TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Dava

haberingundemi.com.tr - Dava haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dava haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Polatların yeniden hapsi istendi Haber

Polatların yeniden hapsi istendi

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca toplam 7 şirket üzerinden yapılan "Vergi Usul Kanunu'na muhalefet" suçuna ilişkin hazırlanan iddianamelerde, Dilan Polat, Engin Polat, Sezgin Polat, Alper Kürşat Polat, Ahmet Gün ve Tolunay Topal "sanık" olarak yer aldı. Sanıkların bir kısmının gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan sahte belgeleri isteyerek kullanmak suretiyle vergi ziyanına sebebiyet verdiği aktarılan iddianamelerde, bir kısmının ise muhasebe hileleri yaparak "Vergi Usul Kanunu'na muhalefet" suçunu işledikleri ve şirket üzerinden sahte fatura kullanarak kamuyu zarara uğrattıkları kaydedildi. İddianamelerde yer verilen bilirkişi raporlarında, sanıkların 7 şirket üzerinden kamuyu toplamda 295 milyon 131 bin 368 lira zarara uğrattıkları belirtildi. "Vergi borcumuz olduğu zaman nereye ödüyoruz bilmiyorum" İddianamelerde, sanıkların ifadelerine de yer verildi. Buna göre, sanık Dilan Polat, suça konu olan Dilan Polat Güzellik Kozmetik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin aynı isimle kurulan limitet şirketinin devamı olduğunu belirterek, şirket işleriyle eşinin ilgilendiğini, ilk başlarda fiili olarak şirkette bulunmadığını anlattı. Polat, müşteri çevresi genişledikten sonra şirkete gitmeye başladığını anlatarak, "Kime neden, ne kadar para yatırıldı, kimden neden, ne kadar para geldi bilmiyorum. Vergi borcumuz olduğu zaman nereye ödüyoruz bilmiyorum." beyanında bulundu. İnternet bankacılığı kullanmayı bilmediğini söyleyen Dilan Polat, devlete bir borçları varsa ödemek istediklerini dile getirdi. "O kadar kamu zararı olması mümkün değildir" Sanık Engin Polat ise vergi ve bilirkişi raporlarını kabul etmeyerek, incelemenin sağlıklı yapıldığını düşünmediğini ve raporun hatalı düzenlendiğini savundu. Tüm talimatları kendisinin verdiğini söyleyen Engin Polat, vergi raporlarındaki havaleler ve faturalarla ilgili tüm harcamaları hatırlamasının mümkün olmadığını, raporları inceledikten sonra eğer bir hataları varsa ödeme yapmak istediklerini anlattı. Engin Polat, gerçek bir ticaret yaptıklarını, muhasebe hilesi ya da çift defter tutmalarının mümkün olmadığını öne sürerek, "Birkaç tane fatura gözden kaçarak kesilmediyse bu kasten değil, sehven veya yanlışlıkla yapılmış olabilir. Raporlardaki iddiaları ve kamu zararını kabul etmiyorum. O kadar kamu zararı olması mümkün değildir. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum." ifadesini kullandı. "Benim tek suçum, Polatlar ailesinin şubesini açmam oldu" Sanık Tolunay Topal ise ifadesinde İst Güzellik Kozmetik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin tek yetkilisinin kendisi, şirketin yüzde 33'ünün ise Sıla Doğu'nun olduğunu kaydederek, "Bu şirket aslında Dilan Polat markasının frenchchisedır. Bu şube için herhangi bir bedel ödemedim. Bunun karşılığında Sıla'yı ortak ettim. Çünkü Sıla'nın ayrı bir şubesi vardı. O da Avrupa Yakası'nda olduğu için ortak kurmak zorundaydık. Ben net gelirden Sıla'ya payını elden veriyordum. Engin ve Dilan Polat ile sosyal medya fenomeni olduğum için tanıştım. Benim tek suçum, Polatlar ailesinin şubesini açmam oldu. Onlar ile alakam yoktur." dedi. İddianamelerin 4'ünde sanık olarak yer alan Engin Polat hakkında "zincirleme şekilde Vergi Usul Kanunu'na muhalefet" suçundan 14 yıldan 65 yıla kadar, 2 iddianame sanık olan Dilan Polat için de aynı suçtan toplam 7 yıl 6 aydan 32 yıla kadar hapis talep edildi. Sezgin Polat'ın ise hakkındaki 4 iddianame kapsamında "zincirleme şekilde Vergi Usul Kanunu'na muhalefet" suçundan 13 yıldan 66 yıla kadar, 5 iddianamede sanık olan Ahmet Gün için aynı suçtan 15 yıl 6 aydan 80 yıla, Alper Kürşat Polat için de aynı suçtan 5 yıl 6 aydan 24 yıla kadar hapis istendi. Sanık Tolunay Topal hakkında da aynı suç kapsamında 4 yıldan 19 yıla kadar hapis cezası öngörüldü.

