TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Pkk

haberingundemi.com.tr - Pkk haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Pkk haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

BU YIL 2 BİN 939 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ Haber

BU YIL 2 BİN 939 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle 2024 Yıl Sonu Değerlendirme Toplantısı'nda değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakanlık olarak ülkenin savunma ve güvenliği için üstlendikleri görevleri başarıyla yerine getirdikleri yoğun bir yılı geride bırakırken artan azim ve kararlılıkla yeni yıla hazırlandıklarını söyleyen Güler, "Stratejik önemi yüksek olan ülkemiz; aynı zamanda çatışma ve ihtilafların çevrelediği bölgenin tam kalbinde yer almaktadır. Yakın coğrafyamızdan başlamak üzere bölgesel ve küresel gerilimlerin arttığı, istikrarsızlığın ve belirsizliğin hat safhaya çıktığı bir güvenlik ortamından geçiyoruz. Bu kritik dönemde ülkemiz, güvenlik, huzur ve barışı önde tutan çok yönlü ve etkin bir savunma ve güvenlik politikası takip ediyor." ifadelerini kullandı. Çok boyutlu ve karmaşık hale gelen mevcut güvenlik ortamının ve bölgedeki kaotik gelişmelerin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin her an harekata hazır, etkin ve caydırıcı bir güç olmasını ve bu gücünü pekiştirmesini zorunlu kıldığını belirten Güler, "Böylesine hassas bir süreçte, görev ve sorumlulukları artan Milli Savunma Bakanlığımız ve Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, tüm tehdit ve tehlikelere karşı ülkemizin ve asil milletimizin savunma ve güvenliğini sağlamak için aralıksız çalışmakta, istiklal Harbimizden bu yana en yoğun, en kapsamlı ve en etkili faaliyetlerini icra etmekte, terörle mücadelede, hudut güvenliğinde, yurt içi ve yurt dışında icra edilen faaliyetlerde elde edilen başarı ve etkinliğin çıtasını, her geçen gün daha da yukarılara taşımaktadır." diye konuştu. "Yıl içerisinde 99 terörist teslim oldu" Terörle mücadelede yapılan konsept değişikliğiyle “terörü kaynağında yok etme” anlayışını uygulamaya aldıklarını vurgulayan Güler, şöyle devam etti: Geçmişte yürütülen “sınırlı hedefli ve süreli” askeri harekatların yerine bugün artık, “sürekli ve kapsamlı” operasyonlarla terör örgütüne ağır darbeler vuruyoruz. Sahanın gerekliliğine uygun, alışılmadık, öngörülemez, süratli ve sürekli icra esaslarında gerçekleştirdiğimiz operasyonlarla; Irak ve Suriye’nin kuzeyi dahil bu yılın başından itibaren 2 bin 939 teröristi etkisiz hale getirdik. Ayrıca, yıl içerisinde 99 terörist de teslim olmuştur. 9 büyük, 59 orta, 100 binden fazla küçük çaplı operasyon icra edilmiştir. Terör örgütünün eylem ve hareket kapasitesinin sıfırlanması için gözümüzün değmediği, ayağımızın basmadığı yer bırakmıyor, alandaki hakimiyetimizi her geçen gün geliştiriyoruz. Nihai hedefimiz; Irak ve Suriye sınırlarımız boyunca Türkiye’ye tehdit olabilecek tüm terörist faaliyetleri kaynağında yok etmek ve terör belasını milletimizin gündeminden tamamen çıkarmaktır.  "Irak sınırımızın tamamının emniyetini tesis ettik" Bakan Güler, Pençe -Kilit Harekatı'na ilişkin, "17 Nisan 2022’de Irak’ın kuzeyinde başlatılan Pençe-Kilit Operasyonu’nda kahraman ordumuzun büyük cesaret, fedakarlık ve yoğun gayretleriyle Zap’ta kilidi kapattık. Irak sınırımızın tamamının emniyetini sınır ötesinden tesis ettik. Terör örgütü tarafından önemsenen ve Suriye ile Kandil arasında kilit konumda olan bu bölgede bin 136 teröristi etkisiz hale getirdik. Ayrıca, Pençe-Kilit Harekatı’nda bugüne kadar toplam 3 bin 158 Mayın ve El Yapımı Patlayıcı imha edilmiş, bin 327 mağara ve sığınak kullanılamaz hale getirilmiş, 957’si ağır silah olmak üzere 2 bin 421 muhtelif silah ve bu silahlara ait 910 binden fazla mühimmat ele geçirilmiştir. Bölgedeki operasyon ve faaliyetlerimiz aynı azim ve kararlılıkla devam etmektedir.  