjiden lojistiğe, yeşil ve dijital dönüşüm ile yolumuza devam edeceğiz. Eğitim ve sağlıkta yeni seviyelere ulaşırken 'mülkün temeli' olarak gördüğümüz adalet alanında güveni ve hızı artırmaya dönük reformlarımızı sürdüreceğiz. Demokrasi ve kalkınma yolunda vazgeçilmez önemde olan güvenlik alanında etkin teknolojiler ve kurumsal yapı ile insanımızın huzurunu koruyacağız. Eşsiz konumumuz, etkin ve barışçı dış politikamız, yenilikçi ve girişimci nüfusumuz ile başaracağız. Türkiye Yüzyılı'nda güçlü liderlik, tecrübeli kadrolar, milli birlik ve siyasi istikrar içinde hedeflerimizi birer birer hayata geçireceğiz. Amacımız ülkemizi her alanda daha güçlü bir şekilde yarınlara taşımak, insanımızın refahını artırmaktır. Zorlu dünya ve bölge koşullarına rağmen, istikrar içinde büyümeye ve sosyal refahımızı kalıcı bir şekilde artırmaya kararlıyız."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.