TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Dünya Bankası

haberingundemi.com.tr - Dünya Bankası haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dünya Bankası haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Dünya Bankası 2025'te deprem bölgesine finansman sağlayacak Haber

Dünya Bankası 2025'te deprem bölgesine finansman sağlayacak

İSTADünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez ve Uluslararası Finans Kurumu (IFC) Türkiye ve Orta Asya Direktörü Wiebke Schloemer, İstanbul'da düzenlenen toplantıda basın mensuplarının sorularını cevapladı. Lopez, Dünya Bankası ve IFC'nin tüm dünyada aynı şehirlerde beraber çalıştığını, Türkiye'de durumun farklı olduğunu, Dünya Bankasının Ankara, IFC'nin ise İstanbul merkezli çalıştığını ifade etti. Ülkesel bazda stratejik çerçeve içerisinde programlar düzenlediklerini, bu programların büyümenin desteklenmesi ve hızlandırılmasına yönelik olduğunu aktaran Lopez, ülkelerde toplumu büyümenin bir parçası yapmayı ve büyümeden faydalandırarak dayanaklılığı artırmayı hedeflediklerini söyledi. Lopez, Türkiye'de kamu ve özel sektör işbirliğiyle proje ve çalışmaları yaptıklarına işaret ederek, ülkede son zamanlarda verimliğin artması yönünde projelere ağırlık verdiklerini dile getirdi. Türkiye'de deprem bölgesinde altyapı, sağlık, su dağıtım sistemi, sağlık yapıları, hastanelerle ilgili çalışma, projeler yaptıklarına ve yapacaklarına işaret eden Lopez, depremde etkilenen özel sektör şirketlerinin olduğunu, IFC'nin sağladığı destekle deprem bölgesinde nakite ihtiyacı olan firmalara nakit sağlanabilmesi konusundaki çalışmaları sürdürdüklerini söyledi. Lopez, deprem bölgesinde sanayi kuruluşları, firmalarına yönelik çalışmaların yanı sıra tarıma ve hayvancılık ile ilgili projelerin de önemli olduğunu belirterek, bölgede şu ana kadar sağlanmış 3 milyar dolarlık kaynağın yanı sıra bu sene için 1 milyar dolarlık bir kaynak daha ayırdıklarını, bununla beraber toplamda 4 milyar dolarlık bir kaynağın sağlanmış olacağını kaydetti. "Türkiye'nin lojistik merkez haline gelmek yönünde bir iradesi var" Türkiye ekonomisinde yapısal reformların yaratacağı öngörülebilirlik ve istikrarın yatırımcılara etkisine değinen Lopez, yatırım yapan firmaların 3-5 yılı değil, 10-15 yılı düşünerek yatırım yaptığına, güvenilirlik, iyi enerjiye erişim ve ulaşımın öneminli olduğunu dile getirdi. Lopez, 10 sene önceye göre enerjide güneşin ve rüzgarın kömürle yarıştığını vurgulayarak, "Şimdi bu enerji kaynaklarına yöneldiğimizde gaz ve petrol ithalatı azalacak, ihtiyaç kalkacak. Dolayısıyla ödeme dengeleri de daha iyi bir duruma oturacak. Bundan ötürü enerji maliyetleri düşecek." diye konuştu. Türkiye'nin lojistik merkez haline gelme yönünde bir iradesinin olduğunu aktaran Lopez, "Ülke çok net bir efor harcıyor bununla ilgili. Türkiye'nin lokasyonu önemli. Türkiye fiziksel olarak gerçekten bir köprü ama öbür taraftan jeopolitik olarak da batıya dönük ilerleyen bir ülke." ifadelerini kullandı. "Türkiye, altyapı projeleriyle büyük bir coğrafyayı birbirine bağlama potansiyeline sahip" Lopez, Türkiye'nin Orta Koridor, Kalkınma Yolu Projesi ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü üzerindeki demir yolu projesi gibi altyapı projeleriyle büyük bir coğrafyayı karşılıklı olarak birbirine bağlama potansiyeline sahip olduğunu söyledi. Dünya Bankasının Türkiye'nin elektrikli demir yolu taşımacılığını yaygınlaştırmaya yönelik çabalarını desteklemek için 660 milyon dolarlık finansman sağladığının hatırlatılması üzerine Lopez, bunun sadece düşük karbonla alakalı olmadığını, doğu-batı arasındaki maliyetin de düşürülmesi gerektiğini belirtti. Lopez, Yavuz Sultan Selim Köprüsü üzerinde zaten bir kara yolu olduğunu, raylı sistemin kurulması için gerekli altyapı projelerine de destek için çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi. "Türkiye bir referans noktası" IFC Türkiye ve Orta Asya Direktörü Wiebke Schloemer de Türkiye'nin Dünya Bankası Grubu içinde çalıştıkları önemli bir ülke olduğunu ifade ederek, Türkiye ve bölgedeki kalkınma bankalarıyla yakından çalıştıklarını belirtti. Türkiye'de ne olduğunu yakından takip ettiklerini vurgulayan Schloemer, "Türkiye bir referans