TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Uzay

haberingundemi.com.tr - Uzay haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Uzay haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

ABD'li şarkıcı Katy Perry, Blue Origin ile uzaya gidiyor Haber

ABD'li şarkıcı Katy Perry, Blue Origin ile uzaya gidiyor

"Firework" şarkısıyla tanınan Perry’ye, Blue Origin’in sahibi Jeff Bezos’un nişanlısı Lauren Sanchez, CBS sunucusu Gayle King, eski NASA roket bilimcisi Aisha Bowe, sivil haklar aktivisti Amanda Nguyen ve film yapımcısı Kerianne Flynn eşlik edecek. Blue Origin, bu uçuşun Sovyetler Birliği’nden Valentina Tereşkova’nın 1963’te gerçekleştirdiği tek kişilik uzay misyonundan bu yana ilk tamamen kadınlardan oluşan uzay yolculuğu olacağını duyurdu. Uçuş için kesin bir tarih açıklanmazken, kalkışın bahar aylarında yapılacağı belirtildi. Uzay yolculuğu turne öncesinde gerçekleşecek Katy Perry'nin "Lifetimes" turnesi 23 Nisan - 11 Kasım tarihleri arasında sürecek. Bu nedenle uzay yolculuğunun turne başlamadan önce gerçekleşmesi bekleniyor. Ünlü şarkıcı, Newsweek’e yaptığı açıklamada, "Eğer çocukken bana ilk tamamen kadınlardan oluşan uzay ekibinde yer alacağımı söyleseydiniz, inanırdım. Hayal gücümde hiçbir sınır yoktu." ifadelerini kullandı. Uzay yolculuğu 11 dakika sürecek NS-31 misyonu, New Shepard roketinin insanlı olarak gerçekleştirdiği 11. uzay uçuşu olacak. Roket, bugüne kadar 52 kişiyi uzaya taşıdı. Blue Origin’e göre New Shepard roketi, tamamen otonom bir yapıya sahip ve pilot olmadan uçuş gerçekleştiriyor. Yolcular, uluslararası olarak uzayın sınırı kabul edilen Kármán hattını geçerek yaklaşık 11 dakikalık bir yolculuk yapacak. Şirket, bu özel misyonun Lauren Sanchez'in öncülüğünde gerçekleştiğini belirterek, Sanchez’in "bu keşif görevini yönetmekten onur duyduğunu, ekibin Dünya'ya bakış açısını değiştirecek ve gelecek nesillere ilham verecek bir deneyim yaşayacağını" ifade ettiğini aktardı. Lauren Sanchez, 2023 yılında Vogue dergisine verdiği röportajda tamamı kadınlardan oluşan bir ekip ile uzaya gitmeyi planladığını açıklamış ve "Kadınlar için yeni bir yol açıyoruz." demişti. Ünlü isimlerin uzay yolculuğu devam ediyor Blue Origin, daha önce birçok ünlü ismi uzaya taşıdı. Şirketin kurucusu Jeff Bezos, 2021 yılında düzenlenen ilk insanlı uzay uçuşunda yer almıştı. ABD’li sunucu Michael Strahan ve "Star Trek" oyuncusu William Shatner da Blue Origin roketiyle uzaya çıkan isimler arasında bulunuyor. Öte yandan, Virgin Galactic'in kurucusu Richard Branson, Temmuz 2021’de şirketinin VSS Unity uzay aracıyla uzaya çıkmıştı. SpaceX’in kurucusu Elon Musk ise henüz uzay yolculuğu yapmadı.