Öte yandan Sayın Cumhurbaşkanımızın 22 Nisan’da Bağdat ve Erbil’e gerçekleştirdiği ziyaretlerin, Türkiye-Irak ilişkilerinde bir dönüm noktası olduğunu düşünüyoruz. Terörle mücadelede ülkelerimiz arasındaki iş birliğini kalıcı hale getirmek için görüşmelere devam ediyoruz. Bu kapsamda ülkemiz ile Irak arasında sonuncusu Bağdat’ta düzenlenen Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması toplantılarının dördüncüsünü, 15 Ağustos’ta Ankara’da icra ettik. Irak Savunma Bakanı ile “Askeri, Güvenlik İş Birliği ve Terörle Mücadeleye Dair Mutabakat Zaptı”nı imzaladık. PKK’yı kendi problemi olarak da görmeye başlayan Irak’ın, PKK terör örgütünü “yasaklı örgüt” ilan etmesi yönünde aldığı kararı memnuniyetle karşılıyor, en kısa sürede “terör örgütü” olarak da ilan etmesini bekliyoruz." ifadelerini kullandı. "Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğünü destekliyoruz" Suriye'de yaşanan olayların maddi, manevi, sosyal ve toplumsal yükünü en fazla çeken ülkenin Türkiye olduğunu belirten Güler, DEAŞ, ardından da PKK/KCK-PYD/YPG-SDG terör örgütlerinin Suriye’deki güç boşluğundan yararlanarak bölgede terör devleti kurmaya çalıştıklarını anımsatarak şunları kaydetti; Suriye’de icra ettiğimiz harekatlarla terör örgütünü engelledik ve sınırlarımızın güvenliğini sağladık. Bölgede yaşayan veya göç etmiş olan Suriye vatandaşları için güvenli ve istikrarlı bir yaşam alanı oluşturduk. Suriye’deki son gelişmeleri en başından itibaren bölgedeki muhataplarımızla iş birliği ve koordinasyon içerisinde yakından takip ediyoruz. Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğünü destekliyor, terörle mücadeleye ise büyük önem ve öncelik veriyoruz. Yaşanan son gelişmeler ve ortaya çıkan durum; muhalefetin talepleri ve rejimin bunları dikkate almaması, keza rejimin kendisine iyi niyetle uzatılan eli tutmaması nedeniyle uzun süredir çözülemeyen ve Suriye’nin iç dinamiklerinden kaynaklanan sorunlardı. Yerel unsurların bu faaliyetlerinin öncesinde veya herhangi bir aşamasında ülkemizin bir dahli olmamıştır.  Ayrıca; Suriye Milli Ordusunun Suriyeli muhaliflerden meydana geldiğini, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarında Suriye’deki ihtilafın bir tarafı olarak açıkça kabul edilen Suriye Geçici Hükümetinin bir parçası olduğunu ve bu hükümetin Savunma Bakanlığının emri altında çalıştığını da vurgulamakta yarar var. Bu kapsamda; Suriye’nin toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bölgemizin güvenliğine yönelik ağır tehdit oluşturan PKK/YPG terör örgütünün bölgedeki belirsizlikten faydalanmasına asla izin vermeyeceğimizi, bölgede varlık gösteren terör örgütleriyle mücadele konusundaki tutumumuzun net olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Şimdi Suriye’de ortaya yeni bir durum ve gerçeklik çıktı. Suriye’nin artık; istikrarlı, demokratik ve siyasi açıdan birleşmiş müreffeh bir ülke olma vakti gelmiştir. Bunun için bizler de Suriye’de kapsayıcı bir anayasanın kabulü, serbest seçimlerin yapılması, tam normalleşme ve güvenlik ortamının sağlanması konusunda elimizden gelen her türlü desteği vereceğiz. Bu çerçevede Suriye’de 2254 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı temelinde kalıcı siyasi çözüme ulaşılacağına da inanıyoruz. "Hudutlarımızda kaçak geçişlere imkan tanımıyoruz" Hudut hattında dünya standartlarında ve teknoloji yoğunluklu sistemlerin etkin şekilde kullanıldığını vurgulayan Bakan Güler, "Meydana gelen teknolojik gelişmeler ile tedbirlerimizi geliştiriyoruz. Böylelikle hudutlarımızda kaçak geçişlere asla imkan tanımıyoruz. Halen hudutlarımızda 8 Hudut Tugayımız, 6 Hudut Alayımız olmak üzere toplam 60 bin personel de görev yapıyor. 1 Ocak 2024’ten itibaren hudutlarımızda 93 bin 349 kişinin geçişi engellenmiş; yakalanan 13 bin 551 düzensiz göçmen ile 280 terörist ve 801 kilogram uyuşturucu madde kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Tüm bunlara rağmen hudutlarımızla ilgili daha önce de karşılaştığımız gibi farklı ülke ve zamanlarda çekilmiş, eski ve benzer görüntülerle özellikle sosyal medya üzerinden kamuoyu yanıltılmaya ve Türk Silahlı Kuvvetlerimiz yıpratılmaya çalışılmıştır." dedi. "Tarihi bir uzlaşmaya ev sahipliği yaptık" Bakan Güler, Türkiye'nin bölgesel ve küresel barış ve istikrara katkılarına ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi; Türkiye; Sayın Cumhurbaşkanımızın stratejik öngörüsü ile son yıllarda savunma ve güvenlik alanında önemli adımlar atarak bölgesinde ve dünyada etkin bir konuma ulaştı. Bölgesel ve küresel barış için öncü bir rol üstlenen Türk Silahlı Kuvvetlerimiz de birçok coğrafyada kardeş, dost ve müttefik ülkelerin haklı davalarına destek olmayı sürdürmektedir. Türkiye ile birlikte olanlar kazanacak demiştik. 2024, Türkiye ile birlikte olanların kazandığı bir yıl oldu. 2025, bu gerçeğin perçinlendiği bir yıl olacak diye düşünüyoruz.  