TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Göbeklitepe

haberingundemi.com.tr - Göbeklitepe haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Göbeklitepe haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Urfa Kalesi kazıları bölge tarihine ışık tutuyor Haber

Urfa Kalesi kazıları bölge tarihine ışık tutuyor

Kuruluş tarihi tam olarak bilinmeyen, sur duvarlarının milattan sonra 9. yüzyılda Abbasiler döneminde yapıldığı tahmin edilen Urfa Kalesi'ndeki kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığının izin ve destekleriyle Prof. Dr. Gülriz Kozbe başkanlığında 5 yıldır sürüyor. Kalenin kazı, restorasyon ve çevre düzenlemesinin tamamlanmasıyla turizme açılması planlanıyor.  Kazı Başkanı Prof. Dr. Gülriz Kozbe, AA muhabirine, kalede bu yılki kazıların nisan ayından bu yana titizlikle devam ettiğini söyledi. Kalenin tarihini, arkeolojik veriler ele geçmeden söylemelerinin mümkün olmadığını belirten Kozbe, şunları kaydetti: "Bugün bulduğumuz en erken veri, MÖ 3. yüzyılda sarayın da olduğu dönemdir. Ancak bugün gördüğümüz sur duvarları o döneme ait değil. MS 9. yüzyılda Abbasiler ilk kez sur duvarlarıyla çeviriyorlar. 18. yüzyıla, 19. yüzyıla kadar burası farklı kültürlerin, uygarlıkların önemli kalesi oluyor. Önemli ticaret yolları üzerinde olduğu için ve bereketli, verimli bir araziye sahip olduğu için her daim farklı farklı kültürler tarafından kullanım görmüş bir kaleyle karşı karşıyayız."  İslam, Musevi ve Hristiyan dünyası için önemli Kazıların bölgenin ve kalenin tarihine ışık tutacağını aktaran Kozbe, şu bilgileri verdi: "Bölgede ciddi anlamda bir İslami dönemin varlığını biliyoruz. O açıdan da Şanlıurfa bölgesinin farklı bir tarihi boyutunu göz önüne koyması açısından önemli. Bir başka önemli veri de henüz sarayı açmadığımız için o dönem hakkında çok da bir şey söylemek mümkün değil ama bu kaleyi ele alan Arapça, Latince, Süryanice, antik dönem metinleri var. Onlara baktığımızda Abgar Krallığı sırasında 9. Manu adlı kralın Hristiyanlığı kabul ederek, Hristiyanlığın resmi din, devlet dini olarak krallığında kullandığını görüyoruz. Bu da bize şunu gösteriyor. Bölge, Pagan inanışlar açısından önemli olduğu kadar İslam, Musevi ve Hristiyan dünyası için de kendine özgü birtakım nitelikler taşıyor. Kalenin özellikle Hristiyanlığın ilk kez devlet dini olarak kabul edildiği süreç için ayrı bir yeri var." Çalışmalar sırasında ağırlıklı olarak mimarinin ortaya çıktığını dile getiren Kozbe, "Sur duvarları, burçları, sur duvarlarının içine yerleştirilmiş burçlarımız var. Giriş kapısı nerede olduğu belli, onu ortaya çıkarmış durumdayız. Farklı dönem insanlarının yaşadığı mekanları açıyoruz. Evler, ev içindeki kullanımlar, günlük hayatta kullandıkları çanak çömlekler, metal aletler, yoğun miktarda ok uçlarımız, mızraklarımız var. Metal obje olarak mimaride kullanılan çiviler ve metal takılar ele geçiyor. Sikkeler buluyoruz, arkeologlar için tarihlendirmede önemli bir unsur olduğu için sikkelerin ayrı bir önemi var." diye konuştu. Kalede restorasyon yapılacak Prof. Dr. Kozbe, Urfa Kalesi'ni ziyaretçi kabul edilen eski günlerine kavuşturmayı istediklerini vurgulayarak, şöyle devam etti: "Bütün çabamız arkeolojik kazıları hızlandırıp restorasyonu tamamlayıp burayı ziyarete açmak. Hedefimiz 2022 yılına kadar 2 yıl içinde bunu tamamlamaktı. Biraz programımız sarktı ve arkadan 2023'ün Şubat ayında o vahim deprem felaketi meydana gelince ister istemez bizim de kalemiz özellikle sur duvarlarının kuzeydeki ve güney doğudaki kesimi çok tahrip gördü. Derzlerde boşalmalar söz konusu oldu. Bir yıkım yok ama ileriye dönük gerekli tedbirler alınmazsa başımıza kötü, riskli durumlar gelmesin diye bir restorasyon projesine müracaat ettik. Kazıdan bağımsız yapılan restorasyon projesi, bizim gözetimimizde gerçekleşecek. Bu proje 1,5 yıla yakın sürecek. Birçok noktada müdahale edilmesi gereken durumlar oluşmuş. 1,5 yıl sonra umut ederim her şey yolunda gider ve kalemiz ziyarete açılır."

