TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Savunma Sanayi

haberingundemi.com.tr - Savunma Sanayi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Savunma Sanayi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yeni Tip Çıkarma Gemisi Ç-159 denize indirildi Haber

Yeni Tip Çıkarma Gemisi Ç-159 denize indirildi

Törende konuşan Savunma Sanayii (SSB) Başkanı Haluk Görgün, SSB olarak temel amaçlarının güvenlik güçlerinin ihtiyacı olan platform ve sistemleri azami oranda yerli ve milli imkanlarla sağlamak olduğunu söyledi. Görgün, "Bu amaç doğrultusunda yerli ve milli imkan ve kabiliyetler ile inşa ettiğimiz çok sayıda deniz platformumuz Mavi Vatan'da hizmet vermeye ve bayrağımızı dalgalandırmaya devam etmektedir. Elbette yalnızca deniz platformlarımızı yerli ve milli inşa etmekle kalmıyor; bunu yaparken donanmamızın ihtiyaçlarını karşılamak için yürüttüğümüz projelerde bir yandan teknolojik ilerlemeleri yakından takip ediyor, diğer taraftan geleceğin teknoloji trendlerine ilişkin çalışmalarımıza da hız kesmeden devam ediyoruz." diye konuştu. Gemilerde yerlilik oranı yüzde 80'e çıktı Farklı tipte radarlardan muhabere sistemlerine, elektronik destek ve taarruz sistemlerinden savaş yönetim sistemlerine kadar her türlü elektronik sistemi ve son dönemde dikey atım sistemi ile çeşitli menzillerde füze sistemlerini yerli olarak geliştirmeyi başardıklarının altını çizen Görgün, şöyle devam etti: "Tüm bu ileri teknoloji kritik sistemlerin ülkemizce geliştirilmesi sayesinde, milli savaş sistem ve ekipmanını kullandığımız gemilerimizdeki yerlilik oranını, son 23 yılda yüzde 20'den yüzde 80 seviyelerine çıkarmayı başardık. 25 yıl önce MİLGEM Projesi ile başlattığımız askeri gemi inşa sanayisi yetkinlik atılımımız neticesinde; Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın envanterindeki platformların yenilenmesini ve gelişmiş ülke donanmalarının platformlarıyla yarışır kabiliyete ulaştırılmasını sağlamış durumdayız. Bilhassa son 2 yılda envantere kattığımız çok sayıda deniz platformu projesi ile tüm dünyanın konuştuğu, inceleme altına aldığı, hakkında raporlar hazırladığı ve imrendiği bu başarımızla yetinecek değiliz." Görgün, gelinen nokta itibarıyla Türkiye'nin, amfibi gemiler, destek gemileri, harp gemileri, denizaltı kurtarma gemisi gibi özel amaçlı gemiler, insansız deniz araçları gibi her tip askeri gemiyi millî olarak tasarlayıp inşa, donatım ve idamesini gerçekleştirebilen sayılı ülkeler arasında bulunduğunu vurguladı. Şimdi de bu başarıyı milli uçak gemisi ve milli denizaltı geliştirerek taçlandıracaklarını dile getiren Görgün, Türkiye'nin tıpkı insansız hava araçları ve çeşitli diğer alanlarda olduğu gibi deniz platformlarında da sadece kendi ihtiyaçlarını değil, dost ve kardeş ülkelerin ihtiyaçlarını da karşılayan bir ülke haline geldiğine dikkati çekti. Görgün, Endonezya, Malezya, Pakistan, Nijerya ve Katar gibi dost ülkelere gemilerin ihraç edildiğini hatırlatarak, "Ulaştığımız bu başarılar ve kazandığımız kabiliyetler, yalnızca kendi ülkemiz değil dost ve kardeş ülkelerimizin de gurur kaynağı olmaktadır." ifadesini kullandı.