noktası. Türkiye'deki başarılı uygulamaları nasıl bir sıçrama tahtası olabileceğine ve dünyada başka ülke üzerinde nasıl hayata geçirileceğine dair düşünüyoruz. Türkiye'yi başka ülkeler de takip ediyor bu anlamda." dedi. Schloemer, Türkiye'de deprem bölgesindeki çalışmalara da değinerek, bölgedeki özel sektörün faaliyetlerini desteklemeye devam ettiklerini, toparlanmalarına yardımcı olduklarını dile getirerek, "Özel sektöre odaklanıyoruz ama nihayetinde amaç burada ekonominin durmaması, prodüktivitenin, üretimin durmaması, istihdamın devam etmesi, insanların işsiz kalmaması." diye konuştu. Schloemer, Türk özel sektörünün uyum yeteneği ve kabiliyetinin yüksek olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin stratejik coğrafi lokasyonunun ve genç iş gücünün ekonomisine avantajlar sağladığını vurguladı. Türkiye ekonomisine yönelik makroekonomik, istikrarlılık manasında olumlu gidişatın ve kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen iyileştirmelerin doğrudan yabancı yatırımcılar tarafından yakından ve olumlu olarak takip edildiğini aktaran Schloemer, yabancı yatırımcılar için öngörülebilirliğin önemli olduğunun altını çizdi. "CDS'lerdeki düşüş dikkate şayan önlemlerin meyveleri" Wiebke Schloemer, Türkiye'yi etkileyen jeopolitik risklerin ülkeye etkilerinin ve Türkiye'nin bu risklere reaksiyonuna ilişkin soruya, Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalarda çalışırken risk değerlendirme ve azaltımının her zaman önemli olduğunu vurguladı. Schloemer, politik ve jeopolitik risklerin var olduğunu ve bunların sadece Türkiye için değil, aslında her yerde olduğunu kaydederek, söz konusu risklerin ortadan kaldırılmasının kolay olmadığını söyledi. Makroekonomik kırılganlıkların öne çıktığını anlatan Schloemer, şunları kaydetti: "İstikrar önlemleri belki 18-19 aydır gerçekten meyvesini vermeye başladı, görünüyor bu. İtibarlı kredi derece indirmelerinde iyileşmeler görünmeye başladı. Pek çok yatırımcının beklediği ki uluslararası yatırımcılar değil, aynı zamanda yurt içindeki yerli yatırımcılar için her türlü sermaye akışı açısından hep dikkatli takip edilen şeyler oldu ve bunlar da önemli göstergeler diye düşünüyorum. Lopez'in de söylediği 600'lerden 270'lere düşüş (CDS), bunlar da gerçekten dikkate şayan önlemlerin meyveleri. Yani bir istikrar sağlanıyor." "Türkiye herhangi bir ülke değil, önemli bir ekonomi" 2025'teki ekonomik öngürölebilirlik, enflasyon beklentileri ve yatırımcıların Türkiye'ye bakışına ilişkin bir soruya yönelik Wiebke Schloemer, yatırımcıların Türkiye'yi dikkatle takip ettiğinin altını çizdi. Schloemer, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye'nin ekonomik performansı takip ediliyor. Türkiye, sadece ülke içerisinde değil, dünyadaki ekonomik performansı açısından da takip ediliyor çünkü büyük bir ekonomi. Türkiye uluslararası olarak da önde gelen, gelişmekte olan ekonomilerden. Finans merkezleri, Londra'da, New York'ta, bankalarla hep irtibat, özellikle sermaye piyasalarıyla, özel irtibatımızdan bakarak söyleyebilirim, gerçekten büyük ilgiyle izleniyor. Türkiye herhangi bir ülke değil, önemli bir ekonomi. Türkiye, ekonomik istikrar, potansiyel ve fırsatlar dolayısıyla yakından izleniyor, takip ediliyor." "Enflasyonda kayda değer bir düşüş bekliyoruz" Öngörülebilirlik konusunda ise zaman zaman ekonomik politikalarında hızlı değişikliklerin olabildiğini aktaran Wiebke Schloemer, bunun etkisinin aslında yatırımcıların güvenini olumsuz olarak etkileyebildiğine dikkati çekti. Schloemer, "Bu noktada Orta Vadeli Plan'a bakıldığında bir devamlılık gerekli. Bahsettiğimiz adımların gerçekten de atılmasının sağlanması lazım ki öngörülebilirliğin temeli atılsın. Ne olacak, ne zaman olacak, ilan edildiği gibi olacak ki güven duyulsun. Yatırımcıdan, yatırımcı güveninden bahsediyorum. Sadece yatırımcı güveni değil, yani bu güven dediğimiz ekonomik planlara, ekonomik habitata, ekonomik çevreye bir güven. Fırsatı, potansiyeli, lokasyonu, ekonomisi, iç piyasanın ve iş gücünün büyüklüğü zaten bu ilgiyi canlı tutan şeyler." ifadelerini kullandı. Schloemer, enflasyon beklentisi olarak bir rakam veremeyeceklerini ancak kayda değer bir düşüş beklediklerini sözlerine ekledi.

