TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Gıda

haberingundemi.com.tr - Gıda haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gıda haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İşlenmiş gıdalar sağlığı tehdit ediyor Haber

İşlenmiş gıdalar sağlığı tehdit ediyor

Diyetisyen Gizem Özölmez, günlük hayatta sıkça tüketilen paketli gıdalarda bulunan katkı maddelerinin, gıdanın lezzetini ve görünümünü korurken sağlığı tehdit edebileceğini kaydetti. Renklendirici, koruyucu, antioksidan, tatlandırıcı ve jelleştirici gibi birçok gıda katkı maddesinin, gofret, kek, et ve süt ürünleri gibi çeşitli paketli gıdalarda sıklıkla kullanıldığı bilgisini paylaşan Özölmez, "Bu maddeler, gıdaların raf ömrünü uzatırken, bilinçsiz kullanımda insan sağlığını ciddi şekilde etkileyebilir. Özellikle alerjik reaksiyonlar, metabolik problemler, sindirim sorunları ve bağışıklık sistemi zayıflaması gibi sağlık sorunlarına yol açabilir." değerlendirmesinde bulundu. "Risk grubundaki bireyler daha dikkatli olmalı" Katkı maddelerinin etkilerinin özellikle hamileler, emziren anneler, yaşlılar ve kronik hastalığı olan bireyler gibi risk gruplarında daha fazla görülebileceğine dikkati çeken Özölmez, "Bu grupların beslenme alışkanlıklarını düzenleyerek, hazır gıdalardan kaçınmaları ve dengeli bir beslenme programı takip etmeleri büyük önem taşır." ifadesini kullandı. "Tek tip beslenme yerine dengeli beslenme" Beslenme düzeninde sağlıklı seçimler yapmanın önemini vurgulayan Özölmez, katkı maddelerinin denetimlerle sınırlandırılması ve toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğini belirterek, "Tek tip beslenme yerine sağlıklı ve dengeli bir beslenme modeli tercih edilirse sağlığımızı koruyabilir ve gıda katkı maddelerinin olumsuz etkilerinden kaçınabiliriz." açıklamalarında bulundu. Özölmez, katkı maddelerinin beslenme düzeninden tamamen çıkarılmasının zor olduğunu kaydederek, bilinçli tüketim ve üreticilerin koyduğu miktarların denetlenmesinin sağlıklı bir yaşam için kritik olduğunu ifade etti.

