TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Sosyal Medya

haberingundemi.com.tr - Sosyal Medya haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sosyal Medya haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sosyal medyada uyuşturucu ticaretine dikkat Haber

Sosyal medyada uyuşturucu ticaretine dikkat

Hayatın her alanına etki eden sosyal medyadaki bazı fenomenlerin madde bağımlılığını özendirici, normalleştirici ve teşvik edici paylaşımları gençler arasında uyuşturucuyu kullanılabilir ve ulaşılabilir gösteriyor. Bazı uyuşturuculara "Esra" ve "Leyla" gibi kod isimlerin verilmesi sosyal mecraların madde satışı noktasında adeta bir pazar haline getirildiğini gözler önüne seriyor. Bilişim Uzmanı Osman Demircan, uyuşturuculara verilen birçok farklı ismin hayatın rutin akışına ve kişilerin bilinçaltına yapay zeka sayesinde dahil edildiğini söyledi. Uyuşturucuların dijitalde pazarlanması için yapay zekayla şarkılar ve çeşitli görseller üretildiğini anlatan Demircan, "Bu şarkılar dinlendiği zaman, o uyuşturucuların isimleri doğrudan zihnimize kazınıyor. Bu isimler piyasada da biliniyor. Bunların yanında yine sosyal medyanın bir parçası olarak kullandığımız mesajlaşma uygulamaları var. Bu mesajlaşma uygulamalarının içerisinde gruplar oluşturulabiliyor. Uyuşturucuyu talep eden kişi ya da satanlarla iletişim kurmak isteyenler, herkesin bulunduğu bir pazarın içerisinde kendini birdenbire bulabiliyor." diye konuştu. "Farklı isimlerle uyuşturucuların isimlerini eşleştiriyorlar" Demircan, uyuşturucu satıcılarının sosyal medya mecralarında uygulanan güvenlik kurallarını çok iyi bildiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: "Birçok sosyal medya platformunda, 'uyuşturucu' yazdığınız zaman hesabınız kapatılabilir ve mesajınız karşıya gönderilmez. Bunu bildikleri için de Leyla, Esra veya daha farklı isimlerle uyuşturucuların isimlerini eşleştiriyorlar ve pazarlamasını da bu yöntemle yapıyorlar. Örneğin 'Esra ile bu akşam buluşmak istiyorum, nerede olduğunu biliyor musun?' gibi bir cümle aslında 'Ben uyuşturucu satın almak istiyorum. Bu akşam buluşalım' gibi bir cümle anlamına geliyor olabilir." Ailelerin çocuklarını zararlı sosyal medya içeriklerine karşı korumaları gerektiğinin altını çizen Demircan, ebeveynlerin çocuklarını sosyal dünyada yalnız bırakmamaları gerektiğini anlattı. Demircan, "Nasıl bir parkta çocuğunuzu yabancı bir kişiyle konuşurken gördüğünüzde koşa koşa yanına gidip o kişinin kimliğini sorguluyorsanız, sosyal medyada da kimlerle konuştuğunu takip etmeli ve konuştuğu kişilerle ne tür konuşmalar yaptığını bilmelisiniz" ifadesini kullandı. Madde satıcılarının sanal dünyayı satış yeri olarak kullanırken birçok farklı yöntemi hayata geçirdiğine işaret eden Demircan, çocukların da sosyal medya mecralarını, oyun konsollarını ve mesajlaşma uygulamalarını sıklıkla kullandığını belirtti. Demircan, "Bu konsolların arkasındaki konuşmalar dinlenemiyor, izlenemiyor, takip edilemiyor. Oyun konsollarıyla çocukları yalnız bırakmak belki de bir uyuşturucu satıcısının tuzağına çocuğu itmek demektir." uyarısını yaptı. Anne ve babaların çocuklarının telefonlarını ve sosyal medya hesaplarını, ebeveyn takip sistemiyle onları rahatsız etmeden gözlemlemelerini öneren Demircan, mobil oyunların da tehlikeli olduğunu kaydetti. Aileler çocuklarını korumak için ne yapmalı? Liman Ayık Yaşam Derneğinde psikolog olarak görev yapan Ahmet Kaş ise uyuşturucu bağımlılığına sürükleyen temel duygunun merak olduğunu anlattı. Kaş, ilk kullanımdan sonra o kişide bir haz mekanizması ortaya çıktığına dikkati çekerek, "Bu dopamin dediğimiz bir hormonun salgılanmasına sebep oluyor. Bağımlılığı devam ettiren faktör de aslında bu oluyor" dedi. Uyuşturucuyu bırakmak isteyenlerin mücadele etmeleri gerektiğini dile getiren Kaş, bunu başarmanın bazı zorluklarına rağmen asla imkansız olmadığını söyledi. Psikolog Kaş, bazı çevrelerde "Uyuşturucu bırakılmaz ara verilir" diye bir söz olduğunu aktararak, "Biz Liman Ayık Yaşam Derneği olarak bunun gerçekten bırakılabileceğini kanıtlamış durumdayız. Yaşam biçimlerini değiştirmeleri gerekiyor. Aynı yaşam biçimiyle devam ettiklerinde sadece ara verme evresinde kalabiliyorlar" diye konuştu. Ailelere çocuklarını takip etmelerini öneren Kaş, şunları kaydetti: "Çocukları, hangi sitelere giriyorlar, hangi videoları izliyorlar, hangi platformda ne kadar saat zaman geçiriyorlar, bunları öncelikle kontrol etmeleri gerek. Bunu yaparken baskı yaparak değil, onları anlayarak, onların dilinden, onlara iyi bir şekilde yaklaşarak bunları yapmaları, kişiden alacakları ters tepkiye de engel olacaktır. O yüzden ebeveynlerin bir gölge gibi çocuklarının üstlerinde olmalarını tavsiye ederim."

