TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Türki̇ye

haberingundemi.com.tr - Türki̇ye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türki̇ye haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

COP29'da Haber

COP29'da "Sıfır Atık" temalı Türkiye pavilyonuna yoğun ilgi

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) kapsamında kurduğu, "Sıfır Atık" temalı Türkiye pavilyonunda Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı'na yoğun ilgi gösterildi. İklim değişikliğiyle ilgili birçok önemli konunun ele alındığı dünya çapındaki en önemli organizasyonlardan biri olan COP29'a 169 ülkeden 72 bin kişi katıldı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca, COP29'un Yeşil Bölge'sinde "Sıfır Atık" ana temasıyla kurulan Türkiye pavilyonunda ziyaretçilere, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi, BM Sıfır Atık Danışma Kurulu Başkanı Emine Erdoğan'ın himayelerinde başlatılan Sıfır Atık Projesi anlatıldı. Pavilyonda, doğanın korunması, atıkların minimize edilmesi ve geri dönüşüm süreçlerinin etkinleştirilmesinde farkındalığı artırmak amacıyla hazırlanan Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı'nın yer aldığı ekranlar, birçok ülkeden ziyaretçinin ilgisini çekti. Burada iyi niyet beyanını okuyan binlerce ziyaretçi, gelecek nesillere daha temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakma amacını taşıyan beyana imzalarıyla katkı sağladı. Özellikle gençler tarafından büyük ilgi gören pavilyonda, beyanı imzalayan gençler, sıfır atık gönüllüsü olma sözü verdi. Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı Emine Erdoğan, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile 2022'de ABD'nin New York kentindeki BM Genel Merkezi'nde bir araya gelerek, "Sıfır Atık Projesi"nin dünyada yaygınlaştırılması için iyi niyet beyanını imzalamışlardı. BM'nin 78. Genel Kurul toplantısına katılmak üzere geçen yıl eylül ayında New York'ta bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dijital platforma taşınan ve bireysel imzaya açılan Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı'na ilk imzayı atmıştı. Beyana, bugüne kadar 40'tan fazla devlet başkanı eşi ve uluslararası temsilci imzasıyla destek verdi. İmza atan sıfır atık gönüllülerine sertifika veriliyor Dünyanın dört bir yanından, farklı kültür ve milliyetten insan, "https://zerowastecommitment.com" internet sitesi üzerinden beyanı okuyup, imzalayarak çevre dostu bir yaşam sözü veriyor. Belgeyi çevrim içi olarak imzalayan sıfır atık gönüllüleri, kendileri için hazırlanan, üzerinde kimlik bilgilerinin yer aldığı sertifikayı da indirebiliyor. Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanında şu ifadeler yer alıyor: "Paris Anlaşması ve 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi hedeflerine ulaşmak için, sınırlı kaynakların verimli kullanımını teşvik etmek; önleme, azaltma, geri dönüşüm ve yeniden kullanım gibi yollarla atık oluşumunu azaltmak ve ortadan kaldırmak gerektiğini bilerek, sürdürülebilir atık yönetimi, kaynak verimliliği ve iklim değişikliği arasındaki güçlü ilişkiyi kabul ederek, sürdürülebilir atık yönetimi uygulamalarını hayata geçirmeyi görev ediniyoruz. Sıfır atık yaklaşımını dünya çapında teşvik etmeyi ve daha geniş düzeyde tanınması ve uygulanması için en iyi uygulamaları paylaşmayı taahhüt ediyoruz. Ayrıca, sorumlu bir atık üretimi ve tüketimini teşvik etmek amacıyla sıfır atığı destekleyen girişimleri, kampanyaları, programları, projeleri ve faaliyetleri desteklemeyi taahhüt ediyoruz. En iyi uygulamaları ve Türkiye'nin Sıfır Atık Projesi gibi projelerden alınan dersleri paylaşmayı ve atık yönetimi konusunda benzer politikaların geliştirilmesini teşvik etmeyi vadediyoruz. BM üye devletlerini, BM Sistemi kuruluşlarını ve sivil toplum, özel sektör, medya mensuplarını ve yerel yönetimleri, döngüsel ekonomiye küresel geçişi hızlandırmaya ve atıkların iklim değişikliği üzerindeki olumsuz etkisini azaltmaya yardımcı olacak stratejileri, yaklaşımları ve programları uyumlu hale getirmeye çağırıyoruz." COP29'da Türkiye'nin son dönemde gerçekleştirdiği atılımlar ve projeler de tanıtıldı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının Türkiye pavilyonunda ayrıca Türkiye'nin, iklim değişikliği, Sıfır Atık Projesi ve yenilenebilir enerji başta olmak üzere son dönemde gerçekleştirdiği atılımlar ve projeler de özgün tasarım ve 3 boyutlu dijital görsellerin yer aldığı stantlarda katılımcıların dikkatini çekti. Stantlarda, Türkiye'ye özgü endemik bitkiler ile nesli tükenmekte olan hayvanların dijital gösterimlerinin yapıldığı bir hologram alanı da yer aldı. Emine Erdoğan'ın himayelerinde başlatılan Ata Tohumu Projesi kapsamında yapılan çalışmalar ile Türkiye'nin tarımsal bilgi tarihini temsil eden ata tohumlarının tanıtıldığı stantta da geri dönüştürülmüş kumaş, kağıt ve organik malzemelerden üretilen ürünlerin yer aldığı "Atıktan Sanata" adlı sergi, katılımcılarla buluşturuldu. Pavilyonda, gezegenin geleceği için daha yeşil bir dünya inşa etme, sağlıklı bir ekolojik ortam oluşturma, sürdürülebilir ve dengeli bir gelecek için biyoçeşitliliği koruma ve ortak kültürel miras olarak görme gibi hususlara dikkat çekilmesi hedefiyle açılan, dijital "Yeşil Türkiye Sergisi" ile Türkiye'nin sahip olduğu yeşil zenginlik de tanıtıldı. COP29'da ayrıca, Emine Erdoğan'ın öncülüğünde başlatılan "Su Verimliliği Seferberliği"ne ilişkin stantta ise su kayıplarının azaltılması için Türkiye'de yapılan çalışmalarla ilgili bilgiler de paylaşıldı.

