TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Tari̇h

haberingundemi.com.tr - Tari̇h haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tari̇h haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Haber

"Hisart Canlı Tarih Müzesi" 10. yılını kutluyor

Tarihin önemli olaylarının canlandırıldığı dioramalara ve yakın zamana ilişkin hazırlanan güncel objelere ev sahipliği yapan müzede, üzerine birebir orijinal kıyafetler giydirilmiş 350'yi aşkın büyük manken, irili ufaklı 10 binlerce maket, aksesuar, fotoğraf, obje, afiş, tablo ve kostüm yer alıyor. Kağıthane'de yer alan müze, bünyesindeki çok sayıda eserle ve tarihi olayları ele alan bölümleriyle 10 yıldır her yaştan ziyaretçisini tarihin sayfalarında yolculuğa çıkarıyor. Müzenin kurucusu, diorama, maket, resim ve heykel sanatçısı, koleksiyoner ve iş insanı Nejat Çuhadaroğlu, Hisart Canlı Tarih Müzesi'nin hikayesini anlattı. Dünyanın ve Türkiye'nin tarihi arşivi açısından Hisart'ın çok önemli bir konumda olduğunu belirten Çuhadaroğlu, müzenin dünyada başka bir örneğinin bulunmadığını söyledi. "Eve sığmadığı için müze yaptım" Çuhadaroğlu, müzenin, Türkiye yaşadığı sürece ilelebet yaşayacağını dile getirerek, "Çünkü bu müze benim değil. Artık Türkiye'ye mal olmuş bir yer. Kendi alanında dünyada ilk ve tek. Gelecekte İstanbul'a yakışan merkezi bir alanda ziyaretçileriyle çok daha fazla beraber olacak. 10 senedir özellikle amaçladığım konu, bu müzeyi daha büyük bir yere, daha merkezi bir yere taşımak. İkincisi yurt dışı ağırlıklı olmak üzere sergilere ağırlık vermek. Hisart'ı önümüzdeki senelerde bir dünya markası haline getirmek ve Türk tarihini dünyaya tanıtmak istiyoruz." dedi. Müzenin ortaya çıkış hikayesini anlatan Çuhadaroğlu, "Hisart 45 senelik birikimin sonuçlarıdır. Önce maket yaparak sonra diorama, antika gerçek eserleri toplayarak ortaya çıkan şeyler eve sığmadığı için müze yaptım. Yaptıklarımı da her yaştan, her kesimden insanların görmesini arzu ettim." diye konuştu. Filistin'e dair eserler müzeye eklenecek Çuhadaroğlu, müzede kronolojik bir serüven olduğuna işaret ederek, şu bilgileri verdi: "Müze, yaklaşık 1500 yıllık bir tarihi kapsıyor. Anadolu Selçuklularından başlayıp tüm Osmanlı dönemindeki önemli savaş ve olaylar yer alıyor. Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı, İkinci Dünya Savaşı'yla ilgili görebileceğiniz en zengin koleksiyon burada. Ayrıca Kore Savaşı, Vietnam Savaşı ve Kıbrıs Barış Harekatı dahil günümüze kadar gelen önemli savaş ve olaylar, en ince ayrıntısına kadar işlenmiş sıra dışı eserler ve diorama canlandırmalarıyla ziyaretçileri bekliyor." İsrail ordusunun Gazze'ye düzenlediği saldırılara dair eserlerin de müzeye ekleneceğine dikkati çeken Nejat Çuhadaroğlu, "Karabağ Savaşı ve epeydir üzerinde çalıştığım Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı da müzemize ilerleyen süreçte eklenecek." ifadesini kullandı. Nejat Çuhadaroğlu, 10. yıla özel çok farklı dönemlere, karakterlere ait eserlerin sergilendiğini de aktararak, "Atatürk'ün Çanakkale'de savaştığı döneme ait kılıç, enveriye kaması ve silahı var. Ayrıca Çanakkale Savaşı döneminde boğazlar komutanı olan Cevat Paşa'ya ait eşyalar var. Bunun dışında birçok Osmanlı sultanına ve vezirine ait eşyalar var. 15 padişaha ait eserler ve Pargalı İbrahim Paşa, Gazi Osman Paşa'ya kadar çok önemli paşaların eserlerini de sergiliyoruz." dedi. Müzeye her yaştan kişilerin geldiğini söyleyen Çuhadaroğlu, ziyaretçilerin tatmin olmuş, "iyi ki gelmişim" diyerek müzeden çıktığını sözlerine ekledi.

