TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Hazine Ve Maliye Bakanı

haberingundemi.com.tr - Hazine Ve Maliye Bakanı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hazine Ve Maliye Bakanı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

'Jeopolitik gelişmeler Türkiye'nin önemini ortaya koyacak' Haber

'Jeopolitik gelişmeler Türkiye'nin önemini ortaya koyacak'

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğinin (MÜSİAD) "2024 Yılı Değerlendirmesi 2025 Yılı Beklentileri" programındaki konuşmasında, Türkiye ve dünya ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kısa vadede dünya ekonomisinde Türkiye ekonomisi açısından önemi olan ve ülkeyi etkileyen konulara değinen Şimşek, 2025'te Avrupa Birliği ve Türkiye'nin yakın coğrafyasında büyümenin hızlanmasının beklendiğini anımsattı. Şimşek, bunun gerçekleşmesi durumunda dış talep, ihracat açısından bunun olumlu bir trend olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Bu durum, Türkiye'nin programını, büyümesini, ihracatını destekleyici bir trend. Avrupa ve ABD'nin ekonomi politikalarında belirsizliklerde bir artış var, önemli ölçüde siyasi dinamiklerden kaynaklanıyor, küresel enflasyondaki düşüş ise bizim için destekleyici. Daha uygun kısa vadeli finansal koşullar, OVP'yi de ekonomik aktiviteyi de destekleyici nitelikte. Bizi en yakından ilgilendiren petrol, doğal gaz gibi emtia fiyatlarında bugün itibarıyla reel artış öngörülmüyor. Jeopolitik gelişmeler hepimizin radarında ve yakından takip ettiğimiz bir husus. Şunun altını çizmek istiyorum; jeopolitik gelişmeler, Türkiye'nin artan jeopolitik önemini ortaya koyacak, 2025'te bu daha net bir şekilde ortaya çıkmış olacak. Bölgemizdeki gibi birçok sorunun çözümünde Türkiye lider rolünü oynamaya devam edecek ve bu dünyada daha çok takdir edilecek, bu anlamda Türkiye'nin stratejik önemi artmış olacak. Dolayısıyla kısa vadede baktığımız zaman aslında görünüm programı (OVP), reel ekonomiyi, ihracatı destekleyici nitelikte." Türkiye'nin ihracatının yaklaşık yüzde 76'sının Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'ya, yani yakın coğrafyaya gittiğine işaret eden Şimşek, buralarda 2025'te öngörülen büyümenin 2024 ve 2023'e göre çok daha olumlu olduğunu söyledi. "2023, 2024'e göre 2025'te dünyada enflasyon düşmeye devam edecek" Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dünyada enflasyonda düşüşün devam ettiğini belirterek,"2023, 2024'e göre 2025'te dünyada enflasyon düşmeye devam edecek, öngörülen rakam ortalama yüzde 4,3. Gelişmiş, ABD gibi Avrupa Birliği gibi bölgelerde yüzde 2 civarına inmesi bekleniyor. Bu gerçekleşirse hem Avrupa Merkez Bankası hem Amerika Merkez Bankasının kısa vadeli faiz oranlarının düşük seyretmesi, daha da düşmesi beklenir." değerlendirmesinde bulundu. Uzun vadeli borçlanma faizlerinin ise şu anda yukarı yönlü olduğunu dile getiren Şimşek, bunun belirsizliği yansıttığına dikkati çekti. Şimşek, "20 Ocak'tan sonra ABD'de bu belirsizlik azalacak gibi, o zaman esas uzun vadeli faizlere ilişkin bir değerlendirme yapmak daha kolay olacak." dedi. Emtia fiyatlarında 2025'te önemli bir değişiklik öngörülmediğini