TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Faiz

haberingundemi.com.tr - Faiz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Faiz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Küresel piyasalar veri gündemine odaklandı Haber

Küresel piyasalar veri gündemine odaklandı

ABD Başkanı Donald Trump'ın "Önce Amerika" politikası kapsamında izlediği ekonomi ve ticaret politikaları küresel anlamda belirsizlik kaynağı olmaya devam ederken, bu yönde atılacak karşı adımlar piyasaların yönü üzerinde etkili oluyor. Tarifelerin küresel büyüme üzerinde baskı oluşturacağı ve artan gümrük vergilerinin fiyatlara yansıtılarak enflasyonu tetikleyeceği endişeleri, risk algısının yüksek seyretmesine neden olarak pay piyasalarında satış baskısını artırdı. Öte yandan, ABD yönetimi açıklanan tarifelere yönelik olası misillemelere daha sert tarifelerle karşılık verileceğini bildirirken, Çin’in cuma günü ABD ürünlerine ek gümrük vergisi uygulama kararı, ticaret savaşının derinleşeceğine yönelik endişeleri artırarak mevcut risk algısının daha da yükselmesine neden oldu. Söz konusu gelişmelerle artan risk algısının etkisiyle, tahvil piyasalarında alış ağırlık bir seyir izlenirken, ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi Ekim 2024'ten bu yana en düşük seviyesi olan yüzde 3,9150'yi test etti. Buna ek olarak, Trump'ın duyurduğu tarifelerin ülkede fiyatları artırıcı etkide bulunabileceğine yönelik soru işaretleri sürerken, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell, cuma günü yaptığı açıklamada, "İleriye baktığımızda, yüksek tarifeler ekonomimizde etkisini gösterecek ve muhtemelen önümüzdeki çeyreklerde enflasyonu yükseltecektir." ifadelerini kullanması bu düşünceleri teyit etti. Powell, İş Dünyası Editörlüğü ve Yazımını Geliştirme Derneği (SABEW) Yıllık Konferansı'nda, ekonomik görünüme ilişkin konuştu. Trump'ın karşılıklı tarifeleri açıklamasının ardından ilk kez konuşan Powell, belirsizliğin yüksek ve aşağı yönlü risklerinin artmasına rağmen ekonominin hala iyi bir yerde olduğunu söyledi. Gelen verilerin sağlam bir büyüme, dengede bir iş gücü piyasası ve yüzde 2'lik hedefe çok daha yakın olmasına karşın yine de bankanın hedefinin üzerinde seyreden bir enflasyona işaret ettiğini anlatan Powell, "Yeni politikalar ve bunların olası ekonomik etkileri netleştikçe, bunların ekonomi ve para politikası üzerindeki etkilerini daha iyi anlayacağız." dedi. Neyin, hangi düzeyde ve ne kadar süreyle tarifeye tabi tutulacağı ve ticaret ortaklarının misillemesinin boyutu gibi ayrıntılar hakkında daha fazla kesinlik sağlanana kadar yüksek tarifelerin olası ekonomik etkilerini değerlendirmenin çok zor olacağını vurguladıklarını anımsatan Powell, "Belirsizlik hala yüksek olsa da tarife artışlarının beklenenden önemli ölçüde daha büyük olacağı artık netleşiyor." dedi. Powell, "Aynı durum, daha yüksek enflasyon ve daha yavaş büyüme gibi ekonomik etkiler için de geçerli olacaktır." diye ekledi. Etkilerin boyutu ve süresinin belirsizliğini koruduğunu kaydeden Powell, "Tarifelerin enflasyonda en azından geçici bir yükseliş yaratması son derece muhtemel olsa da etkilerin daha kalıcı olması da mümkündür." şeklinde konuştu. Trump, Powell'ın konuşmasının hemen öncesinde faiz oranlarını düşürmek için "mükemmel" bir zaman olduğunu belirterek, Fed Başkanı'na faiz oranlarını düşürmesi çağrısında bulundu. Para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed'in yıl sonuna kadar toplamda 4 faiz indirimi yapacağına ilişkin beklentiler güçlenirken, bankanın haziran ayında politika faizini yüzde 75 ihtimalle 25 baz puan indireceği tahmin ediliyor. Analistler, fiyatlamalarda ABD'de cuma günü açıklanan tarım dışı istihdam verisinin öngörülerin üzerinde gerçekleşmesinin de etkili olabileceğini kaydederek, ABD'de gelecek hafta açıklanacak enflasyon verilerinden alınacak sinyallerin beklentiler üzerinde değişikliğe sebep olabileceğini söyledi. Fed yetkililerinin açıklamaları da takip