Türk kıyılarının Haber

Türk kıyılarının "yerli muhafızları" göreve başladı

Savunma Sanayi Başkanlığı ile 18 Şubat 2019'da imzalanan sözleşmeyle Antalya Serbest Bölge'de faaliyet gösteren ARES Tersanesince yürütülen sahil güvenlik botu üretimi projesinde son aşamaya gelindi. Proje kapsamında üretilmesi planlanan 188 bottan 170'den fazlası tamamlanarak teslim edildi. Birkaç ay içinde son sevkiyatların teslim edilmesiyle proje tamamlanmış olacak. İki iç dizel motor ve su jetleri ile karbon takviyeli gelişmiş kompozit kullanılarak vakum infüzyon teknolojisiyle üretilen botlar, denizlerde düzensiz göç, kaçakçılıkla mücadele, arama kurtarma ve güvenlik operasyonlarında kullanılacak. 12 metre boyundaki ARES 35 FPB (Fast Patrol Boat-Süratli Devriye Botu) azami 35 knot sürat ve 160 deniz mili menzile sahip. Türk Loydu norm ve kurallarına göre inşa edilen botlar, Türkiye'nin tüm kıyılarında faaliyet gösteriyor. "Gemi inşa tarihinde en yüksek hacimli seri üretimini gerçekleştirdik" ARES Tersanesi Genel Müdürü Oğuzhan Pehlivanlı, kontrol botu projesine, ilk etapta Sahil Güvenlik Komutanlığı için 105 bot tedarik edilmesi ile başladıklarını, daha sonra Emniyet Genel Müdürlüğü, Ticaret Bakanlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü ve KKTC Sahil Güvenlik Komutanlığı için de ek siparişlerle sayının 188'e çıktığını söyledi. Gemi inşa tarihinde en yüksek hacimli seri üretim projesini gerçekleştirdiklerini belirten Pehlivanlı, başlangıçta her iki ayda 6, son aşamalarda ise 8 botu teslim ettiklerini ve bunun da önemli bir başarı olduğunu kaydetti. Herhangi bir gecikme yaşamadan botları teslim ettiklerini vurgulayan Pehlivanlı, son üretimin devam ettiğini ve bunu da birkaç ay içinde son kullanıcıya ulaştıracaklarını bildirdi. Pehlivanlı, özverili çalışma, iyi planlama, materyal akışının düzgün işlemesi ile projeyi tamamlamanın gururunu yaşadıklarını dile getirdi. Botların son kullanıcıların taleplerine göre tasarlandığını aktaran Pehlivanlı, "Botlar 12 metre boyunda, içerisindeki sistemler normal bir 12 metrelik tekneye göre çok daha fazla. Seyir sistemleri, navigasyon, platform yönetimi, sensörleri, yazılımla entegreli oldukça iyi donatılmış durumda. İşlettiğimiz kurgu son kullanıcının bizden talep ettiklerinin tamamına karşılık verir nitelikte." diye konuştu. Pehlivanlı, 170'den fazla botun teslim edildiğini dile getirerek, "Botlarımız her yerde, neredeyse sahildeki her ilçemizde bir botumuz var, Marmara'da, Akdeniz'de, Karadeniz'de, Ege'de her yerde botlarımızı görebilirsiniz. Biz de bu bölgelere gittiğimizde botlarımızı görünce çok mutlu oluyoruz." dedi.