Roma Kolezyum'da Haber

Roma Kolezyum'da "Göbeklitepe" sergisi açıldı

Sergi, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin Roma Büyükelçiliği, Büyükelçilik Kültür ve Tanıtma Müşavirliği ile İtalya Kültür Bakanlığı, Kolezyum ve Roma Forumu Arkeolojik Sahası Direktörlüğü ve Türk Hava Yolları'nın (THY) katkılarıyla ziyaretçilerle buluştu. Kolezyum ve Roma Forumu Arkeolojik Sahası Direktörü Alfonsina Russo'nun ev sahipliğindeki serginin açılış törenine, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, İtalya Temsilciler Meclisi Kültür Komisyonu Başkanı Milletvekili Federico Mollicone, Türkiye'nin Roma Büyükelçisi Ömer Gücük ile Türkiye’nin Vatikan Büyükelçisi Ufuk Ulutaş'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. İtalyan basını da serginin açılışına ilgi gösterdi. Açılışta konuşan Bakan Yardımcısı Yazgı, Göbeklitepe'yi hem İtalyanlarla hem de Roma'yı ziyaret eden dünya vatandaşlarıyla buluşturmaktan duydukları memnuniyeti dile getirerek, "Yüzyıllar boyunca dünyanın merkezi olarak kabul edilen Roma'nın simgesi olan Kolezyum'un görkemli atmosferinde, insan medeniyetinin en önemli dönüm noktalarına ev sahipliği yapmış olan Göbeklitepe'nin derin ve kadim tarihini sizlerle buluşturuyoruz." dedi. İtalya Temsilciler Meclisi Kültür Komisyonu Başkanı Mollicone de Ankara'da dün TUSAŞ'a yönelik gerçekleştirilen terör saldırısı karşısında komisyonu ve kendi adına en içten taziye dileklerini iletirken, terörün her türlüsünü kınadıklarını ifade etti. Konuşmalarının ardından Bakan Yardımcısı Yazgı, Büyükelçi Gücük, Temsilciler Meclisi Kültür Komisyonu Başkanı Milletvekili Mollicone ve Kolezyum ve Roma Forumu Arkeolojik Sahası Direktörü Russo, serginin açılış kurdelesini kesti. Yazgı ve beraberindekiler sergi hakkında Russo'dan bilgi alırken, Prof. Dr. Necmi Karul da Göbeklitepe'ye ilişkin İtalyan konuklara bazı bilgiler verdi. 12 bin yıllık geçmişiyle dünyanın en eski tapınağı olarak kabul edilen ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumunun (UNESCO) Dünya Mirası Listesi'nde de yer alan Göbeklitepe'deki 3 eserin taştan birebir ölçülerdeki replikası ve Göbeklitepe Karşılama Merkezi'nde gösterilen filmlerin İtalyanca alt yazılı kısaltılmış versiyonu izlenime sunuldu. Açılışta, yaprak sarma, mercimek köfte, baklava, lokum gibi Türk ve ayrıca İtalyan mutfağından lezzetler ikram edildi. Kolezyum'daki sergi, 2 Mart 2025 tarihine kadar açık kalacak. "Bu yapıları birbiriyle artık kardeş yapılar haline dönüştürmeye çalıştık" Serginin açılışına ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulunan Yazgı, Göbeklitepe'nin UNESCO dünya mirası açısından çok önemli bir alan olduğunu belirterek, binlerce turistin ziyaret ettiği Göbeklitepe'yi, dünyada binlerce kişi tarafından gezilen Kolezyum gibi özel bir mekana taşımanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Yazgı, hem Göbeklitepe'nin hem de Kolezyum'un dünya literatüründe, UNESCO Dünya Mirası'nda çok önemli yere sahip olan iki yapı olduğunu ifade ederek, "Bu yapıları birbiriyle artık kardeş yapılar haline dönüştürmeye çalıştık. Neden? Tarihin sıfır noktası dediğimiz Göbeklitepe ve Roma'nın en önemli yapılarından bir tanesi olan bu içinde bulunduğumuz yapı, birbiriyle artık bir etkileşim halinde. Günlük yaklaşık 30 bin kişinin gezdiği bu özel yerde, buraya gelen turistlere Göbeklitepe'nin ne kadar özel bir yer olduğunu göstermek için İtalyan makamlarıyla gerçekleştirdiğimiz güzel bir projede şimdi beraberiz." diye konuştu. Yazgı, bu organizasyonda emeği geçen Direktör Russo ve Büyükelçi Gücük'e teşekkür etti.