edilirken, Fed Başkan Yardımcısı Philip Jefferson enflasyondaki ilerleme ve istihdam piyasasına bağlı olarak mevcut sıkı politikayı daha uzun süre koruyabileceklerini veya politikayı gevşetebileceklerini kaydetti. Jefferson, bu yıl iş gücü piyasasında ılımlı bir yumuşama beklediğini söyledi. Fed Yönetim Kurulu Üyesi Lisa Cook da tarifelere ilişkin belirsizliğin ekonominin zayıflamasına neden olabileceğini söyledi. Bu gelişmeler ışığında tahvil piyasalarında alıcılı bir seyir hakim olurken, ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi yaklaşık 40 baz puanlık azalışla haftayı son 7 ayın en düşük seviyesi olan yüzde 3,95'ten kapattı. Altının ons fiyatı, haftayı yüzde 1,6 değer kaybıyla 3 bin 37 dolardan tamamlayarak, son 4 haftalık yükselişini sona erdirdi. Dolar endeksi de, haftayı yüzde 1 düşüşle 103'ten tamamladı. Tarifelerin küresel büyümeyi negatif yönde etkileyeceğine yönelik endişeler ve petrol arzının artabileceğine ilişkin haber akışı petrol fiyatlarını baskıladı. Brent petrolün varil fiyatı, geçen haftayı yüzde 9,2 azalışla 65,7 dolardan tamamlayarak, Aralık 2021'den bu tarafa en düşük seviyeye indi. New York borsası negatif seyretti New York borsasında geçen hafta satış ağırlık bir seyir öne çıktı. Cuma günü satış baskısının derinleşmesiyle teknoloji öncülüğünde satış baskısı izlendi. Ülkede geçen hafta açıklanan verilere göre, ABD'de tarım dışı istihdam martta 228 bin kişi artarak beklentilerin üzerinde gerçekleşirken, işsizlik oranı yüzde 4,1'den 4,2'ye çıktı. ABD'de Tedarik Yönetim Enstitüsünün (ISM) imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), mart ayında 49 değerine inerek piyasa beklentilerinin altında gerçekleşti ve sektördeki daralmaya işaret etti. Ülkede JOLTS açık iş sayısı da şubatta 7 milyon 568 bine gerileyerek öngörülerin altında kaldı. Bu gelişmelerle haftalık bazda S&P 500 endeksi yüzde 9,08, Nasdaq endeksi yüzde 9,77 ve Dow Jones endeksi yüzde 7,86 değer kaybetti. Yeni haftada çarşamba FOMC toplantı tutanakları, toptan stoklar, perşembe enflasyon, haftalık işsizlik maaşı başvuruları, cuma Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ve Michigan Tüketici Güven Endeksi takip edilecek. Avrupa borsalarında satış baskısı öne çıktı Geçen hafta Avrupa borsaları, Trump'ın tarifelerine ilişkin gelişmelerin etkisiyle negatif bir seyir izlerken, yeni haftada piyasaların odağında ABD'ye olası misillemeler ve Almanya'da açıklanacak enflasyon yer alacak. Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, çarşamba günü yaptığı açıklamalarda tarifelerin küresel ekonomi için iyi olmadığını vurguladı. Lagarde, "Şu anda ABD'ye yatırım yapma konusunda çok daha az heyecan var, daha fazla belirsizlik olana kadar duraklama ve bekleme var." dedi. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, perşembe günü yaptığı açıklamada tarifeleri küresel ekonomiye büyük bir darbe olarak nitelendirdi. Von der Leyen, küresel ekonominin büyük ölçüde zarar göreceğini belirterek, "Belirsizlik artacak ve daha fazla korumacılığı tetikleyecek. Sonuçları korkunç olacak." yorumunu yaptı. Tarifelerin etkilerinin hemen hissedileceğine ve dünya çapındaki tüketicilere zarar vereceğine dikkati çeken von der Leyen, "Milyonlarca vatandaş daha yüksek market faturalarıyla karşı karşıya kalacak. İlaçlar ve ulaşım daha pahalı olacak. Enflasyon artacak." diye konuştu. Von der Leyen, Trump'ın başkalarının mevcut kurallardan haksız yere yararlandığı konusundaki görüşüne katıldığını aktararak, dünya ticaret sistemini küresel ekonominin gerçeklerine uygun hale getirmek için her türlü çabayı desteklemeye hazır olduklarını ifade etti. ABD ile görüşmelere başlamak için henüz geç olmadığını da vurgulayan Von der Leyen, "Başından beri, transatlantik ticaretteki kalan engelleri kaldırmak için Amerika Birleşik Devletleri ile müzakere etmeye her zaman hazır olduk." yorumunu yaptı. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, Avrupa Birliği'nin (AB), ABD'nin tarifeleri artırma kararına karşılık vereceğini söyledi. Söz konusu gelişmelerle, haftalık bazda Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 8,10, İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 6,97 ve İtalya'da MIB 30 endeksi ise yüzde 10,56 ve Almanya'da DAX 40 endeksi yüzde 8,10 düştü. Gelecek hafta açıklanacak veri gündeminde pazartesi Avro Bölgesinde perakende satışlar, Almanya'da sanayi üretimi, cuma günü Almanya'da enflasyon, İngiltere'de sanayi üretimi takip edilecek. Asya borsaları satıcılı seyretti Asya borsaları ise geçen hafta, satış ağırlıklı bir seyir izlerken, Çin yönetimi Trump tarifelerine karşı adım olarak bazı kararlar aldı. Buna göre, Çin yönetimi ABD'nin "karşılıklı tarifeler" kapsamında getirdiği yüzde 34'lük tarife artışına karşı aynı oranda ek tarife uygulayacağını duyurdu, ayrıca bazı nadir toprak elementlerinin ihracatına kısıtlama getirdi. Çin Ticaret Bakanlığından yapılan açıklamada, samaryum, gadolinyum, terbiyum, disprosyum, lütesyum, skandiyum, itriyum ve alaşımlarının olduğu 7 kategorideki orta ve ağır nadir metallerin 4 Nisan'dan itibaren ihracat kontrol listesine alınacağı bildirildi. Bakanlık, 27 ABD şirketi ihracat kontrolü veya yasağı listelerine eklendi. Şirketlerden 16'sının askeri ve sivil ikili kullanımı olan ürünlerinin ihracatına yasak getirilirken, 11 şirket ihracat yasağı uygulanan "güvenilmez varlık" listesine alındı. Bakanlık tarafından, 16 ABD şirketinin, Çin'in ulusal güvenliğini ve çıkarlarını korumak ve silahların yayılmasının önlenmesine yönelik uluslararası yükümlülüklere uymak amacıyla ihracat kontrol listesine alındığını bildirildi. Öte yandan geçen hafta Japonya Merkez Bankası (BoJ) Başkan Yardımcısı Shinichi Uchida, enflasyonun yüzde 2'lik hedefine ulaşma ihtimalinin artması halinde merkez bankasının faiz artırmaya devam edeceğini söyledi. Uchida, "Her politika toplantısında, herhangi bir önyargı olmaksızın, para politikasına karar verirken (ekonomik ve fiyat) tahminlerimizin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini inceleyeceğiz." dedi. Makroekonomik verilere göre, Japonya'da şubat ayında hanehalkı harcamaları yıllık bazda yüzde 0,5 azalarak beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Bölgede siyasi gelişmeler de takip edilirken, Güney Kore'de Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol'un azline karar verdi. Bu gelişmelerle geçen hafta Güney Kore'de Kospi endeksi yüzde 3,62, Japonya'da Nikkei 225 endeksi yüzde 9, Hong Kong'da Hang Seng endeksi yüzde 2,46 ve Çin'de Şanghay Bileşik endeksi yüzde 0,28 değer kaybetti. 24 Mart ile başlayan haftada, salı günü Japonya'da dış ticaret dengesi karşılanacak. Yurt içinde enflasyon verileri ve ihracat rakamları takip edildi Yurt içinde geçen hafta düşüş eğilimi öne çıktı. Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi haftayı yüzde 2,90 değer kaybederek 9.379,83 puandan tamamladı. Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıkladığı mart ayına ilişkin enflasyon verileri ile aynı aya ait ihracat rakamları geçen hafta öne çıktı. Buna göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), martta aylık bazda yüzde 2,46, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 1,88 artış gösterdi. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 38,1, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 23,5 olarak kayıtlara geçti. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Mart 2025'te 23,4 milyar dolarla tarihin en yüksek ikinci mart ayı ihracat rakamı elde edildiğini belirterek, "Mayıs ortasında ABD'ye yapacağımız ziyarette, ilave gümrük vergilerini konuşacağız. İhracatımızı artırmak için hazırlığımızı yaptık." dedi. Bununla birlikte dolar/TL, haftayı bir önceki kapanışın hemen üzerinde 37,9950'den kapattı. Yurt içinde gelecek hafta salı günü Hazine nakit dengesi, perşembe günü sanayi üretimi, cuma günü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) piyasa katılımcıları anketi takip edilecek.

