TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Nato

haberingundemi.com.tr - Nato haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Nato haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

NATO'nun Ukrayna'ya yardımları koordine etmek için kurduğu mekanizma faaliyete geçti Haber

NATO'nun Ukrayna'ya yardımları koordine etmek için kurduğu mekanizma faaliyete geçti

NATO'dan yapılan yazılı açıklamada, "NATO Ukrayna Güvenlik Yardımı ve Eğitimi" (NATO Security Assistance and Training for Ukraine-NSATU) adı verilen mekanizmanın, Ukrayna'ya yardımların koordinasyonunu ABD ve ilgili uluslararası kuruluşlardan devralmaya başladığı duyuruldu. Açıklamada, NATO Avrupa Müttefik Yüksek Komutanı (SACEUR) Orgeneral Christopher Cavoli'nin şu ifadelerine yer verildi: "NSATU'nun müttefiklerin ve ortakların desteğini bir araya getirme çalışması, Ukrayna'yı güçlü bir konuma getirmek için tasarlanmıştır. Bu da NATO'yu hem Avrupa'da hem de Kuzey Amerika'da 1 milyar vatandaşını güvende ve refah içinde tutma konusunda güçlü bir konuma getirir. Bu, hem Ukrayna hem NATO için iyi bir gün." NSATU'nun kurulması Mekanizmanın kurulması, temmuz ayında Washington'da düzenlenen NATO Zirvesi'nde kararlaştırılmıştı. Almanya'nın Hesse eyaletine bağlı Wiesbaden kentindeki ABD üssünde kurulan mekanizma, Ukrayna için askeri teçhizat tedarikini, transferini ve onarımını koordine edecek. 700 personelli mekanizma, Ukrayna silahlı kuvvetlerine müttefik ülkelerde eğitim verecek. Bu faaliyetler, Ukrayna'nın NATO ile tam birlikte çalışabilirliğini sağlamak, ülkeyi NATO standartlarıyla uyumlu hale getirme çabalarıyla da senkronize edilecek. Ukrayna'ya askeri yardım ve eğitim misyonunun ABD'den NATO'ya devredilmesi, Ukrayna'ya desteği keseceğinden endişe edilen Donald Trump başkanlığı için bir önlem olarak tasarlanmıştı.