Türkiye olarak Afrika’nın huzur ve istikrarına büyük önem veriyor, Afrikalı dostlarımızla ilişkilerimizi daha da geliştirmeyi hedefliyoruz. Dost ve kardeş ülke olarak gördüğümüz Somali’de güvenlik ve istikrarın sağlanmasına yönelik olarak eğitim, danışmanlık ve destek kapsamında icra ettiğimiz faaliyetler artarak devam ediyor. Somali ile 8 Şubat’ta imzaladığımız İş Birliği Anlaşması ile şu ana kadar yapılan faaliyetlerimizin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Somali’nin isteği üzerine terörle mücadele konusunda kendilerine verdiğimiz desteği deniz güvenliği alanında da vermeye başlayacağız. Bu amaçla Oruç Reis Sismik Araştırma Gemimiz, donanma gemilerimizin (TCG Gökova ve TCG Gediz, TCG Ütğm. Arif Ekmekçi) refakat ve korumasında Somali’de görevlerine devam etmektedir. Öte yandan Çarşamba günü, Sayın Cumhurbaşkanımızın arabuluculuğunda Somali ve Etiyopya arasında tarihi bir uzlaşmaya da ev sahipliği yaptık. "İsrail, işgalci zihniyetini artan saldırganlıkla ortaya koymaktadır" İsrail'in bugüne kadar alınmış kararlara rağmen, bölgede haksız ve hukuksuz uygulamalarına, masum sivilleri, özellikle çocukları hedef alan katliamlarına devam ettiğine, Filistinlilere devlet terörü uyguladığına dikkati çeken Bakan Güler, şöyle devam etti; Öte yandan, İsrail’in Lübnan’a yönelik son saldırıları ve İran ile yaşadığı gerginlik tüm bölgenin kaosa sürüklenme tehlikesini artırmış, İsrail saldırılarının Gazze ile sınırlı kalmayacağı, bölge geneline yayılacağı endişemizin ne kadar haklı olduğunu da göstermiştir. Zira İsrail, işgalci zihniyetini her fırsatta ve gittikçe artan bir saldırganlık ve hukuk tanımazlıkla ortaya koymaktadır. Öyle ki Suriye’de meydana gelen son gelişmeler sonrası İsrail’in Golan tepeleri bölgesindeki yeşil hattı işgali ve Şam’a yönelik saldırıları, bu konudaki haklılığımızın son göstergeleridir.  Uluslararası camianın bölgeyi büyük bir tehlikeye sürükleyen bu saldırgan devlete karşı daha da somut adımları bir an önce atması gerekmektedir. Bir kez daha vurgulamak isterim ki; Orta Doğu’da kalıcı barış ve istikrar için 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan egemen, bağımsız ve coğrafya bütünlüğüne sahip bir Filistin Devleti’nin kurulması şarttır.  Öte yandan İsrail’in saldırganlığı altında zor durumda kalan Gazze’ye ve Lübnan’a insani yardımlarımızı ulaştırmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda, 19 uçak, 11 gemi ile 275 bin ton yardım malzemesi bölgeye gönderilmiştir. Ayrıca 10 Ekim’de, çok az sayıda ülkenin yapabileceği çok önemli bir tahliye operasyonunu, Beyrut Limanı’ndan gerçekleştirdik.  "Türkiye, NATO İttifakı'na katkı sağlamaya devam ediyor" Türkiye'nin NATO İttifakı’na katıldığı günden bu yana 72 yıldır üstlendiği tüm görevleri başarıyla yerine getirmeye; NATO’nun ikinci büyük ordusu olarak NATO kuvvet yapısına, misyon, operasyon ve karargahlarına katkı sağlamaya devam ettiğini belirten Güler, "Bu kapsamda Türk Silahlı Kuvvetlerimiz; 10 Ekim 2023’te bir yıl süreyle komutasını devraldığı Kosova Barış Gücü (KFOR) Komutanlığı görevini uluslararası sorumluluğun gerektirdiği tam bir tarafsızlık ve şeffaflık içerisinde başarıyla yerine getirmiş, 18 Ekim 2024’te üstlendiği KFOR Komutan Yardımcılığı görevini devralmış, 1 Aralık 2024-1 Aralık 2025 tarihleri arasında 65’inci Mekanize Piyade Tugayı Komando Taburumuz ile KFOR İhtiyat Taburu görevini, 1 Temmuz 2024’te; 4 yıl süreyle üstlendiğimiz Karadeniz Müşterek Görev Kuvveti (CTF BLACK) ile yine 1 yıl süreyle üstlendiğimiz Akdeniz Müşterek Görev Kuvveti (CTF MED) Komutanlıklarını, 24 Temmuz 2024’te 7’nci kez devraldığı deniz haydutluğuna karşı Birleşik Görev Kuvveti (CTF-151) komutasını, 3 Aralık 2024’te Kanada Deniz Kuvvetlerinden devraldığı NATO Daimi Deniz Görev Grubu-2’nin komutasını başarıyla sürdürülmektedir. Ayrıca, NATO Daimi Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu-2’nin komutasını da 16 Aralık’ta, 6 aylığına devralınacaktır. Bosna Hersek’teki Avrupa Birliği Gücü Althea Harekatı Manevra Bölüğü rotasyonu kapsamında ise bir motorlu piyade bölüğümüz 1 Ocak 2025 tarihi itibarıyla İtalya’dan görevi devralacak ve 30 Haziran 2026’ya kadar 18 ay süreyle görevini sürdürecektir." ifadelerini kullandı. Doğal afetlerle mücadele Güler, yaşanan afet ve acil durumlarda, diğer kamu kurum ve kuruluşlarından gelen talepler çerçevesinde arama, kurtarma, ulaştırma, güvenlik, barınma ve iaşe desteği sağlandığını belirterek, şunları anlattı: 1 Mayıs-30 Kasım 2024 (yangın mevsimi) tarihleri arasında Orman Genel Müdürlüğünün talebine istinaden 35 büyük orman yangınına 114 helikopter ile 3 bin 558 sorti ve 7 bin tondan fazla su atımı yapılarak destek sağlanmıştır. Savunma sanayii Bakan Güler, "Savunma sanayii alanında güçlü ve bağımsız olmayan milletlerin geleceğe güvenle bakabilmeleri