Haber

"OKHAN" testlerden tam not aldı

Mersin Teknopark'ta faaliyet gösteren Kayacı Savunma tarafından 2018'de üretimine başlanan OKHAN, zorlu deniz durumlarında görev yapması için tasarlandı. Sahil Güvenlik Komutanlığı ile yürütülen proje kapsamında denizde farklı koşullarda ve zamanlarda kontrol edilen otonom deniz aracı, girdiği testleri başarıyla geçti. Boyu 11,5 metre, ağırlığı 7 ton olan OKHAN, 390 beygirlik motor gücüyle 27 knot hıza ulaşabiliyor. OKHAN'ın seyir menzili, 350 deniz miline çıkabiliyor. Yüksek manevra kabiliyetine sahip araç, otonom olarak engelden sakınma manevraları yapabiliyor. "Görevlerini sorunsuz yerine getiriyor" Kayacı Savunma AR-GE Direktörü ve Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caner Özdemir, OKHAN'ın mavi sulardaki kontrol, keşif ve gözetleme faaliyetlerinde kullanılacağını söyledi. Aracın Türk savunma sanayisi bünyesinde geliştirildiğini belirten Özdemir, "Araç, üzerinde barındırdığı radar, termal ve gece görüş kamerası gibi birçok özelliği sayesinde kendi karar mekanizmasını yapay zeka desteğiyle alıp görevlerini sorunsuz yerine getiriyor." dedi. Özdemir, OKHAN'ın ilk olarak Sahil Güvenlik Komutanlığınca kullanılacağını ifade ederek, "OKHAN, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı koordinesinde gerçekleştirilen tüm testleri başarıyla geçti. Şu an envantere girme aşamasında son görüşmeler yapılıyor." diye konuştu. Aracın farklı fonksiyonlarda kullanılabileceğini dile getiren Özdemir, şunları anlattı: "OKHAN, istenildiğinde üzerine konulabilecek sistemler sayesinde silahlı insansız deniz aracı ve kamikaze insansız deniz aracına dönüştürülme özelliğine sahip. Deniz aracımızın platformunu Mersin'de kendimiz tasarladık ve imal ettik. Yazılımını da kendi iç bünyemizde gerçekleştirdik. Elektronik parçalar ve sensörler hariç tüm sistem yerli ve milli olarak geliştirildi." "OKHAN'ın ihracat potansiyeli yüksek" Özdemir, aracın geliştirme sürecine Valilik, Mersin Üniversitesi, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ile Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesinin destek verdiğini belirtti. Yurt içi ve dışında katıldıkları fuarlarda OKHAN'a ilgi gösterildiğini söyleyen Özdemir, şunları kaydetti: "İHA ve İDA'lar dünyada yeni gelişen ürünler. Bu araçlarda AR-GE bitmez, sürekli devam eder. Bu konuda ülkeler arasında yarış var ve Türkiye de bu yarışta yerini aldı. İHA'larda kazanılan başarıları İDA'lar da göstereceğimize eminim. OKHAN, bu alanda en büyük adaylardan biri. Yurt dışındaki ülkelerle görüşmelerimiz devam ediyor. Birçok ülkeden talep geldi ama biz ilk olarak Savunma Sanayii Başkanlığı envanterine girme sürecini tamamlamak istiyoruz. OKHAN'ın ihracat potansiyeli yüksek."

Eskişehir'den 514 milyon dolarlık ihracat Haber

Eskişehir'den 514 milyon dolarlık ihracat

Küpeli, yazılı açıklamasında, Eskişehir'in havacılık ve savunma sanayisindeki başarılarına devam ettiğini belirtti. Eskişehir'den toplam 1 milyar 577 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildiği aktaran Küpeli, dünyadaki zorlu ekonomik koşullara rağmen ihracattaki artışın sürdüğünü ifade etti. Küpeli, kentin havacılık ve savunma sanayisindeki ihracat artışına dikkati çekerek, şöyle devam etti: "TİM verilerine göre 2023 yılında 436 milyon dolar olan havacılık ve savunma sanayi ihracatımız 2024 yılında yüzde 18 artışla 514 milyon dolara çıktı. Bu rakam yıllık toplam ihracatımızın yüzde 33'ünün havacılık sektöründen yapıldığını gösteriyor. Havacılık sektöründeki kuruluşlarımız dünyanın önde gelen en büyük sivil ve askeri havacılık firmalarına başarıyla üretim yapmaya devam ediyor. Her geçen yıl hem ihracatımız artıyor hem de üretilen parça ve iş sayısı büyük bir hızla artıyor. Eskişehir'deki özellikle havacılık sanayisindeki gelişmiş ana ve yan sanayi ilişkisi, nitelikli ve kalifiye işgücü, gelişmiş makine ve ekipman alt yapısı, eğitim kurumlarının varlığı bu alandaki yeni yatırımlar konusunda Eskişehir'in öne çıkmasında büyük rol oynuyor." Nadir Küpeli, Eskişehir'in havacılık ve savunma sanayisinde Ankara ve İstanbul'dan sonra en fazla ihracat yapan 3'üncü il olduğunu vurguladı. Söz konusu kentlerin Türkiye'nin savunma sanayisi ve havacılık sektöründeki toplam ihracatının yüzde 90'ını gerçekleştirdiğine değinen Küpeli, şunları kaydetti: "Eskişehir OSB'ye havacılık ve savunma sanayisi alanında yatırım yapmak isteyen, yüksek teknoloji getiren firmalarla görüşmelerimiz sürüyor ve onlara her zaman öncelik tanıyoruz. İhracattaki ve yeni yatırımlardaki artış temposunun bu şekilde devam etmesi durumunda 2030 yılında Eskişehir'den yılda en az 1 milyar dolarlık havacılık ve savunma sanayisi ürünü ihracatının gerçekleştirileceğini öngörüyoruz."