TERÖRLE  MÜCADELE  KESİNTİSİZ  SÜRÜYOR Haber

TERÖRLE MÜCADELE KESİNTİSİZ SÜRÜYOR

MSB Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, Bakanlıkta düzenlenen haftalık basın bilgilendirme toplantısında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK), PKK/KCK/PYD-YPG, DEAŞ ve FETÖ terör örgütleri başta olmak üzere her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve sınır ötesinde kesintisiz şekilde ve başarıyla operasyonlarına devam ettiğini vurguladı.  Zap'ta kilidin kapatıldığını belirten Aktürk, "Terörle mücadelesini kesintisiz bir şekilde sürdüren Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, son bir haftada 53, 1 Ocak'tan bugüne kadar 1392'si Irak'ın, 1272'si Suriye'nin kuzeyinde olmak üzere 2 bin 664 teröristi etkisiz hale getirmiş, Irak'ın kuzeyindeki Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde devam eden arama-tarama faaliyetleri kapsamında teröristlere ait çok sayıda silah, mühimmat ve teçhizat ele geçirmiştir" ifadelerini kullandı.  Aktürk, geçen hafta içerisinde Irak'ın kuzeyindeki barınma alanlarından kaçan 2 PKK'lı teröristin daha Habur'daki hudut karakoluna teslim olduğu bilgisini vererek, "Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ülkemizin ve milletimizin beka ve güvenliği için terörle mücadelesine tek bir terörist kalmayıncaya kadar azim ve kararlılıkla devam edecektir" şeklinde konuştu.  ‘Suriye'nin toprak bütünlüğünü destekliyoruz’  Tuğamiral Aktürk, muhalif grupların Halep bölgesinde başlattığı faaliyetler ve buna bağlı gelişmelerin, Suriye'nin birliği ve toprak bütünlüğü ile terörle mücadeleye verilen önem ve öncelik kapsamında yakından takip edildiğine vurgu yaparak, şunları kaydetti: Bölgede istikrarın sürdürülmesine yönelik birliklerimiz tarafından gerekli tüm tedbirler alınmakta, sürecin en başından itibaren bölgedeki muhataplarımızla yakın iş birliği ve koordinasyona devam edilmektedir. Yaşanan son gelişmeler ve ortaya çıkan durum, muhalefetin talepleri ve rejimin bunları dikkate almaması nedeniyle uzun süredir çözülemeyen ve Suriye'nin iç dinamiklerinden kaynaklanan sorunlardır.  Bu kapsamda, Suriye'nin kuzeyindeki harekat bölgelerinde yapmış olduğumuz mutabakatlara uyduğumuzu, muhataplarımızdan da uymalarını beklediğimizi, Suriye'nin toprak bütünlüğünü desteklediğimizi, Suriye'nin toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bölgemizin güvenliğine yönelik ağır tehdit oluşturan PKK/YPG terör örgütünün bölgedeki istikrarsızlıktan faydalanmasına izin vermeyeceğimizi ve bölgede varlık gösteren terör örgütleriyle mücadele konusundaki tutumumuzun net olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.  92 bin 730 kişinin sınırdan yasa dışı geçmesi önlendi Tuğamiral Aktürk, sınırların Cumhuriyet tarihinin en yoğun tedbirleri ve tesis edilen kademeli güvenlik sistemiyle uluslararası standartlarda korunduğunun altını çizerek, "Son bir haftada yasa dışı yollarla geçmeye çalışan 9'u terör örgütü mensubu olmak üzere 177 şahıs yakalanmış, 2 bin 251 şahıs ise hududu geçemeden engellenmiştir. Böylelikle, 1 Ocak'tan bugüne kadar hudutlarımızdan yasa dışı yollarla geçmeye çalışırken yakalananların sayısı 13 bin 304'e, hududu geçemeden engellenen kişi sayısı da 92 bin 730'a yükselmiştir" bilgisini paylaştı. Bölgesel ve küresel barışa katkılar Aktürk, TSK'nın uluslararası görevler ile dost ve müttefik ülkelerdeki eğitim ve danışmanlık faaliyetlerine başarıyla devam ettiğini vurguladı. NATO Kosova Gücü (KFOR) ihtiyat birliği rotasyon planlanması kapsamında, ihtiyat taburunun 26-27 Kasım'da Kosova'ya intikal ettiğini hatırlatan Aktürk, şöyle devam etti: Görevi 1 Aralık'ta İtalya'dan devralan birliğimiz 1 Haziran 2025'e kadar 6 ay süreyle görev yapacaktır. Türkiye ile Yunanistan arasında Güven Artırıcı Önlemler 2024 Yılı Uygulama Planı kapsamında Yunanistan Taktik Hava Kuvveti Komutanı ve beraberindeki heyet 2-3 Aralık tarihlerinde Eskişehir’deki Muharip Hava Kuvveti Komutanlığımıza ziyaret gerçekleştirmiştir.  Aktürk, İsrail'in, bölgenin güvenliği ve istikrarını tehdit etmeye, Filistin halkını her türlü insani koşullardan mahrum bırakmaya, Gazze ve Batı Şeria'ya yönelik haksız ve hukuksuz saldırı ve işgallerine devam ettiğini ifade etti. Bölgede istikrarın, huzurun ve güven ortamının tesisi için acil ve kalıcı ateşkesin Gazze'de de bir an evvel sağlanması gerektiğini bir kez daha vurguladıklarını belirten Aktürk, uluslararası toplumu hukuki ve vicdani sorumluluk almaya davet ettiklerini bildirdi. Eğitim ve tatbikatlar Tuğamiral Aktürk, TSK'nın eğitim ve tatbikat faaliyetlerinin de aralıksız devam ettiğini vurgulayarak, şu bilgileri paylaştı: 3 Aralık'ta Aksaz'da gerçekleştirilen törenle Kanada Deniz Kuvvetlerinden devralınan NATO Daimi Deniz Görev Grubu-2'nin komutasını 5'inci kez üstlenen Deniz Kuvvetlerimiz, söz konusu görevi 4 Temmuz 2025'e kadar deruhte edecektir. TCG Akçakoca mayın avlama gemimiz NATO Daimi Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu-2 görevi kapsamında 29 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında Yunanistan Suda'ya liman ziyareti yapmıştır. Söz konusu gemimiz tarafından 7-9 Aralık tarihleri arasında Selanik'e liman ziyareti yapılması planlanmaktadır.  NATO Müttefik Hava Komutanlığınca Artırılmış Teyakkuz Faaliyetleri kapsamında 29 Kasım'da Romanya hava sahasında gerçekleştirilen Mukabil Hava Harekatı faaliyetine 2 adet F-16 uçağı ile katılım sağlandığını aktaran Aktürk, "Uçaklarımız Fransa Hava Kuvvetlerine ait tanker uçağından havada yakıt ikmali gerçekleştirmiştir. 4 Aralık'ta NATO Güvence Tedbirleri kapsamında Romanya hava sahasında Havadan İhbar Kontrol uçağımız tarafından uçuş görevi yapılmıştır. Bugün Romanya hava sahasında icra edilen Entegre Hava ve Füze Savunma Harekatı faaliyetine 2 adet F-16 uçağımız ile katılım sağlanmaktadır" ifadelerini kullandı. Savunma sanayii Aktürk, yerli ve milli savunma sanayii ürünleriyle TSK'nın etkinlik ve caydırıcılığının artırılması faaliyetlerine de devam edildiğini, bu kapsamda Kara Kuvvetleri Komutanlığınca, muhtelif miktarda "T-70 Genel Maksat Helikopteri ile Barkan-3 İnsansız Kara Aracının" muayene ve kabul faaliyetinin tamamlandığını aktardı.

Gök bilimciler  kara deliği keşfetti Haber

Gök bilimciler kara deliği keşfetti

Science Daily dergisinin haberine göre, LID-568 adı verilen kara deliği, Uluslararası Gemini Gözlemevi ile ABD Ulusal Bilim Vakfı (NSF) NOIRLab gök bilimcilerinden Hyewon Suh liderliğindeki ekip tespit etti. Gök bilimciler, kısa ömürlü LID-568'in, Büyük Patlama'dan sadece 1,5 milyar yıl sonrasında, teorik sınırın 40 katından fazla, olağanüstü bir oranda madde tükettiğini buldu. Araştırmada, LID-568'in "şöleninin" süper kütleli kara deliklerin evrenin ilk dönemlerinde nasıl oluştuğuna dair ipuçları sağladığı belirtildi. Chandra'dan gelen X-ışını ve JWST'nin kızılötesi verileri incelendi Ekip, Chandra X-ışını Gözlemevi'nin 4 bin 16 X-ışını kaynağını incelediği araştırmadan elde edilen bir gök adayı detaylı araştırabilmek için JWST verilerini kullandı. Çok parlak X-ışını yayan söz konusu gök adanın zayıf kızılötesi ışıkları, JWST'nin hassas kızılötesi spektrometresi (NIRSpec) tarafından yakalandı. NIRSpec verilerini inceleyen ekip, merkezdeki kara deliğin çevresinde çok yüksek parlaklık ve beklenmedik güçlü gaz çıkışları keşfetti. LID-568, öngörülen sınırın 40 katı madde yutuyor Bu çıkışların hızı ve boyutu, ekibin, LID-568'in kütlesel büyümesinin tek bir hızlı birikim döneminde meydana gelmiş olabileceği sonucunu çıkarmasına yol açtı. Suh ve ekibi, parlaklık seviyesinden hareketle, LID-568'in, "Eddington Limiti" denilen ve bir kara deliğin maksimum parlaklığının yanı sıra kara deliğin yutabileceği en fazla madde ile sıcaklığın oluşturduğu dışarı doğru basıncın dengede kaldığı kütle sınırını gösteren limitin 40 katı bir oranda maddeyle beslendiğini keşfetti. Bu sonuçlar, şimdiye kadar gözlemsel doğrulaması olmayan, süper kütleli kara deliklerin, evrenin ilk yıldızlarının ölümü (hafif tohumlar) veya gaz bulutlarının içeri doğru çökmesiyle (ağır tohumlar) meydana gelen küçük kara delik "tohumlarından" oluştuğuna dair kuramlara yeni görüşler sağladı. Suh, "Süper Eddington birikimli bir kara deliğin keşfi, kara deliğin 'hafif veya ağır tohumdan' kaynaklanıp kaynaklanmadığına bakılmaksızın, kütle büyümesinin önemli bir kısmının tek bir hızlı beslenme dönemi sırasında meydana gelebileceğini gösteriyor" ifadesini kullandı. Kara delikten yayılan güçlü gaz çıkışları tahliye vanası görevi görüyor Araştırmanın ortak yazarlarından Julia Scharwachter, "Bu olağanüstü durum, Eddington Limiti'nin üzerindeki hızlı beslenme mekanizmasının, evrenin bu kadar erken dönemlerinde neden bu çok ağır kara delikleri gördüğümüzün olası açıklamalarından biri olduğunu gösteriyor" dedi. Gök bilimciler, söz konusu keşifle, Eddington Limiti'nin aşılabileceğini ve LID-568'de gözlemlenen güçlü gaz çıkışlarının, aşırı birikimin ürettiği yüksek enerji için bir tahliye vanası görevi görerek sistemin kararsız hale gelmesini önlediğini değerlendiriyor. Araştırma "Nature Astronomy" dergisinde yayımlandı.