30 Samanyolu büyüklüğünde yeni bir dev galaksi keşfedildi Haber

30 Samanyolu büyüklüğünde yeni bir dev galaksi keşfedildi

Yeni keşfedilen bu galaksi, sadece boyutlarıyla değil, aynı zamanda sahip olduğu ilginç özelliklerle de dikkat çekiyor. Astronomlar, galaksiyi, güney Afrika'nın yerli dillerinden biri olan isiZulu ve isiXhosa'da "sorun" anlamına gelen "Inkathazo" olarak adlandırdılar. Boyutları ve gizemli yapısı Radyo galaksileri, merkezlerinde süper kütleli kara delikler barındıran ve radyo frekanslarında parlayan devasa plazma jetleri yollayan kozmik yapılar olarak bilinir. Bu tür galaksiler, 2 milyon ışık yılından daha büyükse "dev radyo galaksileri" (GRG) olarak sınıflandırılır. Ancak Inkathazo, bu tür galaksilerden çok daha fazla soruyu gündeme getiriyor. Galaksinin plazma jetleri, normalde düz bir şekilde uzanması beklenirken, bir jetin şekli bükülmüş durumda. Ayrıca, Inkathazo'nun bulunduğu galaksi kümesi, bu tür dev jetlerin oluşumunu engelleyen koşullara sahip olmalıydı. Beklenmedik keşif İnkathazo'nun bu özellikleri, astronomların galaksi kümesindeki çevresel etkileşimlerin bu dev galaksilerin oluşumunda nasıl bir rol oynadığını anlamaya yönelik yeni sorular sormasına neden oldu. MeerKAT teleskobu, Inkathazo'nun plazma jetlerini inceledi ve farklı bölgelerdeki plazma yaşlarını haritalayarak bazı elektronların gizemli bir şekilde enerji kazandığını ortaya koydu. Bu keşif, Inkathazo'nun çevresindeki sıcak gazlarla etkileşime giren jetlerinin, enerjinin gizemli bir şekilde artmasına neden olabileceğini gösteriyor. Yeni keşifler ve gelecek MeerKAT teleskobu, dev radyo galaksilerinin keşfini kolaylaştıran güçlü bir araç haline geldi. Son beş yılda bu tür galaksilerin sayısındaki artış, bu yeni nesil teleskopların gücüne bağlı olarak hızla devam ediyor. Inkathazo, MeerKAT ile yapılan son üç keşiften biri olarak, güney gökyüzünde hala keşfedilmemiş birçok dev radyo galaksisinin olabileceğine işaret ediyor. Bu araştırma, Kraliyet Astronomik Derneği'nin Monthly Notices dergisinde yayımlandı.

Ay’dan kopan gizemli parça: 2024 PT5 Haber

Ay’dan kopan gizemli parça: 2024 PT5

2024 PT5, 33 feet (10 metre) çapında ve Güneş yörüngeünde ilerleyen bir gök cismi olarak tanımlandı. Yörünge yapısının Dünya’ya benzediği ve bu nedenle bizim gökyüzü bölgemizden gelmiş olabileceği ifade ediliyor. İlk olarak 7 Ağustos’ta ATLAS teleskop sistemleri tarafından gözlemlenen bu nesne, Ay’dan kopan ve binlerce yıl öncesine dayanan bir parça olabilir. Ay’dan kopan göktaşı Dr. Teddy Kareta ve ekibi, Lowell Keşif Teleskobu ve NASA’nın Hawaii’deki Kızılötesi Teleskop Tesisini kullanarak yaptıkları incelemelerde, göktaşının Ay yüzeyinden toplanan kayaçlara çok benzediğini belirtti. “2024 PT5, Ay’dan gelen silikat minerallerle uyum gösteriyor ve sadece birkaç bin yıllık bir yaşa sahip gibi görünüyor” diyen Kareta, bu bulgunun nadir fakat büyüyen bir Ay’dan kopan göktaşı popülasyonuna işik tuttuğunu ifade etti. Uzay enkazı olmadığı kanıtlandı Araştırmacılar, bu göktaşının uzay enkazı olmadığını anlamak için hareketlerini dikkatle inceledi. NASA uzmanları, 2024 PT5’in, göktaşı hareketine uygun yoğunluk ve davranış gösterdiğini onayladı. Ay’dan gelen yeni bilgiler Araştırma, Ay yüzeyindeki çarpışma olaylarının Ay’dan kopan parçaların Dünya’ya yakın yörüngeye taşıyabileceğini gösteriyor. 2024 PT5, Ay’dan kopan ve Dünya benzeri yörüngeye sahip ikinci nesne olarak kayıtlara geçti. Daha önce, 2016’da keşfedilen 469219 Kamo’oalewa da benzer bir hikâyeye sahipti. Bu bulgu, Ay’dan kopan göktaşlarını anlamak için yeni araştırmaları teşvike edebilir ve Ay’ın yüzey yapısıyla ilgili daha fazla bilgi sunabilir.