Tarım işçisi kadınlar Haber

Tarım işçisi kadınlar "tarih işçisi" oldu

Ergani ilçesinde 1964'te başlatılan ve günümüze kadar aralıklarla devam eden Çayönü Tepesi'ndeki arkeolojik kazı çalışmaları devam ediyor. Dünya uygarlık tarihine ışık tutan, göçebelikten yerleşik yaşama, avcılık ve toplayıcılıktan üreticiliğe geçilip tarıma ilk başlanılan yerler arasında bulunan alanda, tarihi eserlerin gün yüzüne çıkarılması için çalışma yürütülüyor. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Çanakkale Uygulamalı Bilimler Fakültesi Müzecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Sarıaltun başkanlığında yapılan kazı çalışmalarında, 34 işçi ve 14 arkeolog çalışıyor. Kazıda, işçilerden 30'u, arkeologlardan da 10'u kadınlardan oluşuyor."Kazı çalışmasına hemen adapte oldular" Doç. Dr. Sarıaltun, AA muhabirine, Çayönü Tepesi'ndeki kazıların çok fazla veriye ulaşılması bakımından bilim dünyası açısından önemli olduğunu söyledi. Çayönü'ndeki kazı çalışmalarının kadın olan Prof. Dr. Halet Çambel tarafından başlatıldığını anımsatan Sarıaltun, Çambel'in sadece kazı çalışmaları yürütmediğini aynı zamanda yerelin kalkınmasıyla ilgili birçok yenilik ortaya koyduğunu belirtti. Çambel'in bu çalışmalarını devam ettirmek istediğini anlatan Sarıaltun, 2024 yılı kazı çalışmalarına kadınların fazla olduğu işçilerle başladıklarını kaydetti. Kazıda işçi olarak çalışan kadınların daha önce tarımla ilgilendiğini ve bazı dönemlerde mevsimlik işçi olarak çalıştığını ifade eden Sarıaltun, "Genelde en yakın köylerle çalışıyorduk ve bunlar erkek işçilerden oluşuyordu. Kadınlar yoğun değildi. Bu yıl ise kadınlarla çalışmak istememizin sebebi 1964'e dayanıyor, çünkü bir kadın eliyle çalışmalara başlanan bu yerin kadın eliyle devam edilmesinin daha anlamlı olacağını düşünüyoruz. Kadın tarım işçisi olmalarından dolayı toprağa ve araziye çok uygunlar. Çapa yapmayı zaten biliyorlar ve bu nedenle bir eğitim vermemize gerek kalmadı, kazı çalışmasına hemen adapte oldular" diye konuştu. "Çok küçük boyuttaki boncukları dahi elek yapmadan toprağı kazarken buluyorlar" Yerel kalkınmaya önem verdiklerini dile getiren Sarıaltun, kadınların bu sayede aile ekonomilerine katkı sağladığını anlattı. Sarıaltun, şöyle devam etti: "Kadınlara imkanlarımız doğrultusunda burada alan açmaya çalıştık. Bu kadınların özellikle aile bireyleriyle aynı alanda çalışmasını önemsedik. Kadınların kültürel miras bilincini artırıyoruz. Bulundukları sahada arkeoloji ile ilgili bilgi birikimi oluşuyor. Dolayısıyla doğal olarak hanelerinde, çevrelerinde başta çocuklar olmak üzere herkese kültürel miras ile ilgili bilgi aktarımı yapıyor. Bu da kültürel mirasın korunması açısından dolaylı etki ediyor. Evlerinde pirinç taşını ayıklayan kadınlar burada toprağın içindeki en küçük buluntuyu dahi bulabiliyor. Bu sene boncuk buluntularımızın artmasının sebebi bu kadınlar. 4-5 milimlik çok küçük boyuttaki boncukları dahi elek yapmadan toprağı kazarken buluyorlar. Kadınlar evde pirincin taşını ayıklarken, çapa yaparken deneyimliler ve bunu da arkeolojiye uyarladılar." "Tarım işçisiydik şimdi tarih işçisi olduk" Çalışmalarda yer alan 4 çocuk annesi Kadriye Alaca (37) da daha önce mevsimlik tarım işçisi olarak farklı illere çalışmaya gittiklerini söyledi. Kazı çalışmaları sayesinde evlerine yakın bir yerde çalışma imkanı bulduklarını belirten Alaca, "Sabah geliyoruz, öğleden sonra da eve gidiyoruz, yemeğimizi yapıyoruz, çocuklarımıza bakıyoruz, ev işlerimizi yapıyoruz. Sabah tekrar heyecanla buraya geliyoruz. İşimizi çok seviyoruz. Dışarıya gitmek, yolculuk yapmak çok zordu. Biz kadınlar topraktan çok iyi anlıyoruz. Kazdığımızda bir şey çıkınca çok mutlu oluyoruz. Tarım işçisiydik şimdi tarih işçisi olduk. 3 aydır bu işi yapıyoruz ve zor bir iş değil." ifadelerini kullandı. "Toprağı iğne oyası işler gibi işliyoruz" 4 çocuk annesi Aysel Gezer (46) ise mevsimlik işçi olarak çalıştığı dönemde çok zorlandığını kaydetti. Evlerine yakın bir yerde ve tarihi bir alanda çalışmanın kendilerini mutlu ettiğini anlatan Gezer, "Biz toprağı iğne oyası işler gibi işliyoruz. Herhangi bir tarihi eser, taştan kolye, küpe, toka bulunca hocalarımıza veriyoruz. Onlar da çok mutlu oluyor, biz de çok mutlu oluyoruz. O mutluluk bize yeter. Aynı oya işler gibi ince iş, elimizden geleni yapıyoruz." ifadelerini kullandı.