Yerli motor milli SİHA'ları uçuruyor Haber

Yerli motor milli SİHA'ları uçuruyor

Türkiye, İHA ve SİHA platformların gelişimiyle bu araçların kritik bileşenlerinden olan motor konusundaki dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak için bir dizi proje hayata geçirdi. Bu çabalar sonunda, TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI) tarafından, ilk yerli ve milli havacılık motoru TEI-PD170 geliştirilerek platform üreticilerinin kullanımına sunuldu. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı koordinasyonunda İHA motorlarıyla ilgili en önemli kilometre taşı, 2012'deki Operatif İHA Motor Geliştirme Projesi ile aşıldı. TEI ana yükleniciliğinde başlatılan projeyle orta irtifada uzun süre uçabilen (Medium Altitude Long Endurance-MALE) İHA’lar için ilk yerli turbodizel havacılık motorunun geliştirilmesi amaçlandı. TEI-PD170 kapsamında yürütülen yoğun mühendislik, imalat ve test süreçlerinden sonra 30 Ocak 2017'de ilk ateşleme yapıldı ve ilk kez yerli bir havacılık motoru çalıştırıldı. Çeşitli yer testlerinin ardından 3 Kasım 2017’de ilk TEI-PD170 motoru Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ’ye (TUSAŞ) teslim edildi. Platform entegrasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından -10 derece sıcaklıkta ve zorlu hava koşullarında yerli motor 27 Aralık 2018’de ANKA ile ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi. TUSAŞ’ın ANKA platformundan sonra AKSUNGUR platformu için de TEI-PD170 motoru seçildi. TEI-PD170, AKSUNGUR ile ilk uçuşunu ise 4 Ekim 2021’de yaptı. TUSAŞ’ın dışında, BAYKAR da Bayraktar TB3 platformu için TEI-PD170 motorunu tercih etti ve 2023 yılı içinde uçuşlarına başladı. TEI-PD170, AKSUNGUR ile yerli motorla en uzun uçuş saati olan 45 saate, Bayraktar TB3 ile ise yerli motorla ulaşılan en yüksek irtifa olan 36 bin 310 fit yüksekliğe ulaştı. Kısa pistli gemiden kalkış ve iniş gerçekleştiren ilk SİHA olarak tarihe geçen Bayraktar TB3, bugüne kadarki 823 saatlik uçuşunu TEI-PD170 motoruyla yaptı. ANKA ve AKSUNGUR ile birlikte TEI-PD170 motoruyla milli SİHA'ların yaptığı toplam uçuş süresi 2000 saati buldu. Dünyadaki rakiplerine göre sahip olduğu yüksek güç/ağırlık oranı ve üstün yüksek irtifa kabiliyetiyle öne çıkan TEI-PD170, sahip olduğu özel tasarım iki kademe turboşarj sistemiyle de dikkat çekiyor. Sivil havacılık standardına uygun olarak kalifiye edilen TEI-PD170, yedekli motor kontrol sistemine ve özgün bir kontrol yazılımına sahip bulunuyor. Yerli motor, emniyet ve güvenilirlik konusunda da sağlam bir mimariyle görev yapıyor. 170 beygir güç üreten TEI-PD170, hiç güç kaybetmeden 20 bin fit irtifaya kadar çıkabiliyor ve 45 bin fit tavan irtifaya ulaşıyor. TEI-PD170; 3 farklı platforma güvenle güç verirken, yurt dışında da ilgi görüyor. TEI-PD170 motorunun ilk ihracatı da 2024 başında gerçekleştirildi, farklı ülkelerle görüşmeler de devam ediliyor.