aktaran Şimşek, jeopolitik gerginliklerde hızlı bir artış olduğunu, finans piyasalarının, sermaye piyasalarının bunu pek dikkate almadığını, etkilerinin sınırlı olacağını düşündüğünü belirtti. "Küresel imalat sanayi üretiminin üssü kaydı" Şimşek, "Özetle kısa vadede nispeten Türkiye'nin arkasından esme ihtimali olan rüzgarlar söz konusu. Kısa vadede Türkiye ekonomisi ve OVP'yi destekleyici bir ortam var." ifadelerini kullandı. Uzun vadede dünyanın önemli sorunlarla karşı karşıya olduğunu ifade eden Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Dünyada ticarette bir parçalanma, korumacılık söz konusu. Dünyada küresel borç milli gelire göre oldukça yüksek seviyede. Uzun vadeli faizlerin yüksek olduğu bir ortamda bu bir sorun kaynağı. Dünya nüfusu yaşlanıyor. Dünya bir taraftan dönüştürücü, yani verimliliği arttıracak bir taraftan da yıkıcı teknolojik konularla karşı karşıya, yapay zekadan bahsediyorum. İklim değişikliği diğer önemli bir konu. 2. Dünya Savaşı sonrası dünya ticaretinde kural bazlı, çok taraflı mekanizmalar oluştu fakat bugün gelinen noktada bu kural bazlı, serbest ticaretten uzaklaşma söz konusu." ABD ve Çin arasında yaşanan jeostratejik rekabet nedeniyle küresel ticarette parçalanmanın yeni normal olduğuna dikkati çeken Şimşek, ticaretteki sınırlamaların Çin-ABD merkezli olarak ciddi boyutlara ulaştığını dile getirdi. Şimşek, son 2 yılda çok sayıda sınırlama söz konusu olduğunu belirterek, "Küresel imalat sanayi üretiminin üssü kaydı. Çin'in küresel imalat sanayindeki payı yüzde 8,6'dan yüzde 30'un üzerine çıktı. Aynı dönemde Avrupa Birliği, ABD, Japonya gibi birçok ülke, gelişmiş bölge, gelişmiş ülke, küresel imalat sanayi katma değerindeki paylarında ciddi düşüş yaşadı." diye konuştu. Buradaki kaymanın yeni trendler oluşturacağına işaret eden Şimşek, dost ülkelerden tedarikin şu anda çok önemli bir trend oluşturmaya başladığını vurguladı. Şimşek, "Dost ülkelerden tedarik, önemli bir trend olmaya devam edecek. Küresel ticaret politikaları belirsizlik endeksi, ciddi boyutlara ulaşmış durumda, yakın tarihin en yüksek düzeyinde. 20 Ocak sonrası ne tür adımlar atılacak, gümrük tarifelerinde ne tür değişiklik olacak burada belirsizlik var. ABD'nin ticaret politikası belirsizliklerinden bazı ülkeler çok, bazı ülkeler az etkilenecek, bizim nispeten az etkilenmemiz beklenir çünkü ABD'ye karşı ticaret fazlamız yok, ayrıca yüksek gümrük tarifeleriyle zaten şu an da karşı karşıyayız. Çin ihracatının rota değiştirmesi nedeniyle bu alanda ise ABD'nin yeni ticaret politikalarının bize etkisi büyük olabilir. Eğer yeni ABD yönetimi seçim öncesi söyledikleri ile amel ederse bu bizi dolaylı olarak ciddi şekilde etkileyebilir." değerlendirmesini yaptı. ABD-Çin ekseninde yaşananlar ve yaşanacaklarla ticaret savaşlarının hız kazanabileceğini dile getiren Şimşek, doların küresel bir para birimi olması dolayısıyla, doların değerinin de tüm dünyayı etkilediğini hatırlattı. Şimşek, "Mesela paritedeki dalgalanma bizi etkiliyor çünkü ham maddeyi dolarla ithal ediyoruz ama ihracatı avro ile yapıyoruz, paritedeki değişiklik bizim rekabet gücümüzü etkiliyor." ifadesini kullandı.

