TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Aym

haberingundemi.com.tr - Aym haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Aym haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

AYM'den 'saç boyası' davasında önemli karar! Haber

AYM'den 'saç boyası' davasında önemli karar!

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, kuaförde boyattığı saçı zarar gören P.Ç, saçının boyanması sırasında ayıplı hizmet verildiği iddiasıyla kuaför hakkında Ankara 11. Tüketici Mahkemesi'nde maddi ve manevi tazminat davası açtı. Mahkemenin talebi üzerine çeşitli tarihlerde hastaneden alınan raporlarda, başvurucunun saçında aktif dökülmenin yaşandığı ve uç kısımlarının kuru, mat ve yıpranmış olduğu belirtildi. Raporda, bu durumun saça uygulanan renk açıcı ve boyama işlemleri sonrasında oluştuğu anlatıldı. Mahkeme, eczacı, saç ve cilt güzellik uzmanı olan bilirkişiden rapor düzenlenmesini istedi. Bilirkişi raporunda, ayıplı hizmet nedeniyle talep edilen maddi zarardan tarafların yüzde 50 oranında kusurlu olduğu tespiti yapıldı. Davalıların hizmetin ifası sırasında yaptığı uygulamalar, başvurucunun ise zararın telafisi için yaptırdığı işlemler ve hamileliği nedeniyle kusurlu görüldüğü kaydedilen raporda, başvurucunun saçlarının eski haline gelmesi için toplam 17 bin 294 lira masraf yapılması gerektiği aktarıldı. Mahkeme, 17 bin 294 lira maddi, 4 bin lira manevi tazminatın yasal faiziyle başvurucuya ödenmesine karar verdi. İtiraz üzerine dosyaya bakan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi, bilirkişi raporunda tarafların yüzde 50 kusurlu olduğu tespitine rağmen, tüm zararın davalılardan tahsiline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğuna hükmetti. Başvurucunun yaptırdığı fazla ve zararlı işlemler ile yaşadığı hamilelik süreci dikkate alındığında saçında meydana gelen zarardan yarı oranda sorumlu olduğuna işaret eden daire, yerel mahkemenin kararında düzeltmeye giderek, 4 bin 323 lira 50 kuruş maddi, 4 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi. P.Ç, gerçeğe aykırı bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, hamilelik sürecinin olay tarihinden çok sonraya tekabül ettiğini, bu sebeple kendisine atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı halde itirazlarının karşılanmadığı belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Yeniden yargılama yapılması istendi Anayasa Mahkemesi, başvurucu kadının, adil yargılanma hakkı kapsamındaki "gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği"ne karar vererek, kararın bir örneğinin ihlal sonucunun ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemeye gönderilmesine hükmetti. Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, bilirkişi raporunda, tarafların yüzde 50 oranında kusurlu olduğunun nasıl belirlendiğine ilişkin somut tespit yapılmadığı, istinaf mahkemesinin de kusur oranının hesaplanmasına dair değerlendirmede bulunmadığı aktarıldı. Başvurucunun hamileliğinin saç dökülmesinde etkili olduğu hususunun bölge adliye mahkemesi kararında tartışılmadığı ve başvurucunun iddiasını karşılar mahiyette herhangi bir gerekçeye yer verilmediği belirtilen kararda, şu ifadeler yer aldı: "Somut olayın yaşandığı tarih olan 26 Haziran 2016 ve başvurucunun ilk muayene olduğu 12 Ağustos 2016 tarihlerinde hamile olup olmadığının araştırılmadığı, daha sonraki tarihlerde gerek GATA tarafından düzenlenen sağlık kurulu raporlarında, gerekse Ankara Üniversitesinin düzenlediği raporda başvurucunun hamile olup olmadığının ve varsa hamileliğinin somut olayda herhangi bir tesiri bulunup bulunmadığının değerlendirilmediği görülmüştür. Tüm bu değerlendirmeler çerçevesinde başvurucunun yargılamanın sonucuna etkili nitelikteki iddia ve itirazlarının bölge adliye mahkemesince konu ile ilgili yeterli bir gerekçe ile karşılanmadığı sonucuna ulaşılmıştır."