Euro Bölgesi'nde kredi koşulları sıkılaştırılıyor Haber

Euro Bölgesi'nde kredi koşulları sıkılaştırılıyor

Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) Euro Bölgesi'nde 155 bankanın katıldığı "Banka Kredi Anketi" sonuçlarına ilişkin bir rapor yayımladı. Geçen yılın son çeyreğini kapsayan raporda, Euro Bölgesi'nde bankaların son çeyrekte firmalara kredi şartlarını sıkılaştırırken, hane halkına konut kredi şartlarını değiştirdiği ve bu yılın ilk çeyreğinde sıkılaştırmaya devam edeceği kaydedildi. ECB’nin raporunda, "Bu, 2023'ün üçüncü çeyreğinden bu yana en belirgin net sıkılaştırma. Bu durum, ekonomik görünümle ilgili algılanan risklerin artması ve bankaların risk toleransının azalmasından kaynaklandı. Bu da temel olarak siyasi belirsizliğin arttığı bir ortamda Almanya ve Fransa'daki bankalardan kaynaklanırken, İtalya'da kredi standartları gevşedi." ifadeleri yer aldı. Geçen yılın son çeyreğinde bankaların konut kredi koşullarını değiştirmediği belirtilen raporda, yılın ilk çeyreğinde bu kredilere talebin artmasının ve kredi koşulların hafif sıkılaştırılmasının beklendiği bildirildi. ECB raporuna göre, genel olarak şirketlerin kredi talebi 2024'ün son çeyreğinde zayıf kaldı. Bu da özellikle sanayi gibi bazı yatırım yoğun sektörlerde devam eden zayıf ekonomik durumu yansıttı. Şirketlerin kredi talebinin mevcut ilk çeyrekte büyük ölçüde değişmeden kalması da bekleniyor. Trump etkisi Hamburg Ticaret Bankası Başekonomisti Cyrus de la Rubia, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "Euro Bölgesi bankaları kredi verme konusunda açıkça daha temkinli hale geliyor. Bu kısmen, algılanan riski artıran ve ekonomik görünümü bulanıklaştıran Trump etkisinden kaynaklanıyor olabilir.” ifadelerini kullandı. ING Bank Euro Bölgesi kıdemli ekonomistlerinden Bert Colijn de kredi talebindeki hafif toparlanmanın daha güçlü bir yatırım büyümesine yol açmayacağını dile getirdi. Colijn, “Küresel risklere ilişkin endişeler arttıkça şirketler için kredi koşulları sıkılaştı, ancak kredi talebi hala ihtiyatlı bir şekilde genişliyor. Sonuç olarak, hamleler önümüzdeki aylarda yatırımlarda anlamlı bir artış beklemek için çok küçük ve mevcut yatırım koşulları çok cazip değil. Dolayısıyla imalat sektöründeki düşük kapasite kullanım oranları ve ekonomik belirsizlik, Euro Bölgesi'ndeki kısa vadeli yatırım potansiyeli üzerinde baskı oluşturmaya devam etmektedir. “ değerlendirmesinde bulundu. ECB'nin faiz kararı Öte yandan 30 Ocak’ta gerçekleştirilecek ECB'nin para politikası kurulu toplantısı yatırımcıların odağında bulunuyor. Bu arada, ECB, 12 Aralık'ta, piyasa beklentileri doğrultusunda zayıflayan ekonomiye karşı dördüncü faiz indirimine giderek üç temel politika faizini 25 baz puan düşürmüştü. Banka, mevduat faiz oranını yüzde 3,25'ten 3'e indirmişti. ECB'nin bir sonraki faiz toplantısı ise 30 Ocak'ta yapılacak. Piyasalar, bu toplantıda 25 baz puanlık faiz indirimi daha bekliyor. Bu arada, son haftalarda ECB'nin önde gelen temsilcileri, azalan enflasyon riskleri ve zayıf ekonomi göz önüne alındığında bu yıl daha fazla faiz indirimi sinyali vermişti. Euro Bölgesi'nde kasımda yüzde 2,2 olan yıllık enflasyon aralıkta yüzde 2,4'e yükselmişti. ECB, Euro bölgesindeki enflasyon oranının yılın ilk yarısında hedefi olan yüzde 2'ye ineceğini öngörüyor. Euro Bölgesi'nde bankaların kredi koşulları hakkında bilgi edinilmesini sağlayan ECB'nin "Banka Kredi Anketi", yılda 4 defa yapılıyor. 10 Aralık-7 Ocak tarihlerini kapsayan son anket, 155 bankanın katılımıyla gerçekleştirildi.