Narin Güran cinayeti'nde tutuklu 4 sanığın yargılanması devam ediyor Haber

Narin Güran cinayeti'nde tutuklu 4 sanığın yargılanması devam ediyor

8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde önceki gün görülmeye başlayan davanın 3. gününde tutuklu sanıklar, Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden cezaevi nakil araçlarıyla geniş güvenlik önlemi alınarak Diyarbakır Adliyesi'ne getirildi. Duruşmaya katılanlar, adliye önü ve içerisinde 2 ayrı noktada yapılan aramadan sonra duruşma salonuna alındı. Tutuklu sanıklar amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi'ne sakladığını soruşturma aşamasında itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları duruşmada hazır bulundu. Duruşma kamerayla kayıt altına alınıyor. Davanın 3. gününe tanıkların dinlenmesiyle başlandı. Davada önceki gün tutuklu 4 sanık ile baba Arif Güran ve Nevzat Bahtiyar'ın eşinin, dün de tanıkların beyanları alınmıştı. - Olay Diyarbakır'ın merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan Narin Güran'ın 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedenine ulaşılmıştı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 23 şüpheliden aralarında amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar'ın da bulunduğu 12 kişi tutuklanmıştı. Salim, Yüksel ve Enes Güran ile Nevzat Bahtiyar hakkında yürütülen soruşturma tamamlanmış, 4 sanık hakkında "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hazırlanan iddianame, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince 23 Ekim'de kabul edilmişti.

‘NARİN’ CİNAYETİNDE HESAP ZAMANI Haber

‘NARİN’ CİNAYETİNDE HESAP ZAMANI

Diyarbakır Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolduktan sonra arama çalışmalarının 19'uncu gününde dere yatağında çuvalda, üstü 30, 25 ve 20 kilo ağırlığındaki 3 taşla kapatılıp çalılıklarla gizlenmiş cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin davanın ilk duruşması, bugün 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Bugün görülecek ilk duruşma için yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde adliyeye getirildi.  'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme'  Soruşturma kapsamında, tutuklu 12 şüpheliden 4'ü hakkında, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, aracında Narin'e ait DNA ve kıl örneği bulunan amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile gözaltına alındıktan sonra cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden komşuları Nevzat Bahtiyar'ın HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre, olay anında aynı evde olduğunun tespit edildiği belirtilerek, 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Mahkeme Narin’in babası Arif Güran'ın ‘müşteki’, aralarında tutuklu sanıkların da bulunduğu 21 kişinin ise ‘tanık’ sıfatıyla katılması için ‘zorla getirme’ kararı çıkarıldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Diyarbakır Barosu da ‘müşteki kurum’ sıfatıyla duruşmaya davet edildi.  Dosyanın kapsamlı ve tarafların sayısının fazla olması nedeniyle, muhtemel olayların önüne geçilebilmesi için duruşma salonunda, önünde ve adliye çevresinde gerekli güvenlik önlemlerinin alınması için müzekkere yazan mahkemenin talebi üzerine dün adliyenin çevresi bariyerlerle kapatıldı. İlk duruşma öncesi tutuklu sanıklar, erken saatlerde yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde adliyeye getirildi. Adliyeye giriş tek noktadan gerçekleştirilirken, gelenler çanta ve benzeri eşyaları kontrol edilip, üst aramalarının ardından içeri alınıyor. Ambulans ekiplerinin de hazırda bekletildiği adliye çevresinde trafik polisleri araçların geçişini kontrol ederken, motosikletli Yunus timleri de devriye görevi yürütüyor.