Türkiye'den SIAL Paris'e rekor katılım Haber

Türkiye'den SIAL Paris'e rekor katılım

Bu yıl 60'ıncı yılını kutlayan SIAL Paris 2024'e 130 ülkeden dağıtım, ithalat-ihracat, ağırlama, hizmetler ve tarımsal gıda endüstrilerini temsilen 7 bin 500 firma stantlarıyla katılıyor. Türkiye, bu yıl da fuarda toplam metrekare olarak İtalya ve İspanya'nın ardından 3'üncü büyük yabancı katılımcı oldu. Türk firmaları, İstanbul Ticaret Odasının (İTO) organize ettiği milli katılım alanı ve ayrıca bireysel firma stantlarıyla fuarın 9 ayrı ihtisas salonunda 8 bin metrekare alanı doldurdu. Türkiye, 38 yıldır iştirak ettiği dünyanın en büyük gıda ve içecek fuarı SIAL Paris'e bu yıl, 37 ilden 294 firmayla rekor katılım sağladı. Ayrıca 52 Türk firması bireysel stantlarıyla fuarda yer aldı. Böylece Türkiye'den katılan toplam firma sayısı 346'ya ulaştı. Fuarda 8 bin küresel alıcı bulunuyor Türkiye, SIAL Paris'te et ve süt ürünleri, market ürünleri, dondurulmuş gıdalar, alternatif biyogıda, deniz mahsulleri, içecek, catering ve atıştırmalık, meyve ve sebze, gıda işleme sektörleri ile temsil ediliyor. Ayrıca 3 farklı salonda Türk damak tadından ikramlar, gıda profesyonellerinin beğenisine sunuluyor. İTO Başkanı Şekib Avdagiç, yaptığı açıklamada, "SIAL Paris'te 50 milyar avro satın alım gücüne sahip 8 bin büyük gıda alıcısı hedefimizde. Türk damak tadının zenginliği ve çeşitliliği ile bu potansiyelden en üst seviyede faydalanmak istiyoruz. Türk gıda sanayisine yeni ihracat pazarları oluşturmak için SIAL'deyiz." dedi. "Fuara 1986 yılında 10 firma ile katılmıştık" Avdagiç, "Türk ürünleri tüm dünyadan gıda profesyonelleri için bir ilham alanı haline geldi. SIAL Paris'e ilk kez 1986 yılında 100 metrekare alanda 10 firma ile katılmıştık. Bu yıl ise 9 ayrı ihtisas salonunda 7 bin 983 metrekare büyüklüğe ve milli katılım alanında 294 firmaya ulaşmaktan mutluluk duyuyoruz." ifadelerini kullandı. SIAL'in tedarikçileri alıcılar ile buluşturan önemli bir platform olduğunu belirten Avdagiç, "SIAL Fuarı’nı gıda profesyonelleri, yine gıda profesyonelleri için düzenliyor. İTO olarak bir yıl Almanya’da Anuga Fuarı'nda milli katılım yapıyoruz, sonraki yıl da SIAL'de firmalarımıza katkı veriyoruz." diye konuştu. Avdagiç, sektördeki birçok firmanın fuara ilk katılımlarını İTO'nun düzenlediği milli katılım alanlarında yaptıklarını vurgulayarak, "Memnuniyetle görüyoruz ki firmalarımız, Türkiye pavyonunda yer aldıktan sonra bireysel stant satın alıyorlar. Böylece daha da güçleniyorlar. İTO olarak bu yeni girişimcilerimize kendi kanatlarıyla uçmaları için cesaret veriyoruz." dedi. Avdagiç, İTO'nun Paris'in yanı sıra Kanada, Çin, Hindistan ve Endonezya'da düzenlenen SIAL fuarlarına da Türk firmalarıyla katılarak dünyanın büyük gıda alıcılarının Türk gıda üretici ve ihracatçıları ile buluşmasını sağladığını kaydetti. Sektörün 8 aylık ihracatı 17,1 milyar dolar Avdagiç, Türk tarım, gıda ve içecek sektörüne ilişkin, "Tarım, gıda ve içecek sektörümüz bu yılın ilk 8 ayında 17,1 milyar dolarlık ihracat, 12,5 milyar dolarlık ithalat yaptı. İhracatımızda ilk 3 ürün buğday unu, fındık içi ve ayçiçek yağı oldu. En çok ihracat yaptığımız ilk 5 ülke ise Irak, Almanya, Rusya, ABD ve İtalya olarak sıralandı." bilgisini paylaştı. SIAL Paris Fuarı’na 200 ülkeden yüzde 70'i uluslararası 285 binden fazla ziyaretçi bekleniyor. Fuarda sergilenen ürün sayısı 400 bini buluyor. 57 ülkeden bin gazetecinin takip ettiği fuar, 23 Ekim’e kadar açık kalacak.

''Okul ve yurtlarda gıda denetimleri başlattık'' Haber

''Okul ve yurtlarda gıda denetimleri başlattık''

