TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Anayasa Mahkemesi

haberingundemi.com.tr - Anayasa Mahkemesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Anayasa Mahkemesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yoon'un azli, Güney Kore Anayasa Mahkemesi'nde Haber

Yoon'un azli, Güney Kore Anayasa Mahkemesi'nde

Yonhap'ın haberine göre, ön duruşma kapsamında, Yoon'un ve Ulusal Meclisin temsilcileri, tanık ile kanıt listelerini sunmak ve gelecekteki duruşmaların tarihlerini belirlemek üzere bir araya geldi. Devlet başkanlığı vazifesinden 3 Aralık'taki kısa süren sıkıyönetim ilanı nedeniyle geçici uzaklaştırılan Yoon'un, görevden alınması ya da göreve iade edilmesine karar verilecek davanın ilk ön duruşması başladı. Sıkıyönetim ilanı nedeniyle "ayaklanmaya teşebbüs" suçundan yargılanan Yoon, suçlama onaylanırsa görevden alınacak ve 60 gün içinde erken devlet başkanlığı seçimine gidilecek, suçlamanın reddedilmesi halinde ise görevine iade edilecek. Anayasa Mahkemesinin, Yoon'un azline ilişkin kararını, davanın değerlendirilmeye başlandığı 14 Aralık'tan itibaren 6 ay içinde vermesi gerekiyor. Güney Kore'de sıkıyönetim ilanı Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, 3 Aralık gecesi televizyonda yaptığı konuşmada, "muhalefetin devlet karşıtı aktivitelere karışması" gerekçesiyle sıkıyönetim ilan etmiş ancak parlamentonun, yaptığı oylamada kararı kaldırması ve ardından bunun Bakanlar Kurulunda onaylanmasıyla geri adım atmıştı. Yoon, muhalefeti "hükümetin işlevini yerine getirmesini engellemekle" suçlayarak sıkıyönetimin "Kuzey Kore yanlısı güçleri ortadan kaldırmayı ve anayasal özgürlük düzenini korumayı amaçladığını" savunmuştu. Sıkıyönetim ilanının ardından Savunma Bakanlığı, ordudaki komutanlara toplantı talimatı verip teyakkuzda olunması çağrısı yapmıştı. Öte yandan, "sıkıyönetim birlikleri" olarak görevlendirilen askerlerin Ulusal Meclis'e girdiği bildirilmişti. Ulusal Meclis'te yapılan acil oturumda sıkıyönetim kararının kaldırılmasına ilişkin verilen önerge, 190 milletvekilinin oyuyla kabul edilmişti. Ulusal Meclis Başkanlığı Ofisi, sıkıyönetimin, yapılan oylamanın ardından "hükümsüz" hale geldiğini açıklamıştı. Bunun üzerine Bakanlar Kurulunu toplayan Yoon, kabinenin onayının ardından sıkıyönetimi sona erdirdiğini duyurmuştu. Ana muhalefetteki Demokrat Parti ve 5 küçük muhalefet partisinin, sıkıyönetim ilanının anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Yoon'un azli için Meclise sunduğu önerge, 7 Aralık'taki oylamada nitelikli çoğunluğa ulaşılamadığı için reddedilmişti. Muhalefet partilerinin aynı gerekçeyle sunduğu ikinci önerge, 14 Aralık'taki oylamada bu kez nitelikli çoğunluk sağlanarak kabul edilmişti. Meclis tarafından azli istenen Yoon, Anayasa Mahkemesinin hakkında vereceği karara dek görevden geçici uzaklaştırılmış, yerine Başbakan Han Duck-soo vekaleten getirilmişti.