MERKEZ BANKASI FAİZİ 2,5 PUAN DÜŞÜRDÜ Haber

MERKEZ BANKASI FAİZİ 2,5 PUAN DÜŞÜRDÜ

TCMB'den faiz oranlarına ilişkin yapılan duyuruda, Yaşar Fatih Karahan başkanlığında toplanan Kurul'un, politika faizini yüzde 47,50'ye indirilmesine karar verdiği bildirildi. Merkez Bankasının gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 150 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar verildiği belirtilen duyuruda, "Enflasyonun ana eğilimi kasım ayında yataya yakın seyretmiştir." ifadeleri kullanıldı. Duyuruda, öncü verilerin aralık ayında ana eğilimin enflasyonda düşüşe işaret ettiği aktarılarak, son çeyreğe ilişkin göstergelerin yurt içi talebin yavaşlamayı sürdürerek enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelerde bulunduğunu gösterdiği bildirildi. Temel mal enflasyonunun düşük seyretmeye devam ettiği belirtilen duyuruda, hizmet enflasyonundaki iyileşmenin belirginleştiğine dikkati çekildi. Duyuruda, işlenmemiş gıda enflasyonunun önceki iki aydaki yüksek seyrin ardından aralık ayında ılımlı göründüğü vurgulanarak "Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları iyileşme eğilimi sergilemekle birlikte, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir." ifadesi kullanıldı. Para politikasındaki kararlı duruşun yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürmekte ve dezenflasyon sürecini güçlendirmekte olduğu aktarılan duyuruda, maliye politikasının artan eşgüdümünün de bu sürece önemli katkı sağlayacağı bildirildi. Duyuruda, aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceği belirtilerek, şunlar kaydedildi: "Bu doğrultuda, politika faizinin seviyesi, enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir. Kurul, kararlarını enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla alacaktır. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır. Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makro ihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları muhtemel gelişmeler göz önünde bulundurularak yakından izlenmektedir. Sterilizasyon araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir." Kurulun politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyeceği vurgulanan duyuruda, "Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır." ifadelerine yer verildi. Duyuruda, Kurul'un, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacağı kaydedilerek, Para Politikası Kurulu Toplantı Özetinin 5 iş günü içinde yayımlanacağı bildirildi.

2025'te Türk ekonomisinde neler bekleniyor Haber

2025'te Türk ekonomisinde neler bekleniyor

Uluslararası kuruluşların ekonomistleri, Türkiye'de dezenflasyonun 2025'te devam edeceğini ve dezenflasyon sürecinin ekonomide hedeflenen yumuşak inişle tutarlı ilerlediğini düşünüyor. Türkiye ekonomisi ortodoks politikaların uygulandığı ve enflasyonla mücadelede sıkı para politikasının korunduğu bir yılı geride bırakırken, gözler Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) yılın son günlerinde politika faizine ilişkin alacağı kararlara ve 2025'e yönelik mesajlarına çevrildi. Uluslararası yatırım bankaları ve varlık yönetim şirketlerinin ekonomistleri, TCMB'nin bu ayki faiz kararı, enflasyon ve büyüme öngörüleri ile Türkiye ekonomisi için 2025'e ilişkin beklentilerini açıkladı. BOFA ENFLASYON TAHMİNLERİNİ YÜKSELTTİ Bank of Amerika (BofA) Merrill Lynch Türkiye Ekonomisti Zümrüt İmamoğlu, Türkiye'de son aylarda gıda fiyatlarındaki artışın