'Eve dönmek istiyoruz' Haber

'Eve dönmek istiyoruz'

ABD'li astronotlar Butch Wilmore (62) ve Sunita Williams (59), Uluslararası Uzay İstasyonu'nda (ISS) planlanan 8 günlük misyonlarının beklenmedik bir süreçle 7 aya uzamasının ardından dikkat çekici bir mesaj yayımladı. İkili, NASA ile yaptıkları görüşmede "Artık eve dönmek istiyoruz" çağrısında bulundu. UZUN SÜRELİ MİSYONUN AYRINTILARI 5 Haziran 2024'te ISS'ye iniş yapan astronotların görevi, teknik aksaklıklar ve güvenlik endişeleri nedeniyle planlanandan çok daha uzun süredi. Boeing Starliner uzay aracı, mürettebatsız olarak Dünya'ya geri gönderildi. Astronotların, 2025'in başlarında bir SpaceX aracıyla dönmesi planlanıyor. "EVE DÖNMEK İSTİYORUZ" Astronotlar, yayınlanan mesajlarında eve dönme isteklerini ilk kez dile getirdi. Komutan Sunita Williams, "Artık eve dönmek istiyoruz çünkü ailelerimizi geride bıraktık. Ama buradaki çalışmalarımızı tamamlamadan dönmek istemiyoruz" ifadelerini kullandı. KAYNAK EKSİKLİĞİ TARTIŞMALARI Mahsur kalma süresince kaynak eksikliği iddialarına da cevap veren astronotlar, şu ana kadar herhangi bir ciddi sorun yaşamadıklarını belirtti. Wilmore, "Bazı kişisel eşyalarımızı feda ettik ve aynı kıyafetleri uzun süre giydik. Ancak burada bu bir problem değil" dedi. NASA'DAN ESPRİLİ YORUMLAR NASA Başkan Yardımcısı Pam Melroy, astronotların durumunu esprili bir şekilde değerlendirdi: "Wilson adında bir voleybol topunuz olmadığını söylüyorsunuz, değil mi?" Komutan Williams ise, "Burada ekip arkadaşlarımızla birlikteyiz ve yer ekibiyle sürekli iletişim halindeyiz. Kesinlikle ‘mahkum’ gibi hissetmiyoruz" yanıtını verdi. Astronotların yoğun çalışma temposu, ISS'deki bilimsel deneyler ve önümüzdeki uzay yürüyüşü planlarıyla devam ediyor. SpaceX tarafından gönderilen kargo ikmali, astronotlara çalışmalarında önemli bir destek sağlıyor.