AYM, yardım toplama süresinin  kuralını iptal etti Haber

AYM, yardım toplama süresinin kuralını iptal etti

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Adana 2. İdare Mahkemesi, Sağlık Bakanlığı onayı bulunmayan ilacın temini için başlatılan yardım kampanyasının süresinin uzatılması talebinin reddi üzerine baktığı bir davada, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu'nun 10. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "bir yılı geçmemek üzere" ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğunu ileri sürerek, iptali için AYM'ye başvurdu. Başvuruda, itiraz konusu kuralın öngördüğü süre sınırının yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı kapsamında devlete yüklenen yükümlülüklerle bağdaşmadığı ve ölçülü olmadığı belirtildi. Ayrıca, hedeflenen yardım miktarına yardım toplama süresi içinde ulaşılamadığı durumda, toplanan miktarın devrinin söz konusu olması nedeniyle mülkiyet hakkının da ihlal edildiği kaydedildi. Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etti. Kararın gerekçesinden AYM'nin kararında, bireysel ve toplumsal anlamda önem taşıdığı açık olan yardım toplama faaliyetinin bir süreyle sınırlandırılmasında kamu yararının bulunmadığının söylenemeyeceği belirtilerek, süre yönünden sınır getirilmediği takdirde kamu yararını veya kamu düzenini olumsuz şekilde etkileyecek sonuçların doğmasının muhtemel olduğu kaydedildi. Kararda, şu ifadeler yer aldı: "Yardım toplama faaliyeti bakımından öyle istisnai ve özel durumlar söz konusu olabilir ki bu özel durumların karşılanması ancak yardım toplama süresinin uzatılabilir olmasıyla mümkün olur. Ancak yardım toplama süresi doğrudan kanun tarafından belirli ve kesin bir zaman dilimiyle sınırlandırıldığı durumlarda, yardımın hedeflenen miktara ulaşamaması nedeniyle hiçbir sonuç doğurmaması da söz konusu olabilir. Kanun, bu tür durumlarda sürenin tekrar uzatılmasını açık biçimde yasakladığı gibi elde edilen yardım miktarına ek kaynak sağlayacak yeni bir başvuru yapabilmesine de imkan vermemektedir." Kanunun 25. maddesinin, toplanan yardımın amacı gerçekleştirecek miktara ulaşmaması halinde yardım toplamaya izin veren makamca, yardım hangi amaç için toplanmış ise o veya benzeri amacı gerçekleştirebilecek kuruluş veya kuruluşlara devrettirileceğini hüküm altına aldığı anlatılan kararda, kanunun, hedeflenen yardımın belirlenen sürede toplanamaması halinde, toplanan yardıma eklenmesi amacıyla yeni bir yardım başvurusu yapmayı da mümkün kılmadığının anlaşıldığı belirtildi. Kararda, "yardım toplama faaliyetine kategorik olarak azami süre sınırı getiren, durumun önemine göre uzatılacak sürenin belirlenmesinde yetkili mercilere takdir yetkisi tanımayan kural"ın hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu sonucuna varıldığı bildirildi.

Anayasa Mahkemesinden Pasaport Kanunu'na kısmi iptal Haber

Anayasa Mahkemesinden Pasaport Kanunu'na kısmi iptal

Anayasa Mahkemesi, Pasaport Kanunu'nun, ülkeden ayrılmalarında genel güvenlik bakımından mahzur bulunduğu İçişleri Bakanlığınca tespit edilenlere pasaport verilmeyeceğini düzenleyen hükmünü iptal etti. Konuya ilişkin karar, Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre, pasaportta bulunan tahdidin kaldırılması isteminin reddine dair işlemin iptali talebiyle açılan davaya bakan Ankara 19. İdare Mahkemesi, kanundaki ilgili kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına vararak iptali için Anayasa Mahkemesine başvurdu. Gerekçede, itiraz konusu kural gereğince herhangi bir mahkeme kararı aranmaksızın idari kararla yurt dışına çıkma özgürlüğünün sınırlandığı ancak Anayasa hükmü uyarınca söz konusu özgürlüğün sadece suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hakim kararıyla sınırlanabileceği belirtildi. Anayasa Mahkemesi, kanundaki ilgili düzenlemeyi iptal etti. Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, Anayasa Mahkemesinin daha önce verdiği kararlarda, yurt dışına çıkma özgürlüğünün hangi hallerde hakim kararıyla sınırlanabileceğine yönelik ölçütleri belirlediği aktarıldı. İtiraz konusu kuralla, ülkeden ayrılmalarında genel güvenlik bakımından mahzur bulunduğu İçişleri Bakanlığınca tespit edilenlere pasaport veya seyahat vesikasının verilmeyeceğinin hüküm altına alındığı hatırlatılan gerekçede, öngörülen sınırlamanın, genel nitelikte değil, belirli kişi veya kişilere yönelik olduğunun anlaşıldığı belirtildi. Gerekçede, şunlar kaydedildi: "Bu itibarla Anayasa'nın 23. maddesi uyarınca yurt dışına çıkma özgürlüğünün ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabileceği ve hakim kararı güvencesine bağlandığı gözetildiğinde, kuralla yurt dışına çıkabilmenin idarenin yetkisine bırakılarak Anayasa'da belirtilen sınırlama sebeplerine bağlanan hakim kararı güvencesinin ihlal edildiği görülmektedir. Dolayısıyla kuralın yurt dışına çıkma özgürlüğünü Anayasa’nın sözüne ve Anayasa'da öngörülen sınırlama sebeplerine aykırı olarak sınırladığı sonucuna da ulaşılmıştır."