Bakan Yumaklı, Dünya gazetesi tarafından Bakanlık binasında düzenlenen "Sürdürülebilir Tarım ve Su Kaynakları Yönetimi Zirvesi"nde tarım sektörünün sürdürülebilir yönetimi için birçok alanda çalışma yürüttüklerini söyledi. Çalışmaların neden yapıldığının kavranması için dünyada son dönemde yaşanan gelişmelerin iyi analiz edilmesi gerektiğini dile getiren Yumaklı, şu ifadeleri kullandı: "Bu gelişmeler, sağlıklı şekilde tahlil edildiğinde elimizdeki kaynakların daha etkin ve daha verimli kullanılması zorunluluğu ortaya çıkıyor. Çünkü küresel ekonomik belirsizliklerin, jeopolitik gerginliklerin ve devrim niteliğindeki teknolojik değişim rüzgarlarının estiği bir dönemdeyiz. Gerek pandemi gerekse yakın ya da uzak coğrafyadaki savaşlar, herkese tarımın, daha da özelinde gıdanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı." Dünya nüfusunun 1960'ta 3 milyar civarında olduğunu ifade eden Yumaklı, bu nüfusun gelecek 26 yıl içinde 10 milyara çıkmasının beklendiğine işaret etti. Yumaklı, Türkiye nüfusunun ise 1960 yılında 27 milyon olduğunu, 2050'de ise 105 milyonu geçeceğini belirterek,"FAO verilerine göre bugünden yüzde 50 daha fazla suya ve yüzde 70 daha fazla gıdaya ihtiyaç olacak. Bakanlık olarak projeksiyonlarımızı ve vizyonumuzu hazırlarken bu gerçeklerden hareket ettik." diye konuştu. Tarımsal üretim alanları kayıt altına alınacak Yumaklı, bir karış toprağın dahi boş kalmaması için hiç durmadan çalıştıklarını söyledi. Son dönemde, ülkenin tarımsal üretim potansiyelini daha da yukarılara taşımak için üretim planlamasını hayata geçirdiklerini anımsatan Yumaklı, sözleşmeli üretim için de mevzuat alt yapısını güçlendirdiklerini kaydetti. Yumaklı, işlenmeyen tarım arazilerinin üretime kazandırılması için gerekli düzenlemelerin yapıldığını anlatarak, tüm tarımsal üretim alanlarının kayıt altına alınması çalışmalarına da devam ettiklerini bildirdi. "En ağır cezaları uygulayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın" Yumaklı, vatandaşların güvenilir gıdaya ulaşmasının kendileri için büyük önem taşıdığını belirterek, şu değerlendirmede bulundu: "Yıl boyu süren denetimlerimizin yanında, ayrıca, belli dönemlerde yoğunlaştırılmış denetimler yapıyoruz. Buradan çocuklarımızın ve gençlerimizin sağlıklı gıdaya erişimi için yeni bir denetim süreci başlattığımızı açıklamak istiyorum. Türkiye genelindeki yaklaşık 23 bin okul, yurt, etüt merkezi gibi yerlerin yemekhane ve kantinlerinde, bu hafta başı itibarıyla, denetime başladık. 2 hafta sürecek olan denetimlerde 81 ilimizin tamamında 8 binden fazla arkadaşımızla denetimleri gerçekleştirmiş olacağız. Denetimlerde uygunsuzluk tespit ettiğimiz durumda işletmeler hakkında en ağır cezaları uygulayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın." Yumaklı, 2 Ekim'den bu yana hileli ve sağlığı tehlikeye atan ürünleri internet sitesinde anlık olarak yayınladıklarını hatırlattı. Bu sistemi, vatandaşların doğru, hızlı, şeffaf bilgilenmesi adına hayata geçirdiklerini dile getiren Yumaklı, tüketicilerin bilinçlenmesinden memnun olduklarını söyledi. Bakan Yumaklı, yayınlanan uygunsuzlukların bütün bir sektörü töhmet altında bırakmasının doğru olmadığının da altını çizdi. "Tarım Orman Şuramızı 2025 yılı nisan ayında gerçekleştirmeyi planlıyoruz" Yumaklı, su ve sulama yatırımlarını, gıda arz güvenliğinin önemli bir parçası olarak gördüklerini de belirterek, son 22 yılda 10 binden fazla su ve sulama tesisi için 2,4 trilyon liradan fazla kaynağın kullanıldığını söyledi. Türkiye'nin coğrafi konumundan kaynaklanan avantajlarına da değinen Yumaklı, New York'tan Tokyo'ya kadar 16 farklı saat dilimindeki pazarlara aynı gün ulaşma imkanının olduğunu söyledi. Kıtalar arası kara, hava, deniz bağlantı ve enerji yollarının Türkiye'yi güvenli bir yatırım limanı haline getirdiğini ifade eden Yumaklı, şunları kaydetti: "Ülkemizin bu potansiyelini, sektörün tüm paydaşlarının katılımıyla ortak bir fikir birliği içerisinde açığa çıkarmamız gerekiyor. Bu manada, bizler de, Bakanlığımızın geleceğe yönelik politikalarında güçlü bir referans kaynağı oluşturmak için Tarım ve Orman Şuramızı toplamaya karar verdik. Buradan ilk kez bunun da duyurusunu yapmış olalım. Ülkemizde ilk Tarım Şurası 1997, ikincisi 2004 yılında, üçüncü 2019 yılında gerçekleştirilmişti. 4. Tarım Orman Şuramızı da inşallah 2025 yılı nisan ayında gerçekleştirmeyi planlıyoruz." Yumaklı, şura sürecinde, tarım ve ormancılık alanında, gelecek 10 yıllarda sektörü nelerin beklediğinin tartışılmasını ve bu anlamda yeni stratejiler geliştirilmesini amaçladıklarını sözlerine ekledi.