Türkmen gazının Avrupa'ya taşınmasında Türkiye kilit rol üstlenecek Haber

Türkmen gazının Avrupa'ya taşınmasında Türkiye kilit rol üstlenecek

Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ardından Avrupa'nın doğal gazda darboğaz yaşamasıyla yeniden gündeme gelen Türkmen gazı için Türkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan'ın enerji diplomasisi yoğunluk kazandı. Bu kapsamda, ilk olarak Türkiye ile Türkmenistan arasında 1 Mart'ta doğal gaz alanında iş birliğine yönelik mutabakat zaptı ve hidrokarbon alanında yapılacak ortaklıklara temel teşkil edecek niyet beyanı imzalandı. Bunu takiben, 14 Mart'ta Türkiye ile Azerbaycan arasında Türkmen gazının Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden Türkiye'ye ulaştırılmasını içeren doğal gaz alanında iş birliği anlaşması yapıldı. "İlk etapta 2 milyar metreküp Türkmen gazı Türkiye'ye taşınacak" Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, konuya ilişkin açıklamasında, Türkmen gazının Türkiye'ye ulaşması için üç seçenek üzerinde durduklarını, bunların takas yoluyla İran veya İran-Azerbaycan üzerinden gelmesi ya da daha uzun soluklu ancak daha sürdürülebilir ve büyük kapasiteli bir seçenek olan Hazar geçişli bir boru hattıyla taşınması olduğunu belirtmişti. Bakan Bayraktar, ilk etapta yaklaşık 2 milyar metreküp Türkmen gazının Türkiye'ye taşınmasının planlandığını aktarmıştı. Temmuz sonundaki Türkmenistan ziyareti kapsamındaki açıklamasında ise Bayraktar, 20 yıl boyunca her yıl 15 milyar metreküp olmak üzere yaklaşık 300 milyar metreküplük hacmin hedeflendiğini kaydetmişti. "Küçük bir takasın Türkiye ya da Avrupa için büyük bir sembolik etkisi olacak" Oxford Enerji Çalışmaları Enstitüsü Kıdemli Misafir Araştırma Görevlisi Julian Bowden, yaklaşık 2 milyar metreküplük Türkmen gazının takas yoluyla iletiminin uygulanabilir olduğunu söyledi. Bowden, Türkmen gazının Avrupa'ya ihracatında başlıca sorunun iletim ve bu iletim için gerekli olan ticari anlaşmalar olduğunu belirterek, yıllık 15 milyar metreküplük gazın iletimi için fiziki bir Trans-Hazar boru hattının önemine işaret etti. Bu noktada, Türkiye ile Türkmenistan arasında imzalanan doğal gaz anlaşmasına değinen Bowden, söz konusu anlaşmanın her iki ülke için de bazı stratejik avantajlar sağlayacağına dikkati çekti. Julian Bowden, Türkiye'nin gaz merkezi olma hedefini anımsatarak, "Ne kadar çok tedarik seçeneğine sahip olursa o kadar iyi. Hubların arz çeşitliliğine ihtiyacı vardır. Küçük miktarlarda da olsa Türkmenistan'dan gaz tedariki, bir hub kurma fikrinin hayata geçirilmesine yardımcı olacaktır. Ayrıca, İran ve Rusya gazına da alternatif olacaktır" dedi. Türkmenistan'ın devasa gaz kaynaklarının atıl durumda olduğuna dikkati çeken Bowden, "Tek ihracat pazarı olan Çin'e son derece bağımlı durumda. Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan Doğal Gaz Boru Hattı (TAPI) projesi de gerçekleşmiyor. Ayrıca, Avrupa'nın kaybedilen Rus gazı yerine yeni gaz tedarikine ihtiyacı var" ifadesini kullandı. Bowden, tüm bunlar dikkate alındığında olası bir ticarete ilişkin şunları kaydetti: "Türkmenistan'ın ihracat pazarı olarak sadece Çin varken, Türkiye'nin tedariki iyi durumda. Muhtemelen Türkmenistan'ın Türkiye'ye ihtiyacı, Türkiye'nin Türkmenistan'a ihtiyacından daha fazladır. Asıl engel ulaşımın sağlanması. Yıllık 15 milyar metreküp