Kenya’da köye devasa uzay enkazı düştü Haber

Kenya’da köye devasa uzay enkazı düştü

Yetkililer, bu nesnenin "muhtemelen bir roketin ayrılma aşamasından kalma" olabileceğini belirtti. Nesnenin hangi ülkeye ya da kuruluşa ait olduğunu tespit etmek için enkaz parçalarının inceleneceği ifade edildi. Kenya Uzay Ajansı’ndan Binbaşı Alois Were, "Nesnenin sahibi belirlendiğinde, uluslararası hukukun sunduğu yasal mekanizmalar kullanılarak sorumlular hesap vermeye çağrılacak," dedi. Uzay enkazı tehlikesi artıyor. Uzay enkazı tehlikesi artıyor Uzay enkazlarının büyük bir kısmı atmosfere giriş sırasında yanarak yok oluyor ya da okyanus gibi ıssız bölgelere düşüyor. Ancak bu her zaman mümkün olmuyor. Örneğin, Mayıs 2024’te SpaceX’e ait bir enkaz parçası, Kuzey Karolina’daki bir dağ tesisi yakınlarında bir yürüyüş parkuruna düşmüştü. Uzmanlar, bu tür olayların ciddi riskler taşıdığına dikkat çekiyor. Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nden Jonathan McDowell, “Eğer o enkaz bir kişinin üzerine düşseydi, kesinlikle ölümcül olurdu,” diyerek bu tehlikenin altını çizdi. Şu ana kadar uzay enkazları nedeniyle ölüm gerçekleşmedi, ancak 2023 yılının Mart ayında, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan düşen iki kilogramlık bir enkaz Florida’da bir ailenin evinin çatısını delmişti. Artan uzay faaliyetleri riskleri büyütüyor 1950’lerden bu yana uzaya gönderilen roketlerin ve uyduların sayısı hızla artıyor. ABD Uluslararası Ticaret Komisyonu’na göre, 2008-2017 yılları arasında yılda ortalama 82 fırlatma gerçekleşirken, bu sayı 2018-2022 döneminde 130’a çıktı. 2024 yılında ise 250 fırlatma ile yeni bir rekor kırıldı. Uzayda milyonlarca küçük enkaz, Dünya’nın yörüngesinde mermi hızında hareket ediyor ve bu durum hem yeryüzünde hem de uzayda ciddi tehlikeler yaratıyor. Aralık ayında yapılan Amerikan Jeofizik Birliği toplantısında konuşan fizikçi Thomas Berger, bu tür enkazların “durdurulamaz bir zincirleme çarpışmaya yol açarak uzayın tamamen kullanılamaz hale gelmesine neden olabileceği” uyarısında bulundu. Bu olay, uzayın giderek artan kirliliği ve uzay faaliyetlerinin denetim altına alınması gerekliliğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Mars'ta yaşamın izlerinin aranacağı yer netleşti Haber

