SON DAKİKA
Hava Durumu

#Iklim

haberingundemi.com.tr - Iklim haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Iklim haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Dünya tehlike altında Haber

Dünya tehlike altında

Norveç’teki Uluslararası İklim Araştırmaları Merkezi’nden (CICERO) fizikçi Bjorn Samset, “En iyi senaryoda bile, hızlı değişimlerin 1,5 milyar insanı etkileyeceğini hesaplıyoruz” dedi. Ancak bu düşük tahmin, sera gazı emisyonlarının hızla azaltılmasıyla mümkün olabilecek bir durum. Bu gerçekleşmezse, mevcut yolumuza devam edersek, tehlikeli hava değişikliklerinin dünya nüfusunun yüzde 70'ini etkileyeceğini öngörüyor. Dünya, şimdiden bu aşırı hava olaylarının örneklerini yaşıyor. Avrupa’nın iklim servisi Copernicus’un verilerine göre, bu yaz Kuzey Yarımküre’de kaydedilen en sıcak yaz oldu. Güney Yarımküre de tarihindeki en sıcak kışlardan birini yaşadı. "Bir savaş bölgesinde yaşıyormuşçasına duyarsızlaşıyoruz" Bu küresel sıcaklık artışı; ölümcül yangınlar, seller, fırtınalar ve kuraklıklar gibi olayları tetikleyerek tarım ürünlerini yok ediyor ve yaygın kıtlıklara yol açıyor. Aynı zamanda, hastalıkların yayılması için de elverişli koşullar yaratıyor. Woodwell İklim Araştırma Merkezi'nden iklim bilimci Jennifer Francis, “Bir savaş bölgesinde yaşıyormuşçasına sürekli bombaların patlamasına ve silah seslerine duyarsızlaşıyoruz” diyerek, iklim verilerinin alarm zilleri çaldığını belirtti. Araştırmalar, sıcaklıklar, yağışlar ve rüzgarlar gibi aşırı hava olaylarının birbirini takip etme veya aynı anda gerçekleşme ihtimalinin arttığını gösteriyor. Örneğin, 2022’de Pakistan’daki şiddetli sıcak hava dalgası, hemen ardından yaşanan benzeri görülmemiş sel felaketiyle milyonlarca insanı etkiledi. CICERO araştırmacıları, yüksek sera gazı emisyonları devam ederse özellikle tropikal ve subtropikal bölgelerde yaşayan insanların aşırı hava olaylarından çok etkileneceğini belirtiyor. Bu araştırma, iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele etmek için emisyonların hızla azaltılması gerektiğini vurgularken, önümüzdeki 20 yılda ciddi değişikliklere hazırlanmanın zorunlu olduğunu gösteriyor. Araştırma Nature Geoscience dergisinde yayımlandı.

Kuzey Işıkları Doğa harikası mı tehlike mi? Haber

Kuzey Işıkları Doğa harikası mı tehlike mi?