etkisine bağlı olarak daha önce yüzde 42 olarak öngördükleri yıl sonu enflasyon tahminlerini yüzde 44-45 seviyesine revize ettiklerini söyledi. Ancak bunun büyük bir revize olmadığını dile getiren İmamoğlu, "(Enflasyondaki gidişatın) Bunun, Türkiye için normal bir patika olduğunu düşünüyorum çünkü yumuşak bir iniş hedeflendi. Enflasyonla mücadele programı sadece para politikasından ibaret değil, kapsamlı bir program ve maliye ve gelirler bacağı da var. Bu bileşenlere baktığımızda, zaten yavaş yavaş ve ekonomiyi bir şoka sokmadan bir sıkılaştırma döngüsü izledik. Sonrasında bir bekleme süreci oldu. Büyüme rakamlarına baktığımızda da teknik olarak resesyon diye nitelendirilse de aslında yatay bir seyir olduğunu görüyoruz. Çok ciddi bir krize veya resesyona giren bir ekonomi görmüyoruz" diye konuştu. İmamoğlu, bu politika bileşimi bütününde yumuşak bir iniş çerçevesinde ancak Merkez Bankasının öngörülerinden biraz daha yavaş olsa da bir dezenflasyon sürecinin yaşandığını belirtti. Bu noktada hayal kırıklığıyla karşılanacak bir durum olmadığının altını çizen İmamoğlu, "Burada önemli olan dezenflasyonun yönü. Dezenflasyon süreci, yumuşak iniş senaryosuyla tutarlı bir şekilde ilerliyor" dedi. 'BU AY 250 BAZ PUANLIK İNDİRİM BEKLİYORUZ' İmamoğlu, bu kapsamda ilk faiz indirimini bu ay 250 baz puan olarak beklediklerini ancak bu seviyenin bir miktar altında da olabileceğini ifade etti. TCMB'nin faiz indiriminde küçük bir adımla başladıktan sonra temkinli ilerleyeceğini öngördüklerini söyleyen İmamoğlu, "Her ay indirim yapmak zorunda değiller. Bu adımlar verilere de bağlı ve verilerde sürpriz olabiliyor. Merkez Bankası bu verilere tepki vererek ve son derece temkinli ilerleyecektir çünkü faizi indirmenin sebebi 'enflasyon düştü, program bitti' değil. Enflasyon düşerken indirmezlerse sıkılaşma yapmış olacaklar. Dolayısıyla sıkılığı korumak için faizi indirmek gerekiyor. Bu kapsamda atılacak bir adımın piyasa tarafında rahatsızlık yaratmayacağını düşünüyorum. Yaptığım görüşmelerde yatırımcılar da bunu makul buluyor." değerlendirmesinde bulundu. İmamoğlu, Türkiye'de 2025 sonu için enflasyon öngörülerinin yüzde 25 olduğu ve yüzde 2,5 seviyesinde büyüme bekledikleri bilgisini paylaştı. Enflasyonun 2026 sonunda yüzde 15-16 seviyesine dönmesini beklediklerini belirten İmamoğlu, "Yatırımcının enflasyonun yüzde 20'nin altına doğru geldiğine güveni olduğunda yatırımlar zaten başlar. Bu seviyeye inen bir enflasyon yatırım ortamını iyileştirecektir. Yatırımcılar, programın devam ettiğini ve dezenflasyonun sürdüğünü gördüklerinde yatırımlar artacak ve daha uzun vadeli olacaktır." dedi. 'TCMB TEMKİNLİ TARAFTA KALABİLİR' Deutsche Bank Türkiye Ekonomisti Yiğit Onay da TCMB'den bu ay sonunda 250 baz puanlık faiz indirimi beklediklerini bildirdi. Ancak kasımdaki enflasyon verileri, asgari ücret artışının seviyesi ve farklı dinamiklere bağlı olarak TCMB'nin "temkinli tarafta kalabileceğini" dile getiren Onay, "TCMB, bu ay daha küçük bir miktarla da gevşemeye gidebilir ya da asgari ücretle ilgili sürecin netleşmesini beklemek için bu toplantıyı pas bile geçebilir" ifadelerini kullandı. Onay, TCMB'nin geçen yıldan beri önemli ölçüde kredibilite kazandığını ve yerli yatırımcılar arasında Türk lirasına yönelik algının değişmesini teşvik ettiğini, yetkililerin ihtiyatlı duruşu sürdürme konusunda istekli olacağını düşündüklerini anlattı. TCMB'nin politika duruşundaki sıkılık derecesini değerlendirmek için enflasyon gelişmeleri ve yerel yatırımcıların portföy tercihlerini izleyeceğini dile getiren Onay, "Kilit nokta, gevşeme döngüsünün otomatik pilot modunda olmayacağı ve TCMB'nin parasal koşulları ekonomide yeniden dolarizasyonu önleyecek kadar sıkı tutmak için verilere bağlı bir yaklaşım benimseyeceği" tespitinde bulundu. 