mümkün değildir." değerlendirmesini yaptı. Savunma sanayii firmalarınca üretilen yerli ve milli ürünler konusuna da değinen Güler, şunları dile getirdi: Tasarımdan üretime kendi imkanlarımızla geliştirdiğimiz sistemleri kardeş, dost ve müttefik ülkelere de ihraç ederek ekonomimize de önemli katkılar sağlıyoruz. Bu kapsamda büyük bir başarıyla hizmet veren ve dünya klasmanında takdir gören silahlı/silahsız insansız hava sistemlerimiz Akıncı, TB-2,TB-3, Aksungur, Anka ve üretimi devam eden Kızılelma ve Anka-3’ün yanı sıra; Temel eğitim ve hafif taarruz uçağımız “HÜRKUŞ”, Jet eğitim uçağımız “HÜRJET”, Genel maksat helikopterimiz “GÖKBEY” ve taarruz helikopterimiz ATAK, ilk yerli ve milli savaş uçağımız KAAN, ana Muharebe Tankımız ALTAY, MİLGEM projesi kapsamında üretilen korvetler, Milli Denizaltı (MİLDEN Projesi), İSTİF sınıfı fırkateynler ve özellikle TCG ANADOLU ülkemizin savunma sanayi atılımlarının en somut örnekleridir. Son olarak geçtiğimiz ay Bayraktar TB-3’ün, milli gururumuz ve donanmamızın amiral gemisi TCG Anadolu’dan ilk kalkış ve inişini başarıyla gerçekleştirmesi de / yerli ve milli savunma sanayindeki adımlarımızın en son örneğidir. "Çelik Kubbe katmanlı bir hava savunma mimarisidir" Ayrıca, Dizayn Proje Ofisimiz tarafından, yerli ve milli olarak tasarlanan ve üretilen Ada Sınıfı korvetlerimiz ve İstanbul firkateynimizden sonra / 3’üncü proje olan TF-2000 hava savunma harbi muhribi ile 4’üncü proje olan milli uçak gemisinin tasarım faaliyetleri de başarıyla devam etmektedir. Önümüzdeki yılın ilk aylarında, bu iki proje kapsamında sac kesme faaliyetlerinin de yapılmasını planlıyoruz.  Öte yandan uzun menzilli hava savunma sistemleri (SİPER), füze teknolojileri ve elektronik harp sistemleri gibi kritik savunma sanayi projelerimizde de önemli aşamalar kaydedilmiştir. Türk savunma sanayisinin önemli bir yapıtaşı olarak hayata geçirilmekte olan Çelik Kubbe; kısa, orta ve uzun menzilli hava savunma silah sistemlerimizin KORKUT, HİSAR-A/HİSAR-O, GÖKDEMİR, SİPER entegre biçimde görev yapmasını sağlayan, günümüzün tehditlerini bertaraf etme kabiliyetine sahip etkili ve katmanlı bir hava savunma mimarisidir. Bu “güvenlik şemsiyesi”ni inşa edecek teknolojik olgunluğa erişmiş durumdayız.  Askeri Fabrikalarımızda, yerli ve milli kaynaklarla modernizasyon, bakım ve onarım faaliyetleri başarıyla yürütülmekte, Fırtına Obüslerimiz üretilmekte, tersanelerimizde, kendi savaş gemilerimiz ve milli denizaltımız tasarlanıp inşa edilmekte, su üstü ve su altı platformlarının bakım ve onarımları gerçekleştirilebilmektedir. Bakanlığımıza bağlı ASFAT, savunma sanayi alanında kritik projeleri başarıyla yürütmektedir. Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketimiz de, sahip olduğu köklü tecrübe ile milli proje ve yatırımlara öncelik vermektedir. Mühimmat üretimini geliştirmek üzere Kırıkkale’de yeni fabrikaların yatırım süreci de başlatılmıştır. Ayrıca savunma ve güvenlik ihtiyaçlarımız doğrultusunda Ağustos ayında Aksaz Tersanemizin açılışını yaparken / Mersin Tersanemizi de hizmete almış bulunuyoruz. Suriye'de yeni yönetim "Suriye’deki yeni yönetimle askeri işbirliği olur mu?" sorusunu cevaplayan Bakan Güler, Esad’ı deviren yeni yönetim; ilk açıklamasında tüm hükümet kurumlarına, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlara saygı göstereceğini açıkladı. Ayrıca, kimyasal silah tespit etmeleri halinde elde edecekleri bilgileri şeffaf şekilde Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütüne bildireceklerini özellikle ifade ettiler. Yeni yönetimin yapacaklarını görmek ve onlara bir şans vermek gerektiğini düşünüyoruz. Halihazırda birçok ülke ile Askeri Eğitim ve İş Birliği Anlaşmamız bulunuyor. Yeni yönetimin talep etmesi durumunda gerekli desteği sağlamaya hazırız." ifadelerini kullandı. Güler, sözlerini şöyle sürdürdü; ABD’nin Suriye’de bugüne kadar belli bir tutumu vardı ancak ortam değişti. Artık herkes istese de istemese de ortaya çıkan gerçekliği kabullenmek zorunda. Nitekim, PKK/YPG’nin ana gelir kaynaklarından biri olan ve petrolün ana bölgesi Deyrizor muhaliflerin kontrolüne geçti. Şu anda PKK/YPG terör örgütü bu gelir kaynağından mahrum kaldı. Zaten TUSAŞ saldırısı sonrası düzenlenen operasyonlarla Suriye’nin kuzeyindeki teröristlere kaynak sağlayan tesisler vurulmuştu. Örgüt şu anda parasal konuda çok ciddi sıkıntıya girdi. Ayrıca Esad’ı deviren yeni yönetimin vermiş olduğu mesajlara dikkat edersek ülkede kapsayıcı rol oynayacaklarını açık açık ifade ettiler.  