çok büyük bir gaz hacmi. Bu bir takas anlaşması için çok fazla. Bu da Trans-Hazar boru hattı şeklinde yeni bir proje ve ardından Azerbaycan'dan Türkiye'ye uzanan Güney Gaz Koridoru'nun büyük ölçüde genişletilmesini gerektirecektir. Devamında ise Türkiye'den Avrupa'ya iletimi için Güney Doğu Avrupa'da yeni bir proje ya da TAP boru hattının yine büyük ölçüde genişletilmesi gerekecektir." Bunun, planlandığı gibi ilk etapta daha küçük bir hacmin takas yoluyla iletimi, ardından bir Trans-Hazar boru hattına dönüştürülmesiyle gerçekleştirilmesi ihtimaline değinen Bowden, "Türkmenistan'dan batıya doğru büyük ölçekli bir ihracatın başlamasıyla Hazar, Trans-Kafkasya ve Güney Avrupa'daki doğal gaz görünümü değişecektir. İran üzerinden yıllık 1-2 milyar metreküplük küçük bir takasın Türkiye ya da Avrupa için çok az piyasa etkisi olacaktır ancak büyük bir sembolik etkisi olacaktır" değerlendirmesinde bulundu. "Mevcut altyapı kullanımının azami düzeye çıkarılması gerekebilir" Atlantik Konseyi Kıdemli Araştırmacısı John M. Roberts de Türkmenistan'dan Türkiye'ye gaz iletimi için mevcut altyapının kullanımının azami düzeye çıkarılması gerektiğini dile getirdi. Roberts, Türkmen kıyılarından Türkiye'ye kadar yeni ve büyük ölçekli bir altyapı inşa etmenin ise mevcut koşullarda pratik olmadığını savundu. Türkmenistan'ın doğal gazı için alternatif çıkış noktaları bulması gerektiğini kaydeden Roberts, "Halihazırda bir çıkış noktası var: Çin. Ancak gerektiği kadar hızlı büyümüyor. Pakistan ve Hindistan'a bir boru hattı çekmeye çalışıyor ve bunu 20 yıldır deniyor, ancak ilerleme kaydedemiyor. Bu noktada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın projeye verdiği emek, Türkiye'ye gaz getirmek için bir mutabakat zaptı imzalaması ve ardından Azerbaycan'ın transit ülke olarak hareket etmesini sağlamak için başka bir mutabakat zaptı denemesi var. İşte Türkmenistan'ın ilgileneceği hat bu" diye konuştu. Roberts, Türkmen gazının Avrupa'ya gidip gitmediğine bakılmaksızın Türkiye'ye ulaşmasından tüm tarafların kazançlı çıkacağını belirterek, "Hazar üzerinden Türkmen gazının ihracatı projesini hayata geçirebilecek biri varsa o da Türk yetkililerdir. Türkmen gazının batıya iletilmesinde büyük bir gelişme söz konusu olacaksa bunu gerçekleştirecek oyuncu Türkiye olacaktır" dedi. "Anlaşma, Türkmen gazının AB'ye ulaşmasını kolaylaştıracaktır" Enerji Uzmanı Danila Bochkarev ise makul fiyatlı her yeni gaz kaynağının Türkiye'nin ekonomik kalkınması için önemli olduğunu, Türkmen gazının Türkiye'nin bölgesel bir gaz merkezi olarak konumunu güçlendireceğini söyledi. Bochkarev, Türkmen gazı için planlanan Trans-Hazar boru hattının jeopolitik, finansal ve çevresel engeller nedeniyle kısa vadede tamamlanmasının mümkün görünmediğini vurgulayarak, gazın İran üzerinden Türkiye'ye ulaşabileceğini ancak İran'a uygulanabilecek yeni yaptırımların ve Irak ile rekabet gibi bazı zorluklarla karşılaşılabileceğini aktardı. Temelde, Türkiye ile Türkmenistan arasındaki doğal gaz anlaşmasının Türkmen gazının Avrupa Birliği'ne ulaşmasını kolaylaştıracağını dile getiren Bochkarev, "Türkmenistan gazı teorik olarak Avrupa'da rekabetçi bir fiyata satılabilir. Ancak Çin'e yapılan teslimatlar veya gaz kaynaklarını paraya çevirmenin diğer yollarıyla karşılaştırıldığında Türkmengaz için fazla kar getirmeyecektir" görüşünü paylaştı.