Kredi kartlarından 750 TL'lik Savunma Sanayii Fonu payı alınmayacak Haber

Kredi kartlarından 750 TL'lik Savunma Sanayii Fonu payı alınmayacak

Savunma sanayii harcamaları için kredi kartlarından yıllık 750 lira katılım payı kesilmesi teklifine tepkiler devam ediyor. AKP Hükümeti, bu tepkileri dikkate alarak düzenlemeyi yeniden değerlendirdi. Yapılan inceleme sonucunda, limiti 100 bin TL'nin üzerindeki kredi kartlarından alınacak 750 TL'lik savunma payı maddesi yasa teklifinden çıkarıldı. AKP'den yapılan açıklamada, "Savunma Sanayi Fonu'na kredi kartından katkı payı alınmayacak" denildi. GÜLER 'ERTELENDİ' DEMİŞTİ AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, “Teklifte yer alan unsurların daha detaylı incelenmesi sonucu itirazlar söz konusu oldu. Vatandaşlarımızın bazı itirazları oldu. Teklifimizi biraz daha detaylı bir incelemeye alacağız. Bütçemiz görüşüldükten sonra Plan Bütçe Komisyonumuzda gerek itiraz edilen hususlar, gerekse diğer kalemlerdeki miktarları tekrar değerlendirmek üzere şimdilik görüşmeleri tamamlamış olduk” ifadelerini kullandı. YASA TEKLİFİNİN KAPSAMI Teklifte, noter işlemlerinden taşınmaz satışlarında tapuda alınan bedel kadar, sıfır araçların tescil işlemlerinde 3 bin lira, ikinci el araç satış ve devirlerinde 1500 lira, diğer noterlik işlemlerinde ise işlem başına 75 lira katılım payı kesilmesi düzenleniyor. Ancak en tartışmalı madde, limiti 100 bin lira ve üzerindeki kredi kartı hamillerinden her bir kart için yıllık 750 lira katılım payı alınmasıydı. Uygulamanın 1 Ocak 2025’te yürürlüğe girmesi planlanıyordu. Bu durum, kart kullanıcılarının bankaların müşteri hizmetlerini yoğun bir şekilde aramasına yol açtı. Kredi kartı limitini 100 bin liranın altına düşürmek isteyenler arasında büyük bir talep oluştu. AKP, bu tepkileri göz önünde bulundurarak düzenlemeyi yeniden gözden geçireceğini duyurdu. AKP kaynakları, Türkiye'de toplam 126 milyon 450 bin kredi kartı bulunduğunu ve bunların 17,5 milyonunun limitinin 100 bin lira ve üzerinde olduğunu belirtti.

YÖK Başkanı Özvar: Haber

YÖK Başkanı Özvar: "İstihdama duyarlı olmayan programların tasfiyesi sürecek"