Dünyadan Türkiye Cumhuriyeti'nin 101. yıl dönümü dolayısıyla kutlama mesajları Haber

Dünyadan Türkiye Cumhuriyeti'nin 101. yıl dönümü dolayısıyla kutlama mesajları

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a kutlama mesajı gönderdi. Mesajında Türkiye Cumhuriyeti'nin 101. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk halkını şahsı ve Azerbaycan halkı adına kutlayan Aliyev, Türkiye'nin ikinci yüzyılına siyasi, ekonomik, askeri ve diğer açılardan güçlü, uluslararası alanda yüksek itibar ve güven kazanmış, küresel konularda söz sahibi olan bir ülke olarak girmesinden gurur duyduğunu belirtti. Aliyev, Türkiye'nin büyük başarılarının Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vizyoner ve bilge liderliğinde yürütülen politikalar ve sıkı çalışmalar sonucunda mümkün olduğunu belirttiği mesajında, şu ifadelere yer verdi: "Dünyanın güç merkezi haline gelen güçlü Türkiye'nin tüm başarıları, kendi başarılarımız kadar bizi sevindiriyor ve ilham veriyor. Bugün Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin en yüksek zirvede bulunmasından sarsılmaz kardeşliğimizden büyük mutluluk duyuyoruz. Dinamik ve aktif şekilde gelişen, bölgesel işbirliğinin omurgasını oluşturan müstesna ilişkilerimiz, bölgenin kalkınmasına, barışına ve güvenliğine büyük katkı sağlamakta, tüm Avrasya için önemli bir rol oynamaktadır. Gücünü ortak tarihimizden, zengin milli ve manevi değerlerimizden, halklarımızın kardeşlik ve birliğinden alan Azerbaycan-Türkiye stratejik müttefikliğinin bundan sonra da ortak çabalarımızla 'bir millet, iki devlet' ilkesi doğrultusunda daha da derinleşip güçleneceğine inanıyorum." Azerbaycan Dışişleri Bakanlığının X hesabından yayımlanan mesajda, müttefik ve kardeş ülke Türkiye Cumhuriyeti'nin 101. kuruluş yıl dönümümün kutlandığı bu muhterem günde, Mustafa Kemal Atatürk ile cumhuriyetin kuruluş mücadelesinde canlarını feda eden şehit ve gazilerin saygıyla anıldığı belirtildi. Mesajda, "Bölgede ve dünyada adaletin ve kalkınmanın beşiği olan Türkiye Cumhuriyeti, aynı zamanda bölgede ve uluslararası düzeyde tekrarı olmayan Azerbaycan-Türkiye kardeşliği ilelebet yaşayacaktır." ifadesi yer aldı. "Türk halkının katettiği ilerlemeyi büyük bir takdirle karşılıyoruz" ABD Dışişleri Bakanlığı, Blinken'ın Türkiye'nin Milli Günü 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'na ilişkin yazılı açıklamasını paylaştı. Açıklamada Türk halkını, Cumhuriyetin 101. yıl dönümü dolayısıyla kutlayan Blinken, "Bu gün, ülkenizin tarihinde önemli bir kilometre taşıdır. Geride kalan yüzyılı aşkın sürede Türk halkının katettiği ilerlemeyi büyük bir takdirle karşılıyoruz." ifadesini kullandı. Blinken, ortak değerler ve karşılıklı menfaatler temelinde iki ülke arasındaki dostluğun 101 yıllık süreçte ciddi gelişme gösterdiğini kaydederek, şunları kaydetti: "NATO ittifakı, bölgesel barış ve güvenliğin köşe taşını oluşturmaktadır ve Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye'nin 72 yıldır NATO müttefiki olmasından gurur duymaktadır." İki ülke arasında seyahat eden öğrencilerin, profesyonellerin, kültürel ve akademik değişim programı katılımcılarının ve turistlerin sayısının giderek arttığını ve bunun birbirlerinden daha fazla şey öğrenmelerini, yenilikler yapmalarını ve öncülük etmelerini sağladığını aktaran Blinken, bilim, uzay ve temiz enerji teknolojisi alanındaki ortaklıkların, Türk ile Amerikan halkları arasındaki bağları daha da derinleştirdiğini belirtti. Bu tarihi gün dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun yıl dönümünü kutlayan Blinken, iki ülke halkının, bölgenin ve dünyanın yararına olacak şekilde dostluk ve ittifakı bir sonraki yüzyıla taşıyacaklarına inandığını dile getirdi. Blinken, Türkiye'ye sadık bir müttefik ve ortak olduğu için teşekkür ederek, barışın, refahın ve kat edilen başarıların devamlı olması temennisiyle Türkiye'ye ve Türk halkına en içten dileklerini sundu. Lukaşenko, Türkiye'nin dünyada barışın korunmasında önemli rol oynadığını belirtti Belarus Cumhurbaşkanlığı Basın Servisinden yapılan açıklamaya göre, Lukaşenko, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla kutlama mesajı gönderdi. Erdoğan'ı tebrik eden Lukaşenko, "Bağımsızlık yılları boyunca ülkeniz devlet inşasının her alanında kesinlikle önemli başarılar elde etti. Çağdaş Türkiye, ilerleme ve modernleşme yolunda emin adımlarla hareket etmekte, bölgede ve dünyada barış ve istikrarın korunmasında önemli rol oynamaktadır." ifadesini kullandı. Minsk ve Ankara'nın ticaret ve yatırımdan, insani yardıma kadar çok çeşitli alanlarda birçok projeyle birbirine bağlı olduğuna işaret eden Lukaşenko, "Her yıl güneşli ülkenizi turizm amaçlı ziyaret eden Belarusluların sayısı artıyor. Gelişmiş ulaşım bağlantısı ve vizelerin kaldırılması sayesinde Türk vatandaşları, Belarus'un misafirperver ve samimi, fark edilen özelliklerini hissetmek için mükemmel fırsatlara sahip." açıklamasını yaptı. Astana'da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile temmuzda yaptığı "anlamlı toplantıyı" memnuniyetle hatırladığını kaydeden Lukaşenko, ikili temasları sürdürmeye hazır olduğunu ve Türkiye'ye resmi ziyaret davetinden memnuniyetle yararlanacağını belirtti. Belarus Cumhurbaşkanı Lukaşenko, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sağlık ve siyasi hayatında başarı, Türk halkına da birlik, refah ve barış dileğinde bulundu