AYM’DEN EMSAL Haber

AYM’DEN EMSAL "İŞTEN ÇIKARILMA" KARARI

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, maaşına yapılan yıllık yüzde 5,3 oranındaki zammı beğenmeyen Serap Aslan A. iş yerindeki yönetici ve işçilere, "Merhabalar, bana verilen zam oranını zarf içinde insan kaynaklarına iade ediyorum. Bu oranı kim ya da kimler belirlediyse aralarında paylaşsınlar, bilgilerinize." şeklinde e-posta yolladı. Bu ifadeler nedeniyle iş akdi feshedilen Serap Aslan A. iş akdinin haksız feshedildiğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatının ödenmesine karar verilmesi talebiyle Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesine dava açtı. e-postanın, işverenin veya onu temsile yetkili olan ve zam oranını belirleyen işveren vekillerinin onur ve saygınlığına zarar verebilecek örtülü hakaret niteliği taşıdığına hükmeden mahkeme, feshin haklı olduğu gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı talebini reddetti. Serap Aslan A, yerel mahkeme kararının Yargıtay 9. Hukuk Dairesince onanması üzerine, AYM'ye bireysel başvuruda bulundu. Başvurucuyu haklı bulan Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vererek, başvurucuya, 30 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Kararın bir örneği, ifade özgürlüğünün ihlali sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildi. - "Adil bir denge kurulmadı" Kararın gerekçesinde, başvurucunun, maaş zam oranından duyduğu memnuniyetsizliği e-posta yoluyla işveren veya işveren adına yetkili temsilcilerine bildirdiği belirtilerek, yerel mahkemenin, bu memnuniyetsizliğin uygun bir üslupla ifade edilmesi gerektiğine işaret ettiği kaydedildi. İfade özgürlüğünün demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden biri ve toplumun ilerlemesi, her bireyin gelişmesi için gerekli temel şartlardan olduğuna vurgu yapılan kararda, devletin bu özgürlüğe en yüksek güvenceyi sağlaması gerektiği aktarıldı. e-posta içeriğinden, başvurucunun herhangi bir somutlaştırma yapmadan ve isnatta bulunmadan maaş zammını düşük bulmasından duyduğu rahatsızlığı, ilgililerin dikkatine sunmaya çalıştığının anlaşıldığı bildirilen kararda, şu ifadeler yer aldı: Başvurucunun iş akdinin haksız olarak feshedildiğinden hareketle açtığı alacak davasını reddeden mahkemenin, başvurucunun ifade özgürlüğü ile işveren veya işveren vekillerinin şeref ve itibar hakları arasında adil bir denge kurabildiğinden bahsetmek mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla mahkemenin başvurucunun ifade özgürlüğü ile iş yerinin disiplini, düzeni ve çalışma barışının sağlanması amacı arasında adil bir denge kurulmasına yönelik ilgili ve yeterli bir gerekçe sunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