Şanlıurfa Haber

Şanlıurfa "Dünya Neolitik Kongresi"ne hazırlanıyor

Valilikten yapılan açıklamada, Vali Hasan Şıldak'ın Taş Tepeler Projesi kapsamında il genelinde 10 noktada devam eden kazı çalışmalarını yakından takip ettiği belirtildi. Açıklamada görüşlerine yer verilen Vali Şıldak, Dünya Neolitik Kongresi'nin bir ilk olacağını, birçok ülkeden akademisyen ve uzmanın Şanlıurfa'da bir araya geleceğini ifade etti.  Kongre öncesi tüm planlamaları gözden geçirdiklerini belirten Şıldak, şunları kaydetti: "Bu buluşma ile birlikte yine neolitik sözcüğünün gerçek değerinin Şanlıurfa'da çok daha değer kazanacağını düşünüyorum. Böylesine bir buluşmanın dünyada ilk kez olacak olması ilimiz adına mutluluk verici. İnşallah 4-8 Kasım tarihleri arasında ilimizdeki tüm arkeolojik çalışmalara ivme kazandıracak bu girişim, Valiliğimiz ile birlikte Büyükşehir Belediyemiz, Kalkınma Ajansımızın desteği ve iki güzide üniversitemiz ev sahipliğinde ilimizde yapılacaktır. Şanlıurfa adına gurur duyacağımız bir buluşma olacak. Bizler de bu organizasyona katkı sunmak için heyecanlanıyoruz. Tüm bu çerçevede Şanlıurfa, zengin tarihi ve kültürel mirasıyla göz kamaştırıyor. Son yıllarda hızla ilerleyen arkeolojik kazılar şimdi Taş Tepeler Projesi ile çok daha kapsamlı bir boyutta gelişiyor. Bizler de Dünya Neolitik Kongresi öncesi tüm planlamalarımızı gözden geçirerek, ilimizi en iyi şekilde bu dev buluşmaya hazırlıyoruz."