NATO Genel Sekreteri Rutte: NATO müttefikimiz Türkiye'nin yanındayız Haber

NATO Genel Sekreteri Rutte: NATO müttefikimiz Türkiye'nin yanındayız

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi (TUSAŞ) Kahramankazan tesislerine yönelik terör saldırısını kınadı. TUSAŞ Kahramankazan yerleşkesine terör saldırısıPutin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmesinde TUSAŞ'a yapılan terör saldırısını kınadı Rutte, X hesabından yaptığı paylaşımda, "Ankara'dan gelen ölü ve yaralı haberleri endişe vericidir. NATO, müttefikimiz Türkiye'nin yanındadır. Terörizmin her türlüsünü şiddetle kınıyor ve gelişmeleri yakından takip ediyoruz." ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini kaydeden Rutte, kendisine NATO'nun desteğini aktardığını belirtti. BM: Türk halkı ve hükümetiyle dayanışma içindeyiz Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, terör saldırısına ilişkin yazılı açıklama yaptı. TUSAŞ'a ilişkin terör saldırısını şiddetle kınadığını belirten Guterres, hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dileklerini iletti. Guterres, yaralılara acil şifalar dileyerek, "BM, Türk halkı ve hükümetiyle dayanışma içindedir." ifadesini kullandı. BM Sözcü Yardımcısı Farhan Haq da saldırıya ilişkin AA muhabirine yazılı açıklama yaptı. "Genel Sekreter sivillere yönelik bu saldırıyı kınıyor." ifadesini kullanan Haq, Genel Sekreter'in hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dileklerini ilettiğini aktardı. Rusya Devlet Başkanı Putin'den kınama Rusya Devlet Başkanı Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesinde TUSAŞ’a yapılan terör saldırısını kınayarak, taziye dileklerini iletti. Azerbaycan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, saldırıyı kınayarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a taziyelerini iletti. Azerbaycan Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre Aliyev, TUSAŞ'a yönelik terör saldırısında hayatını kaybedenler için Cumhurbaşkanı Erdoğan'a taziye mesajı gönderdi. Cumhurbaşkanı Aliyev mesajında, "TUSAŞ'a düzenlenen terör eyleminde, yaşamını yitirenlerin ve yaralıların bulunması haberi bizi oldukça sarstı. Bu hain terör eylemini şiddetle kınıyor, sizlere, yaşamını yitirenlerin aile ve yakınlarına, kardeş Türk halkına şahsım ve Azerbaycan halkı adına en derin başsağlığı dileklerimi sunuyor, yaralılara şifalar diliyorum." ifadelerine yer verdi. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığının X hesabı üzerinden yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi: "Kardeş Türkiye'de Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Şirketine yönelik terör eylemini şiddetle kınıyoruz. Bu hain terör eylemi sonucunda şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza şifalar diliyoruz. Azerbaycan her zaman kardeş Türkiye'nin yanındadır." KKTC Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, X hesabından yaptığı paylaşımda, Ankara'nın Kahramankazan ilçesinde TUSAŞ önünde düzenlenen hain terör saldırısında şehit ve yaralıların olduğunu büyük üzüntü ile öğrendiğini belirtti. Tatar, "Şehitlerimize Allah’tan rahmet; yaralılarımıza acil şifalar diler, saldırıyı şiddetle kınarım." ifadesini kullandı. Terörü lanetlediğini belirten Tatar, yaslı ailelere ve Türk halkına başsağlığı dileklerini iletti. KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler de terör saldırısını şiddetle kınadı. Pakistan Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari ve Başbakan Şahbaz Şerif, terör saldırısını kınadı. Associated Press of Pakistan'ın haberine göre Zerdari, "Bu korkak saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine en derin taziyelerimizi sunuyor ve yaralıların bir an önce iyileşmesi için dua ediyoruz." dedi ve Türkiye ile dayanışma içerisinde olduklarını kaydetti. Pakistan Başbakanı Şerif de X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Ankara'da düzenlenen terör saldırısı karşısında üzüntü duyuyoruz." ifadesine yer verdi. "Sevgili kardeşim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve Türkiye halkına en içten taziyelerimi iletiyorum." ifadesini kullanan Şerif, terör saldırısını şiddetle kınadığını vurguladı. Saldırıda şehit olanlara rahmet, yaralılara acil şifalar dileyen Şerif, Türk halkının yanında olduklarını belirtti. Türkiye'deki yabancı misyon temsilciliklerinden kınama mesajları ABD'nin Ankara Büyükelçiliği ve diğer ülkelerin yabancı misyon temsilcilikleri de terör saldırısını kınadı. ABD'nin Ankara Büyükelçiliğinden, TUSAŞ'a yönelik terör saldırısına ilişkin açıklama yapıldı. ABD'nin Türkiye'nin yanında olduğu belirtilen açıklamada, "ABD olarak bugün meydana gelen terör saldırısını şiddetle kınıyor, saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine taziyelerimizi iletiyor ve yaralılara acil şifalar diliyoruz." ifadesine yer verildi. Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Thomas Hans Ossowski ve bazı ülkelerin Ankara'daki misyon temsilcilikleri de Ankara'daki terör saldırısına ilişkin kınama mesajları yayımladı. Delegasyonun X'teki hesabından yapılan açıklamada, "TUSAŞ'ın Ankara Kahramankazan tesislerine yönelik terör saldırısı karşısında derin şok ve üzüntü duyuyoruz. Hayatını kaybedenlerin ailelerine, tüm Türkiye'ye ve halkına en içten taziyelerimizi sunuyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz." mesajı paylaşıldı. AB'nin terörün her türlüsüne karşı yürütülen mücadelede Türkiye'nin yanında olduğu vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: "Bu iğrenç şiddet eylemini ve bu tür eylemleri destekleyen ya da mümkün kılanları kesin bir dille kınıyoruz. Terörizmin toplumlarımızda yeri yoktur." Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Isabelle Dumont da saldırıyı kınadığını belirterek, "Türk yetkilileriyle dayanışmamızı ifade eder, saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine taziyelerimizi sunarız." ifadesine yer verdi. Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Sibylle Katharina Sorg da X sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Ankara'nın kuzeyinden dehşet verici görüntüler bize ulaşıyor. Bu korkunç terörden etkilenen herkesin acısını derinden paylaşıyorum." ifadesini kullandı.