AYM üyeliğine seçilen Metin Kıratlı için yemin töreni düzenlendi Haber

AYM üyeliğine seçilen Metin Kıratlı için yemin töreni düzenlendi

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Kadir Özkaya, yasama, yürütme ve yargı organları arasında farklı görüşlerin benimsenmesinin doğal olduğunu belirterek, "Anayasal organlar arasında işbirliği, düzen ve uyumun sağlanabilmesi için Anayasa ve kanunlara uygun hareket etmenin yanında, aralarında daima iyi bir iletişimin bulunmasına da ihtiyaç vardır." dedi. AYM üyeliğine seçilen Metin Kıratlı için Yüce Divan Salonu'nda düzenlenen yemin törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, kabine üyeleri, yargı mensupları ve davetliler katıldı. Törende konuşan AYM Başkanı Özkaya, Kıratlı'yı tebrik etti, görevinde başarı dileğinde bulundu. Toplumun huzuru, iç barışı, refahı ve güvenliği için adaletin vazgeçilmez bir unsur olduğuna, devletin ancak adaletle ayakta kalabileceğine işaret eden Özkaya, "Büyük Önder Atatürk'e göre de bağımsızlık, gelecek, özgürlük her şey ancak adaletle var olabilir. Onun adalet anlayışı hukuk sistemimizin ve toplumumuzun adalet arayışının da temelini oluşturmuştur." diye konuştu. Özkaya, hakim ve savcılara bazı tavsiyelerde bulunarak, şöyle konuştu: "Hakim ve savcılar, hakkın ayakta tutulması ve adaletin sağlanması bakımından en önemli sorumluluğun kendilerinde olduğunu asla hatırlarından çıkarmamalı; iç dünyalarındaki öznel duygu ve düşünceleri de dahil olmak üzere herhangi bir dışsal etki altında kalmadan, çekinmeden, endişe duymadan, tarafsız bir tutumla pozitif hukuk düzenimizin öngördüğü çerçeve içinde özgürce karar vermelidir. Aklı ve bilimi daima başat bir konumda tutmalıdır." Adaletle hükmedilmeyen yerlerde kargaşa olacağını, düzenin ortadan kalkacağını belirten Özkaya, "Adalet terazisini hep hak ve haklıyı gözeterek kullanın." dedi. - "İnsanlık dışı muamelelere gözler ve vicdanlar kapatılmamalıdır" Özkaya, Gazze başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında zulümlerin yaşandığına işarete ederek, "Zulme, insan hak ve özgürlüklerine ilişkin ihlallere, çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere mağdur ve mazlum insanlara karşı yapılan insanlık dışı muamelelere gözler ve vicdanlar kapatılmamalıdır." diye konuştu. Yapılan zulümlere ırk, din, dil, renk ve benzeri hiçbir ayrım yapılmadan bir an önce cesaretle ve adaletle müdahale edilmesi gerektiğini kaydeden Özkaya, "Bu insan olmanın zorunlu bir sonucu, yaşamsal bir vicdani borcudur." dedi. - "2024'te 422 kuralın Anayasa'ya uygunluk denetimi yapıldı" Özkaya, anayasa mahkemelerinin; anayasal denetim yaparak, demokratik toplumların insanı ve devleti adalet temelinde yaşatma ortak amacının gerçekleşmesine hizmet ettiklerini, AYM'nin de bu amacı gerçekleştirmek üzere kurulduğunu aktardı. Yüksek Mahkemenin norm denetimi istatistiklerine ilişkin bilgi veren Özkaya, "Mahkememizde, norm denetimi kapsamında somut ve soyut dediğimiz iki tür denetim yapılmaktadır. Bugün itibarıyla 2024 yılı içinde Mahkememizce 148 dava ve itiraz başvurusu kapsamında 422 kuralın Anayasa'ya uygunluk denetimi yapılmış ve karara bağlanmıştır. Elimizde 1 Eylül 2024 tarihi itibarıyla incelenmeyi bekleyen 125 dava ve itiraz başvurusu kapsamında 594 kural bulunmaktadır." diye konuştu. - Bireysel başvuruların yüzde 83'ü sonuçlandırıldı Özkaya, bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine, ilkesel amaç bağlamında hak ve özgürlükleri koruma ve