DÜNYANIN İLK EKMEĞİ’ uçak yolcularına ikram edildi Haber

DÜNYANIN İLK EKMEĞİ’ uçak yolcularına ikram edildi

THY Basın Müşavirliğinden yapılan açıklamada, dünyanın en çok ülkesine uçan hava yolu olan THY'nin, Taş Tepeler bölgesinde yapılan kazı çalışmaları ışığında ortaya çıkan, "medeniyetin ilk buğday tanesinden" yapılan 12 bin yıllık ekmeğini 22 Eylül'de İstanbul'dan New York'a giden "TK-3" seferinde tanıttığı belirtildi. Anadolu'nun en eski tahıl türlerinden yapılan ve söz konusu uçuşun menüsüne dahil edilen "tarihteki ilk ekmeğin", THY'nin misafirleriyle Türk kültürünü paylaşma ve geleneklerini modern yeniliklerle birleştirme çabasını yansıttığı kaydedilen açıklamada, İstanbul merkezli "Türk DO&CO" catering şirketi tarafından hazırlanan ekmek için ödüllü Türk gurme şef Ömür Akkor ve akademisyen Çetin Şenkul'dan danışmanlık alındığı aktarıldı. "Yemek servisi öncesinde sıcak olarak servis edilen ekmek, tereyağı ve zeytinyağıyla özel bir torbada sunularak, kıtalar arası seyahat eden 'business class' misafirlerine sunulacak" ifadelerine yer verilen açıklamada, dünyanın ilk ekmeği olarak tanımlanan ekmek için Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle Göbeklitepe, Karahantepe ve Fırat Nehri bölgelerinde film prömiyeri yapıldığı bilgisi verildi. Açıklamada, THY projesi olarak Anadolu tarım tarihini yansıtan ilk ekmeğin Taş Tepeler bölgesinde 12 bin yıl önce evcilleştirilmiş buğdaydan üretildiğine işaret edilerek, bunun sonucunda beslenme alışkanlıkları ve sosyal yapıların yeniden şekillendiği vurgulandı. THY'nin dünyanın en iyi uçak içi ikram konseptine sahip hava yolu konumunu korumaya ve güçlendirmeye devam ettiğinin altı çizilen açıklamada, menülerinde kullandığı ürünlerin yüzde 80'ini yerel üreticilerden temin ettiği, misafirlerinin beğenisine sunduğu yemeklerini her gün uzman şeflere en taze ürünlerle hazırlattığı bildirildi. - "Misafirlerimizin bu yeni ürünü takdir edeceğini umuyoruz" Açıklamada görüşlerine yer verilen THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat, "Dünyanın en iyi lezzetlerini misafirlerine sunan ve bu alanda dünya çapında tanınmış kuruluşlardan birçok ödül alan bayrak taşıyıcı hava yolu olarak, 'business class' yolcularımızı Anadolu bölgesindeki kazılarda keşfedilen antik buğdaylardan elde edilen, dünyanın en eski ekmeği ile tanıştırmaktan mutluluk duyuyoruz. Türk mutfağına özgü olan ve küresel gastronomi tarihinde önemli bir yer tutan bu temel gıdayı misafirlerimize deneyimletmeyi amaçlıyoruz. Uçuş yemekleri alanındaki ödüllü liderliğimizi sürdürürken misafirlerimizin bu yeni ürünü takdir edeceğini umuyoruz." ifadelerini kullandı.

