TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Nasa

haberingundemi.com.tr - Nasa haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Nasa haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

NASA buz dağının görünmeyen kısmını IceNode robotuyla ölçecek Haber

NASA buz dağının görünmeyen kısmını IceNode robotuyla ölçecek

Avrupa Birliği'ne (AB) bağlı Copernicus uydu izleme sisteminin yayımladığı son verilere göre, geçen şubat ayı, tarihte kaydedilen en sıcak üçüncü şubat oldu. Her iki kutuptaki deniz buzu alanlarının toplamını ifade eden küresel günlük deniz buzu alanı da şubat başında tarihi düşük seviyeye ulaştı. Küresel ısınma sonucu buzul erimelerinde rekorlar kaydedilirken bunun sonucu olarak deniz seviyesindeki yükselme de birçok kurum tarafından doğru şekilde ölçülmeye çalışılıyor. Bu kurumlar arasında, Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesinin (NASA) uzay robotları üzerine çalışmalar yürüten birimi, Jet İtki Laboratuvarı (JPL/Jet Propulsion Laboratory) da bulunuyor. JPL ofisi verilerine göre, yüzyılın sonuna kadar, Antarktika buz sahanlığının çökmesi, deniz seviyesinin 1 metre veya daha fazla yükselmesine yol açarak dünya çapında yüz milyonlarca insanın hayatını derinden etkileyebilir. Isınan bir iklimde buz sahanlığının akıbetinin ne olacağı sorusunun yanıtı için gereken detaylı verilerin eksikliği, deniz seviyesi yükselmesini doğru tahmin etmenin önündeki başlıca engel olmaya devam ediyor. Gerekli veriler buz sahanlığının altında saklı Doğru ölçümlerin yapılabilmesi için Antarktika buz sahanlığının altındaki boşluklara erişmek ve bu bölgelerde çalışma yürütmek gerekiyor. Bu zorlu görevin gerçekleştirilmesi için JPL'de görevli bilim insanları IceNode adında bir su altı robotu geliştirdi. NASA JPL Robotik Makine Mühendisi ve IceNode Projesi Baş Araştırmacısı Dr. Paul Glick ile JPL İklim Bilimcisi ve IceNode Projesi Bilim Lideri Dr. Ian Fenty, robotun ve projenin detaylarına ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı. IceNode'un, Antarktika’da yüzen buz dağlarının altından veri toplamak için tasarlanmış bir robot olduğunu söyleyen Glick, "Bu büyük buz dağlarının altında ne olduğunu anlamak, gelecekteki deniz seviyesinin yükselişini öngörmenin anahtarlarından biri. Öte yandan, ulaşılması zor olan bu ortam, her türlü erişimi pahalı, sert ve tehlikeli hale getiriyor." dedi. Bu nedenle, uzay görevlendirmelerinde kullandıkları benzer bir mekanizmayı, bu alandaki ihtiyaçlara uyarladıklarını aktaran Glick, şu an ellerinde üç yıllık bir çalışmanın sonucu olarak etkili bir prototip olduğunu bildirdi. IceNode robotunun ortalama 2 metre boyunda ve 100 kilogram ağırlığında olduğu bilgisini paylaşan Glick, "Ayrıca, robotun üstünde buzun altına inmek için kullandığımız 1 metre uzunluğunda 3 kolumuz var. Şu anda IceNode, buzun erime hızını ölçmeye çalışıyor. Bunu, suyun sıcaklığını ve tuzluluğunu ölçerek, sudaki küçük parçacıkların hareketini izleyen akustik bir sensörle birlikte yapıyoruz." diye konuştu. Glick, ilk çalışmalarını bölgede halihazırda bir araştırma grubu olması dolayısıyla Arktik bölgesinde yürüttüklerini, öte yandan