Dünya Bankası'ndan, Türkiye'ye düşük karbonlu demir yolu ağı için onay Haber

Dünya Bankası'ndan, Türkiye'ye düşük karbonlu demir yolu ağı için onay

Bankadan yapılan açıklamada, Doğu Türkiye Orta Koridor Demiryolu Geliştirme Projesi'nin, Türkiye'nin mevcut sınırlı demir yolu ağının en eski bölümlerinden birinin genişletilmesine ve modernize edilmesine yardımcı olacağı aktarıldı. Açıklamada, Türkiye'nin, ülke genelinde mal hareketinin daha verimli bir şekilde gerçekleştirilmesine, ihracatın desteklenmesine, istihdam yaratılmasına ve sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yardımcı olacak elektrikli demir yolu taşımacılığını yaygınlaştırmaya yönelik çabalarını desteklemek için 660 milyon dolarlık finansmanın onaylandığı bildirildi. Proje kapsamında, dizel motorlu trenler yerine Sivas'ın Divriği ilçesi ile Kars arasındaki bağlantının 660 kilometrelik tamamen elektrikli ve modern bir demir yolu hattıyla genişletileceği belirtilen açıklamada, 4 ili kapsayacak projeyle demir yolu güzergahında yaşayan yaklaşık 600 bin kişinin refahının sağlanacağına, aynı zamanda bunun yerel firmalara ve tarım işletmelerine önemli bir destek olacağına işaret edildi. Açıklamada, proje tamamlandığında demir yolunun yük taşıma kapasitesinin, yıllık yaklaşık 750 bin tondan 20 milyon tona çıkacağı kaydedildi. Türkiye'de mal taşımacılığının yaklaşık yüzde 95'inin kara yolu ile gerçekleştirildiği hatırlatılan açıklamada, projenin ulaşım sürelerini ve lojistik maliyetlerini azaltacağı ve Türkiye'nin batısı ile doğusu arasındaki bağlantı olanaklarını iyileştireceği vurgulandı. Açıklamada, kara yolu ile yük taşımacılığının, ulaştırma sektöründen kaynaklı sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 50'sinden sorumlu olduğu belirtilerek, yük taşımacılığının karbonsuzlaştırılmasının, Türkiye ekonomisinin karbonsuzlaştırılması ve küresel ticarette rekabetçi kalmak isteyen ihracatçılar başta olmak üzere Türk sanayisinin sera gazı emisyonlarının azaltılması bakımından büyük önem taşıdığı ifade edildi. AB'nin 2026 yılından itibaren karbon yoğun ürünlere tarifeler uygulamaya başlayacağı anımsatılan açıklamada, Türk ihracatçılarının karbon ayak izini azaltmasının çok önemli olduğu dile getirildi. Açıklamada, 2030'da projenin tamamen uygulamaya girmesiyle yıllık 72 bin 332 tonluk karbon emisyonunun önlenmesi ve 2060 yılı itibarıyla bu rakamın 245 bin 835 tona çıkmasının beklendiği bildirildi. Bankanın açıklamasında, yolcu ve yük taşımacılığı için bağlantı olanaklarının geliştirilmesinin, projenin gerçekleştirileceği ve ekonomik refah açısından ulusal ortalamaların gerisinde kalan Sivas, Erzincan, Erzurum ve Kars illerinde önemli sosyoekonomik faydalar sağlamasının beklendiği belirtildi. Açıklamada, bu illerin aşırı hava olaylarına da oldukça fazla maruz kaldığı, dolayısıyla taşkın, heyelan ve orman yangınları gibi olayların etkilerine dayanabilecek dirençli bir altyapıya olan ihtiyacın ön plana çıktığı kaydedildi. Dünya Bankası'nın Türkiye'de Orta Koridor'un genişletilmesini desteklemek için başka kalkınma ortaklarıyla birlikte çalıştığı aktarılan açıklamada, Doğu Türkiye Orta Koridor Demiryolu Geliştirme Projesi için hükümet tarafından sağlanan finansmana ek olarak İslam Kalkınma Bankası ve Asya Kalkınma Bankası tarafından da ilave finansman sağlandığı anımsatıldı. Açıklamada görüşlerine yer verilen Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez, "Türkiye, demir yolu bağlantılarını modernize ederek ve genişleterek, yerel ekonomileri canlandırma ve yetersiz hizmet alan bölgelerde istihdam yaratma, ülkenin lojistik merkezi olma amacına katkıda bulunma ve ulaştırma sektörünün karbon salımını azaltma gibi çeşitli stratejik hedefler doğrultusunda ilerleme kaydedebilir." ifadesini kullandı. Dünya Bankası Proje Ekibi Liderlerinden Murad Gürmeriç de "Proje, ekonomik açıdan geride kalmış bölgelerle iklime dirençli bağlantı olanaklarını iyileştirerek ve bu şekilde istihdam yaratarak, piyasalara daha iyi erişim imkanları sağlayarak, kadınlar, gençler ve kırılgan durumdaki topluluklar için önemli faydalar sunma potansiyeline sahiptir." değerlendirmesinde bulundu.

