TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Balık

haberingundemi.com.tr - Balık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Balık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Haber

"Küçük boydaki balıkları avlamayın" uyarısı

Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Samsun, "Küçük balık yakalamak, küçük balık tüketmek, bu balıkları büyüdüğünde daha çok et vermiş, besili olarak avlamamızı engellemek demektir. İkincisi, eğer üreme faaliyetini gerçekleştirmemişse balıklar, sonraki yıllarda daha az avlanacaklarının işaretidir." dedi. Prof. Dr. Samsun, AA muhabirine, su ürünleri kaynaklarının korunmasının sürdürülebilir balıkçılık açısından önem taşıyan bir konu olduğuna işaret etti. Dünyada nüfusun ve kirliliğin artmasıyla avcılık yoluyla elde edilen balık miktarının da giderek azaldığına dikkati çeken Samsun, Tarım ve Orman Bakanlığı Su Ürünleri Genel Müdürlüğü ekiplerince mevzuat dışı avcılığın engellenmesine yönelik sıkı denetim yapıldığını, bilim camiası olarak kendilerinin de bu çalışmaları desteklediklerini dile getirdi. İklim değişikliği, kirlilik, nüfus artışı gibi etkenlerin yanı sıra boy sınırının altında yapılan avcılık faaliyetlerinin de sürdürülebilir balıkçılık açısından tehlike oluşturduğunu vurgulayan Samsun, şöyle devam etti: "Dünyada artık su ürünleri yoluyla avcılık elde etmek zorlaşıyor çünkü nüfus artıyor, kirlilik artıyor, küresel iklim değişikliğiyle sıcaklık artıyor. Bütün bunlar olumsuz etki yaparak göçmen balıklarımız hamsi, palamut gibi balıklarımızın üreme, gelişme, besin değerleri ve göç faaliyetlerini olumsuz etkiliyor. Akabinde bu balıkların, daha sonra az av verdiğini biliyoruz. Başta balık yakalayan su ürünleri avcılarımızın, akabinde vatandaşlarımızın asgari avlanma boy sınırından küçük olması durumunda balıkları tüketmemeleri önem arz ediyor. Küçük balık yakalamak, küçük balık tüketmek, bu balıkları büyüdüğünde daha çok et vermiş, besili olarak avlamamızı engellemek demektir. İkincisi, eğer üreme faaliyetini gerçekleştirmemişse balıklar, sonraki yıllarda daha az avlanacaklarının işaretidir." "Palamut avcılığımız oldukça iyi geçti" Prof. Dr. Osman Samsun, balıkların belirlenen kriterler çerçevesinde avlanmasının ticari değerlerini de artırdığına dikkati çekerek, "Palamut avcılığımız oldukça iyi geçti bu yıl. Eylül ayı başlarında başlayan palamut avcılığında balıklarımız 300-350 gram iken, şu an 1 kilo 300 grama yaklaştı. Buradan da anlıyoruz ki küçük boyda daha az ağırlıktaki balıkları biraz sabredip, bekleyip, biraz daha geç avlarsak bu balıklar daha büyük ağırlığa, daha ticari anlama kavuşuyor." diye konuştu. Samsun, daha sürdürülebilir avcılık oluşturulması çalışmalarına bilinçli balıkçıkların da önemli katkı sunduklarını sözlerine ekledi.

Balıkçılıkta 'planlı üretim' dönemi başlıyor Haber

Balıkçılıkta 'planlı üretim' dönemi başlıyor

Özellikle balıkçılık alanında küresel iklim değişikliği, kirlilik ve kontrolsüz avcılık balık üretiminin önündeki en temel sorunların başında geliyor. Bu üretimi daha verimli hale getirmek ve kaynakları gelecek nesillere aktarmak amacıyla geçilen planlı üretim stratejisi hem avcılık hem de yetiştiricilik alanlarında yeni düzenlemeler içeriyor. Planlamaya dahil edilen  türler ve kota miktarları belirlendi; Hamside kota 40 bin ton Avcılığı uluslararası kotaya tabi olarak yapılan ve birim bazında ekonomik olarak en değerli türlerden olan mavi yüzgeçli orkinos: 2 bin 600 ton Miktar olarak en fazla avcılığını yapılan çift kabuklu tür olan beyaz kum midyesi: 30 bin ton Dip sedimentinin yenilenmesindeki rolü ve ekolojik önemiyle ön plana çıkan deniz patlıcanı: 2 bin 500 ton Dünya’da yalnızca Meksika Körfezinde üreyebilen ve göç ederek iç sularımıza gelen, avcılığı ve ticareti uluslararası kotaya tabi olan yılan balığı: 280 ton Van Gölünde yaşayan ve endemik bir tür olan inci kefali: 10 bin ton Alternatif tıpta kullanılan ve ticareti uluslararası kotaya tabi olan tıbbi sülük: 2 bin 500 kilogram “Kotayı ihlal etmenin ciddi yaptırımları olacak” Bu yıl uygulamaya konulan su ürünlerinde üretim planlamasının eksiksiz şekilde işlemesi için hiç şüphesiz yapılacak denetimler de oldukça kritik. Hem avcılık hem de yetiştiricilik alanında balık ve miktarların adım adım takip edileceğini belirten Türkyılmaz, yapılacak denetimler ile ilgili hamsi avcılığı üzerinden örnek vererek kotaya uymayan kişilerin karşılaşacakları yaptırımlar hakkında şöyle konuştu; “Türkiye'nin her tarafında kıyı boyunca hamsi avcılığı yapacak olan gemilerin hangi balıkçı barınaklarından karaya çıkacakları belirlendi. Onlar gemilerinde bir belge düzenleyecekler. Düzenlemiş oldukları bu belgeyi karaya çıktıkları anda sisteme aktaracaklar. Biz bakanlık olarak bunu onayladıktan sonra kendine tahsis edilmiş olan miktarı düşeceğiz. Kota almamış bir gemi hamsi avcılığında bulundu ve ‘ben bunu iç pazara sunuyorum’ dedi. Bizim denetimimize yakalandığı zaman çok ciddi para cezaları var. Ayrıca devlet tarafından kendilerine verilmiş olan destek ve teşviklerden de yararlanamayacaklar.” kaynak: trthaber

İzmir Körfezi'ndeki 50 kat fazla amonyak miktarı balıkları zehirlemiş olabilir Haber

İzmir Körfezi'ndeki 50 kat fazla amonyak miktarı balıkları zehirlemiş olabilir

İzmir Körfezi Koordinasyon Kurulu Üyesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Turan Beşiktepe, İzmir Körfezi'nde tespit edilen atık kaynaklı amonyak miktarının 50 kat fazla olmasının balıklarda zehirlenmeye yol açmış olabileceğini söyledi. İzmir Körfezi'nin Bayraklı ve Karşıyaka sahillerinde 20 Ağustos'ta alg patlaması ve balık ölümleri görüldü, ardından kötü koku sorunu baş gösterdi. Kötü koku ve alg patlamalarının devam ettiği körfezde balık ölümleri de artarak sürüyor. Balık ölümleri son olarak Karşıyaka ilçesinin Aksoy Mahallesi'nde ve Bayraklı kıyısında yoğun olarak gözlemlendi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 5 Eylül'de bölgedeki incelemeleri sonrası yaptığı açıklamada, denizdeki atık su kaynaklı amonyak miktarının olması gerekenden tam 50 kat daha fazla olduğunu, bunun da evsel ve endüstriyel atıkların suya arıtılmadan karıştırılması anlamına geldiğini anlattı. Bakan Kurum, bunun da beraberinde koku problemini getirdiğini ve hem denizdeki canlıları hem de insan sağlığını tehdit ettiğini aktardı. AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Beşiktepe, İzmir Körfezi'ndeki mevcut genel tablonun, balık ölümlerinin ilk görüldüğü 20 Ağustos'takiyle aynı olduğunu belirtti. Bölgede oksijenin hala çok düşük olduğuna işaret eden Prof. Dr. Beşiktepe, genelde kıyıya yakın bölgelerde düşük oksijen seviyelerinin devam ettiğini, son 5 yıldır özellikle yaz sonu ve sonbahar başında alg patlaması ve oksijensizlik probleminin yaşandığını kaydetti. Beşiktepe, şu bilgileri verdi: "Önceki yıllarda küçük ölçekte zararlı ve renkli alg patlamaları yaşanıyordu, bunlar balık ölümlerine neden olmuyordu. Oradan edindiğim deneyimle söyleyebilirim ki bu 2 ay sürecek bir süreç, eylül ayında da bunu göreceğiz. Suların soğumasını ve sistemin dengeye gelmesini beklememiz gerekecek. Maalesef geçmiş yıllarda bu oldu ama bu sene çok daha şiddetli olduğu için biz bunu gördük." - Kuruyan derelere vurgu Prof. Dr. Şükrü Turan Beşiktepe, İzmir Körfezi'nin yapısının bir haliç olduğunu, bu sistemlerde üst akıntı olarak nehir, alt akıntı olarak ise deniz suyunun geldiğini, derelerdeki suların, kurumadan kaynaklı artık buraya gelmemesi nedeniyle haliç özelliğinin kaybolarak iç körfeze dönüştüğünü ve rüzgar ile dışarıdan gelebilen çok az bir suyun etkisiyle dinamiklerin işlemeye çalıştığını anlattı. Derelerin durumuna vurgu yapan Beşiktepe, "En büyük sıkıntı derelerin kuru olması. İzmir iç körfezine dökülen 20'den fazla dere var ve bunlardan su gelmiyor. Kışın yağışlı bir dönem geçirirsek bu, normal çalışma düzenini geriye getirebilir ve sistemi kurtarabilir. Ama çok yağış almazsak ve bu dereler aktif hale gelmezse biz kışın da sonbaharda da önümüzdeki yıl da bu sorunu yaşarız." diye konuştu. Körfezde çok sayıda çevresel stres oluşturabilecek faktör olduğunun altını çizen Beşiktepe, insan nüfusu ve tekne sayısındaki artış ile denize verilen deşarjları bu faktörler arasında gösterdi. - "Körfezden balık yiyenler için çok ciddi problem yaratabilir" Balık ölümlerinin nedeninin çok iyi anlaşılması gerektiğine dikkati çeken Beşiktepe, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un İzmir Körfezi ile ilgili açıklamalarının önemli bulgular içerdiğini ifade etti. Beşiktepe, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bakan'ımız konuşmasında amonyak miktarlarının 50 kat fazla olduğunu söyledi. Bu önemli bir bulgu çünkü amonyak fazla olduğu zaman özellikle büyük (erişkin) balıklar için zehir etkisi yapabiliyor. Sistem olarak baktığımızda burada başka faktörler de olabilir. Eğer oksijen biraz düşükse balıklar bu ortamda daha fazla nefes aldığı için yani sudaki toksik maddeleri daha fazla çektiği için ölebilir. Bu balık ölümlerinin 'oksijen bitti'den çok daha farklı bir olay olduğunu iyi anlamamız lazım. Balığın çok fazla toksik yapısı da olabilir ve körfezden balık yiyenler için çok ciddi problem yaratabilir. Bu bahsettiğimiz her şey toksik etki. Oksijeni bitiren neden balıkları öldürmüş olabilir, balıklar oksijensizlikten dolayı ölmüş olmayabilir. Bunun çok ciddi araştırılıp ortaya çıkarılması lazım ki bizim neye önlem alacağımızı belirlesin."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.