Lübnan'da gördüğümüz tırmanıştan derinden endişe duyuyoruz Haber

Lübnan'da gördüğümüz tırmanıştan derinden endişe duyuyoruz

Stoltenberg, Brüksel'deki NATO karargahında Rutte'ye görevi teslim etmesi için düzenlenen tören öncesinde basına açıklamalarda bulundu. Lübnan'daki durumla ilgili bir soru üzerine Stoltenberg, "Tabii ki Lübnan'da olup biteni yakından takip ediyoruz ancak NATO'nun orada belirli bir rolü yok." dedi. Stoltenberg, şunları kaydetti: "Bu nedenle elbette bir İttifak olarak, oradaki tüm ortaklarımızla temas halindeyiz. Elbette düşmanlıkların mümkün olan en kısa sürede sona ermesini umuyoruz. Orta Doğu'da ve Lübnan'da gördüğümüz tırmanıştan derin endişe duyuyoruz. Bu nedenle NATO müttefiklerinin hem Gazze'deki devam eden düşmanlıklara hem de Lübnan'daki duruma yönelik gerginliği azaltma ve siyasi bir çözüm bulma çabalarını destekliyoruz." - İsrail’in Lübnan’a şiddetlenen saldırılarında 1273 kişi öldü Hizbullah'la 8 Ekim 2023'ten beri kontrollü çatışmalara devam eden İsrail ordusu, 23 Eylül’de Lübnan'ın güney kentlerinin yanı sıra Bekaa ve Baalbek bölgelerine yüzlerce hava saldırısı düzenledi. Lübnan makamlarına göre, Hizbullah’ın kullandığı iletişim cihazlarının patlatıldığı 17 Eylül'den beri 104'ü çocuk ve 194'ü kadın olmak üzere toplam 1273 kişi öldü. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, İsrail ordusunun 27 Eylül'de Beyrut'a düzenlediği hava saldırılarında öldürüldü. Hizbullah ise İsrail’e roket ve füzelerle karşılık veriyor. İsrail tarafında çoğunlukla ordu üslerini hedef alan bu saldırılarda büyük bir hasar bildirilmedi. İsrail bombardımanı nedeniyle ülke içerisinde yüz binlerce kişi yerinden oldu. Ayrıca ülkenin güney kesimlerinden başkent Beyrut ve kuzeye göç dalgası devam ederken, Suriye'ye on binlerce kişinin göç ettiği belirtiliyor.