Antarktika'daki buzulların deniz seviyesini yükseltme potansiyelinin daha fazla olması nedeniyle asıl odaklanmak istedikleri bölgenin Antarktika olduğunu belirtti. "Başladığı işi herhangi bir insan müdahalesi olmadan bitirmek zorunda" Makine öğreniminin projedeki yerinden bahseden Glick, "IceNode projesinin tam olarak yapay zeka içerdiği tartışmalı ama kesinlikle otonom bir şekilde tasarlandığı söylenebilir. IceNode’un buz sahanlığı altında katettiği yol, buzun kalınlığı ve elektrik bütçesinin kısıtlı olması gibi faktörler bir araya geldiğinde bu, IceNode robotunun görevin ortasında bize ulaşamayacağı anlamına geliyor. Yani başladığı işi herhangi bir insan müdahalesi olmadan bitirmek zorunda." sözlerini sarf etti. En önemli problemlerinin sürekli veri toplayabilmek için devamlı ihtiyaç duydukları enerji olduğunu dile getiren Glick, projenin iklim krizi üzerine yürütülen çalışmalara katkılarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: "IceNode, buz sahanlıklarının davranışı ve mekaniği hakkında veri toplamak için tasarlanmış bir gözlem aracı. Topladığı verileri, okyanuslarımızın ne kadar ve hangi hızla yükseleceği konusunda bilim insanları daha iyi tahminler için kullanabilir. Sonrasında bu bilgilerle ne yapacağımız bize kalmış. Belki de sera gazı emisyonlarında bir azalmaya ilham verebilir veya şehirlerin ve ülkelerin gelecekte daha dirençli planlanmasına yardımcı olabilir." Glick, proje henüz tamamlanmadığı için kesin veriler elde edemediklerini, gelecek birkaç yıl içinde olumlu sonuçlar almayı umduklarını ifade etti. "Küresel iklim modellerinde doğrudan kullanılabilir" Deniz seviyesi yükselmesini, milyonlarca insanın hayatını doğrudan etkileyen acil bir problem olarak nitelendiren Dr. Ian Fenty ise 100 yıl içinde Antarktika'da neler yaşanacağının bilinmediğini ve bu durumun büyük bir belirsizliğe neden olduğunu kaydetti. Yürüttükleri projenin oldukça zor olduğunun altını çizen Fenty, "Antarktika buz sahanlığının altında otonom çalışabilen bir robot inşa etmek, Mars'ın kayalık arazisini geçebilecek bir robot inşa etmekten daha kolay değil." şeklinde konuştu. Fenty, proje sayesinde elde edilecek verilerin nasıl kullanılacağına dair şu öngörüleri paylaştı: "IceNode projesinden gelen veriler, iklim modellerinde, özellikle gezegenin önümüzdeki 100 yıl içinde nasıl değişeceğini tahmin eden küresel iklim modellerinde doğrudan kullanılabilir. Günümüzde bu modeller, okyanusun Antarktika ile nasıl bir etkileşimi olduğuna dair bazı açıklamalarda bulunuyor ancak bu açıklamalar oldukça yüksek seviyede belirsizlikler taşıyor. IceNode projesinden elde edilen veriler, bu modellerin gelişmesini sağlayarak geleceğe yönelik daha sağlam tahminlerde bulunmamızı mümkün kılacak." Antarktika’daki buzul erimelerinin anlaşılmasına yönelik son 30 yıldır dünyada çeşitli kurumlar tarafından ciddi çalışmalar yürütüldüğünü, kıtanın çeşitli yerlerine 600 metreye kadar varan delikler açıldığını belirten Fenty, ortaya konan çabaya rağmen elde edilen verilerin yetersiz olduğuna dikkati çekti. Fenty, IceNode'un, bu görevleri daha düşük maliyetlerle yerine getirme kapasitesi olduğunu sözlerine ekledi.