A Milli Kadın Basketbol Takımı 443. resmi maçını oynayacak Haber

A Milli Kadın Basketbol Takımı 443. resmi maçını oynayacak

A Milli Kadın Basketbol Takımı, tarihindeki 443. resmi maçına FIBA 2025 Avrupa Basketbol Şampiyonası Elemeleri F Grubu'nda Romanya karşısında çıkacak. A Milli Kadın Basketbol Takımı'nın rakibi Romanya  İstanbul'da Basketbol Gelişim Merkezi'nde Romanya'yı konuk edecek Türkiye, 1964 yılında başladığı resmi maç serüveninin 443. sınavını verecek. Olimpiyat oyunları, dünya ve Avrupa şampiyonalarında mücadele eden A Milli Kadın Basketbol Takımı, geride kalan 442 resmi müsabakada 259 galibiyet, 183 yenilgi yaşadı. İlk maç Batı Almanya'yla A Milli Kadın Basketbol Takımı, tarihindeki ilk maçını 12 Eylül 1964'te oynadı. Emel Sayın, Emen Engün, Ferhan Atlı, Alev Adıson, Meryem Yenigün, Sahire Kolcu, Meral Ülkümen ve Ayşe Ülkümen'den oluşan ay-yıldızlı ekip, Münih'te Batı Almanya'yla karşılaştı. Milli takım, ilk maçında rakibine 48-43 kaybetti. Romanya'yla 8 yıl sonra A Milli Kadın Basketbol Takımı, Romanya'yla 8 yıl sonra yeniden karşı karşıya gelecek. Rakibiyle FIBA 2017 Avrupa Basketbol Şampiyonası Elemeleri'nde yine aynı grupta olan Türkiye, iki karşılaşmayı da kazandı. Son olarak 23 Kasım 2016'da karşılaşan iki takımın maçından Türkiye, 64-54'lük skorla sahadan galibiyetle ayrıldı. Hedef 11. kez şampiyonaya katılmak A Milli Kadın Basketbol Takımı, tarihinde 11. kez Avrupa Şampiyonası'na katılmak istiyor. Grupta lider durumda bulunan ay-yıldızlı ekip, daha önce 10 kez bu büyük şampiyonada yer aldı. 2005'ten bu yana bütün Avrupa şampiyonalarına katılan Türkiye, 2011'de gümüş, 2013'te ise bronz madalya elde etti.