Suriye’deki terör örgütünün elebaşı Ferhat Abdi Şahin kendi televizyonuna yaptığı açıklamada “Biz yeni yönetimle anlaşıyoruz. Suriye’de bulunduğumuz alanlarda yeni Suriye bayrağından başka bayrak dalgalandırılmayacak” mesajı verdi. Bu mesaj, terör örgütünün yeni dönemde kendini kurtarmaya yönelik bir arayış içerisinde olduğunu gösteriyor. PKK/YPG terör örgütünün artık tek başına hareket etmesine ve kendisine alan açmasına ne Suriye halkının, ne yeni yönetimin ne de bizim müsaade etmemiz söz konusu değildir. Öncelikli konumuz PKK/YPG terör örgütünün tasfiyesidir. Bunu ABD’li dostlarımıza da açık ve net şekilde ifade ettik. Onların da pozisyonlarını tekrar değerlendirmelerini bekliyoruz. "Terör örgütü er ya da geç tasfiye edilecek" Yeni dönemde Suriye’de PKK/YPG terör örgütü er ya da geç tasfiye edilecek. Bunu hem Suriye’deki yeni yönetim hem de biz istiyoruz. Suriye dışından gelen örgüt mensupları Suriye’yi terk edecek. Suriye’li olanlar silahlarını bırakacak. Bizim ne Irak’ta ne de Suriye’de yaşayan Kürt kardeşlerimizle hiçbir sorunumuz yok. Bizim problemimiz sadece ve sadece teröristlerle. Suriye’de yaşayan Kürt kardeşlerimiz de terör örgütü PKK/YPG’nin baskı ve zulmüne maruz kaldı. PKK/YPG’li teröristler orada yaşayan Kürt kardeşlerimizin çocuklarını zorla kaçırıyor ve çocuk yaşta silahaltına alıyor. Aileler de bu durumdan rahatsız olduklarından çocuklarını örgütün elinden kurtarmak için başka ülkelere göndermeye çalışıyor. İşte bizim sorunumuz Kürt kardeşlerimize de zulmeden PKK/YPG terör örgütüyledir. Rusya'nın Suriye'deki durumu Rusya’nın Suriye’deki birliklerini tam anlamıyla çektiğine yönelik kesin bir emare bulunmadığını belirden Güler, "Bazı gemileri bakım ve değişim kapsamında Rusya’ya götürebilirler. Şu anda oradan ayrılacaklarını sanmıyorum. Kalmak için ellerinden gelen her şeyi yapacaklardır. Hatta bir Rus yetkili, Suriye’de kalmaya devam edeceklerini ve yeni yönetimle de bu konuda görüştüklerini açıkladı. Rusya, Suriye içerisinde farklı yerlerde bulunan değişik büyüklükteki birliklerini Tartus ve Lazkiye’ye topladı. Bu süreçte onlara gerekli desteği sağlayabileceğimizi söyledik. Ancak bu konuda bizden bir talepleri olmadı. Bölgedeki son gelişmelerden sonra her ülkenin bir oyun planı var. Biz savunma ve güvenlikle ilgili tüm gelişmeleri yakından takip ediyor ve alınması gereken tüm tedbirleri alıyoruz. Ayrıca, Suriye’den kaçan Beşar Esad’ın hava sahamızı kullandığı iddiaları da doğru değildir. " diye konuştu. Güler, Türkiye'nin Suriye'deki mevcudiyetinin, Suriye topraklarının bölünmesine ve bir terör koridorunun oluşturulmasına engel olmak için olduğunu vurguladı. F-16, Eurofighter alımı Bakan Güler, Hava Kuvvetlerinin gücünü artırmaya yönelik faaliyetlere ilişkin, şunları aktardı: 40 adet F-16 alımı ile ilgili süreç ve teknik görüşmeler devam ediyor. Eurofighter konusunda da görüşmeler olumlu şekilde sürüyor. Katar’da tatbikata katılan Birleşik Krallığa ait 2 adet Eurofighter, 18 Aralık’ta Ankara'ya gelecek ve uçakları görme fırsatı bulacağız. F-35 konusunda da almak istediğimizi daha önce söylemiştik. F-16 alım sürecindeki olumlu havanın F-35 sürecine de yansıyacağını düşünüyoruz. ABD’de görevi devralacak yeni yönetimle de müttefiklik ruhuna aykırı CAATSA yaptırımlarının kaldırılmasını konuşacağız. S-400 ile ilgili tutumumuzda ise bir değişiklik yoktur.  Teğmenler hakkında yüksek disiplin kurulu süreci Bakan Güler, MSÜ Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni'nde bazı teğmenlerin ve bazı personelin Yüksek Disiplin Kuruluna (YDK) sevk edilmesine ilişkin, "Teğmenlerin Türk Silahlı Kuvvetlerinde müesses disiplinin muhafazası ve idamesi olmazsa olmazdır. Biz olaya en başından itibaren disiplin açısından baktığımızı defalarca ifade ettik. Konu yürürlükten kaldırılan andı okumak veya “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” demek değil, amirlerin ikazlarına rağmen kasıtlı, organize ve planlı bir disiplinsizlik yapmaktır. Olaya ilişkin yapılan inceleme ve soruşturmanın okunan metinle veya içeriğiyle bir ilgisi yoktur. Disiplin soruşturmasında hiçbir teğmene okunan metnin içeriği veya neden “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” dedin, diye soru sorulmadı. Burada önemli olan, içerik ne olursa olsun disiplin sürecinin her zaman aynı şekilde işletilecek ve disiplinden asla taviz verilmeyecek olmasıdır. Yüksek Disiplin Kurulu süreci devam etmektedir. Kurul kararını henüz vermedi. Bu aşamada kesin kanaat belirtmek uygun değil. Hep birlikte sonucu bekleyelim." dedi.