Acılı baba konuştu Haber

Acılı baba konuştu

Eyüpsultan'da, 1 Mart'ta meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden Oğuz Murat Aci'nin babası Özer Aci, olayın ardından ABD'ye kaçan ve Türkiye'nin talebi üzerine yakalanan Timur Cihantimur'un son duruşmasında hakimin iade talebi kararını ertelemesine ilişkin, "Önümüzdeki hafta duruşmada her ikisine de yüzde yüz iade kararı çıkacağına inanıyorum." dedi.  İADE DAVASI İstanbul'da karıştığı ölümlü trafik kazasının ardından ABD'ye kaçan ve Türkiye'nin iade talebi üzerine Boston'da yakalanan 17 yaşındaki Timur Cihantimur'un dün ABD'de görülen duruşmada, hakim taraflardan son yazılı savunmalarını isteyerek kararı sonra vereceğini belirtti.  Aci'nin gözü yaşlı babası Özer Aci ile annesi Pervin Aci, Türkiye saati ile 18.00'de görülmeye başlanan davanın neticesini İstanbul'daki evlerinden takip etti.  ABD'de yaşayan ve duruşmalara izleyici olarak katılan aile dostları aracılığıyla davadaki gelişmelerden haberdar olan baba Aci, duruşmanın sona ermesinin ardından bu kişiyi cep telefonundan görüntülü olarak aradı.  Mahkemenin duruşmayı ertelediğini ve henüz karar verilmediğini öğrenen aile, Cihantimur'un duruşma salonundaki davranışlarının nasıl olduğunu sordu ve rahat davranışlar sergilediği cevabını aldı. ANNE OĞLUNDAN BAHSEDERKEN GÖZYAŞLARINI TUTAMADI Anne Pervin, oğlundan bahsederken gözyaşlarını tutamazken, baba Özer Aci ise mahkemenin erteleme kararını değerlendirdi.  "BİR HAFTA DAHA HAPİSTE KALMASINA SEVİNİYORUM" Baba Aci, Cihantimur'un annesi Eylem Tok'un 10 Ekim'de görülen davasının da aynı sebeple ertelendiğini, bu davanın da bir hafta veya 15 gün öteleneceğini tahmin ettiğini belirterek, "Şu an sevindiğim nokta ABD gibi bir yerde bir hafta daha hapiste kalacak olması, bunu bekliyordum." dedi.  "ELLERİ KELEPÇELİ OLARAK TÜRKİYE'YE GELECEKLER" Cihantimur ile annesinin 4 ayı aşkın süredir ABD'de hapishanede olduklarını ve bu durumu sevindirici bulduğunu kaydeden Aci, "Baştan beri gelip adalete teslim olsunlar diyorum ama bunlar illa elleri kelepçeli gelmeyi tercih etti. Önümüzdeki hafta duruşmada her ikisine de yüzde yüz iade kararı çıkacağına inanıyorum. Elleri kelepçeli olarak Türkiye Cumhuriyeti'ne gelecekler, havalimanında dört gözle onları bekliyor olacağım. Şu an sonuç bu, memnuniyet verici, sıkıntı yok." ifadelerini kullandı.  "ÇOCUK HALA PİŞKİNLİK İÇİNDE" Aci, davaya bakan hakimin olayları incelemeden karar vereceğini düşünmediğini dile getirerek, "Sonuçta bu bir iade kararı. İade edeceklerine inanıyorum. Benim inancım bu yönde. Bugüne kadar yanılmadım, inşallah bundan sonra da yanılmam çünkü çocuk halen pişkinlik içinde. Dört aydır orada hapiste. Bakalım burada ne kadar kalacak? Onu zaman gösterecek." diye konuştu.  Olayın başından beri adalet istediğini belirten Aci, şöyle devam etti:  -Sabahtan beri zaman geçmiyordu. Bir an önce girse, dava başlasa diye hep heyecan içerisinde dört gözle saati bekliyorduk. -Bugün 'Amerika'daki dostlarımızdan nasıl bir haber gelecek? İletişim kurabilecek miyiz? İrtibat sağlayabilecek miyiz?' diye heyecan içerisinde geçti. Sonuçta acılı da olsak, acılı baba da olsak, yüreğimizde yara da olsa bazı şeylere engel olamıyoruz. -Hayat bir şekilde devam ediyor, akşam oluyor, sabah oluyor ama bu tarihten sonra bir daha bizim baharımız olmayacağı kesin. İlahi kader gününe kadar nefes alıp vermek zorundayız. NE OLMUŞTU? Eyüpsultan'da 1 Mart'ta seyir halindeki 3 ATV aracından biri arızalanmış, yol kenarına çekilen arızalı araç tamir edilmeye çalışılırken aynı yönde ilerleyen iki araçtan biri buradaki 3 ATV'ye çarpmış, yaralanan 5 kişiden Oğuz Murat Aci hayatını kaybetmişti.  Kazaya neden olan 17 yaşındaki sürücü Timur Cihantimur'un olay yerine gelen annesi Eylem Tok'un aracıyla buradan uzaklaşıp annesiyle önce Mısır'a, ardından da ABD'ye gittikleri tespit edilmişti.  Şüphelilerin iadesi için geçici tutuklama talep evrakı, Adalet Bakanlığınca ABD yetkili makamlarına iletilmiş, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Cihantimur ile annesi Tok'un Boston'da çıkarıldıkları mahkemece tutuklandıklarını bildirmişti. 