Almanya'nın geleceğine sosyal medya sahipleri karar veremez Haber

Almanya'nın geleceğine sosyal medya sahipleri karar veremez

Başbakan Olaf Scholz, geleneksel yılbaşı konuşmasında isim vermeden aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi'ni (AfD) öven sosyal medya platformu X'in sahibi ABD'li iş insanı Elon Musk'ı eleştirdi. Olaf Scholz, Almanya'da bundan sonra ne olacağını vatandaşların belirleyeceğini vurgulayarak, "Buna sosyal medyanın sahipleri karar vermeyecek. Tartışmalarımızda bazen fikir ne kadar aşırı olursa, ilginin de o kadar fazla olduğu izlenimini edinebilirsiniz. Ancak Almanya'da bundan sonra ne olacağını belirleyenler en yüksek sesle bağıranlar değil, büyük çoğunluğu mantıklı ve düzgün insanlar olacak." ifadelerini kullandı. Bu durumun, 23 Şubat'ta yapılacak federal seçimler için de geçerli olduğunu dile getiren Scholz, "Bugün sizden ricam gidip oy vermenizdir. Dünyanın dört bir yanından baktığınızda, herkes özgür ve gizli seçimlerin ne kadar büyük bir başarı olduğunu biliyor." diye konuştu. Magdeburg saldırısındaki güvenlik kusurları araştırılacak Magdeburg'daki Noel pazarı saldırısına da değinen Olaf Scholz, "Korkunç saldırının ardından çılgın söylentilerin internette ve sosyal medyada yayılması yalnızca birkaç dakika sürdü. Güvenlik yetkililerinin kusurları varsa, bunlar araştırılacak ve giderilecektir. Ancak bugün birçok söylenti ve spekülasyonun asılsız olduğu ortaya çıktı. Bu tür şeyler bizi bölüyor ve zayıflatıyor. Bu ülkemiz için iyi bir şey değil." değerlendirmesinde bulundu. Almanya'da da zor zamanların yaşandığını ve bunu hissettiğini aktaran Scholz, "Ekonomimiz zorlanıyor. Hayat daha pahalı hale geldi." dedi. Ukrayna'ya desteği yineledi Scholz, pek çok kişinin Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü "acımasız savaşa" giderek artan bir kaygıyla baktığının altını çizerek, "Ukrayna'yı yalnız bırakmayacağımıza ve savaşın yayılmaması için soğukkanlılığımızı korumaya devam edeceğimize sizi temin ederim." Elon Musk, sahibi olduğu X platformunda aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi'ni (AfD) överek, "Almanya'yı sadece AfD kurtarabilir." ifadesini kullanmıştı. Daha sonra bu görüşünü genişleten Musk, Axel Springer medya grubuna ait Welt am Sonntag gazetesinde misafir köşe yazarı olarak kaleme aldığı makalede, AfD'yi destekleyerek partiyi "Almanya için son umut kıvılcımı" olarak nitelendirmişti.