Suriyeliler ülkelerine dönebilirler Haber

Suriyeliler ülkelerine dönebilirler

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bu sabah itibarıyla Suriye'nin yeni bir aşamaya ulaştığını belirterek, "Türkiye, Suriye'nin milli birliğine, istikrarına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne çok büyük bir önem atfediyor, aynı zamanda Suriye halkının da refahını önemsiyor. Bu anlamda ülkelerini terk etmek durumunda olan milyonlarca Suriyeli, artık ülkelerine geri dönebilirler." dedi. Fidan, Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen, Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu Doha Forum 2024'te Suriye'deki gelişmelere ilişkin basın toplantısında konuştu. Bakan Fidan, bu sabah itibarıyla Suriye'nin yeni bir aşamaya ulaştığını belirterek, "Suriye halkı, ülkelerinin geleceğini yeniden şekillendirecek. Bugün ümidimiz var. Suriye halkı, bunu tek başına başaramaz, uluslararası toplumun Suriye halkını desteklemesi gerekiyor." şeklinde konuştu. "Türkiye, Suriye'nin milli birliğine, istikrarına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne çok büyük bir önem atfediyor, aynı zamanda Suriye halkının da refahını önemsiyor. Bu anlamda ülkelerini terk etmek durumunda olan milyonlarca Suriyeli, artık ülkelerine geri dönebilirler." diyen Fidan, yeni idarenin düzenli şekilde kurgulanması, kapsayıcılık ilkesinden hiçbir zaman taviz verilmemesi gerektiğini, artık birlik ve ülkeyi yeniden inşa etmenin zamanı olduğunu vurguladı. Fidan, şöyle devam etti: "Bugün bölgede ve bölge dışında bütün aktörlerin dikkatli ve sakin bir biçimde hareket etmeleri çağrısında bulunuyoruz ve bölgeyi daha fazla istikrarsızlığa götürmemek gerekiyor. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve refahı korunmalı. Bu geçiş döneminde çok dikkatli olmalıyız, farklı gruplarla iletişim halindeyiz. Terör örgütlerinin, özellikle DEAŞ ve PKK'nın bu durumdan bir avantaj sağlamaması için elimizden geleni yapıyoruz. Türkiye, terörizmle mücadele konusunda tüm adımları atacaktır. Bütün azınlıklar, Hristiyanlar, Kürtler, Müslüman olmayanlar, adil bir muameleye tabi tutulmalı ve kimyasal silahlar ve ilgili materyallerle ilgili envanterin mutlaka güven altına alınması gerekiyor. Yeni hükümet, bütün tarafları kapsayıcı bir şekilde davranmalı ve bütün muhalif güçler şu anda birleşmeli. Devlet kurumları korunmalı ve doğru çalışmaları sağlanmalı. Bütün bu anlayışla biz, Suriye'de barış ve güvenliğin tesisi için elimizden geleni yapacağız." "Esad, muhtemelen Suriye dışında" Beşşar Esed'in yerinin bilinip bilinmediğine ilişkin soruya Fidan, "Bu konuda herhangi bir yorumda bulunamam, nerede olduğunu da bilmiyoruz. Muhtemelen Suriye dışındadır." yanıtını verdi. Suriye'nin yeniden inşa sürecine ilişkin Fidan, "Türkiye, komşu ülkelerle birlikte Suriye'nin yeniden inşa edilmesi için tabii ki mevcut idareyle birlikte çalışabilmeniz son derece önemli, elimizdeki her tür kapasiteyi ve her tür imkanı kullanarak ekonomik sorunlarına ve diğer sorunlarına çözüm bulabilmek için yeni idareyle birlikte çalışmaya devam edecek." diye konuştu. Fidan, Suriye'deki farklı yapılanmalar ve aralarındaki koordinasyona dair, muhalif güçlerin farklı gruplardan oluştuğunu ancak aralarında bir koordinasyon mekanizmasının bulunduğunu belirterek, bu mekanizmanın ilerleyen günlerde daha da iyileşeceğini çünkü şu anda ellerinde başarmaları gereken çok daha büyük bir işin olduğunu ifade etti. Bu grupların bir araya gelebileceklerini ve birlikte düzenli biçimde çalışmaya başlayabileceklerini ümit ettiklerini dile getiren Fidan, böylece bu süreçte Suriye içindeki tüm tarafların dahil olduğu iyi bir geçiş dönemini tesis edebileceklerini dile getirdi. Fidan, terörizmle ilgili DEAŞ ve diğer terör örgütleri konusunda aynı derecede endişelendiklerini ifade ederek, "Bu durumdan faydalanmalarını ya da bunu kötüye kullanmalarını istemiyoruz. DEAŞ ve PKK'nın bu süreci kötüye kullanmamasından emin olmak için çok dikkatli hareket ediyoruz. Amerikalı dostlarımızla temas halindeyiz. Bizim bu konuda ne kadar hassas olduğumuzu biliyorlar, özellikle YPG/PKK konusunda ve Türkiye'ye bu gruplardan gelecek her tehdide cevap vereceğimizi, bir reaksiyon göstereceğimizi biliyorlar. Amerika'daki yeni idarenin, yeni hükümetle tabii ki bu konuyla ilgili olarak bazı temaslar halinde olacağımızı ifade etmek istiyorum." diye konuştu. "Bölgesel ve uluslararası aktörlerle işbirliğimizi devam ettireceğiz" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Herhangi bir PKK uzantısı, Suriye'de herhangi bir şekilde meşru bir taraf olarak değerlendirilemez. Suriye'deki görüşmelerde görüşeceğimiz bir taraf olamaz." dedi. Suriye'de yönetimin el değiştirdiğini belirten Fidan, bunun bir gecede olmadığını söyledi. "Son 13 yıldır ülke zaten bir iniş-çıkış sürecinde ancak 2016'dan bu yana Astana Süreci vesilesiyle biz durumu ve gerilimi düşürdük ve savaşı dondurduk." diyen Fidan, bu sürenin rejim tarafından kendi halkıyla barışmak için kullanılmadığını ve rejimin bu fırsatı değerlendirmediğini dile getirdi. Fidan, "Bütün girişimler başarısızlıkla sonuçlanınca Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan rejime el uzattı ve bir milli birlik ve barışa ulaşabilmek için Suriye'de bir çağrıda bulundu. Bu çağrı da reddedildi." dedi. Rejimin devlet kurumlarının Suriye halkının ihtiyaçlarına cevap veremediğini anlatan Fidan, halkın en temel hizmetlerinin yerine getirilemediğini, hem ülke içinde hem de ülke dışında halkın yerinden edildiğini, bunun göç akımlarına neden olduğunu dile getirdi. Fidan, rejimin uyuşturucudan elde edilen parayla ayakta kalabildiğini söyledi. Son