'EKONOMİK AKTİVİTE VE İSTİHDAM EK BASKILARLA KARŞILAŞABİLİR' Onay, 2025 ortasında politika faizini yüzde 37,5 ve yıl sonunda yüzde 30 seviyesinde, enflasyonu ise yüzde 25-26 olarak öngördükleri bilgisini paylaştı. Bunun dezenflasyonun öngörülenden biraz daha yavaş olacağı anlamına geldiğini ifade eden Onay, "Yumuşak iniş senaryosu altında, enflasyonda sürdürülebilir bir düşüş öngörüyoruz. Türk lirasının reel bazda değer kazanması ve maliyet baskılarının hafiflemesi gibi emareler enflasyondaki düşüşün devam edeceğine işaret ediyor" dedi. Onay, 2025'te enflasyon ve büyüme arasındaki dengelerin daha belirgin hale gelebileceğine, olası faiz indirimlerine rağmen para politikası duruşu sıkı olacağından ekonomik aktivite ve istihdamın ek baskılarla karşılaşabileceğine işaret etti. Türk lirasının reel olarak değer kazanması, avro/dolar kurundaki hareketler ve Avrupa'daki ekonomik büyümenin karşı karşıya olduğu risklerin bu dengeleri zorlaştırabileceğini belirten Onay, "Bu bağlamda, fiyat istikrarına öncelik verilmesi, özellikle beklenen ekonomik yavaşlama göz önüne alındığında, 2025 yılı boyunca enflasyon beklentilerinin çıpalanması için çok önemli olacaktır. Maliye politikasının ve yapısal reformların desteği önümüzdeki yıl beklentilerin daha etkin bir şekilde yönetilmesinde kritik bir rol oynayacaktır." şeklinde konuştu. Onay, Türkiye'nin ekonomi politikalarında bir değişiklik beklemediklerine dikkati çekerek, "Türkiye ekonomisi için sert iniş olasılığının düşük olduğuna inanıyoruz. Daha ciddi bir ekonomik yavaşlamanın ortaya çıkması halinde, yetkililerin pasif kalmasını beklemiyoruz ki muhtemelen ekonominin kilit sektörlerine yardımcı olmak için hedefli destek politikaları uygulayacaklardır." dedi. '20 PUAN FAİZ İNDİRİMİ FİYATLAMASINI FAZLA İYİMSER BULUYORUZ' ABD merkezli varlık yönetim şirketi Neuberger Berman Gelişen Ülkeler Direktörü Kaan Nazlı, Türkiye'de yıl sonu enflasyonun Merkez Bankası beklentisi olan yüzde 44'ün üzerinde gerçekleşebileceğini belirterek, "Önümüzdeki aylarda dezenflasyon sürecinin hızlanacağını öngörüyoruz. İç talep koşullarının zayıflığı ve petrol fiyatlarının düşük seyretmesi bu konuda Merkez Bankasına yardımcı olacak" yorumunu yaptı. Politika faizi tarafında ise Merkez Bankasının bu ay sonunda 150-250 baz puan arasında bir indirime gidebileceğini öngördüklerini dile getiren Nazlı, şunları kaydetti: "Kararı belirleyen etkenler, Merkez Bankası'nın ayın ilk üç haftasında gözlemlediği enflasyon gelişmeleri ve asgari ücret görüşmelerinin gidişatı olacak. Ancak Merkez Bankası'nın ilk aylarda oldukça ihtiyatlı davranacağını düşünüyoruz. Bu nedenle bu yıl içinde 20 puan faiz indirimi olacağı yönündeki fiyatlamayı fazla iyimser buluyoruz. Ancak enflasyon gelişmeleri nedeniyle Merkez Bankası'nın önünde önemli bir alan olduğunu düşünüyoruz. Brent petrol fiyatlarının yıl içinde varil başına ortalama 70 dolar seviyesinde seyretmesine bağlı olarak, 2025 yıl sonu enflasyonun yüzde 30, politika faizinin de yüzde 35 seviyesinde olabileceğini öngörüyoruz. Ancak petrol ve doğalgaz fiyatlarında jeopolitik risklerden kaynaklanan bir artış ya da ABD'nin para ve yeni ticaret politikasıyla ilgili belirsizlikler olumsuz etki yaratabilir." 