İspanya'da şiddetli yağış Katalonya bölgesini de vurdu Haber

İspanya'da şiddetli yağış Katalonya bölgesini de vurdu

Barselona, Girona ve Tarragona kentlerinde dün akşam başlayan ve bugün öğle saatlerine kadar devam eden şiddetli yağıştan dolayı özellikle ulaşım felce uğradı. İspanya'daki sel felaketinde ölü sayısı 217'e çıktı, halen çok fazla kayıp var İspanya havaalanları işletme müdürlüğü AENA'dan verilen bilgilerde, Barselona Uluslararası Havalimanı'nda metrekareye 81 litre yağışın düştüğü, havaalanının birçok bölgesini ve park alanlarını su bastığı bildirildi. Yetkililer, yağışın verdiği zarardan dolayı en az 50 uçuşun iptal edildiğini, 17 uçak inişinin de başka havaalanlarına yönlendirildiğini kaydetti. Ayrıca olası bir kazanın önüne geçmek için demir yolları şirketi Renfe, Katalonya'daki tüm banliyö seferlerinin geçici süreyle durdurulduğunu duyurdu. Katalonya özerk yönetim hükümeti yetkilileri de Barselona'da bazı metro seferlerinin durdurulduğunu belirterek halka temkinli olması uyarısında bulundu. Şiddetli yağıştan dolayı bazı yolları su bastığı, otoyolların giriş ve çıkışlarında kilometrelerce kuyruk oluştuğu da görüldü. Barselona-Tarragona hızlı tren hattı seferleri de durduruldu. Meteoroloji yetkilileri, şiddetli yağışın öğleden sonra bölgeyi terk edeceği tahmininde bulundu. İspanya'da 29 Ekim'de ülkenin doğu ve güney bölgelerinde etkili olan şiddetli yağışın neden olduğu selden dolayı Valensiya bölgesi başta olmak üzere en az 217 kişi hayatını kaybetmişti. Valensiya'da arama, kurtarma ve temizlik çalışmaları devam ediyor.