haftada hem bölgesel hem de uluslararası aktörlerle yoğun diyaloglarının olduğunu belirten Fidan, dün Doha Forumu çerçevesinde Suriye'nin geleceği için Astana ülkeleri Türkiye, Rusya ve İran'ın bir araya geldiklerini ve bu gelişmeleri ele aldıklarını dile getirdi. Fidan, Rusya ve İran'ın yapıcı yaklaşımını son derece önemsediklerini vurgulayarak, toplantıda BM Suriye Özel Temsilcisi'nin de kendileriyle birlikte olduğunu söyledi. Bakan Fidan, şunları kaydetti: "Arap ülkeleriyle Suudi Arabistan, Katar, Irak, Mısır ve Ürdün'le bir araya geldik. Bu kardeş ülkelere de yapıcı yaklaşımlarından dolayı teşekkür etmek istiyoruz. Amerika Birleşik Devletleri ile de temaslarımız oldu, bölgesel ve uluslararası aktörlerle işbirliğimizi devam ettireceğiz." Suriye'deki istikrarlı geçiş döneminin nasıl gerçekleşebileceğine ilişkin soruya cevap veren Fidan, Türkiye'nin uzun süredir Suriye'nin istikrarı için çaba gösterdiğini belirtti. Fidan, aktörleri ve problemleri yakından tanıdıklarını kaydederek, bunların gerçekten zorlu problemler olduğunu ve çok yoğun çalışılması gerektiğini ifade etti. "Bölgesel ve uluslararası aktörler sürece dahil olmalı" Suriye halkıyla çalışılması gerektiğini vurgulayan Fidan, "Sadece Türkiye değil aynı zamanda bölgesel aktörlerin ve uluslararası aktörlerin bu sürece dahil olması gerekiyor. Çok iyi ve sorunsuz bir geçiş döneminin olması için sivil halka herhangi bir zarar verilmemesi gerekiyor. Halk için temel hizmetlerin verilmesi gerekiyor ve her şeyden önce bölgesel ülkelerin yeni idare ve yeni Suriye'yi komşuları için tehdit ortaya çıkarmayan bir yapı halinde görmesi gerekiyor. Suriye, mevcut problemlerine cevap vermeli ve bu tehditleri engellemeli." diye konuştu. Fidan, Türkiye'nin son zamanlarda Beşşar Esed ile temas halinde olup olmadığına ilişkin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son birkaç aydır özellikle Suriye rejimine ve Esed'e ulaşmaya çalıştığını ancak bütün bu çabaların sonuçsuz kaldığını hatırlattı. Türkiye'nin bir şeyler olacağını beklediğini, Suriye'nin ve halkının problemlerini çok yakından bildiklerini kaydeden Fidan, gruplar üzerindeki baskıyı, mülteciler ve özellikle de ekonomik sorunları çok yakından bildiklerini ifade etti. "Rejim, yavaş yavaş çürüyor ve çöküyordu" Fidan, Suriye rejiminin durumuna ilişkin, "Rejim, aslında yavaş yavaş çürüyordu ve çöküyordu. Biz de bunu görüyorduk. Bu nedenle gerçekten bunu engellemek için bir şeyler yapmaya çalıştık ancak kısa cevap hayır, (Esed'le) onlarla görüşmedik, herhangi bir temasımız olmadı." dedi. Suriye'deki durumun nasıl kısa sürede sona erdiğine ve Türkiye'nin Suriye'nin yeniden inşasındaki rolüne ilişkin Fidan, Astana Süreci'nin 2016'da savaşı dondurmasından bu yana rejimin mevcut problemlerle baş edebilmek için gerçekten son derece değerli bir zamanının bulunduğuna dikkati çekerek, 2016'ya kadar rejimin gerçekten çok yüksek bir adrenalinle hareket ettiğini bildiklerini söyledi. Fidan, Esed tarafından Türkiye ile herhangi bir iletişimin olmadığını da yineledi. "PKK uzantısı, Suriye'de herhangi bir şekilde meşru bir taraf olarak değerlendirilemez" Suriye'deki bütün tarafların sürece dahil edilmesi ve Türkiye'nin bu konudaki temaslarına dair soru üzerine Fidan, Suriye'nin kuzeyinde çalışan son derece meşru Kürt tarafların bulunduğu ve onların uzun süredir muhalif güçlerin parçası haline geldiği yanıtını vererek, "Ancak herhangi bir PKK uzantısı, Suriye'de herhangi bir şekilde meşru bir taraf olarak değerlendirilemez. Suriye'deki görüşmelerde görüşeceğimiz bir taraf olamaz." dedi. Fidan, PKK kadrolarının Suriyeli olmadığına, dünyadan ve bölge ülkelerinden mensuplar barındırdığına işaret ederek, "Suriyeli olmayanlar (PKK/YPG uzantılı), SDG'yi yönetiyor ve herkes bunu biliyor. Bu, gerçekten açık bir sır. Kısaca sorunuzun cevabı, hayır, kendileriyle ilgili bir değişikliğe gitmedikleri sürece bu mümkün değil." ifadelerini kullandı. "Suriye'nin yaralarının sarılmasına odaklanılmalı" Fidan, uzun yıllardır Türkiye'nin Suriye'nin birliği, beraberliği ve bütünlüğü için elinden geleni yaptığının altını çizerek, özellikle son aylarda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaklaşmakta olan bu süreci görmesinden hareketle başlattığı inisiyatifin Suriye rejimi tarafından reddedilmesinin Türkiye'nin endişelerini haklı çıkaran gelişmelerin olmasına yol açtığını söyledi. Muhaliflerin an itibarıyla Şam'ı ele geçirdiğini, Esed rejimin çöktüğünü ve Esed'in Suriye'yi terk ettiğini dile getiren Fidan, "Biz, bundan sonra Suriye'nin yaralarının sarılması için, birliğinin, bütünlüğünün, güvenliğinin sağlanması için ne yapabiliriz? El birliğiyle şu anda onun mücadelesi içerisindeyiz." dedi. Fidan, bölge ülkeleriyle ve uluslararası aktörlerle bu konuda çalışmaya başladıklarını kaydederek, özellikle bölge ülkeleriyle işbirliğinin fevkalade önemli olduğunu vurguladı. Irak ve Türkiye'nin Suriye ile uzun sınırları bulunan ülkeler olduğuna işaret eden Fidan, "Bizim özellikle beraber koordinasyonumuz önemli." ifadesini kullandı. Fidan, Ürdün, Suudi Arabistan ve Katar'ın da önemli ortaklar olduğunu kaydederek, bu ülkelerle çalışmaya devam edeceklerini söyledi. ABD ile de görüşmelerin sürdüğünü anlatan Fidan, özellikle terörizm ve güvenlik konularındaki hassasiyetlerini onlarla da paylaştıklarını aktardı. Fidan, ilerleyen günlerde Suriye halkını daha güzel günlerin beklediğine işaret ederek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konudaki hassasiyetinin bilindiğini vurguladı. Mültecilerin ülkelerine geri dönmesi meselesinin de önemine dikkati çeken Fidan, bu konuda da çalışmaların devam ettiğini sözlerine ekledi.