Mars'ta yaşamın izlerinin aranacağı yer netleşti

Mars’ta metan gazının varlığı yıllardır bilim insanlarını şaşırtıyor. Yüzeydeki gezgin araçlar, metan seviyelerinde mevsimsel dalgalanmalar tespit ederken, yörüngedeki uydular bu moleküle dair güçlü bir iz bulamadı. Bu durum, yaşamın belirli koşullarda var olabileceğine dair kanıtlanmamış ama heyecan verici bir ipucu sunuyor. Ancak Mars genel anlamda yaşanabilir bir yer değil. Yüzey sıcaklıkları genellikle sıfırın çok altında, atmosfer neredeyse yok denecek kadar ince ve gezegen sürekli kozmik ve Güneş ışınımına maruz kalıyor. Eski Mars’ta okyanuslar ve daha sıcak iklimler olmasına rağmen, bugün yüzeyde ya da yakınında canlı bir organizma bulma olasılığı düşük. Dünya'dan ilham alınan araştırmalar Bilim insanları, Mars’taki yaşam ihtimallerini değerlendirmek için Dünya’daki benzer yaşam alanlarını inceliyor. Yeryüzünde yaşam, atmosferin en üst katmanlarından yer kabuğunun kilometrelerce altına kadar her köşeye yayılmış durumda. Özellikle, hidrojenle beslenip atık ürün olarak metan üreten "metanojenler" adı verilen tek hücreli organizmalar, Mars’taki yaşam ihtimali için güçlü adaylar arasında. Astrobiyoloji dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmada, araştırmacılar Dünya’daki Mars benzeri ortamları inceledi. Bu ortamlardan bazıları şunlar: Dünya'nın kabuğundaki mikroskobik çatlaklar. Buz tabakalarının altındaki göller. Oksijenin az olduğu ve aşırı tuzlu, derin deniz basenleri. Araştırmacılar, bu koşullarda yaşayan metanojenlerin özelliklerini detaylıca analiz ederek Mars koşullarına en yakın olanlarını belirledi. Mars’ta yaşam için en uygun nokta Bilim insanları, metanojenlerin yaşayabileceği sıvı suyun bulunabileceği yerleri haritalandırmak için Mars verilerini inceledi. Sonuçlara göre, Mars'ın kuzey yarımküresindeki geniş bir ova olan Acidalia Planitia, yaşam arayışı için en uygun bölge. Ancak sıvı suyun yalnızca 4.3 ile 8.8 kilometre derinlikte bulunabileceği düşünülüyor. Araştırmacılar, bu derinliklerdeki sıcaklık, tuzluluk, pH ve hidrojen varlığının, metanojenlerin Dünya’daki yaşam alanlarıyla uyumlu olabileceğini söylüyor. Bu bulgular, Mars’ta yaşam arayışında derin sondajların yapılması gerektiğine işaret ediyor. Mars'ta yaşam olup olmadığını kesin olarak anlamak için daha fazla araştırma ve yeni teknolojiler gerekiyor. Ancak Acidalia Planitia gibi yerlerde derin kazılar, Kızıl Gezegen'deki yaşam sırlarını ortaya çıkarabilir.