IMF'den Türkiye değerlendirmesi Haber

IMF'den Türkiye değerlendirmesi

IMF'den yapılan açıklamada, 27 Eylül'de Türkiye ile 4. madde konsültasyonunun tamamlandığı belirtildi. Açıklamada, geçen yıl boyunca ekonomi politikalarında yaşanan kararlı değişimin Türkiye'nin genel politika duruşunu sıkılaştırdığı ifade edildi. Vergi ve harcama önlemlerinin mali ihtiyatı yeniden sağlama çabalarını desteklediği belirtilen açıklamada, daha güçlü gelir politikalarına olan bağlılığın kredibiliteyi güçlendirdiği vurgulandı. Açıklamada, politika dönüşünün ekonomik dengesizlikleri azalttığı ve güveni yeniden canlandırdığı ifade edildi. Sıkılaşan finansal koşulların iç talep üzerinde baskı oluşturmasıyla manşet enflasyonun düştüğüne işaret edilen açıklamada, piyasa duyarlılığının yerli ve yabancı yatırımcıların TL cinsinden varlıklara yönelmesiyle keskin bir şekilde iyileştiği, düşük emtia fiyatları, canlı ihracat ve azalan altın ithalatının hem brüt hem de net rezerv pozisyonunda büyük bir iyileşmeyi destekleyerek cari hesabı güçlendirdiği değerlendirmesinde bulunuldu. Açıklamada, "Yetkililerin kademeli politika ayarlaması çerçevesinde enflasyonun daha da düşmesi bekleniyor." ifadesi kullanıldı. Beklentilere ilişkin risklerin önemli ve aşağı yönlü olduğu belirtilen açıklamada, bunlar arasında beklenenden daha güçlü ücret ve fiyat ataleti, sermaye akışlarının tersine dönmesi, yükselen küresel enerji fiyatları ile tırmanan jeopolitik gerilimlerin yer aldığı bildirildi. Açıklamada, önemli finansal ve dış kırılganlıkların devam ettiği belirtilerek, enflasyonla mücadeleye yönelik kademeli yaklaşımın risklerin ortaya çıkabileceği süreyi uzattığı ifade edildi. Enflasyonla mücadeleyi desteklemek için mali konsolidasyon önerisi IMF İcra Direktörleri Kurulunun değerlendirmelerine de yer verilen açıklamada, Türk yetkililer, makroekonomik dengesizlikleri ve riskleri önemli ölçüde azaltmaya yardımcı olan 2023 ortasından bu yana kararlı politika sıkılaştırması için takdir edildi. Enflasyonist baskıların hala yüksek olduğuna ve önemli aşağı yönlü risklerin bulunduğuna işaret edilen açıklamada, enflasyonist beklentilerin çıpalanması ve makroekonomik istikrarın sağlanması için koordineli mali, parasal ve gelir politikalarının uygulanması çağrısında bulunuldu. Açıklamada, sürdürülebilir kamu borcu seviyelerine işaret edilerek, enflasyonla mücadele çabalarını desteklemek ve tamponları daha da güçlendirmek için daha büyük ve daha ön yüklemeli mali konsolidasyon önerildi. Ücretlerin enflasyon beklentileri doğrultusunda belirlenmesine geçilmesinin enflasyonu önemli ölçüde düşürmeye yardımcı olabileceği ifade edilen açıklamada, enflasyon hedef seviyelere yaklaşana kadar sıkı, veriye bağlı para politikasının sürdürülmesi çağrısı yapıldı. Açıklamada, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının enflasyonun düşürülmesi yolunun rayında kalmasını sağlamak için gerekirse daha fazla sıkılaştırmaya hazır olması gerektiği kaydedildi. Finansal istikrarı korumak için teyakkuz ve daha fazla reformun önemi vurgulanan açıklamada, Türkiye'nin Mali Eylem Görev Gücü gri listesinden çıkması takdir edildi. Açıklamada, daha kapsayıcı, daha yeşil ve daha yüksek orta vadeli büyüme elde etmek için yapısal reformların ilerletilmesi çağrısı yapıldı. Enflasyonun 2025'te yüzde 24'e düşeceği tahmin ediliyor Ekonomik tahminlere de yer verilen açıklamada, Türkiye ekonomisinin 2024'te yüzde 3, 2025'te yüzde 2,7, 2026'da yüzde 3,2, 2027'de yüzde 3,4, 2028'de yüzde 3,7 ve 2029'da yüzde 3,9 büyümesinin beklendiği belirtildi. İşsizlik oranının gelecek yıl bir miktar artıştan sonra kademeli olarak düşeceği, bu yıl yüzde 9,3, 2025'te yüzde 9,9 ve takip eden yıllarda gerileyerek 2029'da yüzde 9,2 olacağının öngörüldüğü ifade edildi. Yıl sonu enflasyon beklentisinin de bu yıl için yüzde 43, 2025'te yüzde 24, 2026'da yüzde 17,2, 2027'de yüzde 15,3 ve 2028 ile 2029'da yüzde 15 olduğu belirtilen açıklamada, cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranının bu yıl yüzde 2,2 olacağının, 2029'da yüzde 1,9'a gerileyeceğinin tahmin edildiği bildirildi.