‘Türkiye NATO için güvenilir bir müttefiktir’ Haber

‘Türkiye NATO için güvenilir bir müttefiktir’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu'na katılmak üzere gittiği ABD'de yoğun temaslarda bulundu.  100 milyar dolarlık ticaret hacmi  Erdoğan, Amerikalı girişimcilere Türkiye'nin sunduğu yatırım fırsatlarını anlattıklarını belirterek, "Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemine dair yol haritasını kendileriyle paylaştık. Amerika son iki senedir en fazla ihracat yaptığımız ikinci, en fazla ithalat yaptığımız beşinci ülke oldu. İkili ticaret hacmimiz geçtiğimiz yıl 30 milyar doları aştı. Toplam 100 milyar dolarlık ticaret hedefimize iyi bir planlamayla ulaşabileceğimize inanıyoruz" dedi.  Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmaya ilişkin şunları aktardı: Bu yılki Genel Kurul genel görüşmeleri ‘Hiç kimseyi geride bırakmamak’ temasıyla yapıldı. İnsanlığı güvenli ve müreffeh bir geleceğe kavuşturmak için atılması gereken adımlara değindim. Küresel barış ve güvenliğin korunması açısından önem taşıyan temel meselelere dair görüşlerimizi paylaştım. Gazze özelinde mevcut uluslararası sistemin ve kurumların asli görevlerini yerine getirme noktasında sınıfta kaldıklarını bir kez daha açıkça ifade ettim. İnsanlığın, mazlumların sesine kulak veren çok daha adil bir dünyada yaşamasının mümkün olduğuna işaret ettim.  Çok sayıda ikili görüşme gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan isimleri ve konu başlıklarını da açıkladı: İran, Sırbistan, Ukrayna, Maldivler Cumhurbaşkanları, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı, Kuveyt Veliaht Prensi, Arnavutluk, Pakistan, Irak, Lübnan, Almanya, Hollanda, Yunanistan ve Ermenistan Başbakanları, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile bir araya geldik. Görüşmelerimizde ikili iş birliği konularımız ile bölgemizdeki krizleri detaylıca ele aldık. Gazze'de kötüleşen insani krizin üzerinde özellikle durdum. Yaklaşan kış mevsimi öncesinde Filistin'e yönelik yardımları mutlaka artırmamız gerektiğini, bunun için iş birliği içinde çalışmamız, İsrail üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmamız gerektiğini tüm görüşmelerimde muhataplarıma ifade ettim. İsrail tam da bizim aylardır uyardığımız şekilde Gazze'deki ateşi tüm bölgeye yaymak için her yola başvuruyor. Lübnan'a yönelik saldırılar bunun en son örneği oldu. Son bir haftada 600’ün üzerinde Lübnanlı katledildi. Dünya sessiz kaldıkça ve Batılı ülkeler İsrail yönetimine silah desteği verdikçe, bu katliamlar maalesef devam edecek. Görüşmelerimizde bu tehlikeye dikkat çektik. Son derece yoğun ve verimli bir diplomasi trafiğiyle 79. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nu değerlendirmeye çalıştık. Erdoğan, İsrail'in Uluslararası Adalet Divanı'nda yargılanırken Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na katılması ve konuşma yapmasını şu sözlerle değerlendirdi: Filistin'de soykırım yapmış bir suçlunun Birleşmiş Milletler çatısı altında yer alabilmesi gerçekten bir utanç vesilesidir. Bu, vahşice katledilen bebeklerin, çocukların, annelerin, babaların Birleşmiş Milletler görevlilerinin, gazetecilerin ve daha nicelerinin hatıralarına ihanettir. Dün, bizim Birleşmiş Milletler Genel Kurulu konuşmamızın akabinde İsrail delegasyonunun tavırlarına dikkat ettiyseniz, çok garip bir tavır içindeydiler. Çünkü kendilerini savunacak halleri yok. Bu nedenle biz herkesi tarihin doğru tarafında durmaya çağırdık ve çağırıyoruz. Mazlumla zalimi, katille maktulü ayıramayan ve her birine hak ettiği muameleyi yapamayan bir düzen, çürümeye yüz tutmuş demektir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ya o katile hak ettiği gibi davranır ya da bu utanç verici durum Birleşmiş Milletler tarihine bir kara leke olarak geçer. İsrail, Birleşmiş Milletler kararlarına zerre saygısı olmayan, Birleşmiş Milletler’in ilkelerini defalarca çiğnemiş bir devlettir. Böyle bir devlete gereken dersi yazılı ve görsel materyallerle vermek, inanıyorum ki en önemli görevdir.  ‘BM işlevselliğini yitirmiş durumdadır’  Erdoğan, "Birleşmiş Milletler'in reform yapması ve yapısını değiştirmesi gerektiğini 2005 yılında vurgulamıştınız. Aradan geçen 20 yılda Birleşmiş Milletlerin dünyanın adaletini ve barışını tesis edemediği bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Gelinen bu noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna şu şekilde yanıt verdi: Birleşmiş Milletler, savaşları önleme misyonunu yerine getiremeyen, kimseye söz dinletemeyen, kendi görevlilerini dahi koruyamayan ve onları öldüren İsrail'den hesap soramayan bir pozisyondadır. Nitekim dün Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Gueterres ile yaptığımız görüşmede bana kayıp rakamını verince gerçekten çok şaşırdım. Ciddi sayıda Birleşmiş Milletler görevlisi şu anda İsrail'in katliamlarına kurban gitti. Birleşmiş Milletler, güçlünün haklı olduğu bir düzene bekçilik yapan bir yapıya dönüşmüş ve işlevselliğini yitirmiş durumdadır. Mevcut düzende Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin dokunulmaz beş üyesi, istediğini acımasızca yapabiliyor. Zaten geçici üyelerin herhangi bir fonksiyonu yok. Konseye geçici üye olarak alınan devletler orada idare ediliyorlar. Peki bu daimi üyeler nerelerden? Asya, Avrupa, Amerika… Dini noktada da dünyada Müslüman ülkelerin sayısı belli, ama Müslüman ülkelerden hiçbiri daimi üyeler arasında yer almıyor. Şimdi Afrika daimi üyelik istiyor. Peki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde Afrikalıya yer var mı, yok. Japonya üyelik istiyor mu, istiyor. Peki yer var mı, yok. Avrupa'dan Almanya istiyor. Almanya'ya da yer yok. Türkiye olarak biz de istiyoruz. Bize de yer yok. Niye? Türkiye olarak biz, Almanya, Japonya burada istediğini alamayan ülkeler konumunda. Biz haklı talebimize devam edeceğiz. Sayın Guterres de yaptığımız görüşmede bize hak verdi ama bu hakkı teslim etmek gibi bir güçleri, bir imkanları da yok.  