AYM’DEN EMSAL Haber

AYM’DEN EMSAL "İŞTEN ÇIKARILMA" KARARI

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, maaşına yapılan yıllık yüzde 5,3 oranındaki zammı beğenmeyen Serap Aslan A. iş yerindeki yönetici ve işçilere, "Merhabalar, bana verilen zam oranını zarf içinde insan kaynaklarına iade ediyorum. Bu oranı kim ya da kimler belirlediyse aralarında paylaşsınlar, bilgilerinize." şeklinde e-posta yolladı. Bu ifadeler nedeniyle iş akdi feshedilen Serap Aslan A. iş akdinin haksız feshedildiğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatının ödenmesine karar verilmesi talebiyle Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesine dava açtı. e-postanın, işverenin veya onu temsile yetkili olan ve zam oranını belirleyen işveren vekillerinin onur ve saygınlığına zarar verebilecek örtülü hakaret niteliği taşıdığına hükmeden mahkeme, feshin haklı olduğu gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı talebini reddetti. Serap Aslan A, yerel mahkeme kararının Yargıtay 9. Hukuk Dairesince onanması üzerine, AYM'ye bireysel başvuruda bulundu. Başvurucuyu haklı bulan Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vererek, başvurucuya, 30 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Kararın bir örneği, ifade özgürlüğünün ihlali sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildi. - "Adil bir denge kurulmadı" Kararın gerekçesinde, başvurucunun, maaş zam oranından duyduğu memnuniyetsizliği e-posta yoluyla işveren veya işveren adına yetkili temsilcilerine bildirdiği belirtilerek, yerel mahkemenin, bu memnuniyetsizliğin uygun bir üslupla ifade edilmesi gerektiğine işaret ettiği kaydedildi. İfade özgürlüğünün demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden biri ve toplumun ilerlemesi, her bireyin gelişmesi için gerekli temel şartlardan olduğuna vurgu yapılan kararda, devletin bu özgürlüğe en yüksek güvenceyi sağlaması gerektiği aktarıldı. e-posta içeriğinden, başvurucunun herhangi bir somutlaştırma yapmadan ve isnatta bulunmadan maaş zammını düşük bulmasından duyduğu rahatsızlığı, ilgililerin dikkatine sunmaya çalıştığının anlaşıldığı bildirilen kararda, şu ifadeler yer aldı: Başvurucunun iş akdinin haksız olarak feshedildiğinden hareketle açtığı alacak davasını reddeden mahkemenin, başvurucunun ifade özgürlüğü ile işveren veya işveren vekillerinin şeref ve itibar hakları arasında adil bir denge kurabildiğinden bahsetmek mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla mahkemenin başvurucunun ifade özgürlüğü ile iş yerinin disiplini, düzeni ve çalışma barışının sağlanması amacı arasında adil bir denge kurulmasına yönelik ilgili ve yeterli bir gerekçe sunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