Kutsal dinimizi istismar  edenlere geçit vermeyiz Haber

Kutsal dinimizi istismar edenlere geçit vermeyiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,  Arnavutluk'un başkenti Tiran'da Türkiye'nin desteğiyle Balkanlar'ın en büyük camisi olarak inşa edilen Namazgah Camisi'nin açılışında konuştu.  ‘Arnavutluk'un yanında yer almaya devam edeceğiz’  Bu önemli açılış töreni dolayısıyla Arnavutluk'ta bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Erdoğan, kendilerini aşkla bağrına basan Arnavutluk'a teşekkür etti.  Çok büyük bir bahtiyarlık yaşadığını ifade eden Erdoğan, 2015 yılında temelini attıkları Balkanlar'ın en büyük camisi Namazgah Camisi'nin tüm Müslümanlar için hayırlı olmasını diledi.  Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfının katkılarıyla inşa edilen Namazgah Camisi'ne sağladıkları destek için Arnavutluk Başbakanı Edi Rama başta olmak üzere emeği geçen herkese şükranlarını sundu.  Balkan coğrafyasının bu en büyük camisinin aynı zamanda 6 asrı aşan ortak tarih ve kardeşliğin en yeni nişanesi olarak hafızalardaki yerini alacağına işaret eden Erdoğan, Tiran Namazgah Camisi'nin gelenekten geleceğe uzanan, kadim ile teknolojiyi bütünleştiren, bugünün inşaat teknolojisiyle Balkanlar'da hakim olan klasik Osmanlı mimarisini buluşturan bir yapı olarak tasarlandığını ifade etti.  Yaklaşık 10 dönümlük arazi üzerine inşa edilen camide, açık alanlarla birlikte aynı anda 8 bin kişinin ibadet edebileceğini belirten Erdoğan, ibadet alanının yanı sıra konferans salonu, derslikler, Kur'an kursu, sergi salonu, kütüphane, engelli ve yaşlı asansörü, çalışma odaları ve kültür merkeziyle camiyi bir külliye anlayışıyla inşa ettiklerini söyledi.  Erdoğan, cami alanında bulunan Balkan Kültürleri Birlikte Yaşam Müzesi ile de Arnavutluk'un zengin kültür mirasını yansıtmayı hedeflediklerini dile getirerek, "Namazgah Camii'nin aramızdaki dostluğun, kardeşliğin, dayanışmanın sembolü olacağından şüphe duymuyorum" dedi.  Görenleri hayran bırakan, iç huzuru veren, manevi dünyayı dış dünya ile bütünleştiren bu muhteşem eserde emeği geçen herkesi tebrik eden Erdoğan, şunları söyledi: Şunu özellikle vurgulamak isterim, sıkı kardeşlik hukukuyla bağlı olduğumuz Arnavutluk ile kültürel ve sosyal ilişkilerimizin daha da derinleştirilmesi önceliğimizdir. İki millet birbirlerini her vesileyle desteklemiş, derdine ve sevincine ortak olmuştur. Ülkelerimizdeki deprem felaketlerinde Türk ve Arnavut halklarının gösterdiği dayanışma uluslararası camiaya örnek teşkil etmiştir. Fier ilinde inşa ettiğimiz Türkiye Arnavutluk Dostluk Hastanesi ve Laç'ta yaptığımız deprem konutları bu dayanışmamızın en somut eseridir. İnşallah bundan sonra da devletimizle, kurumlarımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla Arnavutluk'un yanında yer almaya devam edeceğiz.  

Yeni stratejiler Türkiye'nin temiz enerjisine katkı sunacak Haber

Yeni stratejiler Türkiye'nin temiz enerjisine katkı sunacak

Türkiye'de enerjinin yüzde 67'si ithal ediliyor; dışa bağımlılığı düşürmek için daha fazla temiz enerji kaynağının ve enerji verimliliği süreçlerinin sisteme dahil edilmesi önem arz ediyor. Türkiye, geçmiş yıllarda izlediği politika ve yaptığı yatırımlarla yenilenebilir enerji kurulu gücünü tüm kaynaklar için arttırdı. YEKA projeleriyle de büyük ve orta ölçekli kurulumların sisteme kazandırılması sağlanarak, yerli üretim ekipmanların kullanımı arttı. Öte yandan, Türkiye'de yenilenebilir enerji kurulu gücü, ekim başı itibarıyla lisanslı ve lisanssız olmak üzere toplam 67 bin 27 megavata ulaştı ve elektrikteki toplam 114 bin 142 megavat kapasitenin yüzde 58,72'sini oluşturdu. Bu dönemde, yenilenebilir enerji kaynakları arasında en yüksek payı 32 bin 194 megavatla barajlı ve akarsu hidroelektrik santralleri aldı. Bunu 18 bin 691 megavatla güneş, 12 bin 342 megavatla rüzgar, 1691 megavatla jeotermal ve 2 bin 109 megavatla biyokütle takip etti. Temiz kaynaklar çevreyle uyumlu olarak ekonomiye kazandırılacak Rüzgar ve güneşten elektrik üretiminde Türkiye'nin performansı, dünya ortalamasının üzerinde seyrediyor. Türkiye'de genç ve dinamik nüfus ile endüstrileşmenin gelişimiyle, elektrik talebinin 2035'te 510 teravatsaate ulaşacağı öngörülüyor. Küresel sıcaklık artışının yol açtığı iklim krizini önlemek için fosil yakıt kullanımının da azaltılması gerekiyor. Bu kapsamda Türkiye'nin, sıfır emisyon hedefine ulaşmak için kritik önemde olan temiz enerji kaynaklarına yatırımları artırması bekleniyor. Öte yandan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına göre, enerji faturasının geçen yıl 70 milyar dolar civarında olduğu, bu yıl da benzer oranda olacağı öngörülüyor. Yenilenebilir enerji kurulu gücündeki artışla dünya sıralamasında basamakları hızla tırmanan Türkiye'nin temiz enerji çeşitliliğine, bu ay açıklanacak yeni strateji ve yeni YEKA ihale detaylarının "can suyu" olacağı tahmin ediliyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının en kısa sürede ve çevreyle uyumlu olarak ekonomiye dahil edilmesi bekleniyor. Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED) Genel Sekreteri Hakan Erkan, AA muhabirine, 5 Ekim'de Resmi Gazete'de yayımlanan YEKA yönetmeliğindeki değişikliklere ilişkin yaptığı değerlendirmede, yenilenebilir enerji sektörünün hareketlenmesine destek olacak konulardan birinin YEKA ihaleleri olduğunu söyledi. Yönetmelik düzenlemesinin önemli maddeler içerdiğine dikkati çeken Erkan, şunları kaydetti: "Geçmiş ihalelerden alınan sonuç nedeniyle YEKA yönetmeliğinde yapılan değişikliklerin YEKA'ların yapılabilirliği ve devreye çabuk alınması açısından olumlu gelişmeler olarak değerlendiriyoruz. Sektörün genel beklentisini, YEKA yarışmalarını gerekli işletme tecrübesi ve finansman büyüklüğüne sahip firmaların kazanması, dolayısı ile de santrallerin hızlı devreye girmesi olarak özetleyebiliriz.