Türkiye uyduda küresel markalar çıkarmak için düğmeye bastı Haber

Türkiye uyduda küresel markalar çıkarmak için düğmeye bastı

Uydu ve uzay teknolojileri alanında dünyanın önde gelen ülkelerinden olan Türkiye, küresel markalar çıkarmak, rekabetçiliği artırmak ve yenilikçi haberleşme çözümleri sunmak üzere yakın dünya yörüngesinde (LEO) görev yapacak uydu projeleri için harekete geçti. Milli Teknoloji Hamlesi kapsamında teknoloji, uzay ve uydu çalışmalarını sürdüren ve yıl içerisinde insanlı ilk uzay misyonundan Türksat 6A'nın fırlatılmasına kadar çok sayıda önemli projeyi hayata geçiren Türkiye, gelecek yıl da uzay vatandaki sınırlarını genişletmeye devam edecek. Türkiye, bu kapsamda öncelikle yakın dünya yörüngesinde (dünya yüzeyinden 160-2000 kilometre yüksekliğinde) faaliyet gösterecek uydu projeleri için "Uydu Teknolojileri Geliştirme Destek Çağrısı"na çıkarken, çağrıyla proje başına 75 milyon liraya kadar hibe sağlanacak. Uzay teknolojileri, ekonomik kalkınmanın hızlandırılmasında önemli bir araç olmasının yanı sıra uydu haberleşme sistemleri, nesnelerin interneti (IoT) alanında özellikle kırsal ve erişimi zor bölgelerde erişimi artırmaya ve ekonomik fırsatları genişletmeye yardımcı oluyor. Yer gözlem uyduları da hem sivil hem askeri alanda stratejik öneme sahip olup afet gözlemden, yeryüzü değişimlerine kadar çok geniş yelpazede ihtiyaca cevap verebilecek katma değerli bilgiler üretebiliyor. Türkiye'nin de uydu teknolojileri alanında yaptığı yatırımlarla kendi uydu sistemlerini ve daha fazla yerli ve milli uydu geliştirme, uydu haberleşme tabanlı uygulamaları artırma, uydu fırlatma sistemleri kurma ve uluslararası işbirliği olanaklarını genişletme konusundaki çalışmaları hızlandırması gelişmiş ülkeler arasında yer alabilmesi açısından önem taşıyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da "Uydu Teknolojileri Geliştirme Çağrısı ile yakın yörünge uydu sistemlerinde kabiliyetlerimizi geliştiriyoruz." sözleriyle çağrının önemine dikkati çekmişti. Tarımdan finansa kadar sektörleri kapsayacak Çağrıyla öncelikle bu alanda çalışacak uydu teknolojilerinin, kritik alt bileşenlerinin, yer sistemlerinin ve iletişim altyapısı olmayan veya çok sınırlı olan alanlarda IoT cihazları ile iletişim kurmasını sağlayacak altyapının geliştirilmesi hedefleniyor. Bu kapsamda gereksinim duyulan kritik teknoloji ve alt bileşenlerinin tasarım, prototip üretim, test, doğrulama ve fırlatma, devreye alma ve uydu tabanlı IoT/yer gözlem/coğrafi konum belirleme/genişbant haberleşme uygulamalarının uzay, yer ve kullanıcı segmentinde geliştirilmesine yönelik Rekabet Öncesi İşbirliği Projeleri desteklenecek. Projeler; genişbant haberleşme, mobil haberleşme (mesaj, ses veya veri), dar bant makine-makine (M2M) veya IoT haberleşmesi, yer gözlem ve uzaktan algılama, tarım, hayvancılık, ulaşım ve taşımacılık (deniz ve kara), enerji üretimi, dağıtımı ve iletimi, akıllı inşaat ve IoT tabanlı yapılaşma yönetimi, madencilik, akıllı şehirler, kentleşme ve altyapı, mobilite, varlık takibi, petrol ve gaz operasyonları, finans ve sigorta, iklim değişikliği, hava durumu tahmini, çevresel izleme, biyoçeşitlilik ve orman alanları takibi, acil durum iletişimi ve afet yönetimi, yeryüzü satıh gözlem (yer kayması, bitki örtüsü, orman gibi) sektörlerin kullanımına yönelik olacak. Destekle, endüstriyel alanlarda yenilikçi uydu teknolojilerinin yaygınlaştırarak ekonomik fayda, uydu geliştirme alanında yeni markalar oluşturulması, uydu ve uzay uygulamalarında rekabet edilebilirliğin artırılması, yüksek teknoloji ürün ve hizmetlerin yurt içinde yaygınlaşması ve ihraç edilebilmesi, sektöre yönelik AR-GE çalışmalarının artırılması, kritik yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesi, haberleşme olanaklarının yetersiz olduğu alanlara erişimin sağlanması, alanındaki insan kaynağının ve ekosistemin gelişmesi, bilgi ve deneyim paylaşımının artırılması ve sürdürülebilir sosyoekonomik faaliyet için iklim değişikliği ve etkilerini sınırlamaya yönelik yeni teknolojilerin geliştirilmesi amaçlanıyor. Başvuru ve proje şartları Projede görev alacak en az iki proje ortağı bulunması gerekiyor. Başvuru sahibi proje ortakları, ürüne ilişkin kullanım alanını ve bunlara ilişkin teknik kriterleri belirleyen ve potansiyel kullanıcı olan en az bir işletmeden ve uydu ve yer sistemlerini geliştiren en az bir işletmeden oluşacak. Proje kapsamında geliştirilecek uydularının küçük uydu sınıfında ve 200 kilogramın altında olması, projede belirlenen kullanım alanına uygun tasarlanması, kritik teknoloji ve bileşenlerden en az üçünün proje kapsamında geliştirilmesi gerekiyor. Uyduların, uluslararası kalite ve güvenlik standartlarıyla birlikti ilgili ulusal ve uluslararası mevzuat ve regülasyonlara uygun olması, haberleşme kapsamında ITU bildirimleri yapılması ve ETSI gibi genel haberleşme standartları ve diğer regülasyon düzenleyici kuruluşlarla eşgüdüm sağlanması bekleniyor. Uydu platformunun ise ESA (ECSS standart seti) ve diğer uluslararası kabul görmüş kuruluşlarca geliştirilen standartları referans alması bekleniyor. Projenin, belirlenen kritik teknolojiler ve alt bileşenlerle pilot uydu takımında yer alacak uyduların ve yer kontrol sistemlerinin tasarım, geliştirme, prototip üretim, test, doğrulama, fırlatma ve yörüngede çalışma testleri süreçlerinin tamamını içermesi önem taşıyor. Son başvuru 14 Şubat Önerilen projenin yenilikçi yönü, AR-GE niteliği, uygulanabilirliği ve sürdürülebilirliği, proje ortaklarının tecrübesi, sosyal, çevresel ve toplumsal faydası gibi kriterleri dikkate alınacak. Çağrı kapsamında, projede uygun bulunan destek kalemlerinin her biri için yüzde 50 hibe desteği sağlanacak. Her bir proje için, Bakanlıkça sağlanan toplam destek miktarı 75 milyon lirayı aşamayacak. Desteklenecek projelere, destek sözleşmesinde belirlenecek proje başlangıç tarihinden itibaren en fazla 48 ay süre tanınacak. Başvuruların, 14 Şubat 2025 tarihine kadar tamamlanması gerekiyor.