Kira sözleşmelerinde e-devlet dönemi başladı Haber

Kira sözleşmelerinde e-devlet dönemi başladı

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kira sözleşmelerinin e-Devlet Kapısı üzerinden yapılacağına ilişkin çalışmaların tamamlandığını duyurmuştu. Söz konusu hizmetin ilk aşaması bugün itibarıyla uygulanmaya başladı. Uygulamadan ilk aşamada, 18 yaş üzerinde olan e-Devlet kullanıcıları faydalanabiliyor. Hizmetin ilk kısmında, taşınmaz sahibi gerçek kişiler tarafından e-Devlet Kapısı "Kira Sözleşmesi İşlemleri" üzerinden hazırlanan sözleşme, kiracı tarafından yine e-Devlet Kapısı üzerinden onaylanması şeklinde ilerleniyor. Ayrıca 10 hissedara kadar sahipliği olan taşınmazlar da bu hizmetten kiraya verilebiliyor. Hizmet üzerinden oluşturulan kira sözleşmeleri için zaman damgalı "barkodlu belge" oluşturularak, e-Devlet Kapısı üzerinden belge doğrulama işlemi yapılabiliyor. İkinci aşama yıl sonunda Hizmetin ikinci aşaması ise yıl sonunda kullanıma sunulacak. Düzenlemenin devamında, emlak danışmanları ve yetki verilen kişiler, sözleşme hazırlama ve tarafların (taşınmaz sahibi ve kiracı) onayına sunma rolü ile sürece dahil olacak. Sözleşmelerin e-Devlet üzerinden düzenlenmesine ilişkin çalışma, vatandaşların bu yöndeki uyuşmazlıkların çözülmesine ilişkin talepleri üzerine başlatılmıştı. Söz konusu hizmetle tüketicilerin kurumlara kira sözleşmelerini iletme yükünden kurtarılması amaçlanıyor. Ayrıca sözleşmeler aracılığıyla Türkiye Gayrimenkul Değer Haritası'nın oluşturulması için de veri temin edilmesi planlanıyor. Bakan Şimşek, bu hizmetin tüm kesimler için fayda sağlayacağını, sözleşmelerin hızlı, kolay ve güvenilir şekilde yapabileceğini belirtmişti.

4 milyar liralık kayıt dışı saat ticareti ortaya çıktı Haber

4 milyar liralık kayıt dışı saat ticareti ortaya çıktı

Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu (VDK), kayıt dışı faaliyet gösteren işletmelere ilişkin denetimlerini derinleştiriyor. Kurul bünyesindeki Risk Analiz Merkezi'nde yapılan araştırmalar sonucunda, kayıt dışı saat ticaretiyle uğraşan mükellefler tek tek tespit edildi. Yaklaşık 6 bin 500 mükellefe yönelik çalışmada aynı alıcıların defalarca kayıt dışı lüks saat temin etmesi mercek altına alındı. Kayıtlı alınan saatlerin belge düzenlenmeden satışı, kayıtsız temin edilen saatlerin kayıtsız satışı, lüks saatlerin ve bunların imitasyonlarının satışı ile antika saatlerin ticaretine kadar çok sayıda usulsüz işlem VDK'nin radarına girdi. Banka ve aracı kurumalar aracılığıyla ya da kapıda yapılan ödemeler dikkate alınarak milyonlarca işlem hassas şekilde tarandı. Böylece, 2023 ve 2024 yıllarında hacmi yaklaşık 4 milyar liraya ulaşan büyük bir kayıt dışı ekonomi gün yüzüne çıkarıldı. Yapılan analizlere göre, farklı marka ve modellerdeki gerçek veya imitasyon binlerce saat, vergi ödenmeden el değiştiriyor. Tüketici de mağdur ediliyor Araştırma sürecinde, kayıt dışı faaliyet gösteren mükellefler tarafından elektronik ticaretin de yaygın şekilde kullanıldığı görüldü. Çevrim içi pazar yerlerinden, sosyal medya platformlarından veya internet sitelerinden sanal pos ve kapıda ödeme gibi imkanlarla kayıt dışı ürünlerin satışının yapıldığı belirlendi. İncelemeler kapsamında, bu ürünler için satış sonrasında belge düzenlenmediği, tüketicilerin de bu yolla edindiği belgesiz ürünler nedeniyle mağdur olduğu tespit edildi. Lüks saatler de takipte VDK'nin analiziyle, ilk aşamada 944 farklı marka ve model saatin kayıt dışı satışı saptandı. Analize takılan saatlerin bir kısmı Rolex, Omega, Patek Philippe gibi markaların imitasyon ürünleri oldu. Sadece kayıt dışı imitasyon saat ticareti değil, orijinal saatlere yönelik tüketici profilleri de takibe alındı. Tanesi milyonlarca lirayı bulan lüks saatlerin alıcılarının gelir ve harcama profilleri de kontrol ediliyor. Bu süreçte görülebilir bir kazancı olmayan mükelleflerin lüks saatlere ödedikleri tutarlar dikkate alınarak bu kazancın kaynağı araştırılıyor. Bu kapsamda, arka planda kara para aklama, gelir saklama gibi suçlara yönelik araştırmalar da yürütülüyor. "Çalınmadık kapı bırakmıyoruz" Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de konuya ilişkin değerlendirmesinde, Maliyenin hiçbir sektörde ve alanda çalınmadık kapı bırakmadığına işaret ederek, şunları kaydetti: "Vergide adalet ve etkinlik sözü verdik, bu söz doğrultusunda kayıt dışı ekonomiyle mücadelemizi kesintisiz sürdürüyoruz. Vergi kayıp ve kaçağına sebebiyet vererek haksız kazanç sağlayanların ve haksız rekabet oluşturanların takipçisiyiz. Vergide adaleti sağlamak için en önemli konu kayıt dışılıkla mücadeledir. Programın esaslarından bir tanesi de kayıt dışılıkla mücadeledir."