ABD'li şarkıcı Katy Perry, Blue Origin ile uzaya gidiyor Haber

ABD'li şarkıcı Katy Perry, Blue Origin ile uzaya gidiyor

"Firework" şarkısıyla tanınan Perry’ye, Blue Origin’in sahibi Jeff Bezos’un nişanlısı Lauren Sanchez, CBS sunucusu Gayle King, eski NASA roket bilimcisi Aisha Bowe, sivil haklar aktivisti Amanda Nguyen ve film yapımcısı Kerianne Flynn eşlik edecek. Blue Origin, bu uçuşun Sovyetler Birliği’nden Valentina Tereşkova’nın 1963’te gerçekleştirdiği tek kişilik uzay misyonundan bu yana ilk tamamen kadınlardan oluşan uzay yolculuğu olacağını duyurdu. Uçuş için kesin bir tarih açıklanmazken, kalkışın bahar aylarında yapılacağı belirtildi. Uzay yolculuğu turne öncesinde gerçekleşecek Katy Perry'nin "Lifetimes" turnesi 23 Nisan - 11 Kasım tarihleri arasında sürecek. Bu nedenle uzay yolculuğunun turne başlamadan önce gerçekleşmesi bekleniyor. Ünlü şarkıcı, Newsweek’e yaptığı açıklamada, "Eğer çocukken bana ilk tamamen kadınlardan oluşan uzay ekibinde yer alacağımı söyleseydiniz, inanırdım. Hayal gücümde hiçbir sınır yoktu." ifadelerini kullandı. Uzay yolculuğu 11 dakika sürecek NS-31 misyonu, New Shepard roketinin insanlı olarak gerçekleştirdiği 11. uzay uçuşu olacak. Roket, bugüne kadar 52 kişiyi uzaya taşıdı. Blue Origin’e göre New Shepard roketi, tamamen otonom bir yapıya sahip ve pilot olmadan uçuş gerçekleştiriyor. Yolcular, uluslararası olarak uzayın sınırı kabul edilen Kármán hattını geçerek yaklaşık 11 dakikalık bir yolculuk yapacak. Şirket, bu özel misyonun Lauren Sanchez'in öncülüğünde gerçekleştiğini belirterek, Sanchez’in "bu keşif görevini yönetmekten onur duyduğunu, ekibin Dünya'ya bakış açısını değiştirecek ve gelecek nesillere ilham verecek bir deneyim yaşayacağını" ifade ettiğini aktardı. Lauren Sanchez, 2023 yılında Vogue dergisine verdiği röportajda tamamı kadınlardan oluşan bir ekip ile uzaya gitmeyi planladığını açıklamış ve "Kadınlar için yeni bir yol açıyoruz." demişti. Ünlü isimlerin uzay yolculuğu devam ediyor Blue Origin, daha önce birçok ünlü ismi uzaya taşıdı. Şirketin kurucusu Jeff Bezos, 2021 yılında düzenlenen ilk insanlı uzay uçuşunda yer almıştı. ABD’li sunucu Michael Strahan ve "Star Trek" oyuncusu William Shatner da Blue Origin roketiyle uzaya çıkan isimler arasında bulunuyor. Öte yandan, Virgin Galactic'in kurucusu Richard Branson, Temmuz 2021’de şirketinin VSS Unity uzay aracıyla uzaya çıkmıştı. SpaceX’in kurucusu Elon Musk ise henüz uzay yolculuğu yapmadı.

NASA, yapay güneş tutulması yaratmaya hazırlanıyor Haber

NASA, yapay güneş tutulması yaratmaya hazırlanıyor

NASA, Güneş’in en büyük gizemlerini ve Güneş Sistemi üzerindeki etkilerini araştırmak için çığır açan bir görev başlatıyor. ABD uzay ajansı, PUNCH (Korona ve Heliosferi Birleştirecek Polarimetre) görevi kapsamında bavul büyüklüğündeki 4 uyduyla Güneş aktivitesini üç boyutlu olarak gözlemleyeceğini duyurdu. Dünya, Güneş’e oldukça yakın olsa da, bilim insanları hâlâ bu dev yıldızın işleyişine dair bazı temel sorulara yanıt arıyor. Bunlardan biri, Güneş'in dış atmosferi olan koronasının neden yüzeyinden çok daha sıcak olduğu sorusu. Ayrıca, güneş rüzgarlarının nasıl oluştuğu ve uzayda ilerlerken nasıl hızlandığı da henüz tam olarak bilinmiyor. NASA, PUNCH göreviyle yapay bir tam güneş tutulması yaratacak. Böylece Güneş’in koronası, daha önce hiç olmadığı kadar yüksek çözünürlüklü görüntülerle incelenecek. Bilim insanları, taçküre kütle atımları ve güneş patlamaları gibi olayların Dünya ve uzaydaki teknolojiler üzerindeki etkilerini daha iyi anlamayı ve uzaydaki hava olaylarına yönelik daha isabetli tahminler yapmayı hedefliyor. NASA’dan yapılan açıklamada, “PUNCH’ın ölçümleri sayesinde bilim insanları, Güneş’ten kopan ve Dünya’ya ulaşan olayların nasıl geliştiğini daha net görebilecek. Bu da uzaydaki hava olaylarının etkileri ve insanlığın robotik keşif araçları üzerindeki olası sonuçlarını daha doğru tahmin etmemizi sağlayacak” denildi. Tarihi fırlatma, 27 Şubat’ta Kaliforniya’daki Vandenberg Uzay Kuvvetleri Üssü’nden gerçekleştirilecek. SpaceX’in Falcon 9 roketi, dört PUNCH uydusunu alçak Dünya yörüngesine taşıyacak.