Erdoğan, İsrail'in Gazze'den sonra Lübnan’a da saldırı başlatmasıyla ilgili şu tepkiyi gösterdi: Her şeyden önce burada çok ciddi bir travma yaşanıyor. Bugün Lübnan'ın güneyinin tahliyesini izledim. Çok acımasız bir tablo var. Herkes at arabalarında ve çoluk çocuk bölgeyi boşaltıyorlar. Hakikaten canımız yanıyor. Bu kadar acımasız, bu kadar korkunç bir tabloyla bölgemiz karşı karşıya. 6 milyon nüfusu olan Lübnan’dan söz ediyoruz. Bu insanlar nereye, nasıl kaçacaklar? Oralarda nasıl yaşam sürdürecekler? Lübnan, rahmetli Refik Hariri'nin döneminde bir başka Lübnan'dı. Çok daha zengindi, güçlüydü. Ama şu anda artık o Lübnan kalmadı. Şimdi Lübnan'ın yeniden kendine gelmesi için onlara imkanlar sağlayacağız, bu durumu yeniden nasıl aslına dönüştüreceğiz onu düşüneceğiz? Temennimiz odur ki Lübnan bir an önce bu travmayı atlatsın. Lübnan'ın durumu çok kötü. Rabbim yar ve yardımcıları olsun. Diğer taraftan İsrail bir rüya görüyor, o rüyasını gerçekleştirmek için bölgemizdeki halkların yaşamlarını kabusa çevirmeyi de göze almış gibi görünüyor. Zamanında Hitler de bir rüya görmüştü ve o da çeşitli milletlere mensup halklara kabus yaşatmıştı. Neticede gördüklerinin bir rüya olduğunu net bir şekilde anladı. Er ya da geç günümüzün Hitleri Netanyahu da bu gerçekle yüz yüze gelecek. Herkesin bir planı var ama biz inanıyoruz ki Allah’ın da bir hesabı var.  Cumhurbaşkanı, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile görüşmesi ve Ukrayna Barış Konferansı konusuyla ilgili de şu açıklamayı yaptı: Biz bu konferansın içinde yer almaya hazır olduğumuzu söyledik. Gerek Dışişleri Bakanı Hakan Fidan gerek istihbarat teşkilatımız onlarla irtibat halinde olacaklar. Bölgeye bu barışı getirebilme noktasında Türkiye olarak biz bu işin bir yerinde yer alırız diye temenni ediyorum. Biz Ukrayna-Rusya savaşında adil bir barışı belki de en çok arzulayan ülkeyiz. Elimizi taşın altına koymaktan çekinmedik ve barış için çabalıyoruz. Bu savaşın diplomasi ve diyalog yoluyla sona ermesi mümkündür. Yeter ki sorunları bu yolla çözebileceğimize hem savaşan taraflar hem diğer aktörler inansın. Şu anda maalesef buna yakın değiliz. Biz hem Ukrayna hem Rusya tarafıyla görüşebiliyor olmamızı barışa giden yolda bir avantaj olarak görüyoruz. Bu zorlu yolu yürüyebilir ve hedefe ulaşabilirsek, insanlığa büyük hizmet etmiş olacağız. Taraflar kışkırtmaları, silahlanma yarışını, insanların değil silahların konuştuğu bir düzeni terk etmeden, barış umudu somut bir biçimde doğmayacak. Fakat biz yılmadan o umudu aramayı sürdüreceğiz. Gayretleri artıracak ve daha çok çalışacağız.  Erdoğan, görevden ayrılan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in veda konuşmasında “Güneyde Türkiye olmadan Avrupa Kıtası’nın güvenliği öngörülemez, imkansız” açıklamasını da şu sözlerle değerlendirdi: Ben Sayın Stoltenberg’e hakikaten görevi boyunca Türkiye ile olan münasebetlerini en ideal şekilde sürdüren bir Genel Sekreter olarak bakıyorum. NATO Genel Sekreterliği boyunca bunu başarıyla sürdürdü. Türkiye'yle münasebetlerinde de hiçbir zaman olumsuz bir çizgi çizmedi. Yeni Genel Sekreter Mark Rutte ile de Hollanda Başbakanlığı süresi içerisindeki dostluğumuz iyiydi. İnşallah NATO Genel Sekreterliği’nde de bu dayanışmayı, bu birlikteliği yine devam ettiririz. Kurucu değerlerinden uzaklaşan ve onlara sahip çıkamayan uluslararası kuruluşlar ve ittifaklar yozlaşır. Bu temel arızayı gideremezlerse artık ana görevlerini dahi yapamaz hale gelirler. NATO eğer “hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” ilkesini “hepimiz bazılarımız için, bazılarımız hepimiz için” gibi bir forma dönüştürme tehlikesi ile yüz yüze gelirse o yozlaşma başlar. Bunun için tedbirler almak ve vakit geçirmeden uygulamak gerekir. Hele konu güvenlik gibi hayati bir husus ise ilkelerden milim sapma olmamalıdır. Türkiye, NATO içerisinde yükümlülüklerinin de sorumluluklarının da farkında olan ve bunları eksiksiz yerine getiren güvenilir bir müttefiktir. Türkiye’nin NATO için ne kadar kıymetli olduğunu Avrupa’nın bildiği ancak zaman zaman bunu göz ardı ettiğini görüyoruz.  Erdoğan, bir gazetecinin "Kasım ayında ABD seçime gidiyor. Türkiye-Amerika arasındaki ilişkilerde malum sorunlar bulunuyor. Özellikle terör örgütüne verdiği destek aralıksız sürüyor. Bu noktada başkanlar değişiyor ama bu müttefikliğe yakışmayacak tavırlar değişmiyor bir şekilde. Seçim sonu beklentiniz nedir? Yani Donald Trump veya Kamala Harris, yeni başkanla beraber nasıl bir değişim olur? Örneğin F-35 programına yeniden dönüş olabilir mi?" sorusunu şöyle cevaplandırdı: Temennim odur ki gelen gideni aratmasın. Çünkü, Amerika'da F-35 konusunu bizler yalnız Sayın Donald Trump döneminde yaşamadık, sonrasında da devam etti. Hepsi de bize bu hayal kırıklığını yaşattı. Cumhuriyetçiler de yaşattı, Demokratlar da... Şimdi yeni süreçte bunun sürüp sürmeyeceğini göreceğiz. 