'YATIRIMCILAR BANKA VE OTOMOTİV SEKTÖRÜNE İLGİLİ' Nazlı, Türkiye'de bu yıl tahvil piyasasına 16 milyar doları doğrudan alım olmak üzere 23 milyar dolar sermaye girişi olduğu bilgisini paylaştı. Bunların genelde kısa vadeli yatırım araçlarına girdiğini düşündüklerini söyleyen Nazlı, "Enflasyondaki düşüş kalıcılık kazanıp faiz indirimleri devam ettikçe, yatırımların daha uzun vadeli araçlara yönelmesini bekleyebiliriz. Makroekonomik durumdaki iyileşme, şirketlerin de TL cinsinden tahvil ihracını kolaylaştıracaktır" dedi. Nazlı, 2010'lu yılların başında TL cinsinden şirket tahvillerine yabancı yatırımcıların daha fazla ilgi gösterdiğini anımsatarak, "Öte yandan hisse senetlerinden bu yıl 2-3 milyar dolar çıkış olduğunu gözlemliyoruz. Bunun arkasında küresel riskler ve kurla ilgili tedirginlik olduğunu düşünüyoruz. Londra'da son dönemde gerçekleşen yatırımcı buluşmalarına hisse senedi yatırımcıları da katıldı, bankacılık ve otomotiv sektörlerine ilgi olduğunu gözlemledik. Makroekonomik durumda iyileşme ve kur risklerinin azalması, bu alanda da uzun vadeli sermaye girişlerinin önünü açacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Fed yetkilisi, aralık ayında faiz indirimi sinyalini verdi Haber

Fed yetkilisi, aralık ayında faiz indirimi sinyalini verdi

Waller, Amerikan Ekonomik Araştırmalar Enstitüsünce düzenlenen konferansta ekonomik görünüme ilişkin "İndirmek mi Atlamak mı?" başlıklı bir konuşma yaptı. Fed'in eylül toplantısından bu yana politika faizini 75 baz puan indirmesinin ardından para politikasının hala kısıtlayıcı olduğunu ve iş gücü piyasasında istenmeyen bir zayıflık yaratmadan enflasyon üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturulduğunu düşündüğünü belirten Waller, politika faizinde daha nötr bir seviyeye yaklaşana kadar faiz indirimlerinin gelecek yıl boyunca devam etmesini beklediğini aktardı. Waller, ancak son verilerin enflasyondaki ilerlemenin yüzde 2'nin anlamlı bir şekilde üzerinde bir seviyede durma olasılığını artırdığını kaydetti. Bu riskin Federal Açık Piyasa Komitesi'nin (FOMC) enflasyonun ve ekonominin gelecekteki seyri hakkında daha fazla bilgi toplamak için gelecek toplantıda politika faizini sabit tutmayı düşünmesi gerektiğine dair endişeleri arttırdığına dikkati çeken Waller, şunları belirtti: "Bugün elimizde bulunan ekonomik verilere ve enflasyonun orta vadede yüzde 2'ye doğru düşüşünü sürdüreceğini gösteren tahminlere dayanarak, şu anda aralık toplantımızda politika faizinde bir indirimi destekleme eğilimindeyim. Ancak bu karar, o tarihten önce alacağımız verilerin yukarı yönlü sürpriz yapıp yapmayacağına ve enflasyonun seyrine ilişkin tahminlerimi değiştirip değiştirmeyeceğine bağlı olacak." Waller, 75 baz puanlık indirimden sonra, politikanın önemli ölçüde kısıtlayıcı olmaya devam ettiğine dair kanıtların güçlü olduğuna ve tekrar indirim yapmanın sadece "fren pedalına o kadar sert basmadıkları" anlamına geleceğine inandığını ifade etti. Faizlerin daha da düşürülmesini destekleyen bir diğer faktörün de iş gücü piyasasının nihayet dengeye kavuşmuş gibi görünmesi olduğunu belirten Waller, bu dengeyi korumanın hedeflenmesi gerektiğini kaydetti. Fed'in gelecek toplantısı 17-18 Aralık'ta yapılacak.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.