Ay’dan kopan gizemli parça: 2024 PT5 Haber

Ay’dan kopan gizemli parça: 2024 PT5

2024 PT5, 33 feet (10 metre) çapında ve Güneş yörüngeünde ilerleyen bir gök cismi olarak tanımlandı. Yörünge yapısının Dünya’ya benzediği ve bu nedenle bizim gökyüzü bölgemizden gelmiş olabileceği ifade ediliyor. İlk olarak 7 Ağustos’ta ATLAS teleskop sistemleri tarafından gözlemlenen bu nesne, Ay’dan kopan ve binlerce yıl öncesine dayanan bir parça olabilir. Ay’dan kopan göktaşı Dr. Teddy Kareta ve ekibi, Lowell Keşif Teleskobu ve NASA’nın Hawaii’deki Kızılötesi Teleskop Tesisini kullanarak yaptıkları incelemelerde, göktaşının Ay yüzeyinden toplanan kayaçlara çok benzediğini belirtti. “2024 PT5, Ay’dan gelen silikat minerallerle uyum gösteriyor ve sadece birkaç bin yıllık bir yaşa sahip gibi görünüyor” diyen Kareta, bu bulgunun nadir fakat büyüyen bir Ay’dan kopan göktaşı popülasyonuna işik tuttuğunu ifade etti. Uzay enkazı olmadığı kanıtlandı Araştırmacılar, bu göktaşının uzay enkazı olmadığını anlamak için hareketlerini dikkatle inceledi. NASA uzmanları, 2024 PT5’in, göktaşı hareketine uygun yoğunluk ve davranış gösterdiğini onayladı. Ay’dan gelen yeni bilgiler Araştırma, Ay yüzeyindeki çarpışma olaylarının Ay’dan kopan parçaların Dünya’ya yakın yörüngeye taşıyabileceğini gösteriyor. 2024 PT5, Ay’dan kopan ve Dünya benzeri yörüngeye sahip ikinci nesne olarak kayıtlara geçti. Daha önce, 2016’da keşfedilen 469219 Kamo’oalewa da benzer bir hikâyeye sahipti. Bu bulgu, Ay’dan kopan göktaşlarını anlamak için yeni araştırmaları teşvike edebilir ve Ay’ın yüzey yapısıyla ilgili daha fazla bilgi sunabilir.

Süpernova ışığı kozmik tozu aydınlattı Haber

Süpernova ışığı kozmik tozu aydınlattı

Cassiopeia Takımyıldızı'nda bulunan süpernova kalıntısı, geçmişte gerçekleşen bir yıldız patlamasının etkilerini gözler önüne serdi. Patlama sırasında yayılan güçlü X-ışınları ve morötesi ışık, uzaydaki gaz ve toz bulutlarını ısıtarak parlamalarına neden oldu. NASA'nın Webb Teleskobu, bu ışık yankısını detaylı bir şekilde inceleyerek daha önce bilinmeyen düğüm, katman ve bulut yapılarının ortaya çıkmasını sağladı. Araştırma ekibinden Dr. Jacob Jencson, “Bu kadar detaylı bir görüntü beklemiyorduk. Ortaya çıkan katmanlar tıpkı bir soğanın halkaları gibi” ifadelerini kullandı. Uzmanlar, elde edilen görüntülerin, yıldızlararası ortamın gerçek yapısına dair önemli ipuçları sunduğunu belirtiyor. Uzayın haritası çıkartılıyor Webb Teleskobu’nun NIRCam (Yakın Kızılötesi Kamera) ile çekilen görüntüler, toz ve gaz bulutlarının daha önce bilinmeyen karmaşık yapısını gözler önüne serdi. Bilim insanları, elde edilen verilerin yıldızlararası manyetik alanlar ve galaksilerdeki toz dinamikleri hakkında yeni bilgiler sağlayacağını düşünüyor. Araştırmaya katılan bilim insanlarından Dr. Armin Rest, “Bu çalışma, tıpkı bir tıbbi tomografi taraması gibi, uzaydaki yapıları üç boyutlu olarak anlamamıza yardımcı olacak” dedi. NASA, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve Kanada Uzay Ajansı (CSA) işbirliğiyle geliştirilen James Webb Uzay Teleskobu, evrenin kökenine dair bilinmeyenleri açığa çıkarmaya devam ediyor. Bilim insanları, gelecekte yapılacak yeni gözlemlerle yıldız patlamalarının uzaydaki etkilerini daha ayrıntılı incelemeyi planlıyor.