ERZURUM'DA 7 BİN YILLIK TARİH Haber

ERZURUM'DA 7 BİN YILLIK TARİH

İlçeye bağlı Ömertepe Mahallesi'nde 4 yıl önce başlanan ve bu yıl Cumhurbaşkanı kararlı sürdürülen kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinasyonunda Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Rabia Akarsu'nun başkanlığında devam ediyor. Kazı çalışmalarında, 7 bin yıl öncesine ait taş mimari izler, sabit ocaklar, tahıl siloları, fırın ve seramik atölyeleri gün yüzüne çıktı. Kazı başkanı Akarsu, 2021 ve 2023 yılları arasında Erzurum Müze Müdürlüğü ve kendisinin bilimsel danışmanlığında başlanan kazıların, bu yıl Cumhurbaşkanı kararlı sürdüğünü söyledi. Ağustos ayından itibaren farklı üniversitelerden bilim adamlarının yanı sıra, öğrenci ve işçilerden oluşan 15 kişilik ekiple çalıştıklarını ifade eden Akarsu, "Bu sene geçen yıl tespit ettiğimiz Orta Kalkolitik Çağ tabakasından başlamayı planladık ve 1,5 aydan fazla zaman geçti. Daha erken dönemlere ulaştığımızı görüyoruz. Erken kalkolitik dönemle ilgili tabakaya da ulaşmış durumdayız. Yuvarlak taş mimari izler açığa çıkardık, seramik malzemede değişim görüyoruz, yine farklı yapılarda ocak izleri açığa çıkardık." dedi. "Yuvarlak formda sabit ocaklar çıkardık ve bunları müzeye verdik" Kazı çalışmalarını ana toprağa kadar devam ettirip genişleteceklerini dile getiren Doç. Dr. Akarsu, şöyle devam etti: "Milattan önce üçüncü bin yıla ait taş mimari izlerini açığa çıkarmak Erzurum'da çok önemli bilgiydi. Oradan yuvarlak formda sabit ocaklar çıkardık ve bunları müzeye verdik. Bu yıl itibarıyla erken kalkolitik tabakaya ulaşmış durumdayız. Pulur Höyük'te bu şekilde tabakaların çalışması ilk defa oluyor, bundan önce bu kültürün Karaz kültürü adıyla ifade edilip daha çok kültür etkileşimi üzerinde durulmuş ancak arkeolojik çalışmalarda bunların hangi tabakalar, hangi tarihler olduğunu çalışmak çok önemliydi." Akarsu, Pulur Höyük'teki erken dönemden geç döneme giden tabakalanmayı, yani kalkolitik dönemden Erken Demir Çağ sonuna kadar kesintisiz yerleşim olduğunu ortaya koyduklarını aktararak, "Anadolu arkeolojisinde Erzurum, konum itibarıyla pek çok uygarlık ve kültürün Anadolu'ya geçiş kapısı. Pulur Höyük kazılarıyla her yıl çok önemli sonuçlar ortaya koyuyoruz. Bu sene kadın heykelciliği açığa çıkarıldı. Bu da günümüzden 7 bin yıl öncesine ait. Özellikle Doğu Anadolu'da ve Erzurum'da bilinen kadın heykelciği çok fazla yok, çok nadir buluntu. Bu kazılarla her yıl daha yeni bilgiler mutlaka oraya koyacağız." dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.