Türkiye'nin gençlik profili ortaya çıkarıldı Haber

Türkiye'nin gençlik profili ortaya çıkarıldı

Araştırma kapsamında Türkiye genelinde 67 ilde, farklı yaşam koşullarına sahip 3 bine yakın hanede 15-24 yaş grubunda temsil yeteneğine sahip 1300 genç ile görüşme gerçekleştirildi. Bu kapsamda gençlerin demografisi, yaşam alanları, eğitim ve istihdam durumu, cinsel sağlık ve üreme sağlığı, çocuk yaşta evliliğe bakışı ile ilgili önemli veriler toplandı. Gençlerin yüzde 92'si sosyal medya kullanıyor Araştırmada ortaya çıkan bulgulara bakıldığında gençlerin yüzde 92'si sosyal medya kullanırken, en çok tercih edilen platformlar "Instagram", "Tiktok" ve "X" oldu. Gençlerin yüzde 88'inin kadına yönelik şiddeti sosyal medyadan öğrendiği tespit edilen araştırmada, gençlerin yüzde 69'unun cinsel sağlığı ve üreme sağlığını, yüzde 64'ünün çocuk yaşta evlilikleri, yüzde 61'inin de gençlik ve şiddet ile ilgili bilgileri sosyal medyadan aldığı belirlendi. Gençlerin eğitim durumları da araştırma kapsamında ele alındı. Gençlerin yüzde 17'sinin ortaokul mezunu ya da daha az eğitimli olduğu ortaya çıktı. Yine, gençlerin yüzde 37'sinin lise öğrencisi, yüzde 23'ünün lise mezunu, yüzde 23'ünün üniversite öğrencisi ya da mezunu olduğu gözlemlendi. Araştırmada, lise düzeyindeki gençlerin yüzde 31'inin ailesinin maddi durumu iyi olmadığı ya da çalışması gerektiği için okulu bıraktığını beyan ettiği kaydedildi. Gençlerin yüzde 42'si çalışıyor Gençlerin çalışma durumuna bakıldığında yüzde 42'sinin çalıştığı, yüzde 20'sinin ne eğitimde ne istihdamda ne de bunlara yönelik yetiştirme programlarına dahil olduğu ortaya çıktı. Araştırma raporunun sonuçlarında, "Demografik Profiller ve Yaşam Koşulları", "Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı", "Evlilik ve Çocuk Yaşta Evlilikle İlgili Algılar" başlıkları da yer alıyor. "Sonuçların politika geliştirilmesine katkıda bulunacağını düşünüyoruz" Raporun tanıtım programında konuşan Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Müdürü İsmet Koç, veriye dayalı politika ve strateji geliştirme süreçlerine katkıda bulunmak amacıyla yaptıkları çalışmaların birçok kamu kurumu tarafından politika ve strateji gerçekleştirmede kullanıldığını söyledi. Türkiye Gençlik Araştırması'nın eğitim, araştırma ve politika geliştirmede önemli olduğunu dile getiren Koç, şunları söyledi: “Bu araştırmada 15-24 yaş grubundaki gençleri ele aldık. Sosyoekonomik ve demografik profillerini, cinsel sağlık ve üreme sağlığı, çocuk ve erken yaşta erken evlilikler konusundaki görüşlerini, deneyimlerini, ihtiyaçlarını ortaya koyduk. Sonuçların gençlere ilişkin politika ve stratejilerin geliştirilmesine katkıda bulunacağını düşünüyoruz." Programda ayrıca İsveç Büyükelçiliği Müsteşarı Nasrin Pourghazian ve Birleşmiş Milletler (BM) Nüfus Fonu Türkiye Temsilcisi Mariam A. Khan da birer konuşma gerçekleştirdi.