Çin'in kargo mekiği uzay istasyonuna ulaştı Haber

Çin'in kargo mekiği uzay istasyonuna ulaştı

Çin İnsanlı Uzay Seferleri Ajansından (CMSA) yapılan açıklamada, mekiğin, uzay istasyonun çekirdek modülünün arka iskelesine demirlediği bildirildi. Açıklamada istasyonundaki taykonotların mekiğe girerek ikmal malzemelerini planlanan şekilde transfer edeceği belirtildi. Mekik, dün gece saatlerinde "Long March 7 Y9" roketiyle Haynan Adası'ndaki Vınçang Uzay Aracı Fırlatma Merkezi'nden fırlatılmıştı. İkmal seferi, 30 Ekim'de uzay istasyonuna gönderilen yeni taykonot ekibinin ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlıyor. Çin, uzay istasyonuna 2021'de "Tiencou-2" ve "Tiencou-3", 2022'de "Tiencou-4" ve "Tiencou-5", 2023'te "Tiencou-6" ve bu yıl ocakta "Tiencou-7" ikmal seferlerini düzenlemişti. Çin'in uzay istasyonu "Tiengong" Çin, ABD'nin uzay araştırmaları alanındaki işbirliğini yasaklaması ve Uluslararası Uzay İstasyonu programına katılımını engellemesi nedeniyle yörüngede kendi uzay istasyonunu kurmuştu. Bir çekirdek modül, iki laboratuvar modülünden oluşan ve bir uzay teleskobunun eklenmesi planlanan "Tiengong" (Gök Sarayı) istasyonu, Rusya'nın artık faal olmayan Mir Uzay İstasyonu model alınarak inşa edildi. İstasyonun ana parçası "Tienhı" (Göksel Uyum) adı verilen çekirdek modül 29 Nisan 2021'de, ilk laboratuvar modülü "Vıntien" (Gökleri Aramak) 24 Temmuz 2022'de, ikinci laboratuvar modülü "Mıngtien" (Gökleri Düşlemek) ise 31 Ekim 2022'de fırlatıldı. Çekirdek modüle laboratuvar modüllerinin eklenmesiyle "T" biçimli ana iskeletinin kurulumu tamamlanan istasyon, "uygulama ve geliştirme aşamasına" geçti. "Şüntien" (Gökleri Dolaşmak) adı verilen uzay teleskobunun da ayrı modül olarak istasyona eklenmesi planlanıyor. 3 kişilik taykonot ekibinin dönüşümlü görev yaptığı istasyona "Şıncou" (Kutsal Gemi) mekikleriyle personel, "Tiencou" (Gök Gemisi) mekikleriyle de ikmal malzemeleri taşınıyor.