ÖNCELİĞİMİZ DEZENFLASYON Haber

ÖNCELİĞİMİZ DEZENFLASYON

ÖNCELİĞİMİZ DEZENFLASYON Bakan Şimşek, 2025-2027 dönemini içeren Orta Vadeli Program'ıın (OVP) kamuoyuna açıklanmasının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.  ‘Bütçe açığını azaltıyoruz’  Şimşek, şunları kaydetti: Orta vadeli programımızın ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Çok kısa bir şekilde, birkaç hususun altını çizmek istiyorum. Kısa vadede bizim temel önceliğimiz dezenflasyondur, fiyat istikrarıdır. Yani enflasyonun düşürülmesidir. Tabii fiyat istikrarı olmadan az önce de vurgulandı sürdürülebilir yüksek büyümeyi sağlayamayız. Dolayısıyla aslında kalıcı refah artışı için sürdürülebilir yüksek büyüme için mutlaka ve mutlaka enflasyonu düşük tek haneli rakamlara indirip orada tutacak yani fiyat istikrarını sağlamamız lazım. O nedenle de önceliğimiz fiyat istikrarıdır.  Türkiye'nin önü açık, dezenflasyonla birlikte Türkiye'de büyüme yükselecektir. Basit bir rakam vermek istiyorum. 1990'lı yıllara gidin, enflasyon hem yüksektir hem çok oynaktır. Yani inişli çıkışlıdır. Ve büyüme ortalama yüzde 3'ler civarındadır. 2000'li yıllara gelin, enflasyon tek haneye inmişti ve Türkiye'nin ortalama büyümesi yüzde 5,5'e yaklaşmıştır. Çok net bir şekilde enflasyonu düşük tek haneye indirmemiz yüksek büyüme için olmazsa olmaz bir ön koşuldur. Çünkü ancak düşük enflasyon ortamında finansmana erişim daha kolay ve ülke ekonomisi daha öngörülebilir, yatırım ortamı daha elverişlidir.  Peki 2025 yılında maliye politikasıyla para politikası arasındaki eşgüdüm hususu bir kere rakamlardan çok net bir şekilde şunu göreceksiniz. 2025 yılında negatif bir mali etki söz konusu. Yani bütçe açığını azaltıyoruz. Bütçe açığının azalması demek aslında dezenflasyona, enflasyonun düşürülmesine güçlü destek demek. Şimdi bu sene öngördüğümüz bütçe açığı ne? Yaklaşık yüzde 4,9 milli gelire oran olarak. Şimdi gelecek sene bunun 3,1'e düşecek olması demek muazzam bir negatif mali etki demek. Yani dezenflasyonu destekleyici demek. Diğer önemli bir husus yönetilen ve yönlendirilen fiyat artışları hedef enflasyonla uyumlu olacak denildi programda. Programın esaslarından bir tanesi de budur. Bu da dezenflasyonu destekleyicidir.  Diğer bir önemli husus gelirler politikası da 2025 yılında daha destekleyici olacak. Dolayısıyla burada maliye politikası dezenflasyona çok güçlü destek vereceğini ben buradan ifade etmek istiyorum. Uyum noktasında zaten hiçbir tereddüdün olmaması lazım. Eşgüdüm noktasında da böyle. Onun için bizim amacımız kısa vadede temel hedefimiz önce fiyat istikrarını sağlamak, sonra kalıcı refah artışını onunla birlikte sağlamak ve bunun daha adil dağılımı.  