Her yıl 1 trilyon dolarlık gıda çöpe gidiyor Haber

Her yıl 1 trilyon dolarlık gıda çöpe gidiyor

Bugün, 16 Ekim Dünya Gıda Günü. Her yıl milyarlarca ton gıda israf edilirken, milyonlarca insan açlıkla mücadele ediyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın 2024 Gıda İsrafı Raporu’na göre, yılda 1 trilyon dolarlık gıda çöpe gidiyor ve bu devasa israf dünya genelinde açlıktan etkilenen 783 milyon insanı daha da zora sokuyor. Gıda israfı, sadece açlığı artırmakla kalmıyor; aynı zamanda çevresel yıkıma da neden oluyor. Küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 8-10'u israf edilen gıdalardan kaynaklanıyor. Üstelik, dünya tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 30'u bu israfı besleyen yiyeceklerin üretimi için kullanılıyor. Üretimden tüketime kadar israf edilen gıdalar, dünyadaki açlık ve çevre sorunlarının kilit noktalarından biri haline gelmiş durumda. Gıda israfının etkileri neler? 2022 yılında dünya genelinde perakende, yiyecek hizmetleri ve hane halkı düzeyinde 1.05 milyar ton gıda israf edildi. Kişi başına düşen israf miktarı ise ortalama 132 kg. Bu israfın büyük bölümü, 79 kg'ı, hanelerde gerçekleşiyor. Yani tüketiciye ulaşan gıdanın neredeyse yüzde 19'u çöpe gidiyor. Üstelik bu sorun sadece yüksek gelirli ülkelerle sınırlı değil. Üst ve orta gelirli ülkelerde kişi başına düşen gıda israfı 81-88 kg arasında değişirken, düşük gelirli ülkelerde de yeterli veri bulunmamakla birlikte bu miktar benzer seviyelerde En fazla israfın yaşandığı ülkeler arasında Çin ve Hindistan başı çekiyor. Çin’de yıllık 108.7 milyon ton, Hindistan’da ise 78.1 milyon ton gıda israf ediliyor. ABD’de bu rakam 24.7 milyon ton civarındayken, Avrupa’da Almanya ve Fransa gibi ülkelerde yılda 3.9 ila 6.5 milyon ton arasında gıda çöpe gidiyor. Kişi başına bakıldığında ise Hindistan’da haneler yılda ortalama 55 kg gıda atarken, ABD'de bu rakam 73 kg. Rusya’da ise hanelerdeki israf miktarı kişi başına 33 kg. En fazla israfın yaşandığı ülkeler arasında Çin ve Hindistan başı çekiyor. Çin’de yıllık 108.7 milyon ton, Hindistan’da ise 78.1 milyon ton gıda israf ediliyor. ABD’de bu rakam 24.7 milyon ton civarındayken, Avrupa’da Almanya ve Fransa gibi ülkelerde yılda 3.9 ila 6.5 milyon ton arasında gıda çöpe gidiyor. Kişi başına bakıldığında ise Hindistan’da haneler yılda ortalama 55 kg gıda atarken, ABD'de bu rakam 73 kg. Rusya’da ise hanelerdeki israf miktarı kişi başına 33 kg. Tarımsal kaynaklar verimsiz kullanıllıyor İsraf edilen gıdalar sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda çevresel bir kriz. İsraf edilen bu gıdalar, dünya genelinde sera gazı emisyonlarının yüzde 8-10’unu oluşturuyor. Her yıl israf edilen gıdalar, dünya tarım arazilerinin yüzde 30'unu kaplayan bir üretim sürecinden geçiyor. Bu da tarımsal kaynakların verimsiz kullanımı anlamına geliyor. Hürmüz Boğazı ve Süveyş Kanalı gibi kritik geçiş noktalarındaki aksaklıklar bile küresel enerji krizlerine neden olurken, aynı şekilde tarımsal kaynakların yanlış yönetimi de benzer krizlere yol açabilir. Hem gıda bolluğu hem de açlık var Dünya genelinde bir yanda gıda bolluğu, diğer yanda ise açlık baş gösteriyor. Açlığı gidermenin yolları aranırken, çöpe giden yiyeceklerin bu kadar büyük bir sorun haline gelmesi dikkat çekici. Gıda israfının azaltılması, hem açlığın hafifletilmesi hem de çevresel sürdürülebilirlik açısından kritik bir adım.