Gök bilimciler  kara deliği keşfetti Haber

Gök bilimciler kara deliği keşfetti

Science Daily dergisinin haberine göre, LID-568 adı verilen kara deliği, Uluslararası Gemini Gözlemevi ile ABD Ulusal Bilim Vakfı (NSF) NOIRLab gök bilimcilerinden Hyewon Suh liderliğindeki ekip tespit etti. Gök bilimciler, kısa ömürlü LID-568'in, Büyük Patlama'dan sadece 1,5 milyar yıl sonrasında, teorik sınırın 40 katından fazla, olağanüstü bir oranda madde tükettiğini buldu. Araştırmada, LID-568'in "şöleninin" süper kütleli kara deliklerin evrenin ilk dönemlerinde nasıl oluştuğuna dair ipuçları sağladığı belirtildi. Chandra'dan gelen X-ışını ve JWST'nin kızılötesi verileri incelendi Ekip, Chandra X-ışını Gözlemevi'nin 4 bin 16 X-ışını kaynağını incelediği araştırmadan elde edilen bir gök adayı detaylı araştırabilmek için JWST verilerini kullandı. Çok parlak X-ışını yayan söz konusu gök adanın zayıf kızılötesi ışıkları, JWST'nin hassas kızılötesi spektrometresi (NIRSpec) tarafından yakalandı. NIRSpec verilerini inceleyen ekip, merkezdeki kara deliğin çevresinde çok yüksek parlaklık ve beklenmedik güçlü gaz çıkışları keşfetti. LID-568, öngörülen sınırın 40 katı madde yutuyor Bu çıkışların hızı ve boyutu, ekibin, LID-568'in kütlesel büyümesinin tek bir hızlı birikim döneminde meydana gelmiş olabileceği sonucunu çıkarmasına yol açtı. Suh ve ekibi, parlaklık seviyesinden hareketle, LID-568'in, "Eddington Limiti" denilen ve bir kara deliğin maksimum parlaklığının yanı sıra kara deliğin yutabileceği en fazla madde ile sıcaklığın oluşturduğu dışarı doğru basıncın dengede kaldığı kütle sınırını gösteren limitin 40 katı bir oranda maddeyle beslendiğini keşfetti. Bu sonuçlar, şimdiye kadar gözlemsel doğrulaması olmayan, süper kütleli kara deliklerin, evrenin ilk yıldızlarının ölümü (hafif tohumlar) veya gaz bulutlarının içeri doğru çökmesiyle (ağır tohumlar) meydana gelen küçük kara delik "tohumlarından" oluştuğuna dair kuramlara yeni görüşler sağladı. Suh, "Süper Eddington birikimli bir kara deliğin keşfi, kara deliğin 'hafif veya ağır tohumdan' kaynaklanıp kaynaklanmadığına bakılmaksızın, kütle büyümesinin önemli bir kısmının tek bir hızlı beslenme dönemi sırasında meydana gelebileceğini gösteriyor" ifadesini kullandı. Kara delikten yayılan güçlü gaz çıkışları tahliye vanası görevi görüyor Araştırmanın ortak yazarlarından Julia Scharwachter, "Bu olağanüstü durum, Eddington Limiti'nin üzerindeki hızlı beslenme mekanizmasının, evrenin bu kadar erken dönemlerinde neden bu çok ağır kara delikleri gördüğümüzün olası açıklamalarından biri olduğunu gösteriyor" dedi. Gök bilimciler, söz konusu keşifle, Eddington Limiti'nin aşılabileceğini ve LID-568'de gözlemlenen güçlü gaz çıkışlarının, aşırı birikimin ürettiği yüksek enerji için bir tahliye vanası görevi görerek sistemin kararsız hale gelmesini önlediğini değerlendiriyor. Araştırma "Nature Astronomy" dergisinde yayımlandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.