Çin'in kargo mekiği uzay istasyonuna ulaştı Haber

Çin'in kargo mekiği uzay istasyonuna ulaştı

Çin İnsanlı Uzay Seferleri Ajansından (CMSA) yapılan açıklamada, mekiğin, uzay istasyonun çekirdek modülünün arka iskelesine demirlediği bildirildi. Açıklamada istasyonundaki taykonotların mekiğe girerek ikmal malzemelerini planlanan şekilde transfer edeceği belirtildi. Mekik, dün gece saatlerinde "Long March 7 Y9" roketiyle Haynan Adası'ndaki Vınçang Uzay Aracı Fırlatma Merkezi'nden fırlatılmıştı. İkmal seferi, 30 Ekim'de uzay istasyonuna gönderilen yeni taykonot ekibinin ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlıyor. Çin, uzay istasyonuna 2021'de "Tiencou-2" ve "Tiencou-3", 2022'de "Tiencou-4" ve "Tiencou-5", 2023'te "Tiencou-6" ve bu yıl ocakta "Tiencou-7" ikmal seferlerini düzenlemişti. Çin'in uzay istasyonu "Tiengong" Çin, ABD'nin uzay araştırmaları alanındaki işbirliğini yasaklaması ve Uluslararası Uzay İstasyonu programına katılımını engellemesi nedeniyle yörüngede kendi uzay istasyonunu kurmuştu. Bir çekirdek modül, iki laboratuvar modülünden oluşan ve bir uzay teleskobunun eklenmesi planlanan "Tiengong" (Gök Sarayı) istasyonu, Rusya'nın artık faal olmayan Mir Uzay İstasyonu model alınarak inşa edildi. İstasyonun ana parçası "Tienhı" (Göksel Uyum) adı verilen çekirdek modül 29 Nisan 2021'de, ilk laboratuvar modülü "Vıntien" (Gökleri Aramak) 24 Temmuz 2022'de, ikinci laboratuvar modülü "Mıngtien" (Gökleri Düşlemek) ise 31 Ekim 2022'de fırlatıldı. Çekirdek modüle laboratuvar modüllerinin eklenmesiyle "T" biçimli ana iskeletinin kurulumu tamamlanan istasyon, "uygulama ve geliştirme aşamasına" geçti. "Şüntien" (Gökleri Dolaşmak) adı verilen uzay teleskobunun da ayrı modül olarak istasyona eklenmesi planlanıyor. 3 kişilik taykonot ekibinin dönüşümlü görev yaptığı istasyona "Şıncou" (Kutsal Gemi) mekikleriyle personel, "Tiencou" (Gök Gemisi) mekikleriyle de ikmal malzemeleri taşınıyor.

Uranüs'te yaşamı destekleyebilecek okyanuslar olabilir Haber

Uranüs'te yaşamı destekleyebilecek okyanuslar olabilir

BBC'nin haberine göre, araştırmacılar, Nasa'nın Voyager 2 uzay aracı tarafından 1986'da toplanan verileri yeniden inceledi. Yeni değerlendirmede, Voyager'ın veri topladığı sırada güçlü güneş fırtınası olması nedeniyle manyetik alanın geçici olarak bozulmuş olabileceği, bunun da Uranüs sisteminin gerçekte nasıl bir yer olduğu konusunda yanıltıcı tespitler yapılmasına yol açtığı üzerinde duruldu. Bir gezegenin manyetik alanı, gezegenden ve uydularından çıkan ve okyanuslarla jeolojik faaliyetlere işaret eden gazları ve diğer maddeleri hapsederken Voyager 2 verilerinde manyetik alan görülmemiş ve bu da Uranüs'te yaşam olmadığı görüşlerine yol açmıştı. Bu kapsamda yeni analizde, Uranüs sisteminde okyanusların kanıtını sağlayan gazlar tespit edilirken bilim insanları bunun gezegende yaşam ihtimaline işaret ettiğini ileri sürdü. University College London'dan Dr. William Dunn, yaptığı değerlendirmede, "Bu sonuçlar Uranüs sisteminin daha önce düşünülenden çok daha heyecan verici olabileceğini gösteriyor. Orada yaşam için gerekli koşullara sahip olabilecek uydular olabilir, yüzeyin altında balıklarla dolu okyanuslar olabilir" ifadelerini kullandı. Voyager 2'nin Uranüs ve uydularının yanından en son geçmesinin üzerinden yaklaşık 40 yıl geçerken Nasa, 10 yıl içinde daha yakından bakmak üzere Uranüs'e yeni bir keşif misyonu başlatmayı planlıyor. Uranüs, ortalama eksi 224 santigrat derece sıcaklıkla Güneş sistemindeki en soğuk gezegen olarak biliniyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.