geliştirme misyonu yüklendiğini vurgulayarak, Yüksek Mahkemenin bu misyon temelinde hak ve özgürlüklere ilişkin standartları koruma ve geliştirme yönünde çok önemli görev ifa ettiğini belirtti. Özkaya, bireysel başvuru yolunun hayata geçmesinin ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde Türkiye aleyhine yapılan başvuruların ve AİHM tarafından Türkiye aleyhine verilen ihlal kararlarının sayısında da önemli ölçüde azalmalar olduğunu belirtti. Yüksek Mahkemenin günümüze kadar binlerce bireysel başvuruyu karara bağladığını belirten Özkaya, bireysel başvuru istatistiklerini ilişkin şunları paylaştı: "Mahkememize 23 Eylül 2012'den bugüne kadar toplam 629 bin 821 bireysel başvuru yapılmış, bunların 522 bin 54'ü yani yüzde 83'ü sonuçlandırılmıştır. Bugün için önümüzde derdest halde 108 bin 220 bireysel başvuru bulunmaktadır. 31 Ağustos itibarıyla 2024'te toplam 50 bin 67 başvuru gelmiş, mahkememizce 31 Ağustos itibarıyla 36 bin 800 başvuru sonuçlandırılmıştır. 23 Eylül 2012 tarihinden bugüne kadar makul sürede yargılanma hakkı hariç olmak üzere toplam 18 bin 341 başvuruda başvurucuların temel hak ve özgürlüklerinden en az birinin ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır." - "Bireysel başvurunun işlevselliğini kaybetmeden korunması gerekli" AYM Başkanı Özkaya, Yüksek Mahkemenin, yapılan başvuruları kısa süre içinde, başvuru sırasına göre sonuçlandırmayı hedeflediğini, başvuruların konuları ile önem ve aciliyet durumlarına göre farklı bir inceleme sıralamasının ise yapılabildiğini dile getirdi. Yüksek Mahkemece başvuruları sonuçlandırma adına "büyük bir özen ve çaba gösterildiğini kaydeden Özkaya, "Anayasa Mahkemesi adalet, hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler gibi değerlerin gerçekleşmesine katkı yapmaya, bireylerin ve kurumların adalet duygularını tatmin etmeye, onların devlete ve hukuka olan güvenlerini artırmaya çalışmaktadır." değerlendirmesinde bulundu. Bireysel başvuru hakkının işlevselliğinin korunmasının önemine değinen Özkaya, şunları kaydetti: "Hukuk sistemimize kazandırılan bireysel başvuru yolunun, bugünkü işlevselliğiyle mutlak gerekliliği konusunda toplumumuzda oluşan ortak kanaatin de bir gereği olarak bugünkü işlevselliğini kaybetmeden korunması gerektiğini düşünüyoruz. Zira geride bıraktığımız bireysel başvuru yolu, geldiğimiz nokta itibarıyla insanımızın temel haklara ilişkin sorunlarını çözmesinin bir aracı olarak kurumsallaşmış bulunmaktadır." - "Daima iyi bir iletişim bulunmasına ihtiyaç vardır" Özkaya, yüksek mahkemelerin, Anayasa ve kanunlarda kendilerine yüklenilen görevleri yapmakla mükellef olduklarını, "her birinin görev ve yetkilerinin, işleyiş biçimlerinin, kararlarının niteliklerinin Anayasa ve kanunlarda açık bir biçimde düzenlendiğini" belirtti. Yasama, yürütme ve yargı organları insanlardan müteşekkil olduğuna dikkati çeken Özkaya, "İnsanın olduğu yerde de her zaman için farklı yaklaşımların, farklı fikirlerin oluşabilmesi ve ihtilaf doğabilmesi de tabiidir, mümkündür. Bu nedenle anayasal organlar arasında işbirliği, düzen ve uyumun sağlanabilmesi için Anayasa ve kanunlara uygun hareket etmenin yanında, aralarında daima iyi bir iletişimin bulunmasına da ihtiyaç vardır." değerlendirmesinde bulundu. Başkan Kadir Özkaya'nın konuşmasının ardından yemin törenine geçildi. Özgeçmişi okunan yeni üye Kıratlı, yemin etti. Metin Kıratlı'ya kisvesi Özkaya tarafından giydirildi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.