Aurora Borealis'i yani Kuzey Işıkları'nı görmek, birçok insanın hayalini süsleyen benzersiz bir deneyimdir. Bu doğa olayını izlemek için turistler genellikle İzlanda, Norveç, İsveç ve Alaska gibi kuzey bölgelere seyahat ederler. Ancak, bu yerlere yapılan yolculuklarda bile Kuzey Işıkları'nı görmek garanti değildir, çünkü bu muhteşem olay birçok faktöre bağlıdır. 2024 yılı ise Kuzey Işıkları'nı görmek isteyenler için kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor. Kuzey yarımküredeki bu doğa olayının bir de Güney yarımküredeki karşılığı vardır: Aurora Australis, yani Güney Işıkları. Antarktika ve Yeni Zelanda gibi bölgelerde görülen bu ışık gösterisi, Kuzey Işıkları kadar bilinmese de en az onun kadar büyüleyicidir. Kuzey Işıkları, karanlık gecelerde gökyüzünde beliren yeşil, pembe ve kırmızı tonlarındaki parlak, dönen ışık perdeleri olarak tanımlanır. Bu ışıklar, genellikle kutuplara yakın bölgelerde gözlemlenir ve Dünya'nın manyetik alanının güçlü olduğu bu bölgelerde yoğunlaşarak etkileyici bir renk cümbüşü oluşturur. Bu etkileyici görüntü, güneşten gelen yüklü parçacıkların Dünya'nın manyetik alanıyla etkileşime girmesi sonucu oluşur. İskandinav ülkeleri, Grönland, Alaska ve Kanada gibi kuzey enlemlerinde sıkça görülen bu doğa olayı, bu yılın olağanüstü manyetik fırtınası sayesinde daha güneydeki bölgelerde de izlenebildi. 2024 yılında kuzey ışıkları neden daha yaygın görülüyor? 2024 yılı, son yirmi yılın en güçlü manyetik fırtınalarından birine tanık oldu. Bu fırtına, Güneş'ten gelen devasa bir koronal kütle ejeksiyonu (Güneş'ten fırlayan büyük yüklü parçacık bulutları) nedeniyle meydana geldi. Bu parçacıklar, Dünya'nın manyetosferiyle etkileşime girerek Kuzey Işıkları'nın alışılmadık bölgelerde görülmesine neden oldu. İngiltere, İrlanda, hatta Florida gibi güneydeki bölgeler bile bu yılın büyüleyici ışık gösterisine tanıklık etti. Bu olağanüstü fırtına sadece gökyüzünü aydınlatmakla kalmadı, aynı zamanda dünyanın çeşitli yerlerinde uydulara ve elektrik şebekelerine de zarar verdi. San Francisco'dan Paris'e yapılan bir uçuş, Arktik bölgesi üzerinden geçerken artan güneş radyasyonuna maruz kalmamak için rotasını değiştirmek zorunda kaldı. 2024 yılı, Kuzey Işıkları'nın sadece kutup bölgelerinde değil, dünyanın farklı yerlerinde de gözlemlendiği olağanüstü bir yıl olarak tarihe geçti. Bu güçlü manyetik fırtına, dünya genelinde birçok insana bu doğa harikasını izleme şansı sundu ve bize gezegenimizin güneşle olan etkileşimlerinin ne kadar muhteşem olabileceğini hatırlattı. Eğer siz de bu muhteşem doğa olayını görmek istiyorsanız, 2024 yılı, Kuzey Işıkları'nı gözlemlemek için ideal bir yıl olabilir! kaynak: BBC, NASA, Listmag, 

Eyvah! Okyanuslardaki  yaşamın sonu mu geliyor? Haber

Eyvah! Okyanuslardaki yaşamın sonu mu geliyor?