Biz doğrudan vergilerin payını arttırmak için yani vergide adaleti sağlamak için önemli adımlar attık, atıyoruz. Vergi sisteminde etkinliği sağlamak için önemli adımlar atıyoruz. Bakın, size birkaç tane örnek vermek istiyorum. Geçen sene kurumlar vergisini 5 puan arttırdık. Hatta banka ve finansal kuruluşların kurumlar vergisi oranını yüzde 30'a yükselttik. Bu ne demek? Bu aslında doğrudan vergilerin artırılması için bir çaba demek. Hemen sonuç doğurmuyor. Zamanla bu sonucu alıyorsunuz. Çünkü geçen sene yaptığınız uygulama ancak bir sonraki sene etkili oluyor. Bakın, bu sene çok uluslu şirketlere asgari yüzde 15 kurumlar vergisi getirdik. Bunun etkisini önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Yine yurtiçi yüzde 10 asgari kurumlar vergisi getirdik. Bunun etkilerini önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Neden? Çünkü teşvik sistemiyle alınan birtakım indirim imkanları var. Zamanla bu etkili olacak. Bakın, yap işlet devret modeli kapsamında, kamu özel işbirliği kapsamında yapılan projelerde biz kurumlar vergisi oranını yüzde 30'a çıkarttık. Bunlar sadece birkaç tane başlık. Yani doğrudan vergileri nasıl arttırdığımıza ilişkin vergide adaleti tesis etmek için vatandaşımıza ilave bir yük getirmeden vergi sistemini nasıl iyileştirdiğimize dair sadece birkaç tane örnek.  Yine yatırım fon ve ortaklıklarına vergi getirdik. Mevduata vergi getirdik. KKM kapsamındaki mevduata şirketler için vergi avantajını kaldırdık. Bireyler için, bireysel hesaplar için vergi getirdik. Aşağı yukarı borsa hariç bütün finansal enstrümanlara vergi uygulamasına başladık. Bunların tamamı 2024 yılında. Dolayısıyla vergide adaleti sağlamaya yönelik hiçbir dönemde olmadığı kadar son bir yıl içerisinde bir çaba var, bir hakikaten bunu tabii muhalefet işte yükü vatandaş çekiyor şeklinde kendi perspektifiyle, söyem içerisinde. Ama gerçekler bununla tutarlı değil. Gerçekler benim az önce somut bir şekilde ortaya koyduğum net bir resmi yansıtıyor. Önümüzdeki dönemde de tekrar söylüyorum, vergide adaleti sağlamaya yönelik yani özellikle bazı istisnaların gözden geçirilmesi, indirimli oranların gözden geçirilmesi hususunda çalışmalarımıza sürekli devam edeceğiz. Rantın vergilendirilmesi hususunda çalışmalarımıza devam edeceğiz.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.