İngiltere'de PKK'ya yönelik operasyonda 6 kişi gözaltına alındı Haber

İngiltere'de PKK'ya yönelik operasyonda 6 kişi gözaltına alındı

Londra Metropolitan Polisi, Terörle Mücadele Müdürlüğünün bu sabah Londra'daki farklı adreslere operasyon düzenlediğini açıkladı. Terör örgütü PKK'yla bağlantılı olduğundan şüphelenilen faaliyetlere yönelik yürütülen soruşturmada 23, 27, 31, 56, 59 ve 61 yaşlarında 2'si kadın, 6 kişi gözaltına alındı. Soruşturma kapsamında Londra'daki 8 adreste de arama başlatıldı, aranan adresler arasında Londra'nın kuzeyindeki Haringey bölgesindeki Kürt Toplum Merkezi de yer alırken polis, toplum merkezindeki incelemenin 2 hafta sürebileceğini bildirdi. Londra Polisi, aramaların yapıldığı adreslerin çevresinin yaya ve araç trafiğine kapatıldığı bilgisini de paylaştı. Arama yapılan bölgelerde polisin ve devriye sayısının artırılacağı da kamuoyuna duyuruldu. Açıklamada, değerlendirmelerine yer verilen Terörle Mücadele Müdür Vekili Helen Flanagan, PKK'yla bağlantılı olduğuna inanılan faaliyetlere yönelik önemli bir soruşturmanın ardından operasyon yapıldığını bildirdi. Flanagan, "Umarım yapılan gözaltılar, hiçbir terör faaliyetine müsamaha göstermeyeceğimizin, İngiltere veya başka yerdeki topluluklara zarar verdiğine inandığımız durumlarda harekete geçeceğimizin göstergesi olur." ifadesini kullandı. Söz konusu operasyonla başta ülkede yaşayan Türk ve Kürt toplumu olmak üzere, herkesi korumanın amaçlandığının altını çizen Flanagan, şunları kaydetti: "PKK ile bağlantılı kişiler tarafından etki altında olduğunu ya da hedef alındığını düşünen herkesi bizimle temasa geçmeye çağırıyorum. Toplum merkezini kapatmanın rahatsızlık verebileceğinin farkındayız. Polisler mümkün olduğunca hızlı çalışacaklar ancak iddialar çok ciddi ve bu nedenle olabildiğince fazla kanıt tespit edip toplama konusunda dikkatli olunmalıdır."

Esenyurt Belediye Başkanı  davasında ‘gizli tanık’ detayı Haber

Esenyurt Belediye Başkanı davasında ‘gizli tanık’ detayı

11. Asliye Ceza Mahkemesinin, Özer'in avukatlarının yaptığı tahliye talebini reddederek tutukluluğun devamına ilişkin verdiği kararın detayına ulaşıldı.  Ne olmuştu?  Mahkemenin kararında, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçunun oluşabilmesi için örgütsel faaliyet kapsamında değerlendirilebilecek eylemlerin süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk içermesi gerektiği vurgulandı.  Özer'in suçlandığı konulara yer verilen kararda, "Suçlamalara konu olan eylemlerin örgütsel faaliyet olarak değerlendirilmesinin bu aşamada tartışmalı olup örgütsel faaliyet olarak değerlendirilemeyeceği düşünülse, gizli tanık beyanının tek başına hükme esas alınamayacağı göz önüne alınsa dahi gizli tanığın ifadesinde geçen eylemlerin örgütle belirli bir organik bağ veya temsil ilişkisi bulunmaksızın gerçekleşmesinin mümkün olamayacağı" değerlendirmesi yapıldı.  Mahkemenin kararında şöyle devam edildi: Söz konusu eylemin sübutu halinde niteliği itibarıyla, kişi, zaman ve mekan unsurları yönünden ayrıntılı ve somut açıklamalar olması da göz önüne alındığında tek başına atılı suçun oluşmasına yeterli görülebileceği ve hal böyleyken bu aşamada kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delil olarak nitelendirilebileceği değerlendirilmiştir. Gizli tanığın ifadesinde geçen eylemlerin zamanına göre yeni elde edilmesi nedeniyle toplanması gereken başkaca delillerin bulunması, şüphelinin üzerine atılı suç için kanunda ön görülen ceza miktarının alt ve üst sınırı karşısında tutuklulukta geçirdiği sürenin bu aşamada orantılı olması hususları bir arada değerlendirildiğinde kararda değiştirilecek bir husus bulunmadığından şüpheli müdafilerinin itirazının reddine karar verildi.  Özer'in avukatları tarafından mahkemeye sunulan 40 sayfalık dilekçede, 2014'te İmralı'da HDP heyetince, Özer'in sözde demokratik özerklik projesine katkı sunmak istediğinin terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'a iletildiği iddialarına ilişkin, müvekkillerinin adının bilgisi ve iradesi dışında kullanılmış olabileceği belirtilmişti.  Özer'in, M.K. isimli kişiyle görüşmesinin taziye niteliğinde olduğu, M.K'ye hitabındaki "siz" ifadesinin nezaketen kullanıldığı aktarılan dilekçede, Özer'in terör örgütü elebaşlarından Remzi Kartal'ı aynı aşiretten olmaları nedeniyle tanıdığı ancak ikili arasında görüşme iddiasının teyide muhtaç olduğu savunulmuştu.  İtirazı değerlendiren nöbetçi asliye ceza mahkemesi, Özer'in avukatları tarafından sunulan tahliye talebinin reddine karar vermişti. 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.