Türkiye'den 154,7 milyon dolarlık kahve ihracatı Haber

Türkiye'den 154,7 milyon dolarlık kahve ihracatı

Her yıl 1 Ekim'de düzenlenen "Dünya Kahve Günü" dolayısıyla yapılan derlemeye göre, söz konusu gün, 2015'ten beri resmi olarak kutlanıyor. Kahvenin ekonomik değeri ve sosyal etkileri hakkında farkındalığın artırılmaya çalışıldığı bu gün kapsamında, sürdürülebilir kahve üretiminin önemine de dikkat çekiliyor. Türkiye'de kahve çekirdeği yetişmemesine rağmen ürünü işleyerek bu alanda ihracat yapıyor. Türkiye İstatistik Kurumunun Özel Ticaret Sistemi verilerine göre, ülkenin kahve ve kahveli ürünler ihracatı 2020-Ağustos 2024 dönemini kapsayan yaklaşık 5 yılda 154 milyon 690 bin 881 dolar oldu. Kahve ihracatı 2020'de 20,2 milyon dolar seviyesindeyken, 2021'de 23,8 milyon dolara, 2022'de 36,5 milyon dolara ve 2023'te 39,7 milyon dolara yükseldi. Bu yılın ocak-ağustos dönemindeki ihracat da 34,5 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Türkiye'nin kahveleri 146 ülkede ağızları tatlandırdı Türkiye'nin sattığı kahveye en fazla talep gösteren ülkeler ise yıllara göre değişiklik gösterdi. Amerika Birleşik Devletleri, Hollanda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Belarus ve Suudi Arabistan, geçen yıl en fazla kahve ihracatı gerçekleştirilen ülkeler oldu. Bu dönemde Türkiye'nin kahveleri 146 ülkede ağızları tatlandırdı. Belarus, KKTC, Suudi Arabistan ve Azerbaycan da bu yılın 8 ayında Türkiye'nin sattığı kahveleri en çok tercih eden ülkeler arasında yer aldı. Yaklaşık 5 yılda 1,5 milyar dolarlık dış alım yapıldı Türkiye'nin kahve ithalatı ise 2020-Ağustos 2024 dönemini kapsayan yaklaşık 5 yılda 1 milyar 504 milyon 122 bin 96 dolar seviyesini buldu. Kahve ithalatı 2020'de 187,6 milyon dolar, 2021'de 221,1 milyon dolar, 2022'de 374 milyon dolar ve 2023'te 437 milyon dolar oldu. Bu yılın ocak-ağustos döneminde de ithalat 284,4 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. Brezilya, Hollanda ve Almanya, Türkiye'nin en çok kahve satın aldığı ülkeler olarak öne çıktı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.