Potsdam İklim Etkileri Araştırma Enstitüsü (PIK) tarafından hazırlanan rapor, gezegenimizin yaşamı sürdürebilme kapasitesini belirleyen dokuz kritik faktörü ele alıyor.  Eşik noktaları aşılmak üzere  Bu dokuz alandan altısı, son yıllarda insan faaliyetleri nedeniyle güvenli sınırlarını çoktan aştı.  PIK’in ilk Gezegensel Sağlık Kontrolü raporuna göre, okyanus asidifikasyonu da bu faktörlere eklenmek üzere.  İklim değişikliği, doğal türlerin ve habitatların kaybı, tatlı su kaynaklarının azalması ve plastiklerle kimyasal gübreler gibi kirleticilerin artışı, aşılmış güvenli sınırlar arasında yer alıyor.  Okyanus asidifikasyonu seviyesi de, fosil yakıtların yakılmasıyla atmosfere salınan karbondioksit (CO2) emisyonlarının hızla artması nedeniyle sürdürülebilir sınırını aşmak üzere.  PIK raporunun baş yazarlarından Boris Sakschewski, "CO2 emisyonları arttıkça, bu gazın daha fazlası deniz suyunda çözünerek okyanusları daha asidik hale getiriyor" dedi. Sakschewski, mevcut emisyon seviyelerinde bile okyanus sisteminin tepkisinin zaman aldığını, bu nedenle asidifikasyon sınırının aşılmasının kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Asidik su, mercanları, kabuklu deniz hayvanlarını ve deniz yaşam zincirinin önemli bir parçası olan fitoplanktonları olumsuz etkiliyor. Bu durum, milyarlarca insan için gıda kaynaklarını tehdit ederken, okyanusların daha fazla CO2 emmesini ve küresel ısınmayı sınırlandırma kapasitesini de zayıflatıyor.  Gezegenin dokuz kritik sınırından tek geçilmeyen ise, ozon tabakasının durumu.  1987’de bazı zararlı kimyasalların yasaklanmasıyla ozon tabakası iyileşme göstermeye başladı. Ancak atmosferdeki ince partiküller gibi diğer tehlikeli faktörlerin sınırına yaklaşıldı. Bu partiküller, kalp ve akciğer hastalıklarına neden olabiliyor.  Araştırmacılar, birçok ülkenin hava kalitesini iyileştirme çabaları sayesinde partikül seviyelerinde bir miktar gerileme olduğunu belirtti. Ancak sanayileşme sürecindeki ülkelerde bu oranların hızla artabileceği uyarısında bulundular.  PIK’in belirlediği dokuz gezegensel sınır, insanları doğal sistemlerin geri dönülemez noktalara geçmesini engellemek için uyarıyor. Sakschewski, bu sınırların birbirine bağlı olduğunu ve bir limitin aşılmasının, dünyanın tüm yaşam sistemini tehlikeye atabileceğini belirtti.  Raporda ayrıca, bir sorunun çözülmesinin, diğer alanlarda da olumlu etkiler yaratabileceği ifade ediliyor. Örneğin, dünya sıcaklığının sanayi öncesi seviyelerin 1.5 santigrat derece üzerine çıkmasını engellemek, pek çok konuda iyileşmelere yol açabilir.

İZMİR KÖRFEZİ BİLİM  KURULU TOPLANDI Haber

İZMİR KÖRFEZİ BİLİM KURULU TOPLANDI

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca, İzmir Körfezi'ndeki kirliliği mercek altına almak amacıyla oluşturulan Bilim Kurulu, acil eylem planı oluşturmak üzere ilk toplantısını gerçekleştirdi.  Toplantının açılışında konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Fatma Varank, İzmir Körfezi'nde yaşanan balık ölümlerinin sadece bölgesel ekosistemi değil ülkenin biyolojik çeşitliliği, balıkçılık sektörü ve kıyı topluluklarının sürdürülebilirliği açısından da büyük bir tehdit oluşturduğunu belirtti.  Bu tehdide karşı birlikte harekete geçmek için toplandıklarını aktaran Varank, "Balık ölümleri, çevresel sorunların çok boyutlu ve karmaşık doğasını bizlere bir kez daha hatırlatmaktadır. Bu olay iklim değişikliğinden su kalitesine, kentsel kirlilikten deniz ekosisteminin bozulmasına kadar birçok farklı sektörün bir araya geldiği bir krizi işaret etmektedir. Bu nedenle bu soruna karşı geliştirilecek çözümlerin bilimsel temellere dayanması ve tüm paydaşların katılımıyla uygulanması büyük bir önem taşımaktadır" dedi.  Eylül ayı sonuna kadar İzmir Körfezi'yle ilgili acil eylem planının açıklanacağını aktaran Varank, şöyle konuştu: Bugün ve yarın gerçekleştireceğimiz toplantılarda bilimsel verilerin ışığında acil eylem planımızı şekillendirecek İzmir Körfezi'nin ekosistemini koruyacak ve bu tür olayların tekrar yaşanmasını önleyecek adımları belirleyeceğiz.  Daha sonra basına kapalı devam eden toplantıya İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Cemil Tugay ve ilgili kurumların temsilcileri de katıldı. 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.