TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Çevre

haberingundemi.com.tr - Çevre haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çevre haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

1 Ocak'tan itibaren eski tip kimlikle tapuda işlem yapılamayacak Haber

1 Ocak'tan itibaren eski tip kimlikle tapuda işlem yapılamayacak

Tapu müdürlüklerinde 1 Ocak 2025 itibarıyla eski tip nüfus cüzdanlarıyla işlem yapılamayacak. Türkiye genelinde, çipli kimlik kartlarına geçişin yapıldığı 2016'dan bu yana, bankacılık, sağlık hizmetleri, vergilendirme işlemleri gibi pek çok alanda çipli kimlikler kullanılıyor. Çipli kimlik kartları, e-İmza ve kimlik doğrulama işlemleri gibi dijital hizmetlerde güvenli rol oynuyor, işlemlerde kolaylık sağlıyor. Tapu sicilinin güvenliği için hak sahipliğinin ve kişi kimlik bilgilerinin tespitinde de Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartlarıyla (çipli kimlik kartı), Elektronik Kimlik Doğrulama Sistemi (EKDS) kullanılıyor. Bu kapsamda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, işlemlerin güvenli ve etkin bir şekilde yapılabilmesi amacıyla yeni yıl itibarıyla çipli kimlik kartları kullanımını zorunlu hale getirdi. Çipli kimlik kartları, gayrimenkul alım-satımı, mirasa dayalı tapu işlemleri, mirasçı belirleme gibi önemli tapu işlemlerinin yapılmasında kullanılacak. Uygulama, hem işlem hızını artıracak hem de sahteciliğin önüne geçilmesine yardımcı olacak. Yeni tip kimliğe geçmeyenler, 1 Ocak 2025'ten itibaren eski tip kimlikleriyle tapu müdürlüklerinde herhangi bir işlem gerçekleştiremeyecek. Tapu işlemlerinde mağduriyet yaşanmaması için kimliklerin 31 Aralık'a kadar değiştirilmesi gerekiyor. Kimlik değişimi için başvurular, İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlükleri veya e-Devlet üzerinden yapılabiliyor.

Marmara Denizi için Haber

Marmara Denizi için "Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu" toplanıyor

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Marmara Denizi Eylem Planı kapsamında oluşturulan Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulunun çarşamba günü toplanacağını bildirdi. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Marmara Denizi'nde 2021'de ortaya çıkan müsilaj sonrası Bakanlıkça 22 maddelik "Marmara Denizi Eylem Planı" ve "2021-2024 Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı" hazırlandı. Bu kapsamda, Marmara'daki kirliliğinin azaltılması ve izleme çalışmalarının yürütülmesi için oluşturulan Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu, son dönemde Marmara Denizinde müsilaj oluşumuna ilişkin ihbarlar üzerine tekrar harekete geçti. Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu, alanın akademisyenleriyle Bakanlığın ilgili birimleri, Marmara Denizi'nde benzer çevresel sorunların tekrar yaşanma ihtimalini göz önünde bulundurarak, güncel durum değerlendirmesi ve atılacak adımların planlanması amacıyla toplanacak. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Yardımcısı Fatma Varank başkanlığındaki istişare toplantısı, 25 Aralık Çarşamba günü Ankara'da yapılacak. Toplantıya, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanının yanı sıra Marmara Belediyeler Birliği, Marmara Araştırma Merkezi başkanlıklarının yetkilileri, Bursa Teknik Üniversitesi, Bursa Uludağ Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Piri Reis Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Kocaeli Üniversitelerinden bilim kurulu üyeleri ile konuya ilişkin çalışmaları olan akademisyenler katılacak. Marmara'da 4 yılda 38 bin 545 denetim yapıldı, 268 tesis kapatıldı İstanbul'da 27 Haziran'da toplanan Müsilaj Bilim Kurulunda, atık su arıtma tesislerinin ileri biyolojik atık su arıtma tesislerine dönüştürülmesi konusunda karara varıldı. Ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile 14 Ağustos'ta bir toplantı daha yapıldı. Müsilaj Bilim Kurulu toplantısı öncesi, Marmara Denizi Havzasında bulunan diğer illerin yerel yönetimleriyle de yarın Bakanlık binasında toplantı gerçekleştirilecek. Öte yandan 2021'den bugüne Marmara Denizinde yaşanan müsilaj nedeniyle Marmara Denizine kıyısı olan Kocaeli, İstanbul, Yalova, Tekirdağ, Bursa, Balıkesir, Çanakkale'de yapılan 38 bin 545 çevre denetiminde çevre mevzuatına aykırı hareket eden bin 998 tesis ve 749 deniz aracına toplamda 1 milyar 227 milyon 363 bin 368 lira ceza uygulandı, 268 tesis de faaliyetten men edildi. Marmara Havzasında bu yıl 11 bin 314 denetim yapıldı, 727 tesise 318 milyon 715 bin lira idari ceza uygulandı, 88 tesisin faaliyeti durduruldu.

5 soruda Haber

5 soruda "imar hakkı aktarımı" düzenlemesinin merak edilenleri

Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, 5 Aralık'ta TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. Düzenlemeyle İmar Hakkı Kanunu'na "imar hakkı aktarımı" tanımı eklendi. Bakanlığın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, imar hakkı aktarımı konusunda vatandaşların merak ettiği sorular ve yanıtlarına yer verildi. Buna göre, 5 soruda imar hakkı aktarımına ilişkin merak edilenler şöyle: Hangi arsaları kapsayacak? İmar planları içinde 2019 öncesinde (okul, hastane, belediye hizmet alanı, resmi kurum alanı gibi) kamu hizmet alanlarına ayrılan ancak uzun yıllar vatandaş mülkiyetlerindeki kamulaştırılamamış parselleri kapsayacak. İmar hakkı aktarımı ile vatandaş ne kazanacak? Vatandaşlara parsellerinin tamamının ya da bir kısmının kamu hizmet alanları içinde kalması sebebiyle, yapılaşma hakkının verilememesinden kaynaklanan hukuki anlaşmazlıkları giderilecek, mağduriyetlerinin önüne geçilecek. Vatandaşın mülkiyeti istemeden el mi değiştirecek? Vatandaşın mülkiyetine el konması söz konusu olmayacak aksine vatandaşların kullanamadığı parseline/ hissesine karşılık gelen imar haklarının, imar planı kararı ile belirlenen başka bir alanda kullanılması sağlanacak. Böylece bir taraftan vatandaş imar hakkına kavuşurken bir taraftan da kamuya yeni hizmet alanları kazandırılacak. Yapılacak tüm işlemler kamu ve toplum yararına yürütülecek. Öte yandan kamu kurumları ve yerel yönetimler ile vatandaşların arasındaki hukuki anlaşmazlıklar da her iki tarafa mali yük getirmeden çözülebilecek. Hak aktarımı nasıl yapılacak? Vatandaşların verilemeyen imar haklarının değeri tespit edilecek, bu değere karşılık gelen hakları, imar planı kararıyla belirlenen alanlara aktarılacak. Bedel tespiti nasıl olacak? Tüm işlemler Kamulaştırma Kanunu'na göre Sermaye Piyasası Kurulunca lisans almış bağımsız değerleme kuruluşlarınca, gayrimenkul değerleme esasları doğrultusunda tesis edilecek. Vatandaş mağdur edilmeyecek. İmar hakkı aktarımı iş ve işlem süreçleri, yetki alanları dahilinde imar planı onaylamaya yetkili Bakanlık ve yerel yönetimler tarafından yürütülecek.

Türkiye'de çevre korumaya 5 yılda yarım trilyon lira harcandı Haber

Türkiye'de çevre korumaya 5 yılda yarım trilyon lira harcandı

AA muhabirinin Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden derlediği bilgiye göre, Türkiye'de kirliliğin önlenmesi, azaltılması ve ortadan kaldırılması çalışmaları için çevre koruma harcamaları yapılıyor. Türkiye'de son 5 yıllık dönemde çevrenin korunması için 514 milyar 283 milyon 889 bin lira harcandı. Bu harcamaların yüzde 62,12'sini atık yönetimi giderleri oluştururken, bu alan için 2019-2023 döneminde yapılan harcamalar 319 milyar 492 milyon 831 bin lirayı buldu. Atık su yönetimi harcamaları da 96 milyar 307 milyon 337 bin lirayla toplam çevre harcamalarının yüzde 18,73'ünü oluşturdu. Biyolojik çeşitliliğin ve peyzajın korunması için de 2019-2023 döneminde 34 milyar 71 milyon 635 bin lira harcanırken, bu tutar toplam harcamaların yüzde 6,63'üne karşılık geldi. Toprak, yer altı ve yüzey sularının korunması ve kalitesinin iyileştirilmesine yönelik harcamaların çevre koruma harcamaları içindeki payı yüzde 4,44 oldu. Bu alanda 5 yıllık dönemde harcanan tutar 22 milyar 842 milyon 177 bin lira olarak kayıtlara geçti. Bu dönemde, dış ortam havasını ve iklimi korumaya 16 milyar 800 milyon 297 bin lira, AR-GE'ye 3 milyar 178 milyon 419 bin lira, gürültü ve vibrasyonun azaltılmasına 122 milyon 717 bin lira, radyasyona karşı korumaya 45 milyon 112 bin lira harcandı. "Diğer çevre koruma harcamaları" bu dönemde 21 milyar 423 milyon 364 bin lirayı bulurken, bunların toplam içindeki payı yüzde 4,17 olarak belirlendi. Çevreyi korumak için 5 yılda 110 milyar lirayı aşan yatırım Öte yandan, kurumların sektörlere göre gerçekleştirdiği çevre koruma harcamaları incelendiğinde yatırım giderleri öne çıktı. Bu kapsamda, Türkiye'de çevreyi korumak için 5 yılda 110 milyar 883 milyon 800 bin liralık yatırım harcaması gerçekleştirildi. Bu yatırımların 92 milyar 264 milyon 518 bin lirasını mali ve mali olmayan şirketler gerçekleştirirken, genel devlet ve hane halkına hizmet eden kar amacı olmayan kuruluşların yaptığı yatırım tutarı 18 milyar 619 milyon 282 bin lira olarak hesaplandı. TÜİK verilerine göre 2019-2023 döneminde yapılan çevre koruma harcamaları şu şekilde: Harcama Konuları Toplam tutar (bin lira) Oran Atık yönetimi 319.492.831 62,12 Atık su yönetimi 96.307.337 18,73 Biyolojik çeşitliliğin ve peyzajın korunması 34.071.635 6,63 Toprak, yer altı ve yüzey sularının korunması ve kalitesinin iyileştirilmesi 22.842.177 4,44 Diğer çevre koruma harcamaları 21.423.364 4,17 Dış ortam havasını ve iklimi koruma 16.800.297 3,26 Araştırma ve geliştirme 3.178.419 0,62 Gürültü ve vibrasyonun azaltılması 122.717 0,02 Radyasyona karşı koruma 45.112 0,01 Toplam 514.283.889 100

Türkiye ile Suudi Arabistan arasında mutabakat zaptı imzalandı Haber

Türkiye ile Suudi Arabistan arasında mutabakat zaptı imzalandı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, COP16 kapsamında, Suudi Arabistan Belediye Kırsal İşleri ve İskan Bakanı Majed bin Abdullah al-Hogail ile bir araya geldi. Görüşmede, Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı ile Suudi Arabistan Ulusal Konut Şirketi arasında mutabakat zaptı imzalandı. Bakan Kurum, Emlak Konut'un "Gelir Paylaşımı Modeli"nin Suudi Arabistan pazarında faaliyete geçirileceğini, modelin "Suudi Vision 2030" hedeflerine ulaşılması için stratejik bir adım olacağını belirtti. Emlak Konut'un, bilgi birikimi, teknolojik altyapısı ve sürdürülebilirlik odaklı projeleriyle, Suudi Arabistan'daki şehirleşme hedeflerine önemli katkılar sunmaya hazır olduğunu vurgulayan Kurum, şunları kaydetti: "Bu işbirliği, yalnızca inşaat sektörünü değil aynı zamanda çevre dostu şehirleşme ve sosyal altyapıyı geliştirme konularını da kapsayacaktır. Bu bağlamda, Suudi Arabistan'daki projeler, iki ülke arasındaki ekonomik ve sosyal bağları güçlendirecek bir model teşkil edecektir. Bugün attığımız bu stratejik adımın, ülkelerimiz arasındaki işbirliğine yeni bir boyut kazandıracağına ve bölgemizin refahına katkı sağlayacağına olan inancım tamdır. Emlak Konut'un yenilikçi yaklaşımı ve 70 yıla yakın tecrübesiyle, bu ortaklığın başarıyla hayata geçirileceğine yürekten inanıyorum." "Türkiye mühendislik alanında çok güçlü" Bakan Majed bin Abdullah al-Hogail de Türk firmalarının ülkelerine gelmesinin tarihi bir fırsat olduğunu belirterek, "Burada başarı hikayesi yazmak istiyoruz. Amacımız vatandaşlarımızın hayat kalitesini artırabilmek. Türkiye mühendislik alanında çok güçlü. Biz de Türkiye'nin deneyimlerinden faydalanmak istiyoruz." dedi.

Gazze, yakın tarihin en büyük ekokırımına sahne oluyor Haber

Gazze, yakın tarihin en büyük ekokırımına sahne oluyor

İsrail'in Gazze'de başlattığı saldırılarda 1 yılda 40 bini aşkın Filistinli katledildi, 100 bine yakın kişi yaralandı. Yaşanan bu insani krizin yanı sıra saldırılar tarım arazilerine, su kaynaklarına, ekosisteme ve biyolojik çeşitliliğe zarar vererek ekokırıma neden oldu. Ekolojik kırımın kısaltması olarak kullanılan ekokırım (ecocide) kavramı, Avrupa Hukuk Enstitüsünce, "Can pahasına da olsa çevrenin yıkımı ve tahrip edilmesi" olarak tanımlanıyor. Biyoloji profesörü Arthur W. Galston tarafından 1970’lerde Vietnam Savaşı esnasında ortaya atılan ekokırım kavramı, o dönem ABD ordusunun ülkedeki bitki örtüsünü ve mahsulleri tahrip etmek için herbisit ve portakal gazı kullanmasına karşı yapılan protestolarda sıkça kullanıldı. Ekokırım, Uluslararası Ceza Mahkemesinin kuruluş statüsü olan Roma Statüsü'nde "savaş suçu" başlığı altında bir suç olarak kabul edilirken söz konusu belgede bir savaş veya saldırı ortamında doğal çevreye geniş, uzun dönemli ve ciddi bir zarar verilmesine neden olacak nitelikteki saldırılar suç olarak tanımlanıyor. İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana saldırılarını sürdürdüğü Gazze’de binlerce sivil hayatını kaybederken bölgede meydana gelen tahribat da bir çevre ve halk sağlığı felaketine dönüştü. Gazze’deki ekokırımın izleri Gazze'deki hükümet, saldırıların ilk 4 ayı itibarıyla, İsrail'in bölgeye 70 bin ton bomba attığını açıklamış, bunların arasında Birleşmiş Milletler (BM) Belirli Konvansiyonel Silahların Kullanımının Yasaklanması veya Sınırlandırılması Sözleşmesi (BKSS) kapsamında yasaklı olan fosfor bombasının da yer aldığını duyurmuştu. AA foto muhabiri Mustafa Al-Kharouf'un 9 Ekim 2023'te çektiği fotoğrafta İsrail’in, ABD Savunma Bakanlığı Tanımlama Kodu'nun "beyaz fosfor esaslı mühimmat" için kullandığı D528 etiketli M825 ve M825A1 top mermileri açık bir şekilde görüldü. BM'ye göre beyaz fosfor bombasının da yer aldığı yakıcı silahlar kategorisinde yer alan mühimmatlar altyapılara ve çevreye büyük zararlar verebiliyor. Yüksek derecede tehlikeli olan beyaz fosfor bombası havayla temas ettiğinde yanmaya başlıyor ve ortamda hava bulunduğu müddetçe söndürülemiyor. Suya bulaştığında yıllarca saklı kalabilen ve sudaki canlıları zehirleyen beyaz fosfor bombası su kaynakları üzerinden havzalara, ardından toprağa ve havaya karışıyor, bitkilere temas ettiğindeyse onları öldürüyor. Ağır bombardıman altındaki Gazze'de tarım alanları tahribi BM Eğitim ve Araştırma Enstitüsünün (UNITAR) Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi ile işbirliği içinde yürüttüğü Operasyonel Uydu Uygulamaları Programı (UNOSAT) ve BM Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) haziran ayında ortak yayımladığı "Gazze Şeridi Tarım Alanları Hasar Tespiti" raporuna göre bölgede devam eden savaş sonucu Gazze’de tarımsal verim zaman içinde azaldı. Sentinel-2 isimli uydudan 2017 ve 2024 yıllarında alınan görseller üzerinden yapılan çeşitli analizlerle ağaçlar ve tarla bitkilerinde oluşan hasarlar mercek altına alındı. Çalışma sonunda bombardımanlar, ağır araçların neden olduğu tahribatlar, hava saldırıları ve diğer çatışma unsurlarının tarımsal alanlara ciddi zarar verdiğini gösterdi. Gazze Şeridi'ndeki tarım arazileri bölgenin yüzde 41’ine denk gelen, yaklaşık 150 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. Önceki 7 yılın ortalamasıyla karşılaştırıldığında Haziran 2024'te bölgedeki tarlaların yüzde 63'ünde verimin azaldığı görüldü. 18 Haziran 2024 tarihli uydu görüntülerinden elde edilen verilere göre Gazze Şeridi'nin 5 ana bölgesindeki tarım arazileri değişen oranlarda tahribata uğradı. Buna göre, Gazze’nin kuzeyindeki 31,3 kilometrekarelik tarım arazisinin yaklaşık yüzde 75'i yani 23,5 kilometrekaresi, Gazze kentindeki 31,5 kilometrekarelik tarım arazisinin yüzde 69'una denk gelen 21,6 kilometrekaresi, Deyr El Balah bölgesindeki 25,9 kilometrekarelik tarım arazisinin yüzde 56'lık bölümünü oluşturan 14,6 kilometrekaresi, Han Yunus bölgesindeki 42,7 kilometrekarelik tarım arazisinin yüzde 58'i yani 24,6 kilometrekaresi, Refah bölgesindeki 19,1 kilometrekarelik tarım arazisinin ise yüzde 52’sine tekabül eden 9,9 kilometrekaresi tahrip oldu. Uydudan görüntülenen devasa çöplükler Saldırıların ardından bölgedeki atık ayrıştırma altyapısının kullanılamaz hale gelmesiyle atıklar da ciddi bir halk sağlığı problemine dönüşmüş durumda. Hollanda merkezli sivil toplum kuruluşu PAX for Peace tarafından temmuz ayında yayımlanan "Gazze’deki Savaş ve Çöp" başlıklı rapora göre sadece Ekim 2023 ile Mayıs 2024 arasında çöplerin biriktirildiği 225 atık sahası tespit edildi. Raporda bu sayının uydu görüntülerinden tespit edilebilecek büyüklükteki çöp sahalarını kapsadığı, daha ufak çapta birçok çöp sahasının bulunduğuna dikkat çekildi. Diğer yandan atıkların yakılması, hava kirliliği problemini ve birçok bulaşıcı hastalığı da beraberinde getiriyor. Biyoçeşitlilik kaybı riski Filistin Yönetimi'ne bağlı Çevre Kalite Kurumuna göre 4 Temmuz itibarıyla bölgede 150 ila 200 kuş türü, 20 civarında memeli türü ile nadir ve nesli tehlike altında olan 20 sürüngen türü bulunurken İsrail saldırıları buradaki biyolojik çeşitliliği riske atıyor. AA muhabirine konuşan Beytüllahim Üniversitesi Filistin Enstitüsü Biyoçeşitlilik ve Sürdürülebilirlik Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mazin Qumsiyeh, bölgedeki çevresel hasarların bazılarının artık geri döndürülemez olduğunu söyledi. Qumsiyeh, "Konu üzerine daha fazla çalışma gerekiyor ancak elimizdeki çalışmalar bölgedeki tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 70’inin zarar gördüğünü aktarıyor. Örneğin bölgedeki su akiferleri ciddi zarar gördü, bunlar yeniden eski haline dönemeyebilir. Dönse bile bu onyıllar alacaktır." dedi. Bölgede devam eden ekolojik yıkımı değerlendirebilecek bir uluslararası hukuk otoritesi olmadığını ve BM Güvenlik Konseyi'nde veto hakkına sahip ülkelerden dolayı bu suçların cezasız kaldığını belirten Qumsiyeh, "Siyonist rejim bu nedenle yasanın üstündedir ve soykırım, ekolojik soykırım ve skolastik soykırıma girişmiştir." ifadelerini kullandı. Bu sorunun daha görünür olması için daha fazla kişinin bilinçlendirilmesi ve boykot, yaptırım gibi uygulamalarla tepkinin güçlendirilebilmesi gerektiğini kaydeden Qumsiyeh, Gazze’deki insanlık krizinin bölgesel değil küresel olduğunu ve dünya barışını tehdit ettiğini dile getirdi.

İngiltere, bugün son kömür santralini kapatıyor Haber

İngiltere, bugün son kömür santralini kapatıyor

İngiltere, bugün son kömür santralini kapatıyor İngiltere, bugün son kömür santralini kapatarak kömürle elektrik üretiminden çıkarken, bu anlamda kömürsüz döneme geçen ilk G7 ülkesi olacak. İngiltere'nin Nottinghamshire bölgesinde bulunan ve Uniper tarafından işletilen Ratcliffe-on-Soar'da elektrik üretimi bugün bitecek. Böylece 57 yıldır elektrik üretilen santral kapanırken, İngiltere'nin 142 yıllık kömürden elektrik üretim dönemi de sona erecek. İngiltere, elektrik sektöründe kömürü devreden çıkaran ilk G7 ülkesi olacak. Uniper'in işlettiği santralde yaklaşık 100 çalışan gelecek 2 yıl boyunca santralin devreden çıkarılması sürecinde görev alırken, şirket santraldeki diğer çalışanlarını başka santrallerde istihdam etmeyi veya enerji sektörünün farklı alanlarında iş bulabilmeleri için eğitim vermeyi planlıyor. - İngiltere elektrik üretimindeki kömür kullanımı Londra merkezli uluslararası düşünce kuruluşu Ember'in analizine göre, İngiltere'nin elektrik üretiminde 1882'den beri kullanılan kömürün payı 2012 itibarıyla yüzde 39'a ve 2019'da da yüzde 2'ye düştü. İngiltere 2015'te, 2025 itibarıyla kömürden elektrik üretimini sonlandıracağını duyurmuştu. Öte yandan, elektrik üretiminde kömürün payı azalırken, güneş ve rüzgar enerjisinin payı arttı. Doğal gazdan elektrik üretimini sürdüren İngiltere, 2030 itibarıyla tamamen karbonsuz bir elektrik üretim sistemi hedefliyor. - OECD ülkelerinin 3'te biri kömürsüz Ember analizine göre, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nde (OECD) kömürün elektrik üretimindeki payı 2007'de yüzde 36 ile zirveyi gördükten sonra geçen yıl yüzde 17'ye kadar düştü. Halihazırda OECD ülkelerinin üçte birinin elektrik üretimlerinde kömür yer almıyor. Bu ülkeler arasında kömürü hiç kullanmamış Kosta Rika, Estonya ve Litvanya'nın yanı sıra, kömür santrallerini kapatan İsviçre, Lüksemburg, Letonya, Belçika, İsveç, Avusturya, Portekiz, Norveç ve Slovakya da bulunuyor. İngiltere de 1 Ekim itibarıyla bu ülkeler arasına katılmış olacak. - "Ekonomilere temiz enerji yön veriyor" İngiltere Enerji Bakanı Michael Shanks, Ratcliffe-on-Soar santralinin kapanmasını "bir devrin sonu" olarak nitelendirdi. Ember Genel Müdürü Phil MacDonald, kirletici kaynakların bir bitiş tarihi olduğunu göstermek ve aynı zamanda yeni temiz enerji sistemini inşa etmek için elverişli bir ortam sağlamanın önemli olduğunu belirtti. Kömürün daha önce endüstriyel büyüme için gerekli görüldüğünü kaydeden MacDonald, "Şimdi ise temiz enerji ekonomilere yön veriyor, üstelik sadece yüksek gelirli ülkelerde değil, tüm dünyada." ifadesini kullandı. Uluslararası iklim değişikliği düşünce kuruluşu E3G'nin Kömürden Temiz Enerjiye Programı Politika Danışmanı Sean Rai-Roche, İngiltere'de işçi sendikalarının, santral çalışanları için adil bir geçiş süreci yaşanacağı konusunda iyimser olduğunu belirterek, sendikalar ve santralin sahibinin birlikte çalışarak işçilerin benzer alanlarda iş bulabilmesini sağladığını aktardı. - "Hala kömür yakan Avrupa ülkeleri bu durumu dikkate almalı" Beyond Fossil Fuels (Fosil Yakıtların Ötesinde) Kampanyacısı Alexandru Mustata da İngiltere'nin son kömürlü termik santralini kapatmasının önemli bir zafer olduğunu dile getirdi. İngiltere'nin elektrik üretiminde kömürün yerini daha sağlıklı, ucuz ve güvenilir yenilenebilir enerji kaynaklarının aldığını kaydeden Mustata, "Hala kömür yakan Avrupa ülkeleri bu durumu dikkate almalıdır. Kirleticilere karşı güçlü eylemler, sivil toplumun katılımı ve siyasi uzlaşıyla güvenli ve uygun fiyatlı yenilenebilir enerjiye dayalı bir enerji sistemine hızlı ve adil bir geçiş mümkün." görüşünü paylaştı. E3G Kömürden Temiz Enerjiye Programı Kıdemli Araştırmacısı Öykü Şenlen ise Türkiye'nin de kömürden çıkış stratejisi belirleyerek iklim konusunda liderlik gösterme fırsatına sahip olacağını ifade ederek, "Türkiye'nin, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin 31. Taraflar Konferansı'na resmi ev sahipliği teklifi, uluslararası hibe ve finansman fırsatlarını güvence altına alma konusundaki ilgisi göz önüne alındığında, kömürü nasıl aşamalı olarak kaldırmayı ve temiz enerji kaynaklarının payını nasıl artırmayı planladığını göstermesi kritik önemde." değerlendirmesinde bulundu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.