Suriyeli kardeşlerimizin güvenli ve gönüllü dönüşü sağlanacaktır Haber

Suriyeli kardeşlerimizin güvenli ve gönüllü dönüşü sağlanacaktır

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Suriye'de Baas rejiminin devrilmesine ilişkin "Suriye'de güvenli ve ekonomik olarak elverişli ortamın tesisi ile yıllardır vatanlarından uzak yaşayan Suriyeli kardeşlerimizin onurlu, güvenli ve gönüllü dönüşü de sağlanmış olacaktır." ifadelerini kullandı. Yılmaz, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Suriye'nin, Suriyelilerin olduğunu, yaşadıkları büyük acılar ve verdikleri tarihi mücadele sonunda Suriye halkının yeni bir dönem başlattığını belirtti. Suriye halkının iradesini yansıtan yeni bir rejim için geçiş sürecinin sağlıklı işlemesinin son derece önemli olduğuna işaret eden Yılmaz, dar ve çatışmacı değil, kapsayıcı ve inşa edici bir yaklaşımın esas alınması gerektiğini vurguladı. Yılmaz, bölge dışı güçlerin, zaten yeterince acı yaşamış Suriye'nin istikrarına zarar verici eylemlerden kaçınması, uluslararası toplum ve kurumların yeniden inşa sürecine destek vermesi gerekliliğine dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti: "Tüm unsurlarıyla Suriye halkının birliği, istikrarı ve huzuru için siyasi ve ekonomik olarak yeniden yapılanma sürecinin başarılı olmasını diliyorum. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliği korunarak, tüm dinlerden, mezheplerden ve etnik kimliklerden Suriye vatandaşlarının barış içinde bir arada yaşaması için gerekli şartlar hızla oluşturulmalıdır. Suriye'de güvenli ve ekonomik olarak elverişli ortamın tesisiyle yıllardır vatanlarından uzak yaşayan Suriyeli kardeşlerimizin onurlu, güvenli ve gönüllü dönüşü de sağlanmış olacaktır. Yeni dönemde terör örgütlerinin ülkemize yönelik oluşturdukları tehditlerinin ortadan kaldırılması en önemli önceliklerimizdendir. İnanıyorum ki Suriyeli Kürt kardeşlerimiz terör örgütünün vesayetinden ve baskılarından kurtularak, Suriye'nin bütünlüğü içinde huzurlu bir ortama kavuşacaklardır." "Suriye halkıyla dayanışma içinde olacağız" Türkiye Cumhuriyeti'nin gelişmeleri yakından izleyip, bölgenin barış, istikrar ve refahı için çalışmaya devam edeceğinin altını çizen Yılmaz, "En zor zamanlarında olduğu gibi, bugün ve yarın da kardeş Suriye halkının tamamıyla dayanışma içinde olacağız." ifadelerini kullandı. Yılmaz, açıklamasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Huzurun hakim olduğu, barışın hakim olduğu, Arap, Türkmen, Kürt, Alevi, Sünni, Nusayri, Hristiyan ayırt etmeksizin hiç kimsenin dışlanmadığı, kimsenin hak ve özgürlüklerinin çiğnenmediği, zulme uğramadığı, farklı kimliklerin yan yana sulh içinde yaşadığı bir Suriye görmek istiyoruz. İnşallah çok yakın gelecekte böyle bir Suriye'yi göreceğimizi ümit ve temenni ediyoruz." sözlerini anımsattı.

Sosyal medyanın bağımsızlığı yeniden gündemde Haber

Sosyal medyanın bağımsızlığı yeniden gündemde

Sosyal medya platformlarının tarafsızlığı ve devletlerle ilişkisi, son yılların en tartışmalı konularından biri haline geldi. İstanbul Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faik Tanrıkulu, sosyal medyanın hem toplumsal dönüşümde itici bir güç hem de kaosun katalizörü olabileceğini vurgulayarak, platformların tarafsızlık ilkelerine uymakta zorluk yaşadığını belirtti. TRUMP DÖNEMİ VE ELON MUSK’IN ROLÜ ABD’de Donald Trump’ın 2024 seçimlerini kazanmasının ardından, X (eski adıyla Twitter) platformunun sahibi Elon Musk’ın "Hükümet Verimliliği Departmanı"nın başına getirileceğinin açıklanması, sosyal medya platformlarının devletlerle ilişkisini yeniden gündeme taşıdı. Musk’ın ifade özgürlüğü savunusuyla platformda bazı kısıtlamaları kaldırması, ancak belirli siyasi görüşlere daha fazla alan tanıdığı eleştirileri, tarafsızlık ilkesini sorgulatmaya devam ediyor. Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay, “Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan Gazze olaylarına kadar birçok krizde, X’in içerik politikalarının Musk’ın kişisel tercihlerinden etkilendiği görülüyor” dedi. The Guardian ve Alman futbol kulübü Werder Bremen’in X platformundan çekilmesi, bu eleştirileri daha da derinleştirdi. Doç. Dr. Tanrıkulu, ABD’nin TikTok’a yönelik yasaklama girişimlerinin, devletlerin kontrol edemediği platformlara karşı nasıl bir tutum sergilediğini ortaya koyduğunu söyledi. Öte yandan, Çin’in Facebook, Twitter ve Instagram gibi platformları tamamen yasaklayarak, kendi dijital ekosistemini oluşturduğu ve bunu ulusal güvenlik gerekçesiyle savunduğu belirtildi. Sosyal medya platformlarının yanlış bilgi yayılmasındaki etkisine de dikkat çeken Tanrıkulu, İngiltere’de göçmenlerle ilgili yayılan bir yalan haberin toplumsal şiddeti tetiklediğini hatırlattı. “Bu, sosyal medyanın kontrolsüz gücünün toplumsal sonuçlarını gösteren çarpıcı bir örnek” dedi. TARTIŞMA DEVAM EDİYOR Platformların ifade özgürlüğü ile devletlerin ulusal güvenlik kaygıları arasındaki gerilim, uluslararası düzeyde düzenleme taleplerini artırırken, bu süreçte bireylerin bilgiye erişim ve ifade özgürlüğü haklarının risk altında olduğuna dikkat çekiliyor. Tanrıkulu, “Sosyal medya platformları demokratik değerleri savunduğunu iddia etse de, çoğu zaman ticari ve ideolojik çıkarlarını gözetiyor. Bu da platformların tarafsızlık iddiasını gölgede bırakıyor” değerlendirmesinde bulundu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.