1 milyar 450 milyon dolar alacağımız var. Bu öyle böyle bir rakam değil. Şimdi bu alacağımızı tahsil etme noktasında da adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Bütün bunlarla beraber kasım seçiminin neticesi ne getirecek ne götürecek? Bunu da görmemiz lazım. Bizler bu işin sonucunda temennim odur ki Türkiye-ABD arasındaki ilişkileri de buna göre tekrar teraziye koyacağız. Adımlarımızı da ona göre atacağız. Umarız netice hayırlı olur.  Erdoğan, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile görüşmesini de şu sözlerle değerlendirdi: Sayın Paşinyan'ın yaklaşımına baktığımız zaman olumsuz bir havada görünmüyor. Türkiye olarak bizden Ermenistan-Azerbaycan arasındaki barış anlaşmasını, huzur içinde komşular olarak yaşamalarını bir an önce sağlamamızı istiyorlar. Biz de zaten bunun peşindeyiz, bunun gayreti içerisindeyiz. Temennim odur ki, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki bu gelişmeleri inşallah peyderpey halledelim, çözelim ve Azerbaycan-Ermenistan arasındaki bu sıkıntıları aşmak suretiyle artık yola revan olalım. Çünkü her iki taraf aslında barıştan yana. Şu anda Azerbaycan böyle bir beklentinin, gayretin içerisinde. Ermenistan'da da bunu gördük. Bizler oluşacak huzur ve barış ikliminin herkes için en iyisi olacağını düşünüyoruz. Ermenistan ile Azerbaycan barışı iki ülke için de yeni fırsatlar ve kazançların kapısını aralayacaktır. Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme süreci de bu barış sürecinin olumlu neticelenmesi ile müspet istikamette etkilenecektir.  Erdoğan, "BRICS’e üye olmak noktasında olumlu ya da olumsuz gördüğünüz öngörüleriniz nelerdir?" sorusunu şu şekilde yanıtladı: Her şeyden önce bizim BRICS ve ASEAN’da yer almamız, buralarda görünmemiz, inanıyorum ki bölgelerin aritmetiğini de değiştirecek. Çok daha farklı bir yapının inşasına vesile olacak. Orta Asya, Rusya, Baltık bölgesi ya da Uzak Doğu ile ilişkilerimiz kadar Kıta Avrupası ve Amerika ile de bağlarımızın bulunduğunu bir kenara koyamayız. Aynı şekilde Arap coğrafyası ve Körfez ülkeleriyle köklü bir geçmişimiz bulunurken Afrika ile de yakın ilişkilerimiz mevcut. Netice itibarıyla bulunduğumuz coğrafya ve binlerce yıllık geçmişimiz bizi böylesine çeşitli bir ortaklık mimarisi oluşturmak için teşvik ediyor. Biz bir NATO ülkesiyiz diye Türk dünyası ve İslam dünyası ile bağlantımızı kopartamayız. BRICS ve ASEAN bizim için özellikle ekonomik iş birliklerimizi geliştirmek için fırsatlar barındıran yapılar. Bu yapıların içinde yer almak NATO'dan vazgeçmek anlamına da gelmiyor. Bu ittifak ve iş birliklerinin, özellikle birbirinin alternatifi olduğunu düşünmüyoruz. Bugünün dünyasında bazı uluslararası gerilimler olsa da soğuk savaş dönemi çok geride kaldı. Bize “BRICS’e ya da başka bir yapıya girmeyin” diyenlere baktığınızda yıllardır parçası olmak için çalıştığımız Avrupa Birliği'nin kapısında bizi yıllarca bekletenlerle aynı kişiler. Biz bunlara bakarak asla geleceğimizi belirleyemeyiz.  Bir gazetecinin de "Yeni Anayasanın zorunluluk olduğunu her fırsatta ifade ediyorsunuz. İlk 4 maddenin de Cumhur İttifakı'nın kırmızı çizgisi olduğunu söylediniz. Ancak muhalefetin çeşitli gerekçelerle sürece katılmama gibi bir direnci var. Muhalefetin bu ısrarlı uzlaşma arayışınızda samimi davranacağını düşünüyor musunuz?" sorusunu da şu sözlerle cevapladı: Muhalefetin bir defa başta bu ilk 4 madde olmak üzere, bu konularda zaten herhangi bir ciddiyeti söz konusu değil. Onlar bunu sadece söylerler. Ama bu noktada iktidar ne söyler ne düşünür, böyle bir düşünceleri yok. Biz Cumhur İttifakı olarak bu konuda durduğumuz yerdeyiz, kararlıyız ve aynı kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. Türkiye'yi geleceğe, çağın gereklerine uygun, sivil, kapsayıcı, özgürlükçü yeni bir anayasa ortaya koymadan hazırlayamayız. Hiç de çekinmemeliyiz. Bakın dünya hızla değişiyor. 45-50 yıl öncesinin bakış açısıyla, üstelik darbeciler tarafından kaleme alınmış, yamalı bohçaya dönmüş bir anayasa ile bu değişime ayak uydurmak mümkün değil. Bizim çok diri, yeni bir anayasa ile geleceğe yürümemiz lazım. Konuyu ilk 4 maddeye sıkıştırmadan, “Biz nasıl bir anayasa yapmalıyız?” sorusuna odaklanmalıyız. Bizim anayasanın ilk 4 maddesiyle herhangi bir sorunumuz söz konusu değil. Bütün bunlarla beraber anayasanın satırları arasında dolaşan darbeci zihniyetle bizim problemimiz var. Ülkemizin gençlerinin geleceğini inşa edecek, onları dünya ile rekabete hazırlayacak vizyoner bir anayasaya bizim ihtiyacımız var. Biz bunu yapacağız. Zaten Cumhur İttifakı olarak Milliyetçi Hareket Partisi hazırlıklarını yaptı. Biz aynı şekilde hazırlıklarımızı yaptık. Bu hazırlıkları birbiriyle bütünleştirerek yolumuza inşallah devam edeceğiz. Güçlü bir anayasayı inşallah oluşturacağımıza inanıyorum.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.