Şanlıurfa'yı kazdıkça tarih fışkırıyor Haber

Şanlıurfa'yı kazdıkça tarih fışkırıyor

Sefertepe'de Neolitik Çağ'a ait ölü gömme geleneğine ilişkin yeni bulgular elde edildi - Şanlıurfa'da yürütülen "Taş Tepeler Projesi" kapsamında devam eden kazılarda ortaya çıkarılan insan kafatası, dönemin cenaze törenlerine ilişkin bilgi ortaya koydu - Kazı Heyeti Başkanı Doç. Dr. Emre Güldoğan: - "Ölü bir yerde çürümeye bırakıldıktan sonra bu işlemin ardından kemikler ayrılıyor ve yerleşim yerine geri getiriliyor. Çeşitli uygulamalar, kesikler ya da yanık gibi işlemler yerleşim yerinde gerçekleştiriliyor. Bugüne kadar biz bu kesik veya yanıklı örneklere rastlamıştık fakat bizim bulduğumuz nişteki (duvar içerisinde bırakılan oyuk) kafatası bu işlemler başlamadan önce kafatasının özel bir alanda sergileniyor olduğunu göstermesi açısından da önemli" ŞANLIURFA (AA) - EŞBER AYAYDIN - Şanlıurfa'da yürütülen "Taş Tepeler Projesi" kapsamında Sefertepe'de devam eden kazı çalışmalarında bulunan insan kafatası, dönemin ölü gömme geleneğine ilişkin yeni bilgilere ulaşılmasını sağladı. Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2021 yılında "Şanlıurfa İli Neolitik Çağ Araştırmaları Taş Tepeler Projesi" çerçevesinde, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Tarih Öncesi Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Güldoğan'ın başkanlığında yürütülen Sefertepe kazıları devam ediyor. Bu yılki kazı çalışmaları sırasında, başta Yukarı Mezopotamya olmak üzere "Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem" gömüt geleneği ile ilgili yeni bilgilere ulaşıldı. Kazılarda özel bir yapı içerisinde bulunan nişte (duvar içerisinde bırakılan oyuk) kafatası bulundu. Niş içerisinde taşlar üzerindeki kafatasının alt çenesi dışında tamamı ortaya çıkarıldı. Kafatası bilimsel çalışma yapılmak üzere alandan korunaklı şekilde alındı. - "Bilim dünyası açısından da heyecan verici olacağını düşünmekteyiz" Sefertepe Kazısı Başkanı Doç. Dr. Emre Güldoğan, AA muhabirine, bölgede ilk olarak 2021 yılındaki kazılarda iki insana ait iskelet parçaları bulduklarını söyledi. Neolitik Çağ'a (Taş Devri'nin son çağı) ait ölü gömme ritüellerinin nasıl yapıldığına dair bilgilerin sınırlı olduğunu belirten Güldoğan, bu yılki kazılar sırasında bir niş içerisinde yan yatar pozisyonda bir kafatası bulduklarını anlattı. Güldoğan, özellikle ölü gömme ritüelleri adına daha önce benzeri görülmeyen ve yeni bir aşamayı gösteren bu buluntunun, Neolitik Çağ'da iskeletler üzerine uygulanan sürecin anlaşılması açısından oldukça önemli olduğunu vurguladı. Güldoğan, şöyle devam etti: "Bu sene yaptığımız çalışmalarda özellikle bir özel yapı içerisinde niş içerisinde bulunan kafatası özgün bir buluntu olarak değerlendirilebilecek örnek olarak karşımıza çıkmakta. Uzmanımızın yaptığı ilk değerlendirmelerde, bu kafatasının özellikle içinde bulunduğumuz coğrafya içerisinde, hatta Yukarı Mezopotamya'da ölü gömme gelenekleriyle ilgili bu sürecin anlaşılması açısından büyük bir boşluğu dolduracağı düşünülmekte. Zira benzer yerleşimlerden Karahan ve Sayburç yerleşimlerinde geçtiğimiz yıllarda birtakım iskelet parçaları ve kafatası üzerinde kesik izlerinin olduğunu biliyorduk fakat bu işlemlere ulaşana kadar, kafatasına ne şekilde bir uygulama yapıldığı konusunda büyük soru işaretleri vardı. Sefertepe'de bu niş içerisinde bulduğumuz kafatası bu sürecin anlaşılması açısından büyük bir boşluğu dolduracak ve bilim dünyasına heyecan kazandıracak diye düşünmekteyiz." Buldukları kafatasının bilim dünyası açısından da merak edilen soruları yanıtlayacağını dile getiren Güldoğan, şunları kaydetti: "Genelde buradaki gömüklerin hepsi ikincil gömüt olarak karşımıza çıkmakta. Bu da şu demek. Ölü bir yerde çürümeye bırakıldıktan sonra bu işlemin ardından kemikler ayrılıyor ve yerleşim yerine geri getiriliyor. Çeşitli uygulamalar, kesikler ya da yanık gibi işlemler yerleşim yerinde gerçekleştiriliyor. Bugüne kadar biz bu kesik veya yanıklı örneklere rastlamıştık fakat bizim bulduğumuz nişteki kafatası bu işlemler başlamadan önce kafatasının özel bir alanda sergileniyor olduğunu göstermesi açısından da önemli." - "Son derece önemli veriler sağlamış oldu" Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal ise kafatasının Neolitik Dönem'e ait gömüt geleneğinin nasıl yapıldığına dair önemli bilgiler verdiğini aktardı. Karahantepe, Göbeklitepe ve Sayburç gibi yerlerde seçici gömüt ya da seçilmiş kemiklerin belirli alanlara gömülmesini sağlayan verilerin daha önce ortaya konulduğuna dikkati çeken Erdal, yapılan çalışmalarda Orta Fırat bölgesinde ölülere ikincil gömüt uygulaması yapıldığının bilindiğini ifade etti. Erdal, ölen kişinin çeşitli ritüeller gerçekleştirilip nihai gömüt alanına götürülene kadar bedeninin önemsenen bir kısmının belli bir yerde saklandığını, Sefertepe'de niş içerisinde buldukları kafatasının bu gömme geleneğinin önemli bir kanıtı olarak kabul edildiğini söyledi. Prof. Dr. Erdal, sözlerini şöyle tamamladı: "Göbeklitepe'de ele geçen bir kafatası üzerindeki delik veya onlarca kesikle bu kafataslarının bir kısmının aslında çeşitli nedenlerle kafayı bedenden ayırdıktan sonra bunların sergilendiği ve belki de asıldığına ilişkin ip uçları sağlamıştı. Karahantepe'den ele geçen kafataslarında çok sayıda kesik vardı. Biz bunların aslında bir bedene ikinci gömü uygulamaları çerçevesinde yaptıklarını biliyorduk ama bedenin kişi öldükten ikinci gömü uygulamasına kadar geçen süre içerisinde nasıl saklandığı, sergilendiğine ilişkin bir bilgi yoktu. Sefertepe aslında bu nişten ele geçen kafatasıyla bu tür özel alanlarda, özel yapılarda bu kafataslarının saklandığını, sergilendiğini ve çeşitli ritüellerin buralara uygulandığını göstermesi açısından son derece önemli veriler sağlamış oldu."