15 milyon kişi acil gıda yardımına muhtaç Haber

15 milyon kişi acil gıda yardımına muhtaç

Dünya Meteoroloji Örgütüne göre, Temmuz 2023'ten bu yana devam El Nino hava olayı nedeniyle başta Zambiya, Malavi, Zimbabve, Mozambik, Namibya, Angola, Botsvana ve Lesotho olmak üzere, Afrika'nın güneyinde son 40 yılın en şiddetli kuraklığı yaşanıyor. Kuraklık nedeniyle nisan ayında son 5 yılın en kötü hasat dönemini geçiren bölge ülkeleri, gıda stoklarının tükenmesiyle ciddi bir gıda kriziyle karşı karşıya. Öte yandan yetersiz beslenme ve susuzluk nedeniyle gelecek aylardan itibaren bölgede salgın hastalıklarda yoğun artış bekleniyor. 22 milyondan fazla insan yüksek düzeyde gıda güvensizliğiyle karşı karşıya Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (SADC) verilerine göre, kuraklıktan en çok etkilenen Zambiya, Malavi, Zimbabve, Mozambik, Angola, Namibya, Lesotho ve Botsvana'nın toplam nüfusu 130 milyonu buluyor. Buna göre, bu nüfusun yarısından fazlasını oluşturan 68 milyon kişi, kuraklık ve kıtlık nedeniyle farklı düzeylerde yardıma ihtiyaç duyuyor. Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) 14 Ekim'de yayımladığı "Güney Afrika'da kıtlık" başlıklı rapora göre, bölgede 22 milyondan fazla kişi, yüksek düzeyde gıda güvensizliğiyle karşı karşıya bulunuyor. Raporda, Nisan 2025'teki gelecek hasat dönemine 6 ay kala, bölge ülkelerinin yetersiz gıda stoklarının tükenme noktasına geldiğine dikkat çekildi. Bu durumun, bu aydan itibaren bölgede 15 milyon kişinin acil gıda yardımına muhtaç hale gelmesine yol açacağı kaydedilen raporda, gelecek ay itibarıyla bölgede yaşanacak ciddi insani krize işaret edildi. Raporda, bölgede 2 milyon çocuğun akut besin yetersizliği çektiği ve bunların 500 bin kadarında aşırı derecede "zayıflık" görüldüğü belirtildi. Gıda krizinden en çok etkilenen ülkeler DSÖ verilerine göre, kıtlık ve kuraklık nedeniyle afet hali ilan eden 6 Güney Afrika ülkesi Zambiya, Malavi, Zimbabve, Namibya, Lesotho ve Botsvana diğer bölge ülkeleri Mozambik ve Angola ile birlikte yaşanan afetten en derin etkilenen ülkeler olarak öne çıkıyor. Yaklaşık 5,8 milyon kişinin yüksek düzeyde gıda güvensizliği çektiği Zambiya, kıtlıktan etkilenen nüfus bakımından listenin başında yer alıyor. Zambiya'yı 5,7 milyon kişiyle Malavi, 4,4 milyon kişiyle Zimbabve, 3,3 milyon kişiyle Mozambik, 1,5 milyon kişiyle Angola, 1,2 milyon kişiyle Namibya, 400 bin kişiyle Botsvana ve 37 bin kişiyle Lesotho izliyor. Salgınlar hastalık vakalarında artış gözlenebilir Öte yandan bölgedeki su kaynaklarının kurumasıyla milyonlarca kişi su sıkıntısı yaşıyor. İçme ve kullanma suyuna erişimin kısıtlı olması, su kaynaklı hastalıkların yayılma riskini arttırıyor. DSÖ'nün raporunda, yetersiz beslenme ve zorlu yaşam koşullarıyla birlikte, gelecek aylarda kolera, sıtma, çocuk felci, tüberküloz ve kızamık vakalarında artış yaşanabileceği öngörülüyor. Enerji krizi Elektrik üretimini büyük ölçüde hidroelektrik santrallerinden karşılayan bölge ülkeleri için kuraklık aynı zamanda enerji krizi anlamına geliyor. Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşler Koordinasyon Ofisinin (OCHA) eylülde yayımlanan raporuna göre, eylül itibarıyla barajlarındaki doluluk oranı yüzde 30 seviyesine düşen Namibya'da, günde 21 saati bulan elektrik kesintileri yaşanıyor. Bölgenin en önemli su kaynaklarından biri olan Zambezi Nehri üzerinde bulunan Kariba Barajı'nda su seviyesinin yüzde 8'in altına inmesinin ardından, elektrik üretiminin önemi kısmını buradan karşılayan Zambiya'da günde ortalama 3 saat elektrik sağlanabiliyor. Yağış sezonu yaklaşıyor Dünya Meteoroloji Örgütünün tahminlerine göre, gelecek aydan itibaren bölgenin "La Nina" hava olayının etkisi altına girmesi bekleniyor. Bölgede kuraklığa neden olan El Nino hava olayının aksine, La Nina hava olayı bölgede ortalamanın üzerinde şiddetli yağışlara neden oluyor. Bu durum su kaynaklarının yenilenmesi açısından önem arz etse de bölgede meydana gelmesi muhtemel sel ve su baskınlarının, tarımı olumsuz etkileyebileceği öngörülüyor. Öte yandan Güney Afrika bölgesinin kuraklığın etkisinden kurtulmak için gelecek yıl nisan ayında yapılacak hasadı beklemesi gerekiyor.