Dünya Bankası ile Türkiye 28 milyar dolarlık enerji iletim altyapısı planının finansmanı için görüşüyor Haber

Dünya Bankası ile Türkiye 28 milyar dolarlık enerji iletim altyapısı planının finansmanı için görüşüyor

Lopez, AA muhabirine, bankanın Türkiye'nin deniz üstü rüzgar enerjisi alanındaki potansiyelini değerlendirmek amacıyla hazırladığı "Türkiye için Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi Yol Haritası" raporunun bu alanda neler yapılabileceğini analiz ettiğini söyledi. Bankanın, Türkiye'nin 2035'e kadar yenilenebilir enerji kurulu gücünü 90 gigavat artırarak 120 gigavata ulaşmasını hedefleyen enerji dönüşümü planını desteklediğini vurgulayarak, "Bu, güneş enerjisi, karasal ve deniz üstü rüzgar enerjilerinden oluşacak." dedi. Lopez, bu doğrultuda, bankanın hazırladığı yol haritasında, Türkiye'deki deniz üstü rüzgar enerjisinin ekonomik potansiyeli, Marmara, Karadeniz gibi bölgelerdeki potansiyel, farklı bölgelerdeki rüzgar hızları, suyun derinliği, korunması gereken alanlar gibi tüm detayların ele alındığını belirterek, şunları kaydetti: "Tüm bunlara baktığınızda, deniz üstü rüzgar enerjisinin ekonomisi ve bunun enerji sepetine nasıl dahil olacağı konusunda net bir görüşe sahip olacaksınız. Karada, denizde, her yerde enerji üretiminin çeşitlendirilmesi fikrine katılıyorum. Ancak bir alana veya başka bir alana koyacağınız miktar tüm bu faktörlere bağlı olacaktır." Bankanın, Türkiye'nin denizlerdeki rüzgar enerjisinin gelişimini hedefleyen bu projesinin de 2035'e kadar uzanacağını düşündüğünü dile getiren Lopez, "Bu yol haritası ise projenin hayata geçirileceğinin garantisi." ifadesini kullandı. Lopez, Türkiye'nin enerji dönüşümünde 3 noktaya vurgu yaparak, şöyle devam etti: "Bir yanda enerji üretimi var ki bu ağırlıklı olarak özel sektör faaliyeti. Bu, gelecek yıllarda yaklaşık 80 milyar dolar yatırım gerektirecek. İkinci bir kısım ise enerji iletimi. Bu da kamu sektörünün alanına giriyor. Üçüncü kısım da enerji dağıtımı. Bu da özel sektörü ilgilendiriyor. Dünya Bankası, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile birlikte enerji dönüşümünü desteklemek üzere gelecek yıl 750 milyon dolarlık ilk projeyi hayata geçirmek için çalışıyor. Enerji iletimi kısmı için de birkaç yıl içinde benzer miktardaki ikinci proje ile geleceğiz. Son olarak da Enerji Bakanlığı ile iletim için yaklaşık 28 milyar dolara ihtiyaç duyacağımız bir planın finansmanını sağlamak ya da uygun hale getirmek için neler yapılabileceğini görüşüyoruz." Bankanın küresel eğiliminin yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimi desteklemek olduğunu, Türkiye'nin, bankanın deniz üstü rüzgar enerjisi yol haritası oluşturduğu sekizinci ülke olduğunu anlatan Lopez, "Yenilenebilir enerjilere baktığınızda, güneş enerjisi, karasal ve deniz üstü rüzgar enerjilerinin bir kombinasyonuna sahipseniz istediğiniz şey tüm bu farklı alanları ülke potansiyeline göre çeşitlendirmektir. Türkiye'de önemli miktarda karasal rüzgar enerjisi ve güneş enerjisi üretme kabiliyetiniz ve potansiyeliniz var. Türkiye de çeşitlendirmeye çalışıyor ama çeşitlendirmenin ötesinde doğru miktarda çeşitlendirmeye çalışıyor." değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'nin 2035'e kadar 120 bin megavat rüzgar ve güneş enerjisi kurulu gücü hedefine ulaşması için ihtiyaç duyulan yatırım miktarı 80 milyar dolar, bu süreçte enerji iletim altyapısının geliştirilmesi için gereken yatırım tutarı ise 28 milyar dolar olarak hesaplanıyor.