GAP'la canlanan topraklar  bereketleniyor Haber

GAP'la canlanan topraklar bereketleniyor

 Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında yürütülen sulama yatırımları sayesinde üretim çeşitliliğinin arttığı Şanlıurfa'da çiftçiler, getirisi yüksek alternatif ürünlere yöneliyor. Bölgeye hayat veren GAP ile en fazla yetiştirilen pamuk, sebze, mısır ve buğdayın yanında çiftçiler alternatif ürün olarak ayçiçeği, kimyon, soya fasulyesi ve yer fıstığını ekmeye başladı. Kentte ekim alanı her geçen gün artan ayçiçeğinde 65 bin dekar, yer fıstığında 20 bin dekar, kimyonda 45 bin dekar ve soya fasulyesinde 20 bin dekar alanda üretim yapılıyor. Bu yıl kentte ekimi yapılan ayçiçeğinde 10 bin ton, soya fasulyesinde 6 bin ton, yer fıstığında 10 bin ton, kimyonda ise 3 bin 500 ton rekolte bekleniyor. Bölgede ürün çeşitliliğiyle verimde artışın yaşanması, Türkiye ve bölge ekonomisine önemli katkı sağlıyor. - Üretim alanları her geçen gün artıyor Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Rıza Öztürkmen, AA muhabirine, Türkiye'de pamuğun yüzde 42'si, mısırın yüzde 20'si, buğdayın ise yüzde 10'nun Şanlıurfa'da üretildiğini söyledi. Öztürkmen​​​​, çiftçileri yeni alternatif ürünlere yönlendirdiklerini ifade etti. - "Çiftçi artık daha iyisi için yeni arayışlara girdi" Son zamanlarda alternatif ürün alanlarının arttığını aktaran Öztürkmen, şöyle devam etti: "Alternatif ürünlerin üretim alanları her geçen gün artmakta. Geçen yıllarda bu rakamların üçte birini görebiliyorduk. Çiftçi artık daha iyi üretebilmek için yeni arayışlar içerisine girdi. Ayçiçeği, kimyon, yer fıstığı gibi üretim alanlarını genişletti. Kimyon daha önce ekilen ama hüzne uğrayan bir bitki olmuştu. Ayçiçeğinde aynı problemler yaşanıyordu. Son zamanlarda birkaç büyük çiftçimizin ayçiçeği yağı üreten fabrika açması ya da kimyonla ilgili pazarı artırıcı çalışmalar bölgede bu alternatif ürünlerin gittikçe artmasına sebep oldu. Şanlıurfa'nın önümüzdeki günlerde bu bitkilerde Türkiye trendi yakalayacağına önemli bir göstergedir." Çiftçilerin maliyeti az, getirisi yüksek ürünlere yöneldiğini dile getiren Öztürkmen, şunları kaydetti: "Tarımda belli bir yeri yakaladık. Üretimde aldığımız ürün çok değişmiyor, artık en üstlerdeyiz. Bununla beraber fiyatlar çok yükselmiyor. Demek bizim yapacağımız tek şey var masrafı kısmak. Bunun için de oldukça akıllıca önlemler alınıyor. Alternatif ürün arama da onun bir göstergesi. Ümit ediyorum ki önümüzdeki günlerde daha küçük alanlarda daha farklı ürünler üretilerek bölge ve ülke ekonomisine faydası olur." Alternatif bitkilerle ilgili Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, GAPTAEM ve Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından çalışmalar yapıldığını anlatan Öztürkmen, çiftçilerin çalışmalarla ilgili teknik personelden bilgi alabileceğini bildirdi. - Çiftçi memnun Yer fıstığı üreticisi Abdullah Akkurt da alternatif ürün olarak 40 dönüme yer fıstığı ektiğini söyledi. Geçen yıl da yer fıstığı ektiğini ve memnun kaldığını dile getiren Akkurt, bu yıl da iyi bir ürün beklediklerini ifade etti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.