 "Yetenekleri erken keşfetmek, doğru yönlendirmek ve onlara uygun kariyer yolları açmak, sektörün sürdürülebilir başarısı için kritik bir rol oynayacaktır" "Ülkemizin dijital beceri açığının kapatılmasında önemli rol oynayacağına inandığımız programların sayısını, kalite standartlarını düşürmeden önümüzdeki yıllarda artırmaya devam edeceğiz" Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, yetenekleri erken keşfetmenin, doğru yönlendirmenin ve onlara uygun kariyer yolları açmanın, savunma sanayisinin sürdürülebilir başarısı için kritik rol oynayacağını belirtti. Özvar, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın katılımıyla Savunma Sanayi Başkanlığınca düzenlenen Savunma Sanayisi Yetenek Yönetimi Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, son yıllarda teknolojik alanda yaşanan hızlı değişim, otomasyon ve yapay zekaya dayalı yeni çözümlerin, geleneksel bazı meslekleri saf dışı bırakmaya başladığını ifade etti. Bu değişimin bir yanda orta veya yükseköğretim mezunlarını başkaca beceriler kazanmaya zorladığını, diğer yanda eğitim kurumlarını, iş gücü piyasasındaki değişen beceri beklentileriyle uyum sağlamaya sevk ettiğini anlatan Özvar, eğitim ve sektör ihtiyaçları arasında çıkabilecek uyumsuzluğa karşı Kurul'un hızla harekete geçerek önlemler aldığını söyledi. Bu önlemlerin arasında önlisans, lisans ve lisansüstü program müfredatlarının sektör temsilcileriyle istişare halinde güncellenmesinin teşviki, staj ve iş yeri uygulama imkan ve sürelerinin genişletilmesine ve çeşitlendirilmesine destek verilmesi olduğunu belirtti. OSB'lerdeki meslek yüksekokulu (MYO) uygulamaları ile tematik MYO'ların önemine dikkati çeken Özvar, yazılım ve yapay zeka tabanlı uğraşıların en fazla talep edilen kariyer çizgileri arasında yer aldığını söyledi. - "Yetenekleri erken keşfetmek" Erol Özvar, savunma sanayisinin, gerek dünya ve gerekse ülke açısından stratejik ve kritik öneme sahip bir sektör olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Yetenekleri keşfetmek, kazanmak ve geliştirmek bir günden diğerine gerçekleşen bir süreç değil. Özellikle savunma sanayisinde bu süreçler, daha kapsamlı, uzun vadeli ve titiz planlamalarla yönetilmek zorunda. Bu bağlamda, yetenek yönetimi, savunma sanayimiz için en az teknoloji kadar önemli bir yatırım alanıdır. Yetenekleri erken keşfetmek, doğru yönlendirmek ve onlara uygun kariyer yolları açmak, sektörün sürdürülebilir başarısı için kritik bir rol oynayacaktır. Savunma sanayisinde kuşkusuz öne çıkan en önemli unsur, sektörün teknolojiye dayalı ve yenilikçi çözümler gerektiren bir yapıya sahip olmasıdır. Bu, sadece mühendislik değil aynı zamanda yapay zeka, veri analitiği, otonom sistemler, siber güvenlik gibi pek çok disiplinin bir araya geldiği, disiplinler arası bir iş gücü talebini de beraberinde getirmektedir. Bu yeni teknolojilere uyum sağlayacak genç yetenekleri kazanmanın savunma sanayimizin rekabet gücünü koruyabilmesi için kritik öneme sahip bir konu olduğunu düşünüyorum." - "İstihdama duyarlı olmayan programların tasfiyesi sürecek" Erol Özvar, son dönemde YÖK olarak ülke açısından son derece stratejik bir mesele olarak gördükleri siber güvenlik, yapay zeka, dijitalleşme ve büyük veri alanlarında kurul bünyesinde yürütülen çalışmaların önemli ölçüde kamuoyunun malumu olduğunu söyledi. "Ülkemizin dijital beceri açığının kapatılmasında önemli rol oynayacağına inandığımız bu programların sayısını, kalite standartlarını düşürmeden önümüzdeki yıllarda artırmaya devam edeceğiz" diyen Özvar, buna karşılık istihdama duyarlı olmayan programların tasfiyesini de sürdüreceklerini bildirdi. İstihdamda olan bireylerin mevcut beceri ve yetkinliklerine değişen koşullara uyumlu yeni nitelikler kazandırılmasının önümüzdeki dönemin önemli konularından olacağına işaret eden Özvar, bunun üst düzey bir eşgüdüm içinde bütün ilgili kurum ve kuruluşların katılımıyla yapılması gerektiğini dile getirdi. - "İşbirlikleri milli yetkinlik havuzumuzun derinlik kazanmasına vesile oluyor" Özvar, son dönemlerde, YÖK olarak başta Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı olmak üzere savunma sanayisinin çeşitli kuruluşlarla işbirliklerine gittiklerini hatırlattı. Savunma Sanayii Başkanlığı ile "yurt dışında başarılı çalışmalara imza atan bilim insanlarının bilgi ve tecrübelerinin ülkeye kazandırılması, sektörde görevlendirilmesi, akademisyenlerin bilgi ve yetkinliklerinin sektöre kazandırılması" için işbirliğine gittiklerini belirten Özvar, savunma sanayisinin "sürdürülebilir nitelikli insan kaynağı temini" için de KALFA Programı'nın yine aynı işbirliğiyle hayata geçirildiğini anlattı. Özvar, TUSAŞ, ASELSAN, HAVELSAN ve ROKETSAN gibi kuruluşların deprem bölgesindeki üniversitelere kıymetli destekler sağladığını belirterek, bu kuruluşlara şükranlarını sundu. Üniversite sanayi işbirliğinin en güzel örneklerinden birinin de özel ya da kamu sektöründe çalışan doktora derecesine sahip nitelikli araştırmacıların kısmi zamanlı olarak üniversitelerde görevlendirilmesi olduğunu dile getiren Özvar, düzenlemenin yürürlüğe girdiği 5 Temmuz 2022'den itibaren 113 doktora dereceli araştırmacının yükseköğretim kurumlarında kısmi zamanlı görev yaptığını kaydetti. Ürettiği güdümlü projeler veya çözüm ortaklığıyla Savunma Sanayii Başkanlığının üniversitelerin araştırma kapasitesi ve kalitesine katkı verdiğini dile getiren Özvar, "Bu türden işbirliklerinin daha da genişlemesi aynı zamanda deyim yerindeyse milli yetkinlik havuzumuzun da derinlik kazanmasına vesile olmaktadır." dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.