Dünya Bankasından Türkiye'ye 1,9 milyar dolarlık finansman Haber

Dünya Bankasından Türkiye'ye 1,9 milyar dolarlık finansman

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, G20 ve Dünya Bankası toplantıları için geldiği ABD'deki temaslarının ilk gününde bir dizi toplantıya katıldı ve ikili görüşme gerçekleştirdi.  4 önemli proje için…  Bakan Şimşek'in katılımıyla, Dünya Bankasıyla enerji verimliliği, taşkın ve kuraklık risk yönetimi, yeşil geçiş ve deprem bölgesindeki sanayi sitelerinin yeniden imarına yönelik 4 önemli proje için kredi anlaşması imzalandı. Bahse konu projeler, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, Tarım ve Orman ile Sanayi ve Teknoloji bakanlıkları tarafından uygulanacak.  Projeler, kamu binalarında enerji verimliliğini artırmayı, afetlere karşı dayanıklılığı güçlendirmeyi, yeşil geçişten olumsuz etkilenebilecek grupları desteklemeyi ve deprem bölgesindeki mikro, küçük ve orta ölçekli̇ işletmelerin faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini sağlamayı hedefliyor.  Bu projelerle Türkiye'ye Dünya Bankasından yaklaşık 1,9 milyar dolar tutarında finansman sağlandı. Böylelikle bu yıl Dünya Bankasından sağlanan finansman tutarı 3,9 milyar dolara ulaştı.  Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, yaptığı değerlendirmede, geçen yıl Orta Vadeli Program açıkladıktan hemen sonra Dünya Bankasının Türkiye'ye tahsis ettiği kaynakları önemli ölçüde artırarak, devam eden 17 milyar dolarlık programa 3 yıl içinde sağlanması öngörülen 18 milyar dolar daha eklediğini ve toplam finansman tutarının 35 milyar dolara ulaştığını anımsatarak, "Bugün imzalanan projeler, Dünya Bankasının uyguladığımız ekonomik programa olan güvenini güçlü şekilde tekrar teyit ediyor. Bankanın toplam paketi artırmaya yönelik çalışmaları da devam ediyor, Dünya Bankasıyla hayata geçirilecek projeler ülkemizin kalkınma önceliklerini dikkate alıyor" diye konuştu.  ABD temaslarının ilk gününde Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Antonella Bassani ile görüşen Şimşek, ayrıca Asya Kalkınma Bankası Başkan adayı Masato Kanda, Pakistan Maliye Bakanı Muhammed Aurangzeb ve Libya Merkez Bankası Başkanı Naji Issa ile de bir araya geldi

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.