Yarın başlıyor: Taklit ve hileli gıdada yeni dönem Haber

Yarın başlıyor: Taklit ve hileli gıdada yeni dönem

İbrahim Yumaklı, Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde düzenlenen "Güvenilir Gıdada Yeni Dönem" konulu basın toplantısında yaptığı açıklamada, son 1 yılda güvenilir gıdayla ilgili yaptıkları yenilikleri anlatacaklarını ve yarından itibaren yeni başlayacakları Gıda Kamuoyu Duyuru Sistemi'ni tanıtacaklarını söyledi. Bakanlık olarak gıda güvenilirliğinin sağlanması için Türkiye'nin yasal mevzuatlarının yanı sıra uluslararası kuruluşlarla koordinasyon ve işbirliği içinde çalışmalarını yürüttüklerini dile getiren Yumaklı, "Sofralarımıza bir gıdanın sağlıklı ve güvenilir olarak ulaşması için öncelikle bitki sağlığını, hayvan sağlığını ve yem güvenilirliğini sağlamamız gerekiyor. Sağlıklı bitki ve hayvan, sağlıklı gıdanın temel şartıdır." diye konuştu. KONTROLLER ÜLKEYE İLK SINIR GİRİŞİNDE BAŞLIYOR Sağlıklı bir bitkisel üretim için son dönemde yaptıkları çalışmalardan bahseden Yumaklı, insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından tehlikeli kimyasallar sınıfında yer alan 7 bitki koruma ürününün aktif maddesini yasakladıklarını, kalıntıyla etkin mücadele için yeni çalışmalar başlattıklarını, kimyasal mücadeleye alternatif olarak Biyolojik Mücadele Desteği'ni yüzde 100 artırdıklarını, QR Kodlu Bitki Sağlık Sertifikası ve Doğrulama Sistemi'ni uygulamaya koyduklarını, ihraç edilen ancak çeşitli nedenlerle geri dönen taze meyve-sebze ürünlerinin kontrollerini ülkeye ilk sınır giriş noktasında yapmaya başladıklarını anlattı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.