Boşanma davalarında önemli değişiklik Haber

Boşanma davalarında önemli değişiklik

AKP milletvekillerince hazırlanan ve yargıda yeni düzenlemeler içeren 22 maddelik kanun teklifinin bu hafta TBMM Başkanlığına sunulması bekleniyor. Teklife göre, boşanma davasının reddine dair verilen kararın kesinleşmesinden bir yıl sonra, ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılacak ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilebilecek. BU HAFTA MECLİS'E SUNULACAK AKP Grup Başkanı Abdullah Güler başkanlığında yeni yargı paketine ilişkin çalışmalarını tamamladı. Bu hafta TBMM Başkanlığı'na sunulması planlanan 22 maddelik teklifte, noterliklerin tatil günlerinde çalışmasına, boşanma davalarına, istinaftaki yargılama süreçlerine yönelik düzenlemeler yer alacak. ÜÇ YILDAN BİR YILA İNDİRİLECEK Teklifle boşanma davası reddinin kesinleşmesinden sonra ortak hayatı kuramayan çiftlerin yeniden dava açabilmesi için gereken süre 3 yıldan 1 yıla indirilecek.  EŞLERDEN BİRİNİN İSTEMİ ÜZERİNE BOŞANMAYA KARAR VERİLEBİLECEK 2Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinde yapılacak değişiklikle boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak bir yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılacak ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilebilecek. Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki (CMK) değişiklikle de devlet üniversitelerince Çocuk İzlem Merkezi (ÇİM) açılabilecek.

Seçil Erzan yeniden hakim karşısına çıktı Haber

Seçil Erzan yeniden hakim karşısına çıktı

Seçil Erzan yeniden hakim karşısına çıktı Kamuoyunda "yüksek karlı gizli fon" adıyla bilinen dolandırıcılık olayına ilişkin Seçil Erzan'ın "sanık", Süleyman Aslan ve "Moci" olarak bilinen Mojtaba Haghani'nin "müşteki-sanık" olarak yargılanmalarına başladı. İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanık Seçil Erzan ve tutuksuz müşteki-sanık Haghani ile avukatları katıldı. Duruşmada savunma yapan Erzan, sanık Haghani'nin yakın arkadaşının eşi olduğunu, bu sebeple tanıştıklarını söyledi. Para desteği istediği Haghani'den bir miktar para aldığını, daha sonra bunu Haghani'nin faiziyle geri aldığını iddia eden Erzan, "Moci'yle (sanık Haghani) bir para alışverişinde bankada 'Süleyman Aslan'dan para alabilir miyiz?' diye düşündük. Süleyman abi geri 14 milyon lira almak şartıyla para vermeyi kabul etti. Moci Aslan'ın hesabından 10 milyon lira çekti, ben kefil oldum. Bu parayla Bozcaada'daki evin ipoteğini kaldıracaktık" dedi. Sanık Erzan, aldıkları 10 milyon lirayı Aslan'a 14 milyon lira olarak geri ödediğini ancak Arslan'ın senedi yırtmadığını ve geri alamadıklarını öne sürdü. "SÜLEYMAN ASLAN'A 3 MİLYON DOLAR FAZLADAN ÖDEDİM" Bir süre sonra kendisine Aslan'ın 11 milyon lira verdiğini, dolar kurunun artması sebebiyle kendisinden 18 milyon lira ödemesini istediğini dile getiren Erzan, bu anlaşmaya uyduğunu ve yine senet imzaladığını öne sürdü. Mahkeme başkanının "Tekrar para vermiyorum desen ne olurdu?" sorusu üzerine Erzan, "Ben, bir banka müdürüyüm. Bu insanlar benim müşterim. Banka beni işten atardı. Süleyman Aslan'a 3 milyon dolar fazladan ödedim, senetleri geri alamadım. Herkes 'Bize para vereceksin' diyordu. Süleyman Aslan bankanın çok ciddi mevduat müşterisiydi" ifadelerini kullandı. Erzan, Aslan'la para alışverişinin borç adı altında olduğunu, kendisine kesinlikle "fon" kelimesi kullanmadığını savundu. Sanık Haghani'den aldığı 200 bin lirayı geri ödediğini, aralarında borç kalmadığını anlatan Erzan, şunları kaydetti: "Mehmet Aydoğdu, o dönemde üst düzey yönetici olmamışken bile 'Mehmet Aydoğdu fonu' demişim gibi konuşuyorlar. Moci'den 200 bin lira aldım, onu da geri ödedim. Alacak vereceğimiz kalmadı. Ben Merve ve Tanın'a gidiyorum kapıyı Moci açıyor. Beni o evde kapıda kilitliyorlar. Üzerimde sigara söndürdüler, pastanede bile yüzüme bardak fırlattılar. Bu insanlar 'Denizde kum Seçil'de para' olarak düşünüyorlardı. 'Ne yaparsan yap, bu parayı bul, bize getir' diyorlardı. Herkes beni çok seviyordu pamuklara sarıyorlardı." İKİ DAVA BİRLEŞTİRİLDİ Duruşmada söz verilen sanık Haghani ise Erzan'ın kendisine "Fatih Terim fonu var, boşluk kaldı siz de para verirseniz boşluğu kapatırız, siz de faydalanırsınız" şeklinde vaatte bulunması üzerine ona toplamda 280 bin dolar verdiğini iddia etti. Erzan'ın başarılı banka müdürü olması nedeniyle para verdiğini ancak geri alamadığını öne süren müşteki sanık Haghani, Erzan'ın kendisini çeşitli bahanelerle oyaladığını söyledi. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, bu dosya ile ana dava dosyası arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gerekçesiyle iki davanın birleştirilmesine karar verdi. Heyet, duruşmaya katılmayan Süleyman Aslan'ın ana davanın duruşma günü 15 Kasım'da hazır edilmesi için süre verilmesine hükmetti. İDDİANAMEDEN İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Seçil Erzan "sanık", Süleyman Aslan ve Mojtaba Haghani ise "müşteki-sanık" olarak yer alıyor. İddianamede Erzan'ın, Denizbank'ın bünyesinde özel bir fon olduğunu ve yüksek kar getirdiğini söyleyerek, Haghani ve Aslan'ı bu fona para yatırmaya ikna ettiği, Haghani'den 200 bin dolar, Aslan'dan ise 2 milyon dolar aldığı anlatılıyor. İlerleyen süreçte taraflar arasındaki ilişkinin bankacı-müşteri ilişkisinin ötesine geçtiği belirtilen iddianamede, Erzan'ın acil kredi ihtiyacında müştekilerden kazanç karşılığında ödünç para aldığı kaydediliyor. İddianamede, Erzan'ın savcılıkta alınan ifadesinde, "Süleyman Aslan büyük bir tefecidir. Benden bu zamana kadar defalarca para karşılığı faiz almıştır. Süleyman Aslan isimli tefeciden Moci'yle 10 milyon lira para aldım, 14 milyon lira olarak geri ödedim. Moci, bana verdiği paraların hiçbir zaman bankada yasal olarak değerlendirilmediğini biliyordu. Buna rağmen bana dönem dönem para getirip kısa sürede yüzde 40 faizle geri alıyordu" dediği aktarılıyor. Aslan'ın birden çok kez yüklü miktarda parayı Erzan'a verdiğini beyan ettiği, Haghani'nin ise ifadesinde Erzan'ın Aslan'dan 14 milyon lira geri ödemeli 10 milyon lira ödünç para aldığını, bu parayı Erzan'ın evine kendisinin götürüp bıraktığını, zaman zaman Erzan'ın kendisine 100 bin dolar para verdiğini ancak kendi verdiği 200 bin dolar ana parasını alamadığını söylediği iddianamede yer alıyor. Erzan'ın "nitelikli dolandırıcılık" suçundan 6 yıldan 20 yıla kadar hapsi istenen iddianamede, Aslan ve Haghani'nin ise "tefecilik" suçundan ayrı ayrı 2'şer yıldan 6'şar yıla kadar hapis ve 500 günden 5 bin güne kadar adli para cezasına çarptırılması talep ediliyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.