AYM üyeliğine seçilen Metin Kıratlı için yemin töreni düzenlendi Haber

AYM üyeliğine seçilen Metin Kıratlı için yemin töreni düzenlendi

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Kadir Özkaya, yasama, yürütme ve yargı organları arasında farklı görüşlerin benimsenmesinin doğal olduğunu belirterek, "Anayasal organlar arasında işbirliği, düzen ve uyumun sağlanabilmesi için Anayasa ve kanunlara uygun hareket etmenin yanında, aralarında daima iyi bir iletişimin bulunmasına da ihtiyaç vardır." dedi. AYM üyeliğine seçilen Metin Kıratlı için Yüce Divan Salonu'nda düzenlenen yemin törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, kabine üyeleri, yargı mensupları ve davetliler katıldı. Törende konuşan AYM Başkanı Özkaya, Kıratlı'yı tebrik etti, görevinde başarı dileğinde bulundu. Toplumun huzuru, iç barışı, refahı ve güvenliği için adaletin vazgeçilmez bir unsur olduğuna, devletin ancak adaletle ayakta kalabileceğine işaret eden Özkaya, "Büyük Önder Atatürk'e göre de bağımsızlık, gelecek, özgürlük her şey ancak adaletle var olabilir. Onun adalet anlayışı hukuk sistemimizin ve toplumumuzun adalet arayışının da temelini oluşturmuştur." diye konuştu. Özkaya, hakim ve savcılara bazı tavsiyelerde bulunarak, şöyle konuştu: "Hakim ve savcılar, hakkın ayakta tutulması ve adaletin sağlanması bakımından en önemli sorumluluğun kendilerinde olduğunu asla hatırlarından çıkarmamalı; iç dünyalarındaki öznel duygu ve düşünceleri de dahil olmak üzere herhangi bir dışsal etki altında kalmadan, çekinmeden, endişe duymadan, tarafsız bir tutumla pozitif hukuk düzenimizin öngördüğü çerçeve içinde özgürce karar vermelidir. Aklı ve bilimi daima başat bir konumda tutmalıdır." Adaletle hükmedilmeyen yerlerde kargaşa olacağını, düzenin ortadan kalkacağını belirten Özkaya, "Adalet terazisini hep hak ve haklıyı gözeterek kullanın." dedi. - "İnsanlık dışı muamelelere gözler ve vicdanlar kapatılmamalıdır" Özkaya, Gazze başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında zulümlerin yaşandığına işarete ederek, "Zulme, insan hak ve özgürlüklerine ilişkin ihlallere, çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere mağdur ve mazlum insanlara karşı yapılan insanlık dışı muamelelere gözler ve vicdanlar kapatılmamalıdır." diye konuştu. Yapılan zulümlere ırk, din, dil, renk ve benzeri hiçbir ayrım yapılmadan bir an önce cesaretle ve adaletle müdahale edilmesi gerektiğini kaydeden Özkaya, "Bu insan olmanın zorunlu bir sonucu, yaşamsal bir vicdani borcudur." dedi. - "2024'te 422 kuralın Anayasa'ya uygunluk denetimi yapıldı" Özkaya, anayasa mahkemelerinin; anayasal denetim yaparak, demokratik toplumların insanı ve devleti adalet temelinde yaşatma ortak amacının gerçekleşmesine hizmet ettiklerini, AYM'nin de bu amacı gerçekleştirmek üzere kurulduğunu aktardı. Yüksek Mahkemenin norm denetimi istatistiklerine ilişkin bilgi veren Özkaya, "Mahkememizde, norm denetimi kapsamında somut ve soyut dediğimiz iki tür denetim yapılmaktadır. Bugün itibarıyla 2024 yılı içinde Mahkememizce 148 dava ve itiraz başvurusu kapsamında 422 kuralın Anayasa'ya uygunluk denetimi yapılmış ve karara bağlanmıştır. Elimizde 1 Eylül 2024 tarihi itibarıyla incelenmeyi bekleyen 125 dava ve itiraz başvurusu kapsamında 594 kural bulunmaktadır." diye konuştu. - Bireysel başvuruların yüzde 83'ü sonuçlandırıldı Özkaya, bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine, ilkesel amaç bağlamında hak ve özgürlükleri koruma ve geliştirme misyonu yüklendiğini vurgulayarak, Yüksek Mahkemenin bu misyon temelinde hak ve özgürlüklere ilişkin standartları koruma ve geliştirme yönünde çok önemli görev ifa ettiğini belirtti. Özkaya, bireysel başvuru yolunun hayata geçmesinin ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde Türkiye aleyhine yapılan başvuruların ve AİHM tarafından Türkiye aleyhine verilen ihlal kararlarının sayısında da önemli ölçüde azalmalar olduğunu belirtti. Yüksek Mahkemenin günümüze kadar binlerce bireysel başvuruyu karara bağladığını belirten Özkaya, bireysel başvuru istatistiklerini ilişkin şunları paylaştı: "Mahkememize 23 Eylül 2012'den bugüne kadar toplam 629 bin 821 bireysel başvuru yapılmış, bunların 522 bin 54'ü yani yüzde 83'ü sonuçlandırılmıştır. Bugün için önümüzde derdest halde 108 bin 220 bireysel başvuru bulunmaktadır. 31 Ağustos itibarıyla 2024'te toplam 50 bin 67 başvuru gelmiş, mahkememizce 31 Ağustos itibarıyla 36 bin 800 başvuru sonuçlandırılmıştır. 23 Eylül 2012 tarihinden bugüne kadar makul sürede yargılanma hakkı hariç olmak üzere toplam 18 bin 341 başvuruda başvurucuların temel hak ve özgürlüklerinden en az birinin ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır." - "Bireysel başvurunun işlevselliğini kaybetmeden korunması gerekli" AYM Başkanı Özkaya, Yüksek Mahkemenin, yapılan başvuruları kısa süre içinde, başvuru sırasına göre sonuçlandırmayı hedeflediğini, başvuruların konuları ile önem ve aciliyet durumlarına göre farklı bir inceleme sıralamasının ise yapılabildiğini dile getirdi. Yüksek Mahkemece başvuruları sonuçlandırma adına "büyük bir özen ve çaba gösterildiğini kaydeden Özkaya, "Anayasa Mahkemesi adalet, hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler gibi değerlerin gerçekleşmesine katkı yapmaya, bireylerin ve kurumların adalet duygularını tatmin etmeye, onların devlete ve hukuka olan güvenlerini artırmaya çalışmaktadır." değerlendirmesinde bulundu. Bireysel başvuru hakkının işlevselliğinin korunmasının önemine değinen Özkaya, şunları kaydetti: "Hukuk sistemimize kazandırılan bireysel başvuru yolunun, bugünkü işlevselliğiyle mutlak gerekliliği konusunda toplumumuzda oluşan ortak kanaatin de bir gereği olarak bugünkü işlevselliğini kaybetmeden korunması gerektiğini düşünüyoruz. Zira geride bıraktığımız bireysel başvuru yolu, geldiğimiz nokta itibarıyla insanımızın temel haklara ilişkin sorunlarını çözmesinin bir aracı olarak kurumsallaşmış bulunmaktadır." - "Daima iyi bir iletişim bulunmasına ihtiyaç vardır" Özkaya, yüksek mahkemelerin, Anayasa ve kanunlarda kendilerine yüklenilen görevleri yapmakla mükellef olduklarını, "her birinin görev ve yetkilerinin, işleyiş biçimlerinin, kararlarının niteliklerinin Anayasa ve kanunlarda açık bir biçimde düzenlendiğini" belirtti. Yasama, yürütme ve yargı organları insanlardan müteşekkil olduğuna dikkati çeken Özkaya, "İnsanın olduğu yerde de her zaman için farklı yaklaşımların, farklı fikirlerin oluşabilmesi ve ihtilaf doğabilmesi de tabiidir, mümkündür. Bu nedenle anayasal organlar arasında işbirliği, düzen ve uyumun sağlanabilmesi için Anayasa ve kanunlara uygun hareket etmenin yanında, aralarında daima iyi bir iletişimin bulunmasına da ihtiyaç vardır." değerlendirmesinde bulundu. Başkan Kadir Özkaya'nın konuşmasının ardından yemin törenine geçildi. Özgeçmişi okunan yeni üye Kıratlı, yemin etti. Metin